TRT yöneticilerinin, mayıs 2010’da Norveç’te yapılacak Eurovision Şarkı Yarışması’nda Türkiye’ye birincilik getirme şansı en yüksek şarkıcı olan Tarkan’a teklifte bulunması ne kadar doğalsa, Tarkan’ın bu teklifi değil, kabul etmesi, “Hele bir düşüneyim” demesi de o kadar anormaldir...
Çünkü Tarkan, oraları çoktan aşmış, “Megastar” unvanını kazanmış biri...
Tarkan, Eurovision’a katılıp, birinci olursa, bu elbette ki, ona ciddi yararlar sağlar...
Tarkan’ın yıldızı daha da parlar...
Eurovision birinciliği Tarkan için aralık duran dünyanın kapılarını ardına kadar açar...
Peki ya tersi olursa?
Tarkan, Eurovision’da kendisinden beklenen tek derece olan birinciliği elde edemezse?
Türkiye’de yıllardır PKK terörü nedeniyle akan kanın durması adına iktidarın ortaya attığı “Kürt açılımı” ilginç bir konu. “Kürt açılımı”nın içinde ne olduğunu henüz bu fikri ortaya atanlardan başka bilen yok.
O nedenle bu açılımın, akan kanın durmasını mı sağlayacağı, yoksa Türkiye’nin bölünmesine mi yol açacağı konusunda şimdiden hüküm vermek zor.
Bu aşamada “Kürt açılımı”nın yanında ya da karşısında olmanın, kendine özgü riskleri var.
Peki hal böyleyken Sezen Aksu gibi, etnik kimliği ne olursa olsun, Türkiye’de her kesimden insanın sevgisini kazanmış deyim yerindeyse “tuzu kuru” biri, durup dururken kendini niye ateşe attı?
Toplum, “Kürt açılımı”na taraftar olanlar ve “Kürt açılımı”na karşı duranlar diye ikiye bölünmüşken “Minik Serçe” rengini niye belli etti?
Bu toplumun her kesiminin sevdiği bir sanatçı için büyük bir risk değil mi?
Gerçi Sezen Aksu, “DTP ile Başbakan olarak değil, AKP Genel Başkanı olarak görüştüm” diyen Erdoğan’ı, “müzik dünyasının starı Sezen Aksu” olarak değil, vatandaş Fatma Sezen Aksu olarak aradı, ama olsun.
Burcu Canbaş, Fidan Tozan ve Seyran Aydoğan adlı üç genç kızdan oluşan MP3’ün Haber Türk’te bir söyleşisini okudum.
MP3’ün yeni albümünün adı “Orta Şekerli Kahve”, ama grup üyelerinin dilleri “acı kahve” hatta “acı biber” gibi...
Müzik yolculuğunun daha başında olan üç genç kızın ağzından hiç iyi bir söz çıkmaz mı?
Söyledikleri şu sözlere bakar mısınız?
Burcu Canbaş: Sibel Can, “Orta Şekerli Kahve” şarkısını bizim albümden bir ay sonra okuyacaktı, maalesef öyle olmadı. Şarkıyı bizden önce okudu, çok kırıldık. Destek olmasını beklerdik.
Burcu Canbaş: Eurovision’a gitmek isteyen Hande Yener’in altyapısını bilmiyorum. Oradaki insanlarla iletişim kurabilmek de gerekiyor.
Fidan Tozan: İngilizce biliyor olmak şart. Hande Yener ve Demet Akalın, İngilizce bilmiyor.
Yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği “Var mısın? Yok musun?”da şimdiye kadar Christina Aguilera, 50 Cent, Adriana Lima ve Paris Hilton gibi ünlüleri ağırlayan Acun Ilıcalı, ekim ayında başlayacak yeni yarışma programında çıtayı yükseltti.
Acun Ilıcalı, Show TV’de 15 hafta yapacağı “Got Talent” adlı yarışmanın Türkiye versiyonunda dünyaca ünlü bir şarkıcıyı “konuk jüri üyesi” yapacak.
Ilıcalı’nın yeni yetenek yarışmasında “konuk jüri üyesi” yapacağı şarkıcı, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 100. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında 24 Ekim 2007’de Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nda konserini Hakkari’de 12 askerin şehit edilmesi nedeniyle iptal ettiği dünyanın en ünlü kadın şarkıcılarından Beyoncé Knowles...
Fenerbahçe yönetimi, bir yıl önce ücretini ödediği Beyoncé’yi, gecikmeli de olsa Kadıköy’e getirip, Fenerbahçelilerin karşısına çıkaracak, Acun Ilıcalı da Fenerbahçe ile yaptığı işbirliği sonucu “Got Talent”in jüri koltuğuna oturtacak.
Show TV’nin patronu Mehmet Emin Karamehmet, önce kanalın Genel Müdürü Saner Ayar’ı ikna etti...
Çünkü Saner Ayar, Genel Müdür olarak Show TV’deki enerjisini yeni projeleri hayata geçirmek için değil, yaşadıkları ödeme sorunu yüzünden yapımcı Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’ninkini Ali’ye geçirmek için harcıyordu.
Saner Ayar, bu nedenle kanaldan ayrılmaya karar verdi ve tam da yeni kanalıyla sözleşmek yapacağı gün, patron kendisini görüşmeye çağırdı.
Yaşadıkları ödeme güçlüğü yüzünden yeni projeleri hayata geçiremedikleri için rakip kanallarla mücadele edemez hale geldiklerinden ayrılmaya karar verdiğini anlatan Ayar’a Karamehmet, “Yeni yayın döneminde kanala 50 milyon dolar aktaracağım” deyince Ayar gitmekten vazgeçti.
