Kolej zamları

2 Haziran 2000


       15 milyon öğrencinin sorunlarını bir yana bıraktık, günlerdir özel okullarda okuyan birkaç yüz bin öğrencinin vereceği parayı konuşuyoruz. Zenginin parası züğürtün çenesini yorar derler ya, işte tam o durum söz konusu.
       Başkalarını bilmem ama, bizim bu konuyu ısrarla gündemde tutmamızın nedeni, yapılan zam oranlarından çok, ortaya konan yanlışlar.
       Örneğin Milli Eğitim Bakanı'nı ele alalım:
       Diyor ki: Zamma isyan edin, çocuklarınızı koleje göndermeyin. Getirin daha düşük zam yapan bizim vakıf okullarında okutun...
       Bostancıoğlu'nun eğitim konularının çok uzağında olduğunu biliyorduk ama bu kadarına da pes doğrusu demekten kendimizi alamadık.
       Bostancıoğlu'nun bu tavrıyla, okullar olmasa Milli Eğitim'i ne güzel idare ederdim diyen Osmanlı Maarif Nazırı'ndan ne farkı var?

Yazının Devamı

Taşımalı eğitim (2)

1 Haziran 2000


       Yeni öğretim yılının sancılı, hem de çok sancılı başlayacağının sinyalleri şimdiden geliyor.
       Taşımalı eğitimden vazgeçildiğini, köy okullarının yeniden açılacağını bir ilan eden Bakan Bostancıoğlu, nedense bu okulların yeni öğretim yılına nasıl hazırlanacağını unutmuş gözüküyor.
       Milli Eğitim müdürleri viraneye dönüşen köy okullarının açılması için yeni ödenek gerektiğini, işin bununla da bitmeyeceğini, ihalenin bir an önce gerçekleştirilip, iç donanımlarının sağlanması için zamana ihtiyaçları olduğunu, bunun için de şimdiden düğmeye basılması gerektiğini söylüyorlar. Ama nedense sorunlarına çare üretecek o yetkiliyi bir türlü bulamıyorlar...
       Hem zaten eziyet çekmeden, kriz yaşanmadan, milletin canı burnuna getirilmeden ne zaman bir iş halledildi ki?..

Af mı, işkence mi?
       Mahkum affı bir yana, öğrenci affı tam bir işkenceye dönüştü. Alt, üst tüm komisyonlardan geçti. TBMM Genel Kurulu'na geldi. Ama partilerin umurunda değil. Geciktirdikleri her dakika, bu affı dört gözle

Yazının Devamı

Kolej ücretleri

31 Mayıs 2000


       Özel okul ücretleri aldı başını gidiyor. İşin garibi Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu da sade vatandaş gibi yakınmakla yetiniyor. Başbakan Ecevit'in kolej zamlarının enflasyonun üzerine çıkmasına izin vermeyeceğiz sözü ise çoktan havada kaldı.
       Özel Okullar Derneği Başkanı Rüstem Eyüpoğlu'nun enflasyonun üzerinde zam yapanı dernekten atarız şeklindeki gözdağını ise takan yok.
       Özetin özeti: Piyasa ekonomisinin en vahşice uygulandığı sektörlerin başında eğitim geliyor. Tıpkı devlet gibi vakıf adı altında kurulan okullar bile velinin canına okuyor. Sektör büyüyeceğine, giderek daralıyor. Bazı okulların ücretleri Avrupa'yı, Amerika'yı solladı. Devlet özel okul velilerini yolunacak kaz olarak görmekten vazgeçip vergi oranlarını yeniden gözden geçirmeli, duyarsız tavrından da vazgeçmelidir. Okul sahipleri ise dolara endeksli ücretlerini frenlemezlerse, karşılarında veli olarak sadece kara paracılar, kolay kazanç elde edenler ile sonradan görme züppe zenginler kalacağını artık görmeliler...

Sanal dershane
       Teknoloji öylesine

Yazının Devamı

Taşımalı eğitim

30 Mayıs 2000


       Milli Eğitim Bakanlığı bir alem. On binlerce köydeki ilköğretim okullarını kapattıktan sonra şimdi yeniden açmaya hazırlanıyor. Hem de yeni bir kargaşaya davetiye çıkartırcasına...
       Köy okullarının kapatılmasının hata olduğunu en başından itibaren eleştirenlerin ilk sırasında ben geliyordum. Okullar kapatılıp, öğretmenler merkeze çekilerek, köyler yarı cahil imamlara bırakılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti'ni, aklı, bilimi, eğitimi temsilen köylerde kimse kalmamıştı. Defalarca: yapmayın bu yanlıştır, bu boşluğu çıkıp birileri doldurur dedik. Ama sesimizi kimselere duyuramadık.
       Sonunda anlaşıldı ki, Hizbullah camiler kanalıyla örgütlenerek bu boşluğu pek de güzel doldurmuş.
       Milli Eğitim Bakanlığı artık bu sakıncayı gördü de onun için mi, yoksa taşımalı eğitim pahalı geldi de bu yüzden mi taşımalı eğitimin kapsamını daralttı, bilmiyorum. Ama köye yeniden dönüşle doğruyu yaptı. Bu kesin.
       Artık köylerde yeniden İstiklal Marşı söylenmeye başlayacak, yeniden Cumhuriyet Bayramı kutlanacak,

