Çelişkiler yumağı

23 Mayıs 2000


       Dünkü gazetelerden hiç yorumsuz iki başlık.
       işte ilk manşet:
       10 milyon lira için öldüler.
       Trabzon'daki tekne kazasında yaşamını yitiren 38 kişiden söz ediliyor.
       İkinci gazete başlığı ise şöyle:
       10 az, 50 milyon dolar verilsin.

Yazının Devamı

Van'a gidin!

22 Mayıs 2000


       Daha önce birkaç defa daha Van'a gitmiştim. Ama transit. Bir yerlere gidip, gelirken. Hep kısa süreli kalmış, hiç tanıyamamıştım. Oysa bu kez olabildiğince gezdim. Van'ın farklı birkaç yüzünden birini görebilme mutluluğunu yaşadım.
       O muhteşem gün doğumunu izleyemesem de, Van Gölü'nün üzerinden Süphan Dağı'nın eteklerinde dünyanın en güzel tablolarını kıskandırırcasına kaybolan gün batımını izledik. Çiseleyen yağmurun altında muhteşemdi...
       Van, Urartuların ülkesi olarak anılıyor. Daha sonra Selçuklular, Bizanslılar, Ermeniler, Osmanlılar... Pek çokları gelip geçmiş. Eski Van'dan, dünyanın en görkemli kalelerinden biri olarak hala dimdik ayakta kalan kale dışında pek fazla bir şey kalmamış. Ama sadece bu kaleyi görmek için bile diğer tüm turistik programları bir kenara bırakıp Van'a gitmeye değer...
       Hani o şarkılara konu olan Edremit bahçelerini gezdik. Taş Kale'ye çıktık. Böylesine bir doğa harikasını Türkiye'nin ta en uzağında bulacağımı hiç tahmin etmiyordum. Geçen yıl "Haydi Güneydoğu'ya" kampanyası çevrçevesinde

Yazının Devamı

Gençliğin Van ateşi

21 Mayıs 2000


       Türkiye'nin her an her yerinde süpriz gelişmeler oluyor. Bazen Ankara bu değişimin öncüsü. Bazen de Samsun, Adana, Trabzon ya da Mersin...
       Tanıklığını yaptığımız son süpriz, Van'da gerçekleşiyor. Türkiye'nin dört bir yanından gelen üniversite temsilcileri, kavgasız dövüşsüz, ön yargısız ve hiçbir politik görüşün etkisi altında kalmaksızın Türkiye'nin geleceğini tartışıyor.
       Organizasyonu ODTÜ İletişim Topluluğu üstleniyor. Ev sahipliğini de Van 100. Yıl Üniversitesi yapıyor.
       Van buluşmasının, Van arayışının ana başlığı:
       "Türkiye'nin geleceği, geleceğin Türkiye'sini konuşuyor."
       Bu çerçevede dört ayrı alt grup oluşturulmuş. İsimleri de özenle seçilmiş!

Yazının Devamı

Gençler mutlu olsun istiyorsanız...

20 Mayıs 2000


       Yılda bir gün de olsa hatırladığımız gençlerimizi biraz olsun mutlu etmek ister misiniz?
       Örneğin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, bugün bir açıklama yapıp üniversiteye giriş sistemindeki hatalarından vazgeçtiğini açıklayabilir.
       Başbakan Ecevit de aylardır yılan hikayesine dönen öğrenci affının TBMM'nin öncelikli gündem maddesi haline getirildiğini ve ilk toplantıda ele alınarak hemen yasalaştırılacağı müjdesini verebilir.
       Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da öğrenci burslarının 50 milyon liraya yükseltildiğini, gelecek yıl barınma sorununun tamamen ortadan kalkması için yüzlerce yeni yurt yapılacağını, bir bayram armağanı olarak gençlere duyurabilir.
       ÖSYM Başkanı Dr. Fethi Toker ise, öğrenci ve öğretmen adaylarının daha sağlık tercihler yapabilmesi için bundan böyle uyduruk kaydırık başvuru kılavuzları yerine daha ciddi rehberlik hizmeti vereceklerini hiç gocunmadan dile getirebilir.
       Uçan kuştan vergi alan Maliye Bakanı Sümer Oral da,

Yazının Devamı

Bayram armağanı

19 Mayıs 2000


       Gençlerden ne kadarı, acaba bugün kendi bayramları olduğunun farkında? Pek çoğunun böyle bir coşku içinde olmadığını hepimiz biliyoruz.
       Son yıllarda lise müdürlerinin giderek yükselen bir şikayeti var:
       19 Mayıs törenlerine katılacak öğrenci bulamıyoruz. Öğrenci razı olsa bile velisi itiraz ediyor. Hangisi olursa olsun, bayram deyince artık ilk akla gelen tatil...
       Manevi duygular gibi ulusal değerler de, maalesef yok olup gidiyor. Hem de bir daha zor tamir edilircesine...
       Gençler arasında hala Atatürk'ün kendilerine bıraktığı emanete, dört elle sarılanlar yok mu? Elbette var. Hem de sayıları hızla artıyor. Ama onları da gören, sahip çıkan yok!..
       Gençleri görmezden gelen ve anlamak için hiçbir çaba sarf etmeyenlerin en başında da anne babalar, devlet, öğretmenler, medya ve sözde gençlere destek için kurulan vakıflar, dernekler, kulüpler geliyor...

Yazının Devamı

Sezer ve 11 yıl

18 Mayıs 2000


       Yeni dönemde Çankaya'nın eğitime bakışı, sanıyorum çok daha sıcak olacak. First Lady Semra Hanım, çok kısa bir süre önce emekli olan bir öğretmen. Bu vesile ile eğitim Sezer ailesinin hep gündemindeydi. Ayrıca çocuklarının eğitimi nedeniyle de hepimizin çektiği sıkıntıları çok yakından biliyorlar.
       Cumhurbaşkanı Sezer dünkü konuşmasında zorunlu temel eğitimin 11 yıla çıkartılmasını istedi. Çok haklı. Girmek için yıllardır kapısında süründüğümüz Avrupa Birliği ortalaması 12 yıl. Eğer onlarla eşit koşullarda yarışmak istiyorsak, önce eğitim açığını kapatmamız gerekiyor.
       Bu açıdan bakıldığında 11 yılı hedef göstermesi ve bu konudaki kararlılığını dile getirmesi takdire şayan.
       Ancak madalyonun öteki yüzü, 11 yıla gelinceye kadar daha kat edilecek çok yolun olduğunu gösteriyor. Daha 8 yıllık kesintisiz eğitimi rayına oturtamamışken, eksiklerini tamamlayamamışken, 11 yıla geçiş maceradan da öte bir felaket olur.
       Sezer, bu konunun da eminim ki çok yakın takipçisi olacaktır.
  

Yazının Devamı

Hoş geldin Baba

17 Mayıs 2000


       Her son yeni bir başlangıçtır. Kapanan her kapının ardından, yeni kapılar açılır.
       Demirel bunun en iyi örneği. 6 defa gitti. 7 defa geldi. Şimdi bir kez daha gidiyor. Yeniden gelecek mi? Kendisi de dahil bu sorunun cevabını hala kimse bilmiyor.
       Kolundan, eteğinden politikanın içine çekmeye çalışanlar var. Ama eminim ki, o, bilge kişiliği tercih edecektir.
       Bizim kuşağı bütün ömrü Demirel'le geçti. Gözlerimizi açtık o vardı. Okula başladık. Üniversiteyi bitirdik, işe girdik, emekli olanlarımız oldu. Hala yine o vardı. Dedemizin, babamızın, çocuklarımızın, torunlarımızın tanıdığı ortak isim oldu.
       Çoğu zaman kızdık. Bazen de sevdik. Bazen zirvede, bazen tel örgüler arakasında, bazen de tıpkı şimdi olduğu gibi halkın arasında bizlerden biri olarak gördük.
       Daha önceleri hep bir politik kimliği vardı. Oysa şimdi o da bizim gibi. İçimizden biri. Artık arkasında ne bir siyasi parti var, ne de dokunulmazlığı...

Yazının Devamı

Gariban Türkçe

16 Mayıs 2000


       Türkiye'de ve dünyada Türkçe öğretimi konulu uluslararası sempozyum oldu bitti kimsenin ruhu duymadı.
       Oysa söz dilden açılınca mangalda kül bırakmayanların sayısı o kadar çok ki!
       Türkçe'yi çok sevdiklerinden mi? Kesinlikle hayır.
       Nasıl ki yabancı dille eğitime şiddetle karşı çıkıp, yabancı dille eğitim yapan okullarda görev yapıyorlarsa, ille de Türkçe deyip, yabancı dil hayranlığını yaşamın her anında gösterenlere de her an rastlamak mümkün...
       Türkçe'ye sahip çıkmak lafla olmuyor. Bu konuda akla gelebilecek tüm kurumlar sınıfta kalmış durumdalar. Bir tek Ankara Üniversitesi Dil Öğretim Merkezi TÖMER hariç. Mehmet Hengirmen'in başkanlığındaki TÖMER, Dünyada Türkçe Öğretimi Sempozyumu'nun da ev sahibiydi.
       Sempozyumda ilginç tespitler yapıldı. İlginç mesajlar çıktı. Dünyada 6 binden fazla dil konuşulduğu, Türkçe'nin de bu diller arasında 7'nci sırada olduğu vurgulandı.

Yazının Devamı