Eğlence kanallarının gündüz kuşakları izdivaç programlarına teslim. Zuhal Topal FOX’a, Esra Erol ATV’ye, Seda Akgül Kanal D’ye birçok diziden daha fazla reyting kazandırıyor. Star TV’de Seda Sayan’la Uğur Arslan, TV8’de Songül Karlı ile Flash TV’deki Hülya Bozkaya’nın ‘Desti İzdivaç’ını da kattığınız zaman işe, öğleden sonra televizyon izleyenlerin yüzde 60’ı- 70’i evlilik programlarının müdavimi. İzleyeni de, şikayet edeni de çok bu programların…
RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, eleştirdiği evlilik programlarını yayınlayan kanalların yöneticilerini toplantıya çağırmıştı hafta içinde. Toplantıya katılan televizyon yöneticilerinden RTÜK’te neler konuşulduğunu öğrendim.
Yerlikaya’nın yöneticilere, “Programları hazırlarken toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket edelim ve ekranları kirletmeyin” dediği konuşmanın ardından sıra RTÜK’ün sunumuna geldi.
RTÜK görevlileri, izdivaç programlarına dair izleyicilerden gelen şikayetleri görüntüler eşliğinde televizyon yöneticilerine izletti. Neler mi bunlar?
- Argo sözcüklerin kullanılması: Kanal D
- Genel ahlak sınırlarını zorlayacak sözler: Flash TV
- Özel hayatın gizliliğini ifşa: Flash TV
- İnsan onuruna aykırı yayın: Star TV
Benim de aralarında olduğum 266 kişiyi usulsüz bir şekilde dinleyen polisler hakkındaki davanın ilk duruşması hafta içinde yapıldı.
T. C. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden gelen çağrıda duruşmanın 10.00’da başlayacağı yazılıydı.
09.45’te adliyedeydim, ama öyle pat diye giremiyorsunuz içeriye. “Vatandaş girişi”nin önünde önce kuyruğa sokuyorlar sizi, sonra 5’şer kişilik gruplar halinde girip x-ray’den geçiyorsunuz.
“Vatandaş” sırasını beklerken birileri özel güvenliğe, kart göstermeden, “Personelim. Onlar da misafirlerim” diyerek kuyruğu baypas edebiliyor.
E-5 tarafındaki girişten içeri girip, C Blok Zemin Kat neresi diye sorunca aldığım yanıt şu oldu:
“İleride solda, merdivenlerden iki kat yukarı çıkın.”
Bina kodu, girişin iki kat üstü zemin sayılarak çizilen “Avrupa’nın en büyük adliye sarayı”nın girişinde de torpilin olması doğal!
Salon dar gelince...
Türkiye’nin yıllardır görünürdeki tek düşmanı PKK’ydı. Terör örgütüyle Türkiye’nin savaşı düne kadar kırsaldaydı. Bu yöntemle iç barışı bozamayacağını ve ülkeyi bölemeyeceğini anlayan PKK,
terörü şehre
indirdi ama
yine de amacına ulaşamadı.
Güvenlik güçleri Sur’un küçük bir kısmı dışında PKK’nın açtığı hendekleri, kurduğu barikatları, onları yapanlarla birlikte temizleyince terör örgütünün arkasındakiler taktik değiştirdi.
İçeride PKK’yla savaşan Türkiye’yi Suriye bataklığına çekip zayıflatmak isteyenler bu kez YPG’yi devreye soktu. Türk ordusu, “angajman kuralları” çerçevesinde YPG’nin saldırılarına misliyle karşılık verince, Türkiye’yi Irak ve Suriye gibi “terör ülkesi”ne çevirmek isteyenler bu kez Ankara’ya saldırdı.
Terörün dini, dili,
RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, “Evlilik programları çığırından çıktı. Buralarda çok kötü şeyler oluyor” deyince özetle şunları yazmıştım 10 Şubat’ta Alice’de:
“RTÜK Başkanı dert yanacağına, bu programlardan kuralları ihlal edenlerin ceza alması, mevcut kanunlar onları zapturapt altına almaya yetmiyorsa yenisinin çıkarılması için çaba harcasın.”
Ve RTÜK nihayet bu sorunun çözümü için düğmeye bastı.
RTÜK, evlilik programı yayınlayan televizyon kanallarının yöneticilerini bugün Ankara’da toplantıya çağırdı.
İlk toplantıdan ne sonuç çıkar bilemem ama çok izlenen, bir o kadar da şikâyet edilen evlilik programlarının böyle gitmeyeceği de aşikâr.
RTÜK, şikâyetleri de dikkate alarak TV yöneticilerini, bu programları topluma kötü örnek olmayacak şekilde düzen vermeye mi mecbur edecek yoksa kökünden mi çözecek, bekleyip göreceğiz.
Türkiye’deki yabancı diplomatlar ve aileleriyle yaptığı Elçiye Zeval Olmaz programında her hafta TRT Haber’de izlediğimiz spiker ve sunucu Ceren Akdağ, ticarete atıldı. Akdağ, reklamcılığı bırakan arkadaşı Emir Gözüsulu ile ortaklaşa Nişantaşı’nda yemek işine girdi.
Akdağ, Amerikan Hastanesi yakınındaki Jerry’se Hot Dog - Sandwich adlı işyerinin dekorasyonu sırasında boya spreyini eline alıp grafitti bile yaptı. 10 güne kadar açılacak büfenin sembol resmindeki köpekle Akdağ’ın köpeği Julia arasındaki benzerlik de dikkat çekti.