Aynı durum 15 yıldır Show TV’de çalışan Acun Ilıcalı için de geçerliydi.
Ilıcalı da, kanaldaki 6 milyon lira civarındaki ciddi alacağını tahsil edemeyince, ödeme güçlüğü yaşıyordu.
“Senin için ne yaparsak kalırsın?” Bu nedenle Show TV’den ayrılmaya karar veren Ilıcalı, Kanal D, atv ve Star TV’yi yönetenlerle bir dizi görüşme yaptı.
Dünyada Türk Müziği’ne ve enstrümanlarına meraklı müzisyen çok... Ama gel gör ki Türkiye’de bu talebin farkına varan müzik yapımcısı ya da girişimci yok...
İster inanın, ister inanmayın, ama Yunanlılar bunun farkına çoktan vardı ve yıllar önce konuya el attı...
Yunanlılar, sekiz yıl önce başlattıkları workshoplarla dünyanın çeşitli ülkesinden gelen müzisyenlere, kanun, ud, klasik kemençe, klarnet, tanbur ve keman öğretti. Yunanistan’daki bu kamplarda öğrencilere ders verenler de Türkiye’den giden müzisyenlerdi.
Yunanlılar, Türk Müziği enstrümanlarını öylesine sahiplendi ki, Yunanistan Kültür Bakanlığı bastırdığı broşürlerde Türk Müziği sazlarını Yunan enstrümanı olarak tanıtır hale geldi.
Bu durumu yaşadığı Amerika’da fark eden iş kadını Funda Dündar, Türkiye’ye gelir gelmez Ulus Müzik’in sahibi İskender Ulus’a, Türkiye’de “Uluslararası Klasik Türk Müzik Kampı” düzenlemeyi önerdi. Ulus da işe sıcak bakınca proje hayata geçti.
Önceki gün Pierre Loti’deki Turquhouse Otel’deki müzik kampındaydım. 15’i Türk olan, 46’sı ise 17 ülkeden gelen öğrencilerin Türk Müziği enstrümanlarını çalarken izlemek, onları şan ve nazariyat dersinde dinlemek gerçekten de güzeldi.
Eyüp’ün tarihi
Cindy Crawford, Claudia Schiffer, Tyra Banks, Eva Herzigova, Laetitia Casta, Adriana Karembeu, Naomi Campbell gibi dünyaca ünlü 30 kadar top modele bikini ve mayolarının modelliğini yaptırmayı başarmış Zeki Başeskioğlu’nun yaşamını anlatan kitabı, bir solukta okudum.
Çünkü Antalya Aksekili ilkokul mezunu bir gencin, 12 yaşında “sıfır sermaye” ile yola çıkarak oluşturduğu Zeki Triko’nun markalaşma serüveni bile başlı başına bir başarı öyküsü.
Şafak Altun’un yayına hazırladığı “Zeki Başeskioğlu’nun Yaşamı” adlı kitap, Başeskioğlu’nu zirveye taşıyan öylesine “Zekice cinlikler”le dolu ki!
Bir insanın toptancıdan 7 kuruştan aldığı balonları, önce içlerini, sonra da fiyatlarını şişirerek 25 kuruşa satmak için Zeki Başeskioğlu gibi “cin fikirli” ve girişimci olması gerek...
Otobüsle dolmuşçuluk yaptığı dönemde, sefer sayısını artırıp, daha fazla para kazanmak için, boş koltukları görünce, “Yer var nasılsa, sonra binerim” diye düşünen yolcuları, cam kenarlarına yerleştirdiği “sahte yolcularla” gaza getirmek “Sülün Osman”ın bile aklına gelmeyecek bir fikir olsa gerek...
Pazarda alışveriş yapan insanların üstüne elektrik direğinden çorapların tekini fırlatmak suretiyle dikkat çekmek de
Hafta sonu bir düğüne katılmak için Ankara’ya gittim... “Kız tarafı” olarak gittiğim Gölbaşı’ndaki düğünde, epeydir görmediğim TRT yöneticisi bir dostumla karşılaştım... O da “erkek tarafı” olarak gelmişti düğüne...
TV dünyası üzerine bolca sohbet ettiğimiz gece konu, döndü dolaştı geldi Hadise’ye...
TRT’ci dostum dedi ki, “TRT’nin ‘Sayısal Gece’yi sunması için Hadise’ye teklif götürdüğüne dair haberler çıkıyor. Böyle bir şeyin olması için Güneş’in Batı’dan doğması lazım”...
Eurovision sürecinin son günlerinde TRT yöneticilerinin Hadise’ye kırıldığını biliyordum, ama ona bu denli kızgın olduklarını bilmiyordum.
Sebebini sorunca TRT’ci dostum anlatmaya başladı:
“Eurovision’un yapıldığı Moskova’ya TRT’den de bir ekip gitti. Ekipte TRT Genel Müdür Yardımcısı Zeynel Koç ve TRT Ankara Televizyon Müdürü Kürşat Özkök gibi üst düzey yöneticiler de vardı. Önce Özkök, Hadise ile papaz oldu! Özkök, Moskova’daki Türk delegasyonla Hadise’yi lobide tanıştırmak istedi, ama şarkıcı bunu kabul etmedi. TRT ekibi, Hadise’nin gece saat 03.00’te sevgilisi Sinan Akçil’le otelin barında takıldığını ihbar edince Özkök, “Buraya gönül eğlendirmeye değil, yarışmaya geldik” diye şarkıcıyı uyardı.
Yarı