İsmail Cem

17 Aralık 1999


       Dışişleri Bakanı İsmail Cem, son günlerde yıldızı yükselen bir isim. AGİT'le parladı. AB ile yükselme grafiği doruğa çıktı. Ardından önce Ecevit'in varisliğine, sonra da cumhurbaşkanlığına aday gösterildi. Kimler tarafından mı? Tabii ki öncelikle basın. Bir zamanlar Cem Boyner'e de böyle gaz verip, politik hayatını, daha başlamadan elbirliği ile bitirmişlerdi...
      İsmail Cem, oturduğu koltuğun hakkını veren nadir isimlerden biri. Ortak kanı bu yönde. Önceki hafta Milliyet'e konuk olarak geldiğinde de bıraktığı izlenim farklı değildi. Konusuna hakim. Mütevazı. Zeki. Takipçi...
       Bize geldiğinde, AB adaylığı gündemde olduğu için soruların çoğu, üyeliğe yönelikti. Ben farklı bir konunun altını çizdim. Bütün bu uğraşlar AB'ye girip bazı haklar elde etmek için, oysa Avrupa Birliği çerçevesinde şimdiden kazanılmış pek çok hak var ama ilgisizlikten pek yol kat edilemiyor deyip, öğrenci değişim programlarını sormuştum. Samimiyetle bilgisinin olmadığını, ama en kısa zamanda araştırıp beni bilgilendireceğini söyledi. Gerçekten de öyle yaptı. Önceki gün, özel

Yazının Devamı

Deprem korkusu

16 Aralık 1999


       Başta İstanbul olmak üzere deprem bölgesindeki pek çok il aylardır tedirginlik içerisinde. Gün geçmiyor ki yeni bir deprem senayosu ortaya atılmasın. Felaket tellalları önceden sadece 7, 7.5, 7.8 gibi olası depremin şiddetini bildiriyorlardı. Şimdi iyice azıttılar. Tarih, gün, neredeyse saat verecekler...
       Başbakanından, valisine, vatandaşından mülki amirlere kadar hemen herkes son günlerde 14 / 17 Aralık tarihleri arasında İstanbul'da olması muhtemel depremi konuşuyor. Alarm zilleri 10 Aralık'tan itibibaren çalmaya başladı. Hafta başında, İstanbul'daki okulların tatil edilmesi ciddi ciddi gündeme geldi. Önce Marmara Denizi'ne bakan kıyı ilçelerdeki okullar söz konusu oldu. Ardından tümünün tatil edilmesi için girişimler başlatıldı. Vali, bakan derken olay Başbakan'a kadar intikal ettirildi. Sonuçta sağduyu hakim geldi ve Litvanya kaynaklı olduğu belirtilen söylenti ciddiye alınmayarak okulların tatilinden vazgeçildi.
       Üst düzeyde böylesine heyacanlı gelişmeler olurken, olup bitenler halk arasında da en kısa zamanda kulaktan kulağa yayılıyor ve

Yazının Devamı

Fen liseleri

15 Aralık 1999


       YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı el ele vererek meslek liselerini sıradan okullar haline getirdiler. Şimdiki hedefleri ise fen liseleri. Fen liselerine ilk darbeyi ÖSYM vurmuş ve çok büyük kan kaybına uğramışlardı. Üniversiteye girişteki puan kaybı nedeniyle son sınıflarında öğrenci kalmamıştı. Yıllarca süren mücadeleden sonra, yeni sınav sistemiyle biraz rahatlar gibi oldular. Ama şimdi yine tartışmaların tam odağındalar. İlk yakınma üniversiteyi kazananların açıklanmasından sonra ortaya çıktı. Fen liselerindeki not ortalaması bir hayli yüksek olduğu için örneğin 5 üzerinden 4 olduğunda, 4, 50 olarak kabul edildi ve 4'ün altındaki öğrenciler Orta Öğretim Başarı Puanı olarak 50'nin altında puan aldılar. Oysa ortalaması düşük bir başka okulda ortalaması 4 olan bir öğrencinin OÖBP 70 civarında oldu. Bu yüzden daha şimdiden fen liselerinden kaçış başladı. İkinci yarı yılda bu kaçış daha da hızlanırsa hiç şaşırmamak gerekir!..
       Fen liselerine ikinci darbe ise Milli Eğitim Bakanlığı'ndan geldi. Bakanlık geçen yıl aldığı bir kararla bir anda fen liselerine başvuru koşullarını değiştirdi. Geçen yıla

Yazının Devamı

İstanbul şanslıymış!

14 Aralık 1999


       Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın dün Milliyet'in konuğuydu. Sözleriyle bir yandan bizleri rahatlattı, öte yandan da zaten var olan tereddütlerimizi daha da artırdı. Klasik politikacılardan uzaktı. Lafı evirip çevirmiyor, ucu kime dokunacak diye hiç çekinmeden pat diye söylüyordu. MHP'nin en bıçkınlarından birisi olmasına karşın, geçmişe sünger çekmişti. Memleketin çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yaparız diyordu. Kendisine aşırı güveniyor ama tıkandığı noktalarda, bu benim ilgi alanıma girmiyor diyerek topu sıkça taça atıyordu.
       Sohbetin önemli bir bölümü depreme yönelikti. Tüm İstanbullular gibi kafamız karmakarışıktı ve akla gelebilecek tüm sorulara yanıt aradık. İTÜ rektörünün "İstanbul'un yarısı ya şimdiden yıkılır ya da olası bir depremde oturanlara mezar olur" şeklindeki sözlerini hatırlatıp, "Ne olacak bu İstanbul'un hali?" dedik. Nasihat verdi. Devletin bu konuda yapacağı pek fazla bir şeyin olmadığını söyledi. Vatandaş olarak başımızın çaresine bakmanın en akıllıca yol olduğunu defalarca vurguladı. İşin sevindirici yanı ise zemin açısından İstanbul'un Türkiye'nin en şanslı

Yazının Devamı

Gürüz kandırmacası

13 Aralık 1999


       YÖK Başkanı Kemal Gürüz kamuoyunu yanıltmaya devam ediyor. Mimarı olduğu yeni sınav sistemini haklı çıkartabilmek için bardağın boş olan üçte ikilik bölümünü kapatıp, üçte birlik kısmını göstererek "işte bardak dolu" diyebiliyor. Pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu...
       YÖK tarafından hazırlanarak milletvekillerine, bakanlara ve diğer etkili kesimlere gönderilen ÖSS değerlendirme kitapçığında, ısrarla yeni sınav sisteminin başarılı olduğu vurgulanıyor. Meslek lisesi mezunlarının mağdur değil, kazançlı oldukları dile getiriliyor. Oysa rakamlar hiç de onun söylediği gibi değil.
       Tüm üniversite adayları gibi meslek liseliler için de önemli olan 4 yıllık fakülteler. 1998'de sınava 495 bin meslek lisesi mezunu girmiş ve bunlardan 32 bini 4 yıllık lisans programlarını kazanmış. 1999'da ise başvuran aday sayısı 565 bine çıkmasına karşın kazanan öğrenci sayısı 19 bine inmiş. Yani kazanma oranı yarı yarıya düşmüş. Meslek lisesi mezunlarının en büyük hayali mühendislik. Onunla ilgili rakamlara bakıyoruz o da yarı yarıya azalmış. 1998'de bin 980 meslek liseli

Yazının Devamı

Meslek liseleri!

10 Aralık 1999


       Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı için başvurular önceki gün başladı. 11 Haziran'da gerçekleşecek sınavla fen liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu teknik liseleri, Anadolu meslek liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, Anadolu öğretmen liseleri, Anadolu imam hatip liseleri, özel fen liseleri ve sağlık meslek liselerine öğrenci alınacak.
       Başvurular 24 Aralık'ta sona eriyor. İşte bu süre içerisinde YÖK Genel Kurulu'nun acilen toplanarak ÖSS'de yapacağı değişiklikleri bir an önce kamuoyuna açıklaması gerekiyor. Eğer önümüzdeki iki hafta içerisinde YÖK bu yanlışı düzeltmezse fen ve Anadolu liseleri dışındaki okullar, zor öğrenci bulur. Aklı başında hiçbir öğrencinin 4 yıllık fakülteleri kazanma şansı neredeyse sıfıra inmiş okulları tercih listesine alması düşünülemez.
       Hatırlanacağı gibi YÖK üniversiteye giriş sistemini bir gecede değiştirmiş ve başta meslek liseleri olmak üzere neredeyse tüm öğrencilerin kazanılmış haklarını gaspetmişti. Bu çerçevede yapılan tartışmalar aylarca sürmüş ve 100 bini aşkın öğrenci, sınav sistemine

Yazının Devamı

Demirel, YÖK, Gürüz

9 Aralık 1999


       YÖK Başkanı Gürüz'ün değişmesini isteyenlerin en başında biz geliyorduk. Çünkü yüz binlerce üniversite adayını mağdur etmişti. Ama Cumhurbaşkanı Demirel yasal yetkisini kullanarak onu ikinci kez başkanlığa atadı. Hayırlı, uğurlu olsun! Ancak iş bu kadarla bitmiyor. YÖK ve Gürüz tartışması, daha uzun süre Türkiye'nin gündeminde kalacak.
      Gürüz, 28 Şubat kararlarının katıksız uygulayıcısıydı. Madalyonun o tarafından bakıldığında atanması değil, asıl atanmaması şaşırtıcı olurdu. Devlet, eğer Gürüz'ü ikinci kez aynı koltuğa oturtmasaydı, bundan sonra böylesine zor görevlere kolay kolay bürokrat bulamazdı. Anlayacağınız, kendi içlerinde tutarlı görünüyorlar. Ancak madalyonun öteki yüzünden bakıldığında ortaya çıkan görüntü hiç sempatik değil.
       Yasaların tanıdığı sınırsız yetki ve Gürüz'ün dayatmacı kişiliği bir araya gelince, YÖK Başkanı, bazı konularda Başbakan'dan da yetkili konuma geldi. ÖSS rezaletinde Ecevit'in "Bu konuda bizim hiç yetkimiz yok. Maalesef bir şey yapamıyoruz" sözleri hala kulaklarda. Şimdi haklı olarak Meclis ve hükümet, YÖK'ü

Yazının Devamı

Özel okullar!

8 Aralık 1999


       Özel okullar, nam - ı diğer kolejler, yeniden yapılanma içerisindeler. İşe, önce Özel Okullar Derneği yönetim kurulunu değiştirmekle başladılar. Yeni Başkan Rüstem Eyüpoğlu ve arakadaşları, önceki gün ziyaretimize geldi. Hizmet aşkıyla doluydular. Yapmayı düşündüklerinin eğer yarısını başarabilirlerse, gerileme sürecine giren kolejler, gerçekten çağ atlayabilirler.
       Bugünkü hızlı nüfus artışıyla, devletin eğitim yükünün altından tek başına kalkması mümkün değil. Oysa dünya birinci ligine çıkabilmesi için hem eğitim görenlerin sayısının artması, hem de kalitenin yükselmesi olmazsa olmaz kural. İşte bu aşamada özel öğretim kurumlarına çok önemli görevler düşüyor. Bir yandan yarattıkları cazip eğitim ortamıyla parası olanları bu okullara çekerek devletin üzerindeki yükünü hafifletmeleri, öte yandan da seçkin eğitim ve öğretim ortamıyla örnek kurum haline gelmeleri gerekiyordu. Ama olmadı. Önce kendi aralarında anlamsız bir rekabete girdiler. Ardından da devletin neredeyse her köşe başına açtığı parasız kolejler nedeniyle yok olma noktasına geldiler...
      

Yazının Devamı