Yazının Devamı

Bolu'da bahar

28 Mayıs 2000


       Baharı doyasıya yaşamak istiyorsanız, atlayın arabanıza Bolu'ya kadar uzanan bir yolculuk yapın. Akşam eve döndüğünüzde öylesine farklı bir gün yaşamış olursunuz ki, uzun süre tadı damağınızda kalır...
       Yoğun program nedeniyle, İstanbul çıkışından itibaren sanki doğal tabiat müzesini andıran bu yolculuğun tadını ben fazlasıyla çıkaramadım. Koşuşturma içerisinde herşeye sadece uzaktan bakmakla yetindim. O bile beton yığınları, trafik, telefon, faks, bilgisayar, kavganın, gürültünün, kısacası her türlü hengamenin içinde cebelleşen biz İstanbullar için bulunmaz bir fırsattı.
       Eğer isterseniz Sapanca'da kalabirlir, yok biraz daha tadını çıkartayım derseniz Abant'a kadar uzanabilirsiniz. Yanınıza hiç birşey almanıza da gerek yok. Yol boyunca Hamburgerciden, kendin pişir kendin ye'ciye, salaş lokantalardan, en lüksüne kadar her türlüsünü bulabilirsiniz. Piknik yapıp, yeşilin derinliklerinde kaybolmak isteyenler için de herşey düşünülmüş...
       Depremzede öğrencilerle söyleşi turumuz önce Bolu'daki tüm lise ve dengi okullardan

Yazının Devamı

Kadıköy Anadolu

27 Mayıs 2000


       Eski adıyla Maarif Koleji, yeni adıyla Kadıköy Anadolu Lisesi'ne yıllar sonra yeniden konuk oldum. Öğrencilerle, öğretmenlerle, velilerle yeniden o bitmeyen sorunlarını konuştuk...
       Kronik hale gelen yönetici krizi şimdilik aşılmış gözüküyor. Velilerle çatışma yerine dayanışma içerisindeler. Ekonomik açıdan da Bakanlık nihayet bu tarihi okulu hatırlayıp tahsisat çıkarmış. Öğrenci ve veliler, yeni öğretim yılında karşılarında her açıdan çok farklı bir okul bulurlarsa hiç şaşırmasınlar!..
       8 yıl nedeniyle tüm Anadolu liselerinde olduğu gibi onlarda da, orta bölümlerinin kapanması nedeniyle mekansal boşluk var. Bu boşluğu örnek bir ilköğretim okulu açarak doldurmak istiyorlar. Çok da iyi ederler. İstanbul'un Anadolu yakasında, tam gün eğitim yapacak, İngilizce destekli böylesi okullara fazlasıyla ihtiyaç var. Umarız bu hayalleri de gerçekleşir...
       8, 9 ve 10. sınıf öğrencileriyle üniversite giriş sınavıyla ilgili olarak uzuncu bir söyleşi yaptık. Lise sonlar, bütün okullarda olduğu gibi yine ortalıkta yoktular. Belli ki

Yazının Devamı

Türki öğrenciler

26 Mayıs 2000


       Putin'le birlikte Rusya'nın yeniden imparatorluk özlemi içerisine girmesi, bizi derin bir uykudan uyandırdı.
       Türk cumhuriyetlerinin özellikle enerji alanında bizi değil Rusları tercih etmesi kafamızı karıştırmakla kalmadı, iyice kızdırdı.
       Hani kardeştik, hani aynı soydan geliyorduk, hani birimiz hepimiz içindik gibi modası geçmiş söylemler kulakları tırmalamaya başladı.
       Oysa Türk cumhuriyetleriyle selamı, sabahı kesen bizdik. Onların iç işlerine karışıp darbe girişimlerini destekleyen yine bizdik.
       En büyük çelişkiyi de Türk cumhuriyetlerinden davet ettiğimiz öğrencilerle ilgili projede yaşadık.
       10 yıl önce Özal Cumhurbaşkanı, Demirel de Başbakan'dı. Her ikisi de bu cumhuriyetlerle ilişkilerin geliştirilmesinden yanaydı. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türk bayrağı dalgalanacak naraları yine bu dönemde atıldı.

Yazının Devamı

Hülleci profesörler (2)

25 Mayıs 2000


       YÖK Başkanı Gürüz ve Sağlık Bakanı Durmuş, burnundan kıl aldırmayan iki isim. Güya Doğrucu Davut'lar. Onlara göre, onların lügatında yasal olmayan, etik değerlerle çelişen, kamu vicdanını rahatsız edici, akademik hiyeraşiye ve teamüllere aykırı bir şey bulamazsınız. Ama gelin görün ki uygulamalar bunun tam aksini gösteriyor...
       Önceki hafta dile getirmiştik. Sağlık Bakanlığı'na bağlı İstanbul Koşuyolu Hastanesi Başhekimi ve yardımcısı iki doçent, tam bir hüllecilik örneği sergileyerek profesör olmuşlardı. Şimdi ise aradan 20 gün geçtikten sonra doçent olarak gittikleri hastaneye profesör olarak yeniden döndüler. Hem de yine başhekim ve başhekim yardımcısı olarak...
       Olayı bir kez daha hatırlayalım:
       Doçetlerin profesör olmaları için taşradaki üniversitelerden birinin kadro açması ve ilgili doçentlerin o kadroya atanmaları gerekiyor. Söz konusu doçentlere bu kıyağı Van 100. Yıl Üniversitesi çekiyor. Onların koşullarına uygun bir ilan verip, profesör olarak atanmaları için Sağlık Bakanlığı'ndan izin istiyor. Bakanlık da

Yazının Devamı