Dekoru Brezilyalı, mutfağı Akdenizli

8 Aralık 2013

Doğuş Grubu’nun (d.ream) yeni mekanı Floripa, Rumelihisarı’nda Mama’nın yerine açıldı. Hayır, Londra’daki Floripa’nın şubesi değil ama nereden esinlenildiği belli

Doğuş Grubu’nun yeni mekanı Floripa bu hafta sessiz sedasız açıldı. Rumelihisarı’nda Mama’nın yerinde, iskelenin tam karşısında.
Akdeniz restoranı diyorlar.
Ama adından da anlaşıldığı gibi Akdeniz’den çok Brezilya havasında. Floripa, Brezilya’da ipanema çiçeğiyle ünlü bir adanın takma adı. Restoran-bar, Brezilya’dan olduğu gibi Küba’dan da izler taşıyor. Zaten duvarda da
Che Guevera fotoğrafı var. Londra’nın Karaköy’ü gibi olan bohem bölgesi Shoreditch’ta aynı ad ve neredeyse bire bir aynı dekor ve logosuyla bir Floripa var. Yine Londra’dan bir mekan mı ithal ettik diye düşünmeden edemiyorum. D.ream ve İstanbul Doors Group bünyesinde bu kadar yabancı marka varken ve iki grubun da bir ayağı Londra’dayken hiç şaşırmam. Sonunda öğreniyorum, bizim Floripa’nın Londra Floripa’yla hiçbir ilgisi olmadığını söylüyorlar. Zaten Londra’daki Floripa’nın menüsü de Brezilya mutfağı ağırlıklı, bizdeki gibi dekoru Brezilyalı kendisi Akdenizli değil.

Yazının Devamı

BiR GECE, iKi KONSER

7 Aralık 2013

İş Sanat’ta Madeleine Peyroux konseri üstüne Addresistanbul’da caz gecesine katıldım

Perşembe akşamı Ayşegül Dinçkök sayesinde kendimi Madeleine Peyroux konserinde buldum. Madeleine Peyroux, Amerikalı bir caz şarkıcısı. Billie Holiday ile karşılaştırılan harika bir sesi var. Leonard Cohen şarkıları söylemeyi seviyor. Bir “Dance me to the end of love” söylüyor, kayıtsız kalmak mümkün değil. Kendi şarkıları da var. “Bütün şarkılarım aşk, alkol ve blues üzerine” diyor.
İş Sanat’tayız, salon tamamen dolu. Madeleine Peyroux şarkı söylerken çıt çıkmıyor. Şarkı aralarında alkış çok, ama onun dışında kimse şarkılara eşlik etmiyor, herkes yerinde pür dikkat Madeleine Peyroux’yu dinliyor. Gerçi onda öyle bir ses var ki insanın onun yanında ağzını açası gelmiyor gerçekten. Onu dinlerken oturduğunuz yere mıhlanıyorsunuz, kımıldayamıyorsunuz. Madeleine Peyroux o kadar rahat söylüyor ki şarkıları, aralarda konuşuyor, gülümsetiyor. “İstediğiniz kadar gürültü yapın“ diyor, rakıdan bahsediyor, “Şerefe” diyor. Ortamı yumuşatmak için her şeyi yapıyor.
Kabul etmek lazım, ruhsuz izleyicileriz. Daha hafta başında Emre Aydın’la yeni albümünü dinlerken konuşmuştuk bunu. İş Sanat’taki konserinde

Yazının Devamı

İŞTE EZBERLEYECEĞİMİZ ALBÜM

4 Aralık 2013

Emre Aydın ile 10 Aralık’ta çıkacak yeni albümü “Eylül Geldi Sonra”yı dinledik ve bakın üzerine neler konuştuk...

Emre Aydın ile bir otel odasındayız. 10 Aralık haftası çıkacak yeni albümü “Eylül Geldi Sonra”yı dinlemek üzere. Yanımızda Emre Aydın’ın 565 Yapım’daki ortağı Fadıl Dinçer ve menajeri Özgür Aras başta olmak üzere tam kadro ekibi var.
Bir starla albümünü dinlemek bana göre en stresli işlerden biri. 1,5 yıl çalışmış, artık şarkıları dinlemekten yorgun düşmüş ve gözünüzün içine bakıyor, beğenecek misiniz, beğenmeyecek misiniz diye. Emre Aydın albümü çıkacak diğer yıldızlara benzemiyor, son derece cool. Hatta bir şarkıda kardeşini göstererek “Bu şarkıyı hiç sevmiyor” diyecek kadar.
Mustafa Ceceli ile demoları İstanbul’da kaydetmişler, sonra İsveç’te yaşayan prodüktör Mats Valentin için albümü İsveç’te kaydetmeye karar vermişler. “Bizde henüz bu kadar iyi kayıt kalitesi yok. Ama ud gibi yerli enstrümanların sesini yurtdışında kaydetmek mümkün olmuyor, onları İstanbul’da kaydettik” diye ekliyor Emre Aydın. Kayıtlardan bahsederken Ercan Irmak’ın profesyonelliğinden ne kadar etkilendiğini ve karşısında tam kadro nasıl el pençe divan durduklarını da anlatıyor.
İlk

