Aşk bitti, Avşar kendini işe verdi

8 Ağustos 2009

Hatırlar mısınız? Bir zamanlar Petek Dinçöz, Hülya Avşar için “Annem”, Gülben Ergen için de “Teyzem” diyordu...
Dinçöz’ün Avşar ve Ergen için bu benzetmeyi yapmasının altında yatan iki sebep vardı.
Bunlardan biri, Avşar’la Ergen arasındaki rekabet ve atışmanın kamuoyunda yarattığı yılgınlık...
Diğeri de şuydu:
Dinçöz, iki yıldızın artık yaşlandığını, artık köşelerine çekilip gençlerin önünü açması gerektiğini düşünüyordu.
Önce Avşar çekildi köşesine, ardından Ergen...
Bu süreçte gönlünü Sadettin Saran’a kaptıran Avşar, TürkMax’teki “Avşar Stüdyosu”ndan başka bir iş yapmadı.

Yazının Devamı

TMSF gelince Züğürt Ağa, 17’lik kız gelince ‘Boğa’!

7 Ağustos 2009



Türkiye günlerdir 71 yaşındaki Halis Toprak’ın 17 yaşındaki kızla evlenmesini konuşuyor. Halis Toprak’ın torunu yaşındaki bir kızla evlenmesi aile fertlerini bile ikiye böldü. Kızları bu evliliğe şiddetle karşı çıkarken, Halis Ağa’ya tek destek oğullarından geldi.
Hatırlar mısınız?
16 Şubat 2009’da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Halis Toprak’ın İstinye’deki yalısına hacze gitmişti.
Haciz için gelenleri hasta yatağında, kolunda serum takılı, perişan bir halde karşılayan Toprak, o görüntüyü izleyen herkese, “TMSF de çok acımasız” dedirtmişti.
Toprak’ın dünkü Hürriyet’in sürmanşetinde Ayşe Arman’la çektirdiği poza baktım, o “Züğürt Ağa” gitmiş, yerine “Halis Ağa” gelmiş.

Yazının Devamı

İbo’ya dokunmayın bakalım ne diyecek?

5 Ağustos 2009

Yaz gelince Bodrum Torba’ya demir atan Savaş Ay’ın İbrahim Tatlıses’le yaptığı söyleşide iki konu dikkatimi çekti.
Bunlardan biri Tatlıses’in ille de milletvekili olmak istediğini söylemesiydi.
Savaş Ay, “Vekil olunca başın göğe mi erecek?” diye sorunca Tatlıses, şu yanıtı verdi:
“Hayır, ama içimdekileri dışarı vereceğim. Ben öyle şeyler biliyorum ki, devlet bile bilmiyor bazılarını... Konuşsam 50 türlü yere çekerler diye korkup söyleyemiyorum. O zaman söylersin, çünkü dokunulmazsın, millet adına konuşuyorsun.”
Savaş Ay da fırsatı kaçırmayıp, “Kürt açılımı konusunda fikrin ne?” diye sıkıştırdı Tatlıses’i...
Ama anlaşılan o ki Tatlıses, “Dokunulmazlık” kazanmadan bu tür hassas konularda gerçek fikrini söylememeye kararlı.
O nedenle de, “Bak işte milletvekili olsam akşama kadar konuşurum bu konuyu. Çok güzel gelişmeler oluyor ama gık edemiyorum ki” diyerek geçiştirdi konuyu.

Yazının Devamı

Sıla’nın gözyaşları

3 Ağustos 2009

Cuma akşamı Sıla’nın Enka Açıkhava’daki konserine giderken eve sırılsıklam döneceğim, aklımın ucundan dahi geçmemişti. “Aklıma gelmeyen, başıma geldi” derler ya, aynen öyle oldu. Sadece benim için mi? O akşam Sıla’yı dinlemeye gelen herkes evine sırılsıklam döndü. Oysa konser çok güzel bir havada başlamıştı.
Sıla’nın beyaz renkli straplez abiye altına giydiği beyaz renkli spor pabuçlar, konserin renkli ve hareketli geçeceğinin habercisiydi. Konserine yeni hit şarkısı “Sevişmeden Uyumayalım”la başlayan Sıla, heyecan nedeniyle dinleyicilerle selamlaşmayı ikinci şarkısı olan “Ne Desem İnanırsın”ın sonrasına bıraktı.
Sıla’yı ilk kez izledim ve beğendim. Dinleyicisiyle iletişimi iyi...
Enerjik ve hareketli, ama sahnedeki duruşu biraz kabadayı gibi... Konserden sonra tebrik etmek için kulise gittiğimde sohbet ettik ayaküstü; orada öğrendim ki Sıla, yarı İzmir’li, yarı Denizli’li...
Sahnede “Denizli Horozu” gibi duruşunun acaba sebebi bu mu? “Dön Demeyi Unuttum”, “Yüzsüz

