YENi MODA: MODA

14 Kasım 2011

Moda artık sadece bir semt adı değil. “Moda’da oturuyorum” demek artık daha çok şey ifade ediyor. Üzülmeli mi, sevinmeli mi tartışılır, ama Moda yeni Cihangir olmuş durumda



‘Moda bizim için sadece bir semt adı’ sloganlı Derishow ilanları vardı eskiden. Modayı ti’ye alan müthiş sloganları olurdu Derishow’un. Şimdi Moda’nın durumu karıştı, artık sadece bir semt adı değil. “Moda’da oturuyorum” demek artık önemli bir şey. Moda yeni Cihangir olmuş durumda.

Reklamcılar, gazeteciler semti değiştiriyor
Son zamanlarda birçok arkadaşım Moda’ya taşındı. Bazısı burada her şeyden uzak yeni bir hayat kurmak istedi, bazısı Avrupa Yakası’ndan sıkılıp Anadolu yakasındaki çocukluğuna, evine dönmek istedi.
Geçen gün onları ziyarete gittiğimde Melis Danişmend’le de sohbet etme fırsatım oldu. “Reklamcılar, gazeteciler taşınmaya başlayınca semtler değişim geçiriyor. Cihangir’e nasıl önce reklamcılar ve onları gören oyuncular, sonra gazeteciler geldiyse şimdi de Moda’ya akın ediliyor” dedi.

Yazının Devamı

EBRU CEYLAN’IN SON ÇIĞLIĞI

13 Kasım 2011

‘Dünya içimde karanlık oyunlar oynuyor, Anne!’ Ebru Ceylan’ın son fotoğraf sergisinin adı. ‘Yalnız ve güzel ülkemiz’in durumuna ve şu anki duygularımıza tercüman oluyor. Ama fotoğraflara baktıkça nedense içiniz kararmıyor, tam tersine derinlerde bir umut beliriyor

Aylar önce Berrin Yoleri’den aldım haberi. Ebru Ceylan bir sergi hazırlığında. Berrin Yoleri ve Ebru Ceylan daha önce Çağdaş Eğitim Vakfı’nın (ÇEV) ‘Kutup Yıldızları’ projesinde birlikte çalışmıştı. ‘Kutup Yıldızları’nı Ebru Ceylan fotoğraflamıştı.

ÇEV’e büyük destek
Şimdi de bu ikili bir araya geldiğine göre ÇEV için de bir şeyler yapılıyor demek dedim. Gerçekten de öyle çıktı. Sergiden elde edilecek gelirin bir kısmıyla fotoğrafçı olmak isteyen bir ÇEV öğrencisine burs verilecek. Üstelik serginin kataloğu da ÇEV yararına 50 TL’ye satılıyor.

Sadece çocuklar değil, hepimiz aynı durumdayız
Şimdi gelelim asıl vurucu noktaya. Serginin adı ‘Dünya içimde karanlık oyunlar oynuyor Anne!’. “Bir çocuğun büyük bir bilinmezlik olarak dünya karşısında tedirgin iç dünyasından yola çıkıp, çocuk dünyasına dair ontolojik bir bakış denemesi” diye tanımlıyorlar. Aslında şu günlerde sadece bir çocuğun değil, hepimizin peş

Yazının Devamı

Burada hiç durmadan çalışabilirim

12 Kasım 2011

Borusan Contemporary’yi gezen herkesin ortak düşüncesi: “Burada gece gündüz, hafta sonu demeden çalışılır.” Hâlâ Perili Köşk’ü bir de içeriden görmediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz demektir

Bazı yerlere gidince insan “Keşke burada çalışsam” diyor. Çoğumuzun böyle hayalleri var. Bir arkadaşım Nişantaşı’ndaki bir pastanede çalışmak istiyor, fırından çıkan taze ekmek ve pasta kokuları ona huzur veriyor.
Ben de sonunda nerede çalışmak istediğimi buldum. Nasıl mı? Bayramda kendi önerilerimden birini yaptım. Önce Rumeli Hisarı’ndaki Kale’de kahvaltı, sonra da Borusan Contemporary’yi açılış kalabalığı olmadan tekrar gezmek.
Açılışlarda insan gerçekten bir şey anlamıyor gördüğünden. Bayram diye kalabalık olmaz sanıyordum, fena halde yanılmışım. Ama personel çok güleryüzlü ve misafirperver olduğu için kalabalığı pek hissetmiyorsunuz. Rehberler de çok bilgili, her şeyi tek tek anlatıyorlar.
Binayı gündüz gözüyle gezerken bir kez daha anladım, burada gece gündüz hafta sonu demeden çalışabilirim. Gerçi hafta sonları müze sabah 10’dan akşam 8’e kadar açık olduğu için çalışanlara mecburi tatil var. İstanbul’un en güzel yerlerinden birinde, en güzel manzaraya karşı çalışmak gerçekten

