BiR ACEMiNiN FRIEZE NOTLARI

16 Ekim 2011

Dün kaldığımız yerden bugün devam ediyoruz. Londra’daki sanat fuarı Frieze’den bildiriyorum

Fuarın ortasında bir Riva Ferretti tekne dikkatimi çekiyor. Algıda seçicilikten mi, endüstriyel tasarıma saygımdan mı bilmiyorum, merakla teknenin yanındaki merdivenleri tırmanıp içine bakıyorum. Bir sürpriz bekliyorum aslında. Ama herhangi bir Boat Show’dan farklı bir şey yok. Sonradan öğreniyorum ki 10 metrelik Riva’nın fiyatı 500 bin euro. Bir gariplik yok. Burada sanat eseri olarak uçuk fiyatlara satılan diğer işlerin yanında bir tekne için bu fiyat makul bile kalabilir. Ama işin ilginç yanı bu tekneyi bir sanat eseri olarak almak isterseniz üzerine bir 125 bin euro daha ödüyorsunuz, o zaman size bir sertifika bir de teknenin videosunu veriyorlar. Sadece beş adet üretilen seriden birinin sahibi oluyorsunuz. İşte sürpriz bu!
Aynı şekilde burada İtalyan firma CRN’ye özel sipariş de verebiliyorsunuz, 68 metrelik dev tekne için. Ama sanat eseri olsun derseniz üzerine bir 10 milyon eurocuk daha vermeniz gerekiyor. Böylece Jankowski imzalı sanat eseri tekneye sahip olabiliyorsunuz. Pazarlarken de “George Clooney’de var bunun aynısı” diyorlar. Bu kadar parayı veren bu numarayı yer mi?

Yazının Devamı

BiLiN BAKALIM BEN NEREDEYiM?

15 Ekim 2011

Elle Macpherson, Eva Herzigova ve Natalia Vodianova mini etekleriyle bir köşede. Sağda Valentino, biraz ileride Lanvin’in tasarımcısı Alber Elbaz, daha da ileride Calvin Klein’ın tasarımcısı Francisco Costa. Moda fotoğraflarıyla tanıdığımız David Bailey de yanlarında. Onları geçince karşımda Tom Ford’un erkek arkadaşı Richard Buckley var. Daha da ileride Celine’in tasarımcısı Phoebe Philo ve eşi Max Wigram. Aaa bu da Gwen Stefani değil mi? Onun da L.A.M.B. diye bir markası yok muydu? Yanındaki de Roman Abramovich’in sevgilisi eski model, yeni galerici Dasha Zhukova’ya ne kadar benziyor. Yok canım benzemiyor, gerçekten de o. Aaa, aktör Joseph Fiennes de burada.

Herkes moda haftasından fırlamış gibi
Bilin bakalım ben neredeyim? a. Moda haftasında bir defile b. Bir film galası c. Bir mağaza açılışı d. Bir sanat fuarı.
Siz cevabınızı düşünürken biraz daha ipucu vereyim. Yukarıda ismi geçen bütün mankenlerden daha genç ve güzel kadınlar var karşımda. Alaia elbiseler, yüksek topuklar, yanlarında bir danışman, bir çanta taşıyan koruma ki bu durumda çantalar krokodil Birkin tabii- yani fiyatlar 15 bin euro civarında.
Eee, artık danışman tüyosunu da verdiğime göre

Yazının Devamı

YILIN EN RAHATSIZ EDiCi FiLMi

10 Ekim 2011

Sırf usta bir yönetmenin ödüllü eseri diye cumartesi akşamını uzun ve depresif bir filmle kendinize zehir etmeye değer mi? Hayır, Nuri Bilge Ceylan’dan bahsetmiyorum, konumuz Lars von Trier ve son filmi ‘Melankolia’. Size tek tavsiyem: Kaç, kaç, kaç!

Cumartesi akşamı Filmekimi hevesiyle sinemadayız. Daha önce merak ettiğimi yazdığım filmlerden biri için. Ne gelirse başa, fazla meraktan geliyor işte. “Ben ettim, siz etmeyin” diye bu bir uyarı yazısı aslında. Filmin adı ‘Melankolia’ ve evet, adının hakkını veriyor. İçiniz sıkıldıkça sıkılıyor. Üzerinizden kamyon geçmiş gibi oluyorsunuz. Yanımdaki 3 kişiye yalvaran gözlerle bakıyorum, “Hadi çıkalım mı artık?” Aslında üçü de çıkmak istiyor, ama “Bari birinci bölüm bitsin” diyorlar. Bir yerde belki döner, bir şey olur beklentisiyle izlemeye devam ediyoruz, ama ben o kadar sabırlı değilim. ‘Siyah Kuğu’da da gerilmiş ve “Zaten hayatta bu kadar gerilecek şey varken bir de niye bunu çekeyim?” deyip yarıda çıkmış biriyim. Şimdi de aynı duygular içindeyim. Ne gerek var bu cumartesi işkencesine?

