Galatasaray

7 Aralık 1999


      Galatasaray Lisesi'nin 518'inci kuruluş yıldönümü önceki gün törenle kutlandı. Yıllar sonra bu coşkuyu Galatasaraylılarla birlikte bir kez daha yaşadım. Gördüm ki Galatasaray, eski Galatasaray değil. Çok büyümüş. Yüzyıllarca sadece lise vardı. Ardından üniversite, daha sonra da ilköğretim okulu geldi. Misyon aynı misyon, kalite aynı kalite. Ama sorunlar ikiye, üçe katlanmış.
       Pek çok kişi, hatta devleti yönetenlerin çoğu Galatasaray eğitim kurumlarını özel okul gibi görüyor. Oysa Galatasaray Lisesi'nin, Galatasaray Üniversitesi'nin diğer devlet okullarından yasal olarak hiçbir farkı yok. Farklı olan Galatasaray olmanın sorumluluğu. Devletin ayırdığı ödenekle Galatasaray'ı Galatasaray olarak ayakta tutmak ve geliştirmek mümkün değil. İşte bu noktada 18 yıl önce İnan Kıraç ve arkadaşları tarafından kurulan vakıf öne çıkıyor. Galatasaray Eğitim Kurumları'nın eli, ayağı her şeyi bu vakıf olmuş. Olmaya da devam ediyor. Vakfın bugüne kadarki desteği 62 milyon dolar. Gelecek yılki bütçesi ise 1.5 trilyon lira. Rakamlar büyük gibi görünse de Galatasaray olmanın bedeli ağır. Törenlerde paranın her

Yazının Devamı

Gürüz'le yeniden

6 Aralık 1999


       Gürüz'ün yeniden YÖK Başkanlığı'na atanmasına ramak kaldı. Cumhurbaşkanı Demirel önceki gün Gürüz'ü yeniden YÖK üyeliğine atayarak bu konudaki tavrını net olarak ortaya koydu. Bu aşamadan sonra Gürüz'ü değil de bir başka YÖK üyesini başkanlığa atar mı? Olmaz değil. Ama çok zor!..
       Gürüz'ün yeniden başkanlık koltuğuna oturuyor olmasına en sert tepki MHP'lilerden geldi. MHP, Çankaya'nın Gürüz'e yönelik tavrını değiştirmek için çok uğraştı. Belli ki başarılı olamadı. Ama onlar için asıl mücadele dönemi şimdi başlıyor. TBMM YÖK Araştırma Komisyonu Başkanlığı'na Gürüz'ün işten attığı MHP'li Mustafa Gül'ün seçilmesi ve diğer partilerin buna onay vermesi yeni bir hesaplaşmanın habercisi. Babanın Meclis eğilimini hiçe sayarak yaptığı bu atama iki açıdan önem taşıyor:
       İlki: "YÖK hükümetin değil devletin önemli bir kurumu. Buraya kesinlikle siyaset girmemeli." İkincisi ise: "Kendi koltuğum da söz konusu olsa bu aşamada kimseyle pazarlığa girmem..."       Meclis Araştırma Komisyonu'nun hazırlayacağı rapor çerçevesinde yeni

Yazının Devamı

Sanal dünya

3 Aralık 1999


       Dünya artık o kadar ufaldı ki; her şey bir tuşun ötesinde. Televizyonun, telefonun, bilgisayarın tuşlarına bastığınızda, anında dünyanın istediğiniz noktasına gidebiliyorsunuz. Teknoloji, hiçbir dönemde insanların yaşamını böylesine kolaylaştırmadı. Daha önceleri insanları yok etmek için askeri alanlara yönelen teknolojik birikim, şimdi insanoğlunun mutluluğuna hizmet ediyor. Sivil AR - GE çalışmaları, askeri alandaki tekeli ezdi geçti. Hızlı teknolojik gelişimden en karlı çıkan da sağlık, eğitim ve iletişim sektörü oldu. Sonuçta "önce insan" anlayışı teknolojik gelişime damgasını vuran en belirgin hedef oldu.
       Teknolojinin son harikalarından biri de internet. Dünyayı kasıp kavuruyor. Bizim tanışıklığımız ise çok yeni. İşte bu noktada Doğan Grubu'nun attığı adım Türkiye açısından çok önemli. Doğan Medya Grubu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ bakın bu konuda ne diyor: "Türkiye'nin en büyük internet şebekesini kuruyoruz. Ülkemizde şu anda 700 bin internet kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın önümüzdeki üç yıl içinde her yıl ikiye katlanarak 2002 sonunda 6 milyona ulaşmasını bekliyoruz.

Yazının Devamı

Deprem ihaneti!

2 Aralık 1999


       Türkiye'ye bugüne kadar değişik ekoller damgasını vurdu. Bazen Mülkiyeliler, bazen Harbiyeliler ama genelde hep İTÜ'lüler yönetti. Demirel, Özal, Erbakan ve yüzlerce bakan İTÜ ekolünün vitrindeki temsilcisiydiler. Türkiye'deki dev projelerin altında hep onların imzaları var. Ama sevapları kadar günahları da bulunuyor. Deprem bunların en başında geliyor.
      17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde yerle bir olan binaların çoğu imar affıyla yasallık kazanmış konut ve işyerleriydi. Ne yazıktır ki, mimarlık ve mühendislik açısından yüz kızartan bu afların çoğunun altında, tıpkı dev projelerin altında olduğu gibi İTÜ'lü mühendislerin imzası vardı. Görünen o ki vitrindeki İTÜ'lüler İkizler burcu gibi. Bazen öyleler, bazen böyle.
       Tarih: 3 Mayıs 1985, dönemin başbakanı İTÜ'lü Özal. İmar affı gündemde. Muhalefet şiddetle karşı çıkıyor. İşte Özal'ın tarihi konuşması:
      "Binaları mevcut kanunlara uydurmak değil, kanunları binalara uydurma şartı vardı. Biz de öyle yaptık. Vatandaşın yaptırdığı yuvasını yıkmak, onu sersefil

Yazının Devamı

Marmara'da rektör kim olacak?

1 Aralık 1999


       YÖK başkanlığı için Ankara'daki yoğun kulis sürerken, İstanbul'daki akademik çevrelerin merakla beklediği seçim 14 Aralık'ta Marmara Üniversitesi'nde yapılacak. Dün de belirttiğim gibi aday sayısı şimdiden 12'yi buldu. Hocaların hizmet yarışı için böylesine coşkulu olmaları gerçekten sevindirici. Pek çok seçimde, özellikle siyasette, hemen şu değerlendirme yapılır: İlginin tek amacı var. o da menfaat. Son yıllarda buna bir de tarikat bağlantılı özel durumlar eklendi. Ancak Marmara'daki son yarışta ne menfaatin, ne de tarikat bağlantılı adayların öne çıktığını görüyoruz. Adayların tamamına yakınının tartışmasız ortak amacı, içinde yetiştikleri kuruma daha çok hizmet edebilmek...
       53 bin öğrencisi ve 2 bin 500 öğretim elemanı olan üniversitede bin 160 öğretim üyesi rektörlük seçimi için oy kullanacak. En büyük fakülteleri İktisadi ve İdari Bilimler, Tıp ve Atatürk Eğitim Fakültesi. Sırasıyla 181, 176 ve 142 oy potansiyelleri var. Diğer fakültelerdeki oy dağılımı ise 20 ile 92 arasında değişiyor. Anlayacağınız, pek çok üniversitede olduğu gibi bir ya da iki fakültenin oylarıyla rektör seçilmek

Yazının Devamı

Gürüz şimdi yandı!