Yazının Devamı

Seyircisi Kral TV’yi ‘İletişim kanalı’ yaptı

1 Ağustos 2009

Yaşayan herhangi bir insanı çevirip, “Kral TV deyince aklınıza ne geliyor?” diye sorsanız, vereceği cevap üç aşağı beş yukarı şunlardır:
“Türkiye’nin ilk müzik kanalı...”
“Türkiye’nin en tanınmış müzik kanalı...”
“Türkiye’nin marka değeri en yüksek müzik kanalı...”
“Şarkıcıların ille de kliplerini yayınlamak istedikleri müzik kanalı...”
Kral TV için yapılan bu tanımlamaların hepsi doğru, ama eksiktir...
Çünkü, seyircisi Kral TV’nin hizmet alanını genişletti.

Yazının Devamı

Sezen’le sizin aranızda kocaman bir fark var!

31 Temmuz 2009

Demet Akalın, plaj şıklığını neye borçlu olduğunu açıklarken itiraf etmişti, bir firma ve bir de modacının kendisine yaz için kıyafet sponsoru olduklarını ve giyeceği bikinilerle mayoları, daha karpuz kabuğu denize düşmeden teslim ettiklerini...
Akşam gazetesinde yer alan bir haberden anlıyoruz ki Bengü’nün plaj kıyafetleri de Demet Akalın gibi sponsordan...
Üstelik Bengü, şirketin kendisine verdiği 20 bikini yerine başka bir firmanın puantiyeli bikinisiyle objektiflere yakalanınca sponsora karşı kalmış zor durumda...
Demet Akalın ve Bengü gibi bir konserden bir mayo mağazası satın alacak kadar para kazanan şarkıcılar, niye böyle bir şey yapar?
Demet Akalın ve Bengü gibi şarkıcıların, marka değerlerini, isimlerini 15-20 bikiniye indirgemeleri akıl kârı bir şey mi?
Demet Akalın ve Bengü gibi müziğin genç yıldızlarının, büyüklerini örnek alması, biraz “büyük lafı” dinlemesi gerekmez mi? Örneğin Sezen Aksu...
Konserinde hayranlarının, binlerce insan arasından sahnedeki “Minik Serçe”ye sesini duyurabilmek için avazları

Yazının Devamı

Zeytin diyarına yakışan görüntü

29 Temmuz 2009

11. Zeytinli Şenlikleri “Miss Imagine The Beauty of Turkey” (Türkiye’nin Hayalindeki Güzel) Yarışması’yla sona erdi.
Zeytinli Gülümse Meydan’ındaki yarışmada dereceye giren güzelleri belirleyenler arasındaydım.
Yarışmayı düzenleyen Imagine Creaworld’un sahibi Erhan Süalp’ın başkanlığını yaptığı jüride Zeytinli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Perihan Akı, Şafak Fişek, Dr. Yakup Avşar, Zeliha Çal, Hasan Hüseyin, Tuğba Karaca, Tuğçe Güder, İdil Çeliker ve Nurettin Soydan’la birlikte görev yaptık.
“Türkiye’nin Hayalindeki Güzel” olabilmek için 18 genç kız yarıştı.
Yarışan kızların hepsinin vücut ölçüleri farklıydı, ama selilüt gibi ortak bir sorunları vardı.
Zeytinli’nin Gülümse Parkı’ndaki halka açık yarışmada dereceye giren güzeller açıklanırken yerinden kalkıp, yanı-başıma gelen başörtülü bir kadın dikkatimi çekti.
Çünkü bir yandan önce “Basın Güzeli”, ardından da “2.

Yazının Devamı

Nilüfer’i dinlerken aklım Sezen’deydi

27 Temmuz 2009

Yıllardır her yaz tatil için mutlaka Altınoluk’a gelirim. Bunca yıldır burada böyle bir sıcak görmedim. Eskiden buralarda ne kadar sıcak olursa olsun Kaz Dağları’ndan gelen rüzgâr, insana doğal klima gibi gelirdi.
11. Zeytinli Şenliği’nde Nilüfer’in sahne aldığı gün “rüzgâr meleği” galiba tatildeydi.
Allah’tan öğlene doğru Sezen Aksu arayıp, güzel şeyler söyledi de, hiç değilse içim serinledi!
“Başka Nilüfer yok” başlıklı “yürekli yazım” nedeniyle tebriklerini ileten “Minik Serçe”, beni cumartesi akşamı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki konserine davet etti.
“Vallahi geç kaldın, ben Zeytinli’ye Nilüfer’i dinlemeye geldim” diyerek Sezen’e hava attım, ama doğrusunu söylemek gerekirse aklım biraz da Harbiye’de kaldı.
Konserden önce durum böyleydi...
Ancak, Nilüfer’in nefis şarkıları önce sıcağı, sonra da Harbiye’yi unutmamı sağladı.

Yazının Devamı