Yönetmeni bile beğenmemiş
‘Melankolia’, Lars von Trier’in filmi. “Dünyanın sonu hakkında güzel bir film” demiş yönetmen önce. Sonra da

Yazının Devamı

GEORGE CLOONEY NEDEN TWITTER KULLANMIYOR?

9 Ekim 2011

Bir restoranda ya da barda arkadaşlar arasında birine hakaret etmek ya da küfretmekle bunu sosyal medyada yapmak arasında fark var mı?

Geçen hafta George Clooney’ye “Neden Twitter kullanmıyorsun?” diye sormuşlar. Cevabı basit ve net, “Twitter kullanmıyorum çünkü gece içki içiyorum ve geceyarısı kariyerimi bitirecek bir şey yazabilme ihtimalim var.” İşte bunu bilmek ve sosyal medyayı iyi kullanmak gerekiyor. İçkili bir ortamda, arkadaşlar arasında olan bir sohbette pekâlâ herkes küfür edebilir. Bunu Fazıl Say için de demiştim, John Galliano için de. Bir restoranda ya barda çıkan tartışmada kimin haklı olduğunu hiçbirimiz bilemeyiz, orada olmadan. Yetenekli insanlar da küfredebilir, hatta yaratıcı insanlar daha duygusaldır, onlara karşı toleranslıyım demiştim. Ama bu yetenekli insanlar sosyal medyada yazdıklarıyla kendilerini komik duruma düşürsünler demek değil. Bazı düşünceler, konuşmalar, küfürler arkadaş ortamlarında kalmalı, kamuya açıklama yapmaya başladıkça tadı kaçıyor. İşte o zaman ne yazık ki bazı yetenekli insanlar gözümüzden de düşüyor.

FARKINDALIK YARATMAK iÇiN SÜRVAHŞET
İki gündür aynı fotoğrafı konuşuyoruz. Hepimizin görür görmez gazeteyi elimizden atmak

Yazının Devamı

iSAD*

8 Ekim 2011

Hiç tanımayanlar bile onu anmak için Apple mağazalarında toplanıyor, Twitter kitleniyor. Bir popstar ya da devlet lideri değil. Peki ama Steve Jobs’un ölümüne neden bu kadar çok üzüldük?

Çok üzgünüm. Hem de hiç tanımadığım, hiç karşılaşmadığım ve hiç konuşmadığım biri için. Onun ölümü hepimizi sarstı. Nasıl sarsmasın? Önümüzde MacBook’lar, elimizde iPhone’lar, yanımızdan ayırmadığımız iPad’ler, bir kenara attığımız iPod’larla öylece duruyoruz. Apple TV’yi de unutmamak lazım. Evet, o hayatımızı değiştiren her şeyi yeniden tasarladı. Hepimize sevdirdi yeni hallerini. Ama sadece bu yeterli mi hiç tanımadığınız bir insanın arkasından bu kadar üzülmek için?

Hayat hikayesi filmlerden sarsıcı
O, bir ilham kaynağıydı. Hepimizin öyle olmak için can atacağı kadar yaratıcı ve üretkendi. Zor bir hayatı olmuştu aslında. Eğitimlerinden, gençliklerinden taviz vermeyen anne-baba onu evlatlık vermişti. Tamam, iyi bir aileye emanet etmişlerdi. Ama yine de insan kendisini doğar doğmaz başkalarına veren anne-babanın sonra evlenip de bir kız çocuk (Mona Simpson) dünyaya getirdiğini öğrenince bozulmaz mı? Kız kardeşiyle yıllar sonra yakınlaştı, öz annesiyle görüşmeye başladı ama öz

Yazının Devamı

TÜRK MODACILAR PARiS’i FETHEDiYOR MU?

5 Ekim 2011

Türk moda tasarımcıları çalışıyor. Dün Hakan Yıldırım, bugün Arzu Kaprol defileleri var Paris Moda Haftası’nda. Peki Dice Kayek’in Galeries Lafayette’de pop-up store açtığını ve enmoda.com’a özel bir koleksiyon hazırladığını biliyor musunuz?