30 Kasım 1999


       İnsan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali İrtemçelik dün Milliyet'in konuğuydu. İki saate yakın bizleri bilgilendirdi, sorularımızı yanıtladı. Sohbet döndü dolaştı Apo'nun idamı ve Avrupa Birliği'ne üyelik konusuna takıldı kaldı. Bir kez daha gördük ki, insan hakları deyince akla ya siyasi konular ya da işkence geliyor. Oysa en temel insan haklarından biri de eğitim hakkı. Ama, YÖK Başkanı Gürüz, yüz binlerce gencin üniversiteyi kazanma hakkını bir gecede gasbetti. Bu acıyı çekenlere göre, daha büyük insan hakları ihlali olamaz. Ama nedense Sayın Bakan'ın gündemine bu konu hiç girmedi. Ben de bunu sordum ve "neden?" dedim. Belli ki konudan haberdar bile değildi. Dikkati hep siyasi konulara odaklanmıştı. Ama ilgilenme konusunda söz verdi. Adaylara önerisi: Kamuoyu oluşturmaları. Hükümetin duyarsızlığı konusunda ise diğer pek çok konuda olduğu gibi yasaların arkasına gizlendi. Ancak her şeye rağmen iyi niyetliydi. Adaylar hiç kimsede bulamadıkları sıcak ilgiyi İrtemçelik'te bulabilir, hatta sonuç bile alabilirler!..

Marmara'da bir koltuğa 12 aday
       Marmara Üniversitesi öğrenci

Yazının Devamı

Gelecek için...

29 Kasım 1999


       Bilinen bir gerçek var: çocuklarının eöğitim hayatının başlamasıyla birlikte, aileler büyük bir eğitim gideriyle karşı karşıya kalıyorlar. Giyim, yemek, kırtasiye, ulaşım, defter, kitap cep harçlığı ve okul taksitleri derken yıllar ilerledikçe eğitim masrafı daha da artıyor. Ekonomik olanaklarınız iyiyse ve hep öyle devam ediyorsa sorun yok. Ama ya ekonomik olanaklarınız kısıtlı ya da iyiyken krize yakalanırsanız ne olacak?..
       2000'li yıllarda en değerli hazine bilgi olacak. İyi eğitim alanlar yarışa 100 metre ileriden başlayacak. Vasat eğitime mecbur kalanlar ise ne kadar zeki ve ne kadar okuma aşkıyla dolu olursa olsunlar, bir yere kadar gelip orada tıkanacaklar. BU dün de böyleydi, bugün de. Ama gelecekte eğitime yatırım yapanla yapmayan arasındaki uçurum çok daha derinleşecek.
       Bizim gibi, çocuklarımızın eğitimini, yani geleceğini tümüyle devlete havale eden ülkelerde, hükümetlere çok önemli görevler düşüyor. Artan nüfus ve daha iyi eğitim arayışı nedeniyle kişi başına düşen eğitim harcamaları giderek artıyor. Ama nedense söz konusu durum

Yazının Devamı

Akademik kulis

26 Kasım 1999


       Koltuklar önemli olunca kulisi de aylar öncesinden başlıyor. YÖK ve Marmara Üniversitesi'nde koltuk yarışı çok önceden ivme kazandı. Aday sayısı şimdiden 10'u aştı. Geriye sayımın başladığı şu günlerde ise heyacan tam anlamıyla dorukta...
       YÖK başkanlığını "garanti"leyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Söz konusu kararı "Baba" vereceği için aslında buna hiç şaşırmamak gerekir. Öne çıkan isimler şöyle: Halen başkanlık koltuğunda oturan Kemal Gürüz'ün her şeye rağmen şansı var. Hele bir de son dakika manevrasıyla sınav sisteminde rötuş yapıp Baba'yı komuoyu nezdinde rahatlatırsa ibre kendinden yana kayabilir. Ama o zaman da TBMM'de hazır bekleyen yasal bir değişiklikle koltuğuna veda edebilir...
       Gazi Üniversitesi Rektörü Enver Hasanoğlu'nun başkanlığı bir önceki dönemde de gündeme gelmişti. Şimdi de güçlü adaylar arasında. Üstelik Hocabey'e yani Doğramacı'ya da yakın. Gürüz gözden çıkartılırsa Doğramacı'nın adayı kuşkusuz Hasanoğlu olur. En büyük muhalefeti MHP.
       Ortaya yeni çıkan "garantili" isimlerden biri

Yazının Devamı