Luce geç uyandı

14 Mart 2003


<#comment> Lazio, İtalyan futbolunun sıkıntılı takımlarından biri. Sezon başında büyük ekonomik krize giren, başkanını kaybeden ve futbolcuların özverileriyle ayakta durmaya çalışan moralsiz bir ekip. Gelin görün ki, Roma Olimpiyat Stadı’ndaki bu ev sahibi, Beşiktaş karşısında yine de golü buldu, azımsanmayacak bir avantaj sağladı. Bunda Beşiktaş’ın sergilediği pasif ve kırılgan futbolun etkisi vardı elbette.
Pekiyi bu olumsuz tabloyu Lucescu mu yarattı ? Biraz öyle... Biraz da Lucescu’nun futbolcuları. Savunma oyuna iyi başladı. Cordoba dahil etkisiz Lazio ataklarına karşı direniyorlardı. Ne var ki, Beşiktaş, tıpkı Trabzon’da olduğu gibi sadece direnen, sadece ayakta kalmaya çalışan bu oyun anlayışıyla futbol adına hiçbir şey üretmeden maçı kurtaramazdı. Kaan Dobra ve Tamer kulübede otururken, Lucescu sağ kanatta Niyazi’yi görevlendirdi. İbrahim’in zorunlu vekili Serdar da solda oynadı. Ama ikisi de etkisizdiler. Özellikle Serdar’ın, golde topu taça atacağı yerde rakibine kaptırması affedilmez bir hataydı.
Öte yandan Tayfur ve Giunti’nin biraz da birbirlerine güvensizlikten yakın oynaması Beşiktaş’ın hücuma dönük katkılarını azaltıyor, Sergen ve Pancu’nun, İlhan’a servis

Yazının Devamı

Temizleyin şu derbiyi!

12 Mart 2003


<#comment> Artık hiç farketmiyor... Fenerbahçe - Galatasaray... Ya da Galatasaray - Fenerbahçe... Ha Kadıköy’de, ha Mecidiyeköy’de... Vahşet, Boğaz’ın her iki yakasında çığlık atıyor... Başkentte, 19 Mayıs Stadı’nın tribünlerinde, zemininde gövde gösterisi yapıyor.
Cumartesi gecesi, Pazar günü yaşanan olayları tüyleriniz ürpererek izlediniz, bunu biliyorum. Pet şişeler - yerlisi neyse - yabancı maddeler... Sidikle doldurulmuş torbalar yağdı zemine... Vahşet koroları avaz avaz küfür salvolarıyla ortalığı inlettiler.
Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu pisliklerin tümü polis gözetiminde gerçekleştirildi...

Polis korkarsa !
Görev tanımı yapılmamış, spor alanlarında olası çatışmalara, taşkınlıklara ve gösterilere karşı eğitilmemiş, kendi içinde dahi sağlıklı iletişim kuramayan, sorumluluktan uzak duran, inisiyatif kullanmak için ille de amirinin - müdürünün emir vermesini bekleyen polisin önünde yaşandı bu olup bitenler.

Yazının Devamı

En kahraman Pancu

10 Mart 2003


<#comment> Trabzon’da son yıların en ilginç, en sıkıntılı derbisine tanık olduk. Şampiyonluk yarışında en zor deplasmanlardan birine çıkan Beşiktaş, sezonun belki de en sıkıntılı 11’iyle santraya geldi. Lucescu, sakat Yasin, İbrahim, Tümer, Sergen ve cezalı olan Nouma ile Ahmet Yıldırım’ın yokluğunda öyle bir kadro oluşturmuştu ki, daha baştan Beşiktaş’ın paniklediği görülüyordu. Üçlü savunmanın önüne Tamer, Tayfur, Giunti ve Serdar ile dörtlü bir orta alan seçen Lucescu, Pancu ile Kaan Dobra’nın desteğinde İlhan’ı tek santrfor olarak görevlendirdi. Hemen söyleyelim, Beşiktaş’ın kanatları ilk yarıda hiç çalışmadı. Trabzonspor, Tamer’in kontrol ettiği kanadı, maden bulmuş gibi Gökdeniz ve Sommers ile atış alanı ilan etmişti. Kaan Dobra ile Pancu, İlhan’a kullanabileceği top atamıyordu. Beşiktaş’ın rakip yarı alana taşıyamadığı top, dönüp dönüp savunmasının üstüne geliyor, orada da Tolga, Ronaldo ve Zago’nun olağanüstü çabalarıyla durduruluyordu.
Beşiktaş’ın oyununda, sakatların ve cezalıların da etkisiyle inanılmaz bir kalite kaybı gözleniyordu. Hücumsuz futbol ne kadar dayanır? Trabzonspor’da Gökdeniz, Fatih Tekke ve Mehmet Yılmaz önceki maçlarında sergiledikleri skor şansını

