Şu sıralar NTV Yayınları’ndan çıkan bir kitap okuyorum.
John Lloyd ve John Mitchinson’un birlikte yazdıkları eserin adı; “Cahillikler Kitabı”...
Kitap, bilmediklerimizi ya da yanlış bildiklerimizi anlatıyor.
Temmuz 2008’den bu yana 8 baskı yapan kitap, bildiğimizi düşündüğümüz birçok şeyin aslında yanlış olduğunu ortaya koyuyor.
Kitabı henüz bitirmedim, ama “Cahillikler Kitabı”ndan esinlenip şov dünyasının efsanelerinin gerçeklerini bir kitapta toplamayı ciddi ciddi düşünmeye başladım.
Çünkü o kadar çok yanlış bilinen şey var ki.
Örneğin “Ajda bardağı”...
TRT Yönetim Kurulu, 07.12.2007 tarihinde ilginç bir karara imza attı. Buna göre bu tarihten itibaren TRT, dışarıya yaptırdığı dramalar için yapımcılara sabit bir ücret ödemeyecek, ödenecek parayı o dizinin bölüm başına aldığı reyting belirleyecekti.
TRT’nin bir dizi için yapımcıyla bölüm başı 200 bin YTL’ye anlaştığını varsayalım. Şayet, o dizinin AB grubundaki reytingi 1.5 ve üstü ise TRT yapımcıya tam para ödeyecek, şayet o bölümün reytingi 1.5’in altında kalırsa yapımcı ancak 100 bin YTL alabilecekti.
Buna tepki gösterenler de oldu, bu şartlar da çalışmayı kabul edenler de...
Bu şartlar altında TRT’ye dizi çekip reyting skalası nedeniyle TRT macerasını zararla kapatan birçok yapımcı oldu ama hiçbiri sesini çıkaramadı. Çünkü imza attıkları sözleşmede bu şartlar açık açık vardı.
İki yapımcıya ayrıcalık
Ancak ne olduysa Plato Film’in sahibi Sinan Çetin ile Avşar Film’in sahibi Şükrü Avşar’ın TRT ile yaptıkları dizi anlaşmalarının ayrıntılarının
Avrupa Yakası yeni sezona Tolga Çevik, Vural Çelik, Rutkay Aziz ve Hümeyra’sız başladı.
Giden dört oyuncuya karşın bir kişi dönüş yaptı “Avrupa Yakası”na...
“Avrupa Yakası”nda “Volkan”ı canlandıran Ata Demirer’in dönüşü diziye müthiş bir renk kattı.
Dizinin senaristi Gülse Birsel’in, bu dönüşü kutlama adına olsa gerek “Volkan”a ağırlıklı planlar yazması, bir anlamda “Avrupa Yakası”nın Ata Demirer şova dönmesine yol açtı.
“Gurbet Kuşları” dizisinde adı jenerikten çıkarılmadığına göre Rutkay Aziz’in başrolünü oynadığı “Gurbet Kuşları” biterse - ki bu reytingle uzun ömürlü olması zor “Avrupa Yakası”na döneceği kesin...
Kesin olan bir şey daha var.
O da Hümeyra’nın eksikliği...
Kıbrıs’a gelip de casinoların gazinolarında sahneye çıkan şarkıcılardan birini dinlemeden dönmek olur mu?
Aslında planımız Seda Sayan- Onur Şan ikilisini bayramın ilk günü dinlemek için Rocks’a gitmekti.
Aynı gece Deniz Seki’nin de Viva’da konseri vardı. Seki’yi aradım, hem bayramını kutlamak, hem de Kıbrıs’ta kendisiyle bir “Cafe Sohbeti” yapmak için.
Seki, “Akşama konserim var, gelir misin?” dedi, Seda Sayan ve Onur Şan’ı dinlemek gibi günler öncesinden planımız olduğunu söyleyince şarkıcı söyle bir teklifte bulundu:
“Benim tek bir gece konserim var, Seda ile Onur Şan’ın iki gece... Bu gece benim konserime gel, bir sonraki gece onları dinlemeye gideriz birlikte.”
Perşembe sabahı İstanbul’a döneceğimiz için Seda Sayan ile eşi Onur Şan’ın ikinci konserine gitme şansımızın olmadığını anlatınca da, “Beni dinlemeye gelmezsen ‘Cafe Sohbeti’ni unut” demesin mi?
