Terim’in sırları

24 Eylül 2008

UEFA’nın Viyana’da düzenlediği 8. Milli Takım Teknik Direktörleri zirvesinde Fatih Terim, en merak edilen konuşmacılar arasında yerini alıyor.
Önce bir klip gösteriliyor : Terim Decicions... Kabaca tercüme edecek olursak “Terim Kararları”. Ama burada Anglosakson gazeteciliğinin cin örneklerinden biri var... İngilizcedeki “geçici, muvakkat” sözcüğünün karşılığı olan “interim”e dayanarak “Terim”in adına “kalıcı” anlamını yüklüyor.
Klipte Fatih Terim’in kulübedeki heyecanlı hareketleri, öfkeleri, sevinçleri, itirazları, futbolcu değişiklikleri sırasında ellerinin ifade gücünü kullanarak yaptığı taktik uyarılar, jestler ve mimikler peşpeşe geliyor.
UEFA, bu klipi sunarken, “Euro 2008’in en heyecanlı teknik direktörü” olarak sunuyor Fatih Terim’i...
En heyecanlı Teknik Direktör, çok mutlu. Türkiye’deki gündemin “daraltan” ve “bunaltan” sıkıntısından uzaklaşıp gerçek bir futbol ortamında rahat nefes almanın huzurunu

Yazının Devamı

Rotasyon başarısı

22 Eylül 2008

Futbolda cezalar, sakatlıklar, yorgunluklar takımların en büyük korkusu. Bu gerçeklerden kaçınamayacaklarına göre kadro değişikliklerinden etkilenmeyecek oyun ilkelerinin takıma yerleştirilmesi ve tüm oyuncular tarafından paylaşılması gerekiyor.
Beşiktaş dün bunu yaptı.
Rüştü, Holosko, Delgado, Uğur İnceman’ı kulübede oturtan Ertuğrul Sağlam, Avusturya kampındaki kaptanlar kavgasından sonra ilk kez Toraman-Üzülmez ikilisine ilk on birde yer verdi.
Kulübedeki bu değişimin sahaya da olumlu yansıdığına tanık olduk.
Çabuk oyunu yardımlaşma ile gerçekleştirirken, golü de erken buldular. Bu golün başlangıcına bakacak olursak, zaman zaman “asist degaj“ terminolojisini kullanmamız gerekir diye düşünüyorum. Kaleci Hakan Arıkan topu öyle güzel oyuna soktu ki, Bobo önünde seken topla buluşup golünü atıverdi. Ofsayt tartışmaları da gereksiz. O top Nobre’ye dokunmadığına göre, Bobo’nun golü geçerli.

İyi niyetli futbol
İnönü’de çok zevkli bir maç izledik... Maçı

Yazının Devamı

Kutudan çıkan kötü!

19 Eylül 2008

Kutuyu açtılar, kötüyü gördüler! İnönü Stadı’nda Beşiktaş’a gelen Ukrayna paketinden ummadıkları biçimde sert ve ağır bir kaya çıktı. Metalist Kharkiv, Dinamo Kiev’e ve Shaktar Donetsk’e ligde ağır darbeler indirerek gelmişti. Dün de adından hiç beklenmeyen bir kaliteyle Beşiktaş’a karşı direndiler. Bu turdan kolay kolay vazgeçmeyeceklerini gösterdiler.
Ukrayna takımı Beşiktaş’ın yaptığından fazlasını yaparak Rüştü’nün yıldızını parlatan öldürücü şutların kontradan yakaladıkları gol pozisyonlarının gösterisini sundu bize. Özellikle Gueye dikkat çeken bir oyuncu. Rüştü dün gece tecrübesini ve klasını göstererek Beşiktaş’ın yüreğindeki korkuları giderdi.
Beşiktaş’ta Ertuğrul Sağlam’ın son anda yaptığı Bobo-Nobre değişikliğini anlayamadık. Nobre bir kaç kez kafayla top indirdi, Holosko’ya goldeki asistini yaptı ama en az üç golü de kaçırdı. Golde Holosko’nun ofsayt durumu var mı? Evet, kesinlikle var!
İsveçli

Yazının Devamı

Aziz Bey’in devrimi

17 Eylül 2008

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanı Aziz Yıldırım, geçen hafta Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı şapkasıyla öyle açıklamalar yaptı, öyle derin ve sert mesajlar verdi ki sonunda “İşte bu!”dedim.
Aziz Yıldırım, kulüplerin sıkışık ve dar rekabet alanı içinde şampiyonluğu çok önemsediklerini, o hedefe ulaştıktan sonra da temeldeki bir çok sorunu yok saydığını adeta itiraf ederek,  toparlarsak “Bugüne kadar kulüplerimiz için yaptıklarımızın yanısıra Türk Futbolu için yapılması gerekenleri de ele almanın zamanı geldi” diyordu.
Yıldırım, lafı hiç uzatıp kaydırmadan, yuvarlamaya gerek görmeden Kulüpler Birliği Vakfı’nın artık ticari bir şirkete dönüşmesi gerektiğini  söyledi.
Benim, o göreve geldiği hafta Yıldırım’dan beklediğim de buydu.
Kulüpler Birliği, İngiltere’deki EPL (English Premiership Limited) örneğindeki gibi bir şirkete dönüşmeli, Turkcell Süper Lig, Bank Asya 1.Lig ve diğerleri kendi aralarında kurdukları ortaklıklarla ligin tüm haklarını

