Ali Eyüboğlu

Selçuk Aydemir’in yazıp yönettiği, Murat Cemcir’le Ahmet Kural’ın başrollerini paylaştığı ‘Baba Parası’nı Metropol İstanbul’da açılan Cinematica’da izledim. Sinemanın yeni, seansın hafta içi mesai saatlerinde olmasından mı yoksa başka sebepten mi bilmiyorum, salon boştu.

Film ve dizilerini keyifle izlediğim bir ekibin çektiği projenin ilk bölümündeki olaylar pek içine çekmedi beni. İkinci bölümdeyse tam da bu ekipten beklediğim tarzda bir komedi vardı beyazperdede...

‘Baba Parası’, para hırsının insanoğluna neler yaptırdığını, insanlıktan nasıl çıkardığını çarpıcı bir dille anlatan bir komedi.

Yapımdaki şarkıların, kullanıldıkları sahnelere ‘cuk’ oturduğunu ve katkı sağladığını vurgulayayım.

Filmin sonundaki bir sahne bana, ‘Baba Parası’ iyi iş yaparsa, devamının çekileceği, mirasyedilerin bu kez o ipucunun peşinden koşacağının işareti gibi geldi.

SERTAB’I DİNLESELERDİ BU KAZALAR OLMAZDI

Deniz Seki’den birkaç gün sonra Sibel Can, sahneden düştü. İki şarkıcının bu iş kazalarını atlattığı

Netflix; ‘2019’da Türkiye’de En Çok İzlenen Diziler’i açıkladı. 30 Aralık’ta kamuoyuna duyurulan listenin 1 numarasında ‘Atiye’ var. İlk 10’daki diğer dizilerse şunlar:
‘La Casa de Papel’, ‘The Witcher’, ‘Hakan: Muhafız’, ‘Stranger Things 3’, ‘Black Mirror’, ‘Sex Education’, ‘The Umbrella Academy’, ‘The I-Land’ ve ‘You’.
27 Aralık’ta yayınlanan
‘Atiye’nin üç günde ‘2019’da
En Çok İzlenen 10 Dizi’ arasından birinci olması ilginç.
‘Atiye’ iyi bir dizi mi?
Evet...

Koca bir yıl bitti. 2019’a “Elveda”, 2020’ye “Merhaba” derken, geride kalan bir yılda ünlüler dünyasında neler olup bitti diye baktığımızda şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza...
Medya Takip Merkezi (MTM)’nin, Magazin Gazetecileri Derneği için yaptığı çalışmaya göre 2019, birçok değerli sanatçıyı kaybettiğimiz bir yıl oldu.
2019 yılında evlenen ünlü sayısı, boşananlardan fazla...
İşte son gününü yaşadığımız yılda şov dünyasında olup-bitenler ve sayılarla 2019...

Evlenen çift sayısı: 18
- Hazal Kaya-Ali Atay
- Fazıl Say-Ece Dağıstan

Canan Tan, “Issız Kadınlar Sokağı” adlı yeni kitabında taciz, tecavüz ve şiddet mağduru 20 kadının hikâyesini yazdı.

Kitaptakilerin hepsi erkeklerin hayatı zehir ettiği kadınlar… Aralarında “kadına şiddet” haberlerinden tanıdıklarımız var…

Tan’ın kitabındaki ilk öykünün adı “Çığlık”, yazdıkları ise şunlar:

“Sesimizi duyan var mı?

Ya son nefesini verirken, ‘Ölmek istemiyorum!’ diye haykıran, geride ömür boyu ana kokusunun hasretini çekecek ve yaşadığı dehşeti asla unutamayacak bir evlat bırakan Emine’nin çığlığı.

Annesiyle beraber ruhunu da mezara gömen o çocuğun, ‘Ne olur anne ölme!’ derken yaşadığı çaresizliğini yüreğinde hissetmeyeniniz oldu mu?

Suçluyuz hepimiz! Alıştırıldık, tepkisizleştirildik, kanıksadık, korktuk, sindirildik.