Yazının Devamı

ODTÜ’DE NELER OLUYOR?

3 Aralık 2013

Her şeye rağmen ODTÜ, zihin açıcı ve ilham verici çalışmalarına devam ediyor. İşte bunun en çarpıcı örneği, geçen hafta gerçekleştirilen, “Yeniden Doğuş” başlıklı “TEDx” etkinliği

Bill Clinton, Bill Gates, Jane Goodall, Frank Gehry, Paul Simon, Sir Richard Branson, Philippe Starck ve Bono gibi isimleri dinleyebiliyorsunuz. Nerede mi? TED konuşmalarında. TED konuşmaları farklı fikirlere yer vererek ilham kaynağı oluyor. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarından hayırseverlere sbirçok konuşmacı ve katılımcıyı bir araya getiriyor. Boşuna katılımcılar, TED için “En iyi beyin SPA’sı” demiyor.
Tüm dünyada “Yayılmaya değen fikirler” sloganıyla başlamış ve kısa sürede milyonlarca takipçi edinmiş olan TEDTalks’un bağımsız organizasyonlarına iseTEDx deniliyor.

“Yeniden Doğuş” temalı fikirler
Geçen hafta Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde bir TEDx etkinliği düzenlendi. Konu “Yeniden Doğuş”tu. Lise arkadaşım olmasından gurur duyduğum ve CERN’deki çalışmalarını hayranlıkla takip ettiğim, ODTÜ Fizik Bölümü’nden Doç. Dr. Bilge Demirköz sayesinde haberdar oldum. Doç. Dr. Bilge Demirköz ve ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Faruk Bozoğlu’nun danışmanlığında,

Yazının Devamı

ONU TANIMANIZ GEREK

2 Aralık 2013

Tanınmış Alman illüstratör ile “Best of Olaf Hajek” sergisi öncesinde Beymen Zorlu Center’da bir sanat sohbeti gerçekleştirdik. Bakın neler konuştuk? Peki ama Maçka’ya taşınan Istanbul Design Week nasıl geçti?

Cuma akşamı Beymen Zorlu Center’da toplandık. “Best Of Olaf Hajek” sergisinin açılışı şerefine. Olaf Hajek, Alman bir illüstratör. Grafik tasarımı eğitimi alırken hayatını bilgisayar karşısında geçirmek istemediğine karar verip illüstrasyon eğitimi alıyor. İllüstrasyonlarını bilgisayarda yapmayı reddediyor, eliyle çiziyor, boyuyor.
İşleri şimdiye kadar The Financial Times, The New Yorker, Playboy, Rolling Stone, The Wall Street Journal, The New York Times ve GQ’da yayınlandı. Apple, Macy’s, Nike, Dior, Gucci, Helmut Lang, KaDeWe, Miu Miu, Missoni, Paul Smith, Barney’s ve Beymen gibi markalarla çalıştı. Beymen Zorlu Center’ın reklamlarına ve mağaza rehberine imza attı.
Olaf Hajek’le Beymen Zorlu Center’da bir sanat sohbeti gerçekleştirdik. Berlin’de çevresinde herkesin çok yaratıcı olduğundan başladı, ilk defa geldiği İstanbul’da çağdaş sanatın yükselişiyle ilgili ne kadar çok şey duyduğunu anlattı. İstanbul trafiğinden şikayet etti, havaalanından Zorlu Center’a

Yazının Devamı

Zincir değil, ruh istiyoruz

1 Aralık 2013

New York’tan, Londra’dan restoran ithal edip duruyoruz. Her yerde uluslararası bir zincirin halkası karşımıza çıkıyor. Buna rağmen artık herkes kendine özgü bir özelliği olan küçük mekanlara yöneliyor. Büyük zincirler yerine küçük yerler tercih ediliyor