Yazının Devamı

İyi, kötü ve çirkin

6 Mart 2003


<#comment> İnönü’de tarihi bir maç izledik. Sezon başından beri büyük istikrarla üç kupada birden mücadele eden Beşiktaş evindeki maçlarda sezonun ilk yenilgisini alarak Türkiye Kupası’na veda etti. Tur atlayan takım Gençlerbirliği...
Başkent ekibini başarısından dolayı kutlamalı, saha içinde sergilediği sinsi çirkinlikler, provakasyon ve sertlikler nedeniyle de kınamalıyız. Ersun Yanal’ın takımına kazandırdığı taktik özelliklere, tempoyu yükselten fizik kaliteye alkış borçluyuz. Sahanın her yerinde pres yaparak, yardımlaşarak, sanki 20 kişilik takımmış gibi kalabalıklar oluşturan rakibe oynayacak alan ve zaman bırakmayan Gençlerbirliği elbette takdir edilmelidir. Ancak başta Thomas olmak üzere El Saka’nın, Ahmet Hassan’ın ve Youla’nın Beşiktaşlı futbolcuları sertlikleriyle yıldırdıklarını, sinirlendirdiklerini ve kışkırttıklarını da bir kenara not edelim. Bunlar elbette Ersun Yanal’ın öğreteceği çirkinlikler değil. Agresif futbolla provakasyon farklı şeyler. Ama gerçek ortada. Gençlerbirliği dün Beşiktaş’ı kupadan elemekle kalmadı, onun da ötesinde Ahmet Yıldırım ve Nouma’nın kırmızı kart görmesiyle lig liderinin kadro zaafına uğramasını da sağladı.
Hemen söyleyelim,

Yazının Devamı

Ah şu derbiler

5 Mart 2003


<#comment> Bu hafta sonunda birbirinden ilginç üç derbi, üçü de yürekleri yakacak gibi! Galatasaray - Fenerbahçe, Trabzonspor - Beşiktaş, Ankaragücü - Gençlerbirliği.
Derbiler, futbolumuzun rengi, tadı ve neşesidir. Bizden önceki kuşaklarla bizim kuşağımız böyle gördük, böyle yaşadık, böyle bildik. Şimdilerde derbiler özellikle Fenerbahçe - Galatasaray arasındaki ilişkiler dolayısıyla gerginleşti ve çirkinleşti. Biz işin güzel yanını görmeye çalışıyoruz. Renkli, zevkli ve heyecanlı derbiler bekliyoruz.
Ama kimse bizim kadar saf değil...
Düşmanca zihniyet
Başkan ve yöneticiler derbileri üye ve taraftarlarına gösteri yapmak için bir politik fırsat olarak değerlendiriyor. Yöneticiler ve bazı tribün liderleri, oradan aldıkları işaretlerle ortamı savaş arenasına çeviriyorlar. Yakın geçmişte bunun çok çirkin örneklerini gördük. Futbolseverler, taraftarlar rakip stadlarda polis marifetiyle kapılardan kovuldu. Olmadık eziyetler gördüler. Kiraladığı kendi stadını kale gibi görüp, rakibi de düşman tanımlamasına sokarak stadlardan dışlayan, seyirci oranlarını sıfırlayan anlayış artık bu ülkeyi terk etmeli. Bütün renkler ve taraflar geniş katılımlarla derbileri doya doya