Af Örgütü’nün raporuna göre Türkiye’de kadın dövülüyor, aşağılanıyor, tecavüze uğruyor. Ailesinin eş adayını istemeyen kadın dayak yiyor, hatta öldürülüyor. Töre cinayetlerine intihar s&u

1973’te Paris’te başladığı organizatörlük mesleğini, 2014’te noktalayan Ahmet San, 41 yılda yaptıklarını ve tanık olduklarını
1980’li 90’lı yıllarda Michael Jackson’dan Luciano Pavarotti’ye, Madonna’dan Tina Turner’a, Julia Iglesias’tan Elton John’a, Rolling Stones’dan Ricky Martin’e dönemin en popüler şarkıcılarını Türkiye’ye getirip, konser verdirdi.
Yine 90’lı yıllarda Tarkan, Sezen Aksu, MFÖ, Burak Kut, Emrah, Mahsun Kırmızıgül ve Kenan Doğulu gibi müzik dünyasının en gözde 10 ismine aynı dönemde menajerlik yaptı.
10 bin civarında etkinlik yaptı, Türkler’in yanı sıra dünyadan 500 civarında ünlüyle ve 100 markayla çalıştı.
San, 1973’de Paris’te başladığı organizatörlük mesleğini, 2014’te noktaladı.
Müzik ve eğlence dünyasına veda ederken sinema sektörüne “Merhaba” dedi ve 2021’de hizmete girecek Büyükçekmece’deki film platosu Midwood’un inşaatına başladı.
San, kendisi için bir sayfanın kapanıp, yeni bir

Sıkça olmasa da bir dizinin başlamadan kanal değiştirmesi aşina bir durum. Pay TV için çekilen bir projenin başlamadan açık kanala geçmesi, hafızam beni yanıltmıyorsa ilk kez oldu. Bu yapımın ekim ayında  Cannes’daki TV fuarı MIPCOM’da, beIN Media Group ve Digiturk CEO’su Yousef Al-Obaidly tarafından şu iddialı demeçle kamuoyuna duyurulan ‘Babil’ olması enteresan:

“Amacımız, eğlence içeriğinde dünyanın önde gelenlerinden biri olmak ve ‘Babil’ dizisi, bu amaca ulaşmak için olağanüstü kaliteli projeler ortaya çıkarabileceğimizin bir göstergesi. Önümüzdeki yıl içinde hayata geçireceğimiz orijinal Türk dizileriyle sektörümüze ve dünyadaki tüm izleyicilerimize heyecan verici bir dönem yaşatacağız.”

Güçlü bir kadro

beIN Media Group, halen Digiturk’ün sitesinde duran bu iddiadan mı vazgeçti yoksa ‘Babil’ konusunda Ay Yapım’la anlaşmazlığa mı düştü?

Sebebini bilmiyorum, ama sonuç ortada.

Ay Yapım, diziyi Star

Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy’un “Çürük Elmalar Masum Mahkûmlar” kitabını bir solukta okudum. Çünkü inceleme  araştırma, en sevdiğim kitap türü.

Kitapta sadece, seri katillerle evlenen kadınlar, roman yazmak için cana kıyan yazarlar, delil ‘eken’ polisler, hastalarını öldüren hemşireler, hayatı oyun sanıp cana kıyan bilgisayar bağımlıları yok. Adli bilimden yeterince yararlanmayan adalet terazisinin nasıl yanıldığına dair çarpıcı örnekler de var.

Atasoy’un, “masum” insanların nasıl “suçlu” ilan edilip cezalandırıldığına dair yazdıkları tüyler ürperten türden:

“Yapılan hesaplara göre, ABD cezaevlerindeki mahkûmların yüzde 2  10 kadarı gerçek suçlu değil. Yaklaşık 2,3 milyon mahkûmdan 40 bin ile 230 bin kişi haksız yere cezaevlerinde. Son 25 yılda ABD’de yürütülen ‘Masumiyet Projesi’ kapsamında 349 kişi DNA analizleri

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin, TRT iş birliğindeki ‘Dizi Sektörünün Geleceği’ panelinin moderatörü TRT Akademi Müdürü Ekrem Özdemir, konuşmacıları ise oyuncu Vildan Atasever, dizi yapımcıları Faruk Turgut ile Onur Güvenatam, TRT 1 Kanal Koordinatörü Cemil Yavuz ve Blu TV İçerik Yöneticisi Şehnaz Uğur’du.

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Pınar Aslan, konuklara sorusunu yöneltirken, doktora tezini Türk dizilerinin Şili’deki başarısı ve etkileri üzerine hazırladığını söyleyince ilgimi çekti. Panel bitince yanına gidip, doktora tezini istedim.

Aslan’ın Şili’nin başkenti Santiago’da üç ayda tamamladığı 224 sayfalık doktora teziyle bu konuda ONS’de yayınlanan dört sayfalık yazısını bir gecede bitirdim.

Aslan’ın tezi sayesinde Şilililer’in, dizilerimizi izleyene kadar bilgi sahibi olmadıkları Türkler ve Türkiye hakkındaki fikirlerini öğrenince, paylaşma gereği hissettim.

ŞİLİLİLER’İN HAYALİ,