Bu yayın dönemine kadar, katılan yarışmacıların kaderini sadece Orhan Gencebay, Bülent Ersoy, Ebru Gündeş ve Armağan Çağlayan’ın verdiği oylar ve Star TV izleyicilerinin gönderdikleri SMS’ler belirliyordu.
Programın yapımcısı ve sunucusu bu sezon “Popstar Alaturka”ya “Halk Jürisi”ni de ekledi. O nedenle “Popstar Alaturka”da artık her hafta kimin eleneceğinin kararını üç oylamanın sonucu ortaya koyuyor.
Girne’ye gidinceye kadar “Popstar Alaturka”nın 7. sezonunda Kuzey Kıbrıs’lı bir yarışmacının olduğunu bilmiyordum.
Kuzey Kıbrıs’ın etkin gazetelerinden Kıbrıs’ta okudum “Popstar Alaturka”ya Kıbrıs’tan katılan Dilara’nın elenme tehlikesini atlatmak için Kıbrıslıların gönderecekleri SMS’lere ihtiyaç duyduğunu.
Müzik eğitimini Ankara’daki Devlet Konservatuvarı’nda alan Dilara Gülderen, önceki hafta yarışmada son ikiye kalınca, Kıbrıs gazetesi “Oylar Dilara’ya” başlığıyla bir haber yaptı.
Bu haberin Kuzey Kıbrıslılar üzerinde ve dolaysıyla da yarışmacının
Böyle bir başlıktan sonra “1 Nisan şakası herhalde” diyebilirsiniz ama değil.
Ramazan ayı boyunca gerek iftar vakti, gerekse de sahurda yaptığı programlarla her gün milyonları Star TV ekranının karşısına çekmeyi başaran Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, bayramdan sonra da her gün ekranda olacak.
Eskiden Star TV’de haftada bir akşam program yapan Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, televizyonların en zayıf halkalarından biri olan sabah kuşağında seyirci karşısına çıkacak.
Doç. Dr. Hatipoğlu, yaptığı televizyon programları sayesinde kendine müthiş hayran kitlesi yaratan bir din adamı...
Hatipoğlu, gece 03.00’te başlayan sahur programını, insanların en çok TV seyrettiği zaman diliminin birkaç yüzbin YTL’lik dev prodüksiyonlarını geride bırakarak reyting zirvesine oturtmayı başaran bir fenomen.
Üstelik bunu birkaç kez de yapmadı.
Ramazan boyunca yaptığı programlarla reytingi yüksek bir TV aktörü olduğunu kanıtladı.
Müzik dünyasının önemli kilometre taşlarından biridir Şahin Özer...
Çünkü bir müzik yapımcısı olarak müzik dünyasına Cengiz Kurtoğlu, Arif Susam, Fatih Kısaparmak, Emel Müftüoğlu, Davut Güloğlu, Murat Başaran, Mustafa Sandal, Yonca Evcimik, Deniz Seki, Ferda Anıl Yarkın, Gökhan Özen, Güllü, Bülent Serttaş ve Umutzen gibi yıldızları kazandırdı.
Gerçi müzikten kazandığı paranın çoğunu müziğe yatırmadı.
Müzikten kazandığını gitti siyasette batırdı ama olsun, ona rağmen müzik sektörüne önemli katkılar sağladı.
İşte o Şahin Özer, hafta içinde Kanal A’da “Esra Harmanda İle Üsküdar’da Sabah”a konuktu.
Özer, Harmanda’ya çarpıcı açıklamalar yaptı.
Şirketiyle sözleşmeleri olduğu halde gidip başka şirketler adına albüm çıkaran Tuğba Ekinci ve Davut Güloğlu hakkında açtığı davaları kazandığını açıklayan Özer, “Benim her sanatçım üzerinde büyük emeğim var... Onları isimsizken alıp yıldız yapıyor; para ve
TürkMax, çarşamba akşamı Etiler’deki bir kebapçıda Hülya Avşar ile magazin müdürleri ve TV eleştirmenlerine “Hülya Avşar Stüdyosu”nun ikinci sezonunu tanıtmak amacıyla bir iftar verdi.
Davete yetişmek için gazeteden saat 8.00 sularında çıktım. Bağcılar’dan Etiler’e tam 1 saat 45 dakikada gittim.
Uzun ve yorucu bir yolculuktu, ama gittiğime değdi.
Çünkü Avşar, her zamanki gibi medyaya iyi malzeme verdi.
Birincisi bir kitap yazmaya başladığını söyledi.
atv’de program işi yattı
İkincisi atv ile yaptığı anlaşmanın başlamadan bittiğini açıkladı.