NECATİ YILMAZ’IN SÖYLEDİKLERİ
“Kılıçdaroğlu konuştu, işin rengi değişti” başlıklı yazım üzerine CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, telefon açtı. Bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek için aradığını vurgulayan
Yılmaz şunları söyledi:
“İddia edildiği gibi Aylin Nazlıaka ile aramızda Atatürk resmiyle ilgili bir tartışma geçmedi. Değil odamdaki demirbaş Atatürk resmini indirmek, seçim büromdaki Atatürk resmini de Meclis’teki odasına getirmiş biriyim. O gün Nazlıaka odama bir misafirini getirdi. Hoş geldin deyip, hal - hatır sordum. Benim de misafirlerim vardı. Ne ikram edeyim dedim. Ihlamur istedi, ama ‘Benim de misafirim var’ deyip onu bile içmeden gitti.
Cuma günü İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Birgi’deydim. Pazartesi akşamları TRT 1’de yayınlanan ‘Yeşil Deniz’in setine gittim.
Belediyeler Yasası’ndan sonra Ödemiş’in mahallesi olan eski belde Birgi’ye ilk gidişim... 2012’de UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ne aldığı Birgi’ye bayıldım.
Birgi, aslına uygun restore edilmiş taş evleri, konakları ve pırıl pırıl sokaklarıyla şahane bir yer... ‘Yeşil Deniz’ sayesinde Birgi’ye olan ilgi adeta tavan yaptı. Hafta sonları insanların otobüslerle akın ettiği beldeye, mutlaka gitmenizi tavsiye ederim. İzmir’den Salihli istikametinde 120 kilometre ilerlediğinizde Birgi’desiniz.
TFT Yapım’ın burayı seçmesinin sebebi, Birgi’nin doğal bir plato ve evlerin ışık kurulabilecek tavan yüksekliğine sahip olması.
Denize 1.5 saat mesafede çekilen dizinin adının ‘Yeşil Deniz’ olması da senarist Ali Kara’nın marifeti! Dizinin bir başka özelliği de şu: Başroldeki kızların hepsi, ekibin ‘yenge’si!
Çünkü Şive Şenözen, yönetmen Yahya Samancı’nın nişanlısı, Elvan Dişli, Ali Barkın’ın sevgilisi. Serdar Şanal’la dizinin yeni oyuncusu Merve Akkaya arasındaki aşk ise daha yeni.
Düne kadar CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın, odasındaki Atatürk resmini indiren milletvekilinin ismini sadece Genel Başkan’a söylediği iddiasına itibar etmemiştim. Nazlıaka için toplanan PM’de üyelerin CHP Genel Başkanı’na “Aylin Nazlıaka’nın size verdiği isim Necati Yılmaz mıydı?” diye sorduğu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Evet” yanıtını verdiği şeklindeki haberlere rağmen. Çünkü hepsi “kulis haberi”ydi, hiçbiri birinci ağızdan alınmış bilgiler değildi.
Dün Ahmet Hakan Coşkun’un köşesinde Kılıçdaroğlu’nun şu açıklamasını okuduktan sonra bence işin rengi değişti.
Zira Kılıçdaroğlu, “Necati Yılmaz, Atatürk posteriyle ilgili olarak hedef alınan ismin kendisi olduğunu 29 Ocak’ta benden öğrendi” dedi.
Bu demektir ki Nazlıaka, herkesten gizlediği o ismi, yazılanlar gibi ta işin başında Kılıçdaroğlu’na verdi.
Peki CHP lideri, Yılmaz’ı çağırıp, “Bu mevzuyu bir de senden dinlemek istiyorum” demek yerine, olayı önce komisyona, sonra MYK’ya, oradan Parti Meclisi’ne, ardından da Yüksek Disiplin Kurulu’na niye havale etti?
Parti içi demokrasi!
Kılıçdaroğlu o ismi bildiği halde, “Ülkenin bu kadar derdi, sorunu varken, o sorunları bir tarafa bırakıp, parti içinde dedikodudan beslenen bir
Hayatı boyunca gazete-cilik dışında bir iş yapmayan biri olarak, basının güven endeksi her zaman ilgimi çekmiştir. Bu amaçla yapılan ve kamuoyu ile paylaşılan anketleri yakından izlerim. Türk halkının Türk basınına olan güveninin her geçen yıl azalmasını da üzülerek takip ederim.
Dün FOX’ta İsmail Küçükkaya’nın programında gördüğüm bir tablo beni sevindirdi ama bir o kadar da şaşırttı.
Türkiye’nin en güvenilen 10 ismi şöyleydi:
Uğur Dündar, Fatih Terim, Acun Ilıcalı, Kıvanç Tatlıtuğ, Ahmet Hakan Coşkun, Yılmaz Özdil, Aziz Yıldırım, Cem Yılmaz, Ahmet Kural ve İsmail Küçükkaya.
Gezici’nin 38 il ve 89 ilçede 4.860 denekle yaptığı anketteki isimlere hiçbir itirazım yok. Kutluyorum ilk 10’a girenleri...
Bu liste şu açıdan şaşırttı beni:
Ana haber bültenleri arasında çoğu kez açık ara birinci çıkan FOX’un anchorman’i Fatih Portakal’ın 16’ncı, Beyaz’ın 30’uncu olduğu ilk 10’a Murat Cemcir’siz iş yapmayan Ahmet Kural’ın tek başına girmesi ve listenin yarısının basın mensubu çıkması...