Son hafta

11 Haziran 2000


       Okullar, cuma günü uzunca bir yaz tatiline giriyor. Dersler zaten çoktan bitti. Hatta bazı okullar, tadilat ve benzeri gerekçelerle günler öncesinden kapılarına kilit vurdu. Son hafta, geride kalanlar resmi kapanışı gerçekleştirecekler...
       Oh dedirtecek bir başka gelişme de haftaya bugün. Öğrenci ve velilerin en büyük baş ağırsı ÖSS, 1.5 milyon öğrencinin katılımıyla pazar günü yapılacak ve böylece sınav sezonu da kapanmış olacak.
       Önümüzdeki bir hafta da göz açıp kapayıncaya kadar geçeceği için öğrenci ve özellikle de velilerin yaz programlarını daha şimdiden yapmalarında yarar var.
       Nereden baksanız üç aya yakın bir yaz tatili var. Özellikle çalışan anne babalar için uzunca bir süre. Çocuklarını ailelerinin yanına mı gönderecekler, yaz okullarına mı verecekler, yoksa evde tek başına kalmalarına mı göz yumacaklar? Bunun kararını bir an önce vermeleri gerekiyor. Yoksa sıkıntılı günler sonrasında alınacak şip şak kararlar, çoğu zaman sağlıklı olmuyor.
       Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın

Yazının Devamı

Ankara rüzgarı

10 Haziran 2000


       Milliyet'in 50. kuruluş yıldönümü çerçevesinde Ankara Bilkent Otel'de gerçekleştirilen resepsiyonda, kaşla göz arasında yine eğitim sorunlarını konuşma olanağı bulduk.
       ÖSYM Başkanı Fethi Toker, 18 Haziran'da gerçekleştirelecek büyük sınav öncesinde önemli açıklamalarda bulundu. Gençlik ve Spor Bakanı Fikret Ünlü, on binlerce gencin yararlanacağı yaz kamplarına dikkat çekti ve katılmalarını önerdi. Milli Eğitim eski Bakanı Hikmet Uluğbay, aklının ve gönlünün hala eğitimde olduğunu söyledi. Geçmişte bazı hataları olabileceğini açık yüreklilikle belirten Doğramacı ise yüseköğretim konusunda hizmet aşkıyla dolu olduğunu dile getirdi. İkinci dönemlerini de tamamlayan ODTÜ Rektörü Süha Sevük ve Gazi Üniversitesi Rektörü Enver Hasanoğlu da Batılı örnekleri gibi eski rektörler derneği kurmaya hazırlanıyorlar. Resmi sıfatla dile getiremediklerini, sivil olarak daha rahat ortaya koyabileceklerini vurguladılar...
       Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın Ankara dışında oldukları için katılamadıkları gecede, başkentin tüm seçkin isimleri Milliyet'in konuğuydu.
   &nbs

Yazının Devamı

Matematik sempozyumu

9 Haziran 2000


       Türkiye kıpır kıpır. Her ne kadar, hayalciler, hortumcular, Hizbullahçılar, çeteler, politikacılar, futbolcular, magazinciler, medyanın gündemini işgal ediyor olsalar da, Türkiye'nin her yerinde, her an güzel şeyler de oluyor.
       Matematikçiler Derneği'nin üç gündür Ankara'da devam eden Matematik 2000 Etkinlikleri de bu güzel şeylerden biri. Sizi matematikle oynamaya çağırıyoruz sloganı ile yolan çıkan matematikçilerin amacı, öcü ders matematiği daha sevimli hale getirmek.
       Matematikle ilgili birbirinden ilginç akademik panel ve konferanslar yapılıyor. Benim katıldığım oturumda, Üniversite - Ortaöğretim Giriş Sınavları ve Matematik tartışıldı.
       Matematik oldum olası sevdiğim derslerden birisi olmadı. Artık hocalarım mı sevimsiz hale getirdi, yoksa bu konuda yeteneğim mi yok diye kendimi sorgularken, panelin sonunda katılımcıların oy birliği ile bu konuda yetenekli olduğuma karar verildi. Çünkü makineli tüfek gibi konuşup aynı sürede diğer konuşmacılardan iki kat fazla laf etmişim. Matematik kafası olmasa bu kadar sözcüğü

Yazının Devamı

Muğla'da bir gün

8 Haziran 2000


       Meğer yaz gelmiş de haberimiz yok. Bodrum Havaalanı'na indiğimizde yüzümüze vuran sıcak esinti, hasadı yapılan altın sarısı buğday tarlaları, yanık tenleri ve üzerlerindeki son birkaç giysiyi de atmaya hazırlanan turistler, aylardır İstanbul'da hiç alışık olmadığımız manzaralardı.
       Önceki gün, öğle saatlerinde Bodrum üzerinden Muğla'ya gidip, akşam da Dalaman üzerinden yeniden kürkçü dükkanına yani İstanbul'a döndüm.
       Muğla / Bodrum ve Dalaman arası müthiş. Yeşilin her tonu, birbirinden güzel koylar, yeni açan çiçekleriyle narenciye bahçeleri ve kilometreler boyunca size hoş geldiniz diyen zakkumlar yine İstanbul'da görmeye hasret kaldığımız güzelliklerdi.
       Atatürkçü Düşünce Derneği Muğla Şubesi'nce düzenlenen "Atatürkçü Eğitim ve Üniversite Önündeki Gençlik" konulu konferansta öğrenci, öğretmen ve velilerle bir araya geldik.
       Tatil için bir yerlere giderken Muğla'da birkaç kez mola vermiştim. Bütün tanışıklığım o kadardı. Önceki gün biraz gezme olanağı buldum. Kıyıda köşede

Yazının Devamı

Alan seçimi

7 Haziran 2000


       Üniversiteye girişte alan ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı çok önemli hale gelince, lise 1. sınıfın sonunda gerçekleştirilen alan seçimi de hayati derecede önem kazandı...
       Yeni sınav sistemine göre; alanıyla ilgili bir fakülte seçen öğrencinin ortaöğretim başarı puanı 0.5 ile çarpılırken, alan dışına çıkıldığında 0.2 ile çarpılıyor. Yani aldığı puan yüzde 60 oranında azalıyor.
       Örneğin Matematik'ten mezun olan bir öğrenci mühendislik tercihi yaptığında, ortaöğretim başarı puanı 60 ise 60x0.5=30 puan alırken, Sözel puanla öğrenci alan bir fakülteye yöneldiğinde 60x0.2=12 puan elde ediyor...
       Örnekte de görüldüğü gibi ortalama bir öğrencinin alan dışına çıktığında uğradığı kayıp, 18 puan...
       Bir puanda binlerce kişinin yer değiştirdiği dikkate alındığında, alan dışı tercih yapan bir öğrencinin üniversiteyi kazanması hayalden de öte, imkansız gibi bir şey.
       Bu yüzden lise 1 öğrencilerinin alan seçimi yaparken çok ama çok dikkatli olmaları

Yazının Devamı

Kafkaslar'da bahar

6 Haziran 2000


       Türk cumhuriyetleri ile eğitime yönelik ilişkilerimizin giderek bozulduğunu geçtiğimiz hafta yazdık. Meğerse bozulan sadece Türkiye'deki dengeler değilmiş. Türk cumhuriyetlerindeki tarikat okulları da giderek sorun olmaya başlamış. Düne kadar onlara methiye yarışına girenler, bakalım sorunlar gün yüzüne çıktığında ne diyecekler!..
       Türk cumhuriyetleri ile dostane ilişkilerin yeniden canlandırılmasında Cumhurbaşkanı Sezer'e büyük görevler düşüyor. Demirel, Aliyev dışındaki liderlerle mesafeliydi. Sezer, hepsine birden dost eli uzatabilir...
       Köksal Toptan, Türk cumhuriyetlerinin sevdiği politikacıların belki de en başında geliyor. Öğrenci değişim projesini o başlatmıştı. Sonraki yıllarda da ilişkilerini hiç koparmadı...
       Şu sıralarda politikadan uzakta. Zamanı da var. Cumhurbaşkanı Sezer, Toptan'nın bu konudaki birikimini ve sıcak ilişkilerini göz önünde bulundurarak ondan yararlanamaz mı? Türk cumhuriyetleriyle ilgili özel danışmanlığı önerisi getiremez mi? Toptan da, bu görevi devlet hizmeti olarak görüp, Türkiye'nin

Yazının Devamı

Ne istiyoruz ?

4 Haziran 2000


       Anne babalar bir araya geldiğinde, hele bir de okula giden çocuklar varsa, sohbetin ana konusu kesinlikle eğitim oluyor. Okullar, öğretmenler, dersler, müfredat programları ve genelde koskacaman bir memnuniyetsizlik.
       Veli ve öğrenci olup da okulundan, öğretmeninden, eğitim sisteminden memnun olanı bulmak gerçekten çok zor.
       Eskiden bazı şanslı okullar vardı. Hani şu çok iyi bir ismi, seçme öğrencileri olan okullar! Şimdi onlar da mutsuz. Üniversiteye girişte sistemin azizliğine uğradıkları için çok çaresizler...
       Aslında veliler, devlet, okul yöneticileri ve öğrenciler, yuvarlak bir masa çevresinde toplanarak, eğitimden beklentilerini yeniden belirlemek zorundalar.
       Kim ne istiyor ortaya koymalı. Şu anda uygulanan sistem, tam anlamıyla devletin ve öğretmenlerin bir dayatması şeklinde.
       Veli, hele hele öğrenci ne istiyor kimsenin umrunda değil. Oysa tüm eğitim sistemi onların başarısı ve mutluluğu için. Ama, olayın esas kahramanına sen ne

Yazının Devamı

Elektromanyetik kirlilik !!!

3 Haziran 2000


       Kirliliğin her türlüsüyle fazlasıyla içli dışlıyız. Ama biri var ki, henüz adını bile daha yeni duyuyoruz. Ama buna karşın, hem insan yaşamını her türlü kirlilikten çok daha fazla etkiliyor, hem de evde, okulda, sokakta, işyerinde, kısacası yaşamın her anında hemen yanı başımızda bizi tehdit etmeye devam ediyor.
       Bu sanal kirliliğin adına bilim adamları elektromanyetik kirlilik diyorlar. Elektrik enerjisiyle çalışan her türlü aletin bu kirliliğe neden olduğu ama bazılarının, diğerlerinden çok daha fazla kanser riski taşıdığı belirtiliyor.
       Elektrikli tıraş makinesi, cep telefonu, mikro dalga fırın, bilgisayar, televizyon gibi artık olmazsa olmaz dediğimiz teknoloji harikalarının aynı zamanda birer saatli bomba niteliği taşıdığını biliyor muydunuz?
       Dahası neredeyse hemen her köşe başında gördüğümüz radyo, televizyon, telefon ve telsiz aktarıcı antenlerinin de yine tehlike saçtığını ve gelişmiş ülkelerde yerleşim bölgelerinde tamamen yasaklandığından ne kadarımız haberdar?..
       Öyle

Yazının Devamı