Marmara Mühendislik

30 Haziran 2000


       Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, geçen yıl kıl payı ile kaçırdığı Avrupa Kalite Ödülü'nü bu yıl yakalamaya çalışıyor. Dün Avrupalı gözlemciler tarafından son bir kez daha denetlendiler. Bu arada hem denetleyicileri dinleme olanağı bulduk, hem de öğrencilerle geçen yıldan verilen bir sözü yerine getirerek uzunca bir söyleşi yaptık.
       Mühendislik Fakültesi, Marmara Üniversitesi'nin en gözde fakültelerinden biri. Az öğrenciyle çok iş başarıyorlar. Puanları, vizyonları, eğitimleri, altyapıları Türkiye'nin önde gelen üniversiteleriyle yarışacak boyutlarda. Henüz on yıllık bir geçmişi olmasına karşın bugünkü iddialı konuma gelmesinde Dekan Nüket Yetiş kadar, öğrencilerin de çok emeği var.
       Öğrenciler, kendi gayretleriyle oluşturdukları öğrenci evinde hem hoşça vakit geçiriyorlar, hem de bizim gibi dışardan konuklar çağırarak akademik dünyanın dışında neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlar.
       Moral açısından çok mutlular. Türkiye'nin dört bir yanındaki öğrencilerde görülmeyecek şekilde, müşteri memnuniyeti söz

Yazının Devamı

Okul öncesi eğitim

29 Haziran 2000


       Eğitim, beşikten mezara kadar devam eden kesintisiz bir süreç. Peki en önemli aşaması hangisi? İlk ve ortaöğretim mi, yoksa üniversite mi? Ya da hiç aklımıza gelmeyen okul öncesi eğitim mi?..
       Antalya'da dün başlayan okul öncesi eğitim seminerinde konuşulanları dinledikten sonra bir kez daha anladık ki, okul öncesi eğitimin önemi tartışılmaz. Diğer eğitim kademeleriyle kıyaslanamaz!..
       İşte bilimsel araştırmalardan elde edilen verilerden bazıları:
       * İnsanların zeka gelişimlerinin yüzde 70'i 0 - 6 yaş döneminde gerçekleşiyor.
       * İnsanlar, yaşamları boyunca sergiledikleri temel davranışların önemli bir bölümünü yine okul öncesi dönemde kazanıyorlar.
       * Okul öncesi eğitimden yararlananlar, sonraki eğitim kademelerinde ve yaşamda yararlanmayanlara göre çok daha başarılı oluyorlar.

Yazının Devamı

Ufak sorunlar

28 Haziran 2000


       Devleti yönetenler ve medya, hep büyük sorunlarla uğraşıyor. Halkın yaşamını zehir eden ufak sorunlar ise nedense kimsenin umurunda değil.
       Sanılır ki politikacılar halkla devlet arasındaki diyaloğu güçlendirmek için seçilirler. Ama gelin görün ki bu noktada halkın küçük ama çok önemli sorunları onların gündemine bir türlü girmez.
       Hükümetin eğitimle ilgili karnesi zayıflarla dolu. Milli Eğitim Bakanı var mı, yok mu hiç kimse farkında değil. Başbakan'ın 2000 gündeminde de ne eğitim var, ne de gençlik. MHP ise, daha çok militan kazanmanın ve yeni kaleler fethetmenin ötesinde eğitime ilgi duymuyor. ANAP'a gelince zaten eğitim onların döneminde iyice yozlaşmadı mı? Muhalefetin de iktidardan hiç farkı yok. Çiller güya üniversiteden geldi. Geriye dönüp de eğitimde neler oluyor diye baktığını hiç görmedik. FP'nin ise türban takıntısı her şeyin önünde...
       Meclis dışında var olma savaşı veren ve gelecek seçimler için iddialı beklenti içine giren CHP ise hala kitlelerle olduğu gibi, öğrenciyle, veliyle, öğretmenle tam anlamıyla

Yazının Devamı

Ödül enflasyonu

27 Haziran 2000


       Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinin oylarıyla seçilen medya, kültür ve sanat dünyasının zirvedeki isimleri, cumartesi akşamı ödüllerini aldı. Bu çerçevede bizi de ödüllendirdiler, kendilerine teşekkür ederiz...
       Madalyonun görünen yüzünde mutluluk, fiyaka ve bol bol da ödül vardı. 52 değişik alanda tam 57 ödül. Ödülü alanlar da memnundu, verenler de. Alanlar ödül aldık diye fiyaka sattılar, verenler de medyada reklamımız oluyor diye sevindiler...
       Organizasyonu gerçekleştirenlerin çoğu öğrencimdi. Törenden sonra sohbet ettik. Sizleri tanımazsam, neler okuduğunuzu, neler seyrettiğinizi, kimlere ilgi duyduğunuzu bilmesem ödüller benim için sürpriz olurdu. Ama pek çok isim, beni çok şaşırttı dedim. Önce oylamadan böyle çıktı deseler de ardından farklı yorumlar geldi.
       Marmara böyle de İstanbul İletişim farklı mı? Alın birini vurun diğerine. Tıpkı diğer ödül veren kurumlar gibi. Örneğin bizim Gazeteciler Cemiyeti'ni ele alalım. Yılda bir tek yazı yazana kalkıp gazetecilik başarı ödülü veriyorlar. Bu nasıl

Yazının Devamı

Af, seçim, kurul

25 Haziran 2000


       Öğrenci affıyla ilgili tartışmalar daha uzun süre devam edeceğe benzer. Umarız, ne siyasi partiler olayı daha fazla sulandırırlar, ne de YÖK ve üniversiteler eski katı tutumlarını sürdürürler.
       Af ve rektörlük seçimleri bir arada değerlendirildiğinde MHP, FP işbirliği giderek güçlenerek farklı boyutlara gidiyor.
       Son af ve son rektörlük seçimlerinde daha da iyi görüldü ki, MHP üniversiteleri ele geçirmek için çok yoğun çaba içerisinde. Mevcut rektörlük seçim sistemi ve YÖK'ün katı tutumu da MHP ve tarikatlara arzuladıkları ortamı sağlıyor.
       MHP, affı 1980'e çekerek kendi militanlarına sahip çıktığını gösterdi. Rektörlük seçimlerine de olağanüstü ilgi gösteriyor. Hatta adaylar bir bir Ankara'dan belirleniyor. MHP ve tarikatların yıllardır üniversitelerde kadrolaşmalarını seyreden YÖK ise şimdi telaşta. Seçimler, ekilen bu tohumların sonucu akademik ölçülerin çok uzağında gerçekleşiyor. Partizanlık ve tarikat gölgesi özellikle Anadolu'daki üniversitelerde kendisini fazlasıyla gösteriyor. Bu yüzden seçimlerde en fazla oy

Yazının Devamı

Demirel'den Sezer'e

24 Haziran 2000


       Türkiye'de bir dönemin bittiğini öğretim kurumları ve resmi dairelere gittiğinizde açıkça hissedebiliyorsunuz. Atatürk'ün hemen yanı başındaki Cumhurbaşkanı Demirel posterleri bir bir inmeye başladı. Boşalan yerlere de Sezer'inkiler asılıyor...
       Olayın hala farkında olmayanlar ise çoğunlukta. Duvarlarda hala Demirel posteri var. Cumhurbaşkanı Sezer, bir gün resmi bir kurumu ziyareti sırasında hala duvarda unutulmuş bir Cumhurbaşkanı Demirel posteriyle karşılaşırsa hiç sürpriz olmaz. Evren'den Özal'a, Özal'dan Demirel'e geçişte de poster değişimi aylarca sürmüştü.
       Poster olayı Atatürk'le özdeşleşmişti. Atatürk posterleri, heykelleri ülkenin her yerini süslüyordu. Bu konuda yasal bir zorunluluk yoktu. Halk yüreğindeki sevgiyi, Atatürk'ü yanı başında görerek her an onunla paylaşmak istiyordu. İnönü'nün milli şefliği döneminde ise durum daha farklıydı. Herkes aynı coşkuyla asmadı. Sonraki dönemlerde ise cumhurbaşkanları usulen duvarları süsleyemeye başladı.
       Evren'e gelinceye kadar resmi dairelerde, okullarda cumhurbaşkanı

Yazının Devamı

Öğrenci affı

23 Haziran 2000


       Aylardır beklenen öğrenci affı nihayet Meclis'ten geçti. YÖK ise affa hala karşı. Ama üniversite rektörleri YÖK Başkanı Gürüz ve arkadaşları kadar katı değil. Hatta bir tanesi bu af bizim için yüz karası yorumunda bulundu. Eğer öğrencilerin mağduriyetine neden olan bu sorunu zamanında biz çözmüş olsaydık Meclis'in devreye girmesine hiç gerek kalmazdı dedi. Çok haklı.
       Şimdi üniversiteye giriş konusunda da benzeri durum söz konusu. Gürüz ve arkadaşlarının dayatması milyonlarca öğrenci ve ailesini perişan etti. Ama YÖK yanlışında ısrarlı. TBMM şimdi yine kamuoyundan gelen tepki çerçevesinde olayı Meclis'e getirirse ne olacak? Gürüz'ü de, YÖK yasasını da, üniversiteye giriş sistemini de değiştirse kim tepki gösterecek?
       Üniversite özerkliği elbette çok önemli. Batılı ülkelerin hiçbirinde üniversite affı ya da benzeri müdahaleler söz konusu değil. Ama o ülkelerin hiçbirinde de Gürüz gibi dayatmacı yöneticiler yok.
       Öğrenci affı konusunda bir başka rektör de aynen şunları söyledi:
       Af

Yazının Devamı

Dalan / Yeditepe

22 Haziran 2000


       Eski popülaritesi kalmasa da Dalan'ı tanımayan çok az çıkar. O İstanbul'un en çok konuşulan belediye başkanlarından biri oldu. Özal'ın prenslerindendi. Yolları ayrılınca politikada aradığını bulamadı.
       Dalan, eğer politik kişiliği ile gelip geçseydi çoktan unutulurdu. Onu diğer politikacılardan ayıran ve belki de unutulmaz kılacak olan, eğitim konusunda gösterdiği çaba ve bıraktığı eserler olacak...
       Abartılı yaklaşımları nedeniyle ta başkanlığından bu yana onu en çok eleştirenlerden biri de benim. Bütün onlar bir yana, dün Yeditepe Üniversitesi Rektörü Ahmet Serpil'le yeni üniversite kampüsünü gezerken, GAP'ı ziyaretinde Demirel'e duyduğum saygıyı hissettim. GAP müthiş bir projeydi ve bundan biz gazeteciler de dahil Türkiye'nin haberi yoktu. Orada hep şu sorunun cevabını aradım. Böylesine görkemli bir projeye imza atan Demirel ve ondan sonra gelen politikacılar, nasıl oluyor da başka alanlarda benzeri projeler gerçekleştiremiyor; güdük, kısır çekişmelerin esiri oluyorlar diye hayıflanmıştım...
       Yeditepe Üniversitesi

Yazının Devamı