Yazının Devamı

Adil sonuç

15 Eylül 2008

Futbol oyununun golsüz bitse de keyifli maçlar sunabileceğini unutmamalıyız.
Trabzonspor - Beşiktaş derbisi bence böyle maçlara örnek olabilir.
İki takım da cesur, dengeli, bilinçli ve azimliydi.
Savunmayı ihmal etmeden, orta alanda akıllı, kontrollü ve üretken oynayarak mücadele ettiler. Ancak iki savunma da sıfır hatayla oynama kararlılığını sürdürünce beklenen gol ya da goller gelmedi.
Belki de kalecilerin cumartesiye göre gündem yaratmadığı, hata yapmadığı ve hiç terlemediği bir maç olarak da anacağız Trabzonspor - Beşiktaş karşılaşmasını.
Yine de yüzde yüz keyif aldığımızı elbette söyleyemeyiz.
İki ustanın spesiyaliteleri menüde yoktu.

Yazının Devamı

Ana oğul, baba kız

10 Eylül 2008

Ankara’nın İstanbul’a dönüşü o kadar keyifli değil. Sabah gün ışırken uyuyorsun, iki saat sonra uyanıp havaalanına koşuyorsun..
Bir şey dürtüyor işte...
Yedekten filan Tayfun Bayındır’la bir önceki uçağa kapağı atıyoruz... Böylece Fatih Terim’in basın toplantısına zamanında yetişeceğiz.
Neyse, esneye tıslaya otele ulaştık. Tam da zamanında. Toplantı başlamadan önce, Emre Belözoğlu’nun annesi Fatma Hanım’ın rahatsızlandığını, oğlunun telaş, korku ve heyecanla kamptan ayrılıp eve koştuğunu öğreniyoruz...
Basın toplantısının sonuna doğru Fatih Hoca da Emre ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, Fatma Belözoğlu’nun rahatsızlığına getiriyor konuyu. “Dört günlük paket programları uygulayamıyoruz. Maça 24 saat kala takımın kaptanı, annesinin sağlığıyla uğraşmak zorunda kalıyor” diyor...
Sonra sitem ederek özenle seçtiği sözcüklerle medya eleştirisi geliyor.
Geceyi TRT’nin Orkunt stüdyolarındaki “Nasılsınız ?” programında geçirdiğim için, gazeteleri okumama rağmen, anlıyorum ki atladığım

Yazının Devamı

Görev tamamdır

7 Eylül 2008

Futbolsuzluk ve zorluk derecesi yüksek maçı gerilim tuzaklarına düşmeden, kötü oynayarak, ama yine de sakin ve sabırlı davranarak kazandılar

Siyasetçiler ve tarihçiler ne yapar, bilemem...  Milli Takım görevini yaptı.
Sadece skor tabelasına bakarak bunu söyleyebiliriz. Eleme maçlarının hep netameli başlangıçlara gebe olduğunu unutmadan, oynanan oyuna değil, tabelaya bakmamız gerekir. Tabela da bizi mutlu ettiğine göre, fazla dertlenmeye gerek yok mu acaba ?
Şimdi oyuna bakarsak, söylenecek çok söz var.
En başta Milli Takım’ın tatilden hazır ve iyi dönmediğini gördük.
Haziran’ın o büyülü havası dağılmış gibiydi dün...
Takımca dayanışma yoktu. Yardımlaşma, birlikte oynama, oyunu ısıtma  soğutma gibi özelliklerimiz kaybolmuştu.

Yazının Devamı

Hayır, gitmemeli!

3 Eylül 2008

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şu satırların yazıldığı saate kadar Çankaya’dan bir açıklama yapmadı.
Milli Takım’ın Ermenistan’la yapacağı 2010 Dünya Kupası elemelerinin ilk maçında Erivan’a gidip gitmeyeceğini bilmiyoruz.
Ama her akşam ekrana gelen haberler bizi kaygılandırıyor. Maçın taşıdığı sportif özellikleri, iki ülke arasında en üst düzeydeki ilk futbol müsabakasının önemini sanki ağır bir şalla örtüp gerçekleri değiştiriyoruz. Olayı diplomatik, siyasal bir gerilim atmosferine doğru taşıyoruz.
Hangi stratejik deha ile işi buralara taşıdığımızı bilemem. Ama Türkiye Futbol Federasyonu’ndan TBMM’deki parti gruplarına yapılan davet de Cumhurbaşkanı’nın Erivan’a gidip gitmemesi tartışmaları da daha bugünden Milli Takım’a zarar veriyor. Kamuoyunun dikkati, bir maçın önü  sonu merakından barış atağının başarı şansının tartışmasına dönüşüyor.
Deniz Baykal’ın “Erivan’ı değil, Bakü’yü tercih ederim!” diyerek tartışmaya kattığı derinlik de doğrusu gözlerimi

Yazının Devamı