Yazının Devamı

Beşiktaş eğleniyor

3 Mart 2003


<#comment> 100. yıl Beşiktaş’a kutlu olsun. Sporumuza güzellikler getirsin. Bu dileklerimizi tribünlerdeki binlerce futbolseverle paylaştık. Kutlama şenliklerine eğlenceli bir doksan dakika yaşayarak tanık olduk. Birbirinden farklı, güzel ve tuhaf 10 gol izledik. Elbette gol, futbolun çiçeğidir. Böyle anlamlı bir günde gözlerimize sunulan 10 golü seyretmek güzeldi. Ne var ki, oyun disiplini, hücum ve savunma prensipleri açısından bakacak olursak bu gollerin çoğunun çağdaş futbola yakışmadığını söylemek durumundayız. Ne Göztepe’nin attıkları, ne de Beşiktaş’ın attıklarının çoğu... Öyle goller vardı ki, ne savunma, ne orta alan, ne de kaleci vardı golcülerin karşısında. Böyle olunca, olur olmaz goller izledik. Hemen söyleyelim gecenin en şık golü bizce İlhan Mansız’ın üst direği sarsıp ağlara yapışan vuruşuydu.
Lucescu, Gençlerbirliği ile oynayacağı kupa maçını da dikkate alarak Slavia karşısında ilk onbirde sahaya çıkan Ali Eren, Tayfur, İbrahim, Ahmet Dursun ve Tamer’i kulübeye çekmiş, Göztepe önüne Tolga, Yasin, Giunti, Nouma ve Kaan Dobralı bir onbir sürmüştü. Anlaşılan o ki, bazı futbolcularını riske sokmak istemiyordu. Beşiktaş’ın bu değiştirilmiş kadrosu ilk on dakikada

Yazının Devamı

Beşiktaş eğleniyor

3 Mart 2003




100. yıl Beşiktaş’a kutlu olsun. Sporumuza güzellikler getirsin. Bu dileklerimizi tribünlerdeki binlerce futbolseverle paylaştık. Kutlama şenliklerine eğlenceli bir doksan dakika yaşayarak tanık olduk. Birbirinden farklı, güzel ve tuhaf 10 gol izledik. Elbette gol, futbolun çiçeğidir. Böyle anlamlı bir günde gözlerimize sunulan 10 golü seyretmek güzeldi. Ne var ki, oyun disiplini, hücum ve savunma prensipleri açısından bakacak olursak bu gollerin çoğunun çağdaş futbola yakışmadığını söylemek durumundayız. Ne Göztepe’nin attıkları, ne de Beşiktaş’ın attıklarının çoğu... Öyle goller vardı ki, ne savunma, ne orta alan, ne de kaleci vardı golcülerin karşısında. Böyle olunca, olur olmaz goller izledik. Hemen söyleyelim gecenin en şık golü bizce İlhan Mansız’ın üst direği sarsıp ağlara yapışan vuruşuydu.
Lucescu, Gençlerbirliği ile oynayacağı kupa maçını da dikkate alarak Slavia karşısında ilk onbirde sahaya çıkan Ali Eren, Tayfur, İbrahim, Ahmet Dursun ve Tamer’i kulübeye çekmiş, Göztepe önüne Tolga, Yasin, Giunti, Nouma ve Kaan Dobralı bir onbir sürmüştü. Anlaşılan o ki, bazı futbolcularını riske sokmak istemiyordu. Beşiktaş’ın bu değiştirilmiş kadrosu ilk on

Yazının Devamı

Bir masal gecesi

28 Şubat 2003


<#comment> Kolay olmadı... O güzelim gollere rağmen gece, hiç de güzel başlamadı. Slavia Prag’ın kendi evinde oynadığı ilk maçtan daha diri ve etkili kontrataklarla kurduğu oyuna Beşiktaş, beklendiği gibi karşılık veremedi. Zago’nun yokluğu savunmada örtülemedi. Lucescu’nun Ali Eren, Ronaldo ve Ahmet Yıldırım’la kurduğu üçlü, özellikle Ali Eren’in yetersiz oyunuyla endişeler yaratıyordu. Orta alandan Tayfur ve Pancu rakip futbolcuların baskılı ve çabuk oyununa cevap veremiyordu. Kanatlarda Tamer ve İbrahim zorlanıyordu. Hayır, bu maç dünkü Sergen’in taşıyabileceği bir maç değildi. O nedenle hücuma dönük pozisyon yaratıcılığı yerine Sergen, Ahmet Yıldırım ve İlhan’la bütünleşip üçüncü forvet gibi oynadı. Patrick Gedeon’un sıkı markajından kurtulamadı. İlhan ve Ahmet Dursun, rakip savunma kalabalığı içinde kayboldular. Uygun toplarla buluşamadılar.
Sıkıntı, öfke ve umutsuzluk yaratan geceyi Pancu’nun yaktığı meşale aydınlattı. Beşiktaş, korner kazanmıştı. Ve o kornerden gelip savunmadan dönen topu öylesine uzaktan ve sert bir solla şutladı ki, artık bunu tutmak olanaksızdı. Bu gol Beşiktaş’ı silkeledi, kendine getirdi. Soyunma odasına da, tribünlere de umut taşıdı. Sıkıntıyla

Yazının Devamı