Alışveriş merkezleri bile artık kendi moda haftalarını düzenliyor. Bir moda haftası, bir bienal çılgınlığı yaşanıyor ülkemizde. Her etkinliğe böyle isimler veriliyor. Herkes ben yaptım oldu havasında. Bir de gerçekten yapanlar var. İşte şimdi Paris Moda Haftası’na bağlanıp onlarla devam ediyoruz.
Bu sezon Paris Moda Haftası’nın resmi takviminde (ki biliyorsunuz resmi takvime giremeden de aynı dönemde şehrin güzel yerlerinde defile yapanlar oluyor) Hüseyin Çağlayan, Hakan Yıldırım ve Arzu Kaprol’ün defileleri var. Resmi takvimin yanı sıra On and Off’ta Zeynep Tosun koleksiyonunu sergiliyor. Hatırlarsınız, Zeynep Tosun Londra ve Paris Moda Haftaları’na hazırlandığı için bu sezon İstanbul Moda Haftası’na da katılamamıştı.

Yazının Devamı

Yoksa siz hâlâ bilet almadınız mı?

3 Ekim 2011

Ayın en heyecanlı iki etkinliğiyle başlıyoruz. Filmekimi ve Kevin Spacey’li ‘Richard III’. Buyrunuz, Filmekimi’nden seçmece bir liste ve Kevin Spacey’li özel davetin detayları...


Bu yıl Filmekimi’nin 10. yılı. 10. yıl şerefine daha da zengin bir program var. 8-15 Ekim tarihlerinde tam 39 film gösterilecek. Atlas ve Beyoğlu sinemalarının yanısıra Nişantaşı City’s Cinelife ve Maçka Gmall Cinebonus sinemalarında da. Biletler 1 Ekim’de satışa çıktı. Erken davranan kazanıyor.

Bu yılki sevindirici gelişmelerden biri, Vodafone’un katkılarıyla reklamların kısalması ve filmlerin zamanında başlaması olacak. Ayrıca 10. yıl şerefine Filmekimi ilk kez İstanbul sınırlarının dışına çıkıyor, tam 5 şehirde daha olacak. Hangi şehirler mi? İzmir, Bursa, Konya, Trabzon, Diyarbakır. Benim görmek istediğim filmler aşağıda. Ufak bir hatırlatma yapayım, biletler hafta içi 11.00, 13.30 ve 16.00 seanslarında 5 TL. Hafta sonu ve hafta içi 19.00 ve 21.30 seanslarında ise 14 TL, öğrenci ve 65 yaş üstüne indirimli biletler ise 8 TL. En çok merak ettiklerim n ‘Salgın’: Usta yönetmen Steven Soderbergh’in son filmi. Matt Damon, Jude Law, Gwyneth Paltrow, Kate Winslet, Marion Cotillard gibi bol

Yazının Devamı

‘MAD MEN’iN YENi RAKiBi

2 Ekim 2011

Geçen hafta ABD’de yeni bir dizi başladı, ‘Pan Am’. 1960’larda bir grup hostesin hayatını anlatıyor. Şimdiden ‘Mad Men’e rakip olarak gösterilen dizinin yıldızı Christina Ricci’yle Brooklyn’deki setinde buluştum

Brooklyn’de bir film stüdyosundayım. Karşımda bir uçak, öyle herhangi bir uçak da değil, 1960’lardan kalma bir Pan Am uçağı parçaları toplanarak yeniden yapılmış. İçine girince koltukların arasında ne kadar geniş aralıklar olduğuna, servis yapılan gümüşlerin güzelliğine bayılıyorsunuz. Bir de tabii hosteslerin kıyafetlerine. Hostesler o zaman zorunlu olarak korsaj ve jartiyer giyiyor. Korsajı ve jartiyeri olmayan hostes havayolu tarafından cezalandırılabiliyor.
Hosteslerden biri filmlerden tanıdığımız Christina Ricci. 31 yaşında, dile kolay, 21 yıldır Hollywood filmlerinde oynuyor.
Bazı fırsatlar hiç beklemediğiniz anda kucağınıza düşüyor. New York’ta son günümde böyle bir şey oldu, orada olduğumu duyan Digiturk ekibi “Yeni başlayacak ‘Pan Am’ dizisinin setine gidip Christina Ricci’yle konuşmak ister misin?” dedi. Ve işte buradayım.

Charlize Theron’dan Robert Pattinson’a
Christina Ricci’yi Cher’in filmi ‘Mermaids’ ve sonra ‘Addams Family’yle tanıyorum.

Yazının Devamı