Bebek, Cevdet Paşa Caddesi’nde Yasemin Pasajı’nın içinde minik bir kahve dükkanı konuşuluyor son günlerde, Cup of Joy. İki masası ve sadece dört kişilik oturacak yeri var. Şimdi bu minik kahve dükkanı dolup taşıyor. Kalabalığı pasajın merdivenlerine yayılmış durumda. İstanbul’un en önemli kafe zincirlerinin sahipleri de kahve içmek için Cup of Joy’a uğruyor.
Bu minik dükkanda gördüğünüz isimler karşısında şaşırıyorsunuz. Bebek kadar önemli bir görme ve görünme merkezinde bu pasaj içindeki minik kahvecinin ne kadar iyi kahvesi olursa olsun bu kadar iş yapacağı kimsenin aklına gelmez ama yapıyor işte. Çoktan müdavimler edinmiş. Bilen biliyor.
Karaköy’de ise Dem diye bir çay dükkanı var. Aklınıza gelebilecek her çeşit çayı burada bulabiliyorsunuz. Sadece çay meraklıları tarafından değil, İstanbul’da gezmeyi seven herkes tarafından çoktan keşfedildi. Nedeni basit, artık herkes bir özelliği olan küçük mekanlara yöneliyor.

Yazının Devamı

AHMET GÜNEŞTEKİN’İN NEW YORK AÇILIMI

30 Kasım 2013

Ahmet Güneştekin’in Marlborough Galeri’deki sergisi açılır açılmaz eserlerin tamamı satıldı. Peki ama açılış ve sonrasındaki kutlama yemeği nasıl geçti? En çok neler konuşuldu?

Ahmet Güneştekin “Son Dönem Resimler” sergisi salı akşamı New York’ta Marlborough Galeri’de açıldı. Açılır açılmaz da sergideki bütün eserler satıldı. Bu, New York’ta olan galeri için bir ilk. İlk defa Türkiye’den bir sanatçının sergisi açılıyor ve anında sanatçının dostları eserleri kapışıyor.
Eserlerin fiyatları 20-110 bin dolar arasında değişiyor. Dün Vahap Munyar yazdı, Ahmet Güneştekin’in “2007’de AKM’de açtığım sergide eserlerimin fiyatı 2-10 bin dolar arasında değişiyordu. 10 bin dolarlık eserim Marlborough Galeri’ye 110 bin dolar fiyatla girdi.
4 Ocak 2014’ten itibaren satılmış veya stokta bekleyen tüm eserlerimin fiyatı yüzde 30 artacak” açıklamasını.

En çok hangi konuda şanslı?
Günümüzde sanat böyle bir şey. Sadece bir eser üretmek yetmiyor, sanatçı pazarlamasından da iş kısmından da sorumlu. Ahmet Güneştekin bu konuda şanslı, hem kendisi bu alanlarda da başarılı, hem de İmam Altınbaş, Emrah Hattat, Sabri Özel ve Ali Selçuk gibi işadamı dostları onu sonuna kadar destekliyor. Hatta

Yazının Devamı

AHMET GÜNEŞTEKiN iLE NEW YORK ÇIKARMASI

27 Kasım 2013

Ahmet Güneştekin’in Marlborough Galeri’de önceki gün açılan sergisi şerefine New York’tayız. Açılış öncesinde bakın neler konuştuk?

“Geçen yıl Contemporary İstanbul’a katıldığımda elime bir katalog tutuşturdular. İşim gereği çok kataloğa bakarım. Buna bakınca heyecanlandım, gördüğüm eserleri çok şiirsel buldum ve eserlerini çok beğendiğim bu sanatçıyla hemen tanışmak istedim” diye anlatıyor New York’un önemli galerilerinden Marlborough’un sahibi Pierre Levai.
İşte her şey böyle başlamış. Pierre Levai, Ahmet Güneştekin’i ortak bir arkadaşlarının verdiği bir katalog sayesinde keşfetmiş ve hemen tanışmış, tanışır tanışmaz da Güneştekin’i Marlborough Galeri sanatçıları arasına katmış.
Çağdaş sanat hakkında biraz fikri olanlar biliyor, bir sanatçının uluslararası boyutta başarılı olabilmesi için sadece iyi iş yapması yetmiyor, iyi bir galeri tarafından temsil edilmesi de çok önemli. Dünya çapında olmanın tek yolu bu.
İşte şimdi tam da bu ana tanıklık etmek için New York’tayım, Ahmet Güneştekin’in Marlborough Galeri’de açılacak sergisi için. Saat farkımızı da göz önüne alırsak siz bu satırları okurken biz sergiyi açıyor olacağız. Sergiden izlenimleri de tabii ki

Yazının Devamı