Yazının Devamı

1.1 MiLYON DOLARLIK TEMiZLiK

9 Kasım 2011

Almanya’da Ostwall Müzesi’nde tam 1.1 milyon dolarlık bir sanat eseri temizlik görevlisi tarafından ‘pis’ sanılarak pırıl pırıl hale getirildi. Bakalım eserin değeri artacak mı, azalacak mı?

İtiraf ediyorum, bu haberi ilk okuduğumda gülmeden duramadım. Çünkü böyle bir haberi ne zamandır bekliyordum. Çağdaş sanatta, artık her şeyin sanat eseri sayılabileceği bir dönemde elbette bazı yanlış anlaşmalar olacak.
Söz konusu sanat eseri bir enstalasyon. Adı ‘Tavan akmaya başladığı zaman’. Sanatçısı Martin Kippenberger. Enstalasyonun altında siyah bir plastik leğen var. Leğenin içine bakınca kurumuş pis yağmur suyu görüyorsunuz. Ama aslında bu görüntü elle boyayarak elde edilmiş.
Eserin sahibi eseri geçici bir süre sergilenmesi için Almanya’da Ostwall Müzesi’ne vermiş. Temizlik şirketinden bir görevliyse leğenin içinin gerçekten kirlendiğini düşünerek pırıl pırıl hale getirene kadar temizlemiş. Böylece sanatçının elle boyadığı bölümü tamamen yok etmiş.
Şimdi sigorta şirketi 1.1 milyon dolarlık esere ne kadar zarar verildiğini hesaplamaya çalışıyor. Eserin sahibi de bu süre içinde eserin sergilenmeye devam edilmesini uygun görmüş.

Sanatçı “Eserimi tamamlamış” derdi

Yazının Devamı

MELEKLER iSTANBUL’A iNiYOR

7 Kasım 2011

Kusursuz vücutlar, melek kanatları, 2.5 milyon dolarlık sütyen. Ne geliyor aklınıza? Tabii ki Victoria’s Secret ve melekleri. Çok yakında Türkiye’deler!


Adriana Lima

Son zamanlarda yılbaşı geceleri televizyonda en heyecanla beklenen şey Victoria’s Secret defilesi. Nasıl eskiden dansöz çıktığında herkes ekrana kilitleniyorsa şimdi de defile başladığında durum aynı. Erkekler mutlu, kadınlar kıskanç bakışlarla melekleri izliyor. Neyse ki push-up sütyenlerle artık herkes kendi çapında bir Victoria’s Secret meleğine dönüşebiliyor.

2.5 milyon dolarlık sütyen
Victoria’s Secret defilesine tam iki gün kaldı. 9 Kasım’da New York’ta gerçekleşecek. Bu sefer pırlantalarla süslü, tam 2.5 milyon dolar değerindeki sütyeni Miranda Kerr tanıtacak. Daha önce Gisele Bündchen’den Heidi Klum’a başka Victoria’s Secret melekleri de bu şerefe ulaşmıştı. Ayrıca çarşamba gecesi Acun’un meleği Adriana Lima’dan Alessandra Ambrosio’ya diğer melekler de podyuma çıkacak.

Yazının Devamı

BAYRAMDA İSTANBUL’DA OLANLARA

6 Kasım 2011

Yaşasın, şehir sonunda bize kaldı! Panik yok! Bayramda her yer açık. Bizi trafiksiz bir İstanbul ve bakın daha neler bekliyor?


Perili Köşk

Tam iki gündür korkunç bir trafikle boğuşuyoruz. Bir yerden bir yere gitmek neredeyse imkansız hale geldi. Oturduğumuz semtin sınırları içinden çıkmadan bayram öncesini atlatmaya çalıştık. Neyse ki şimdi birçok kişi fırtınadan kaçar gibi İstanbul’dan kaçtı. İşte şimdi şehrin en güzel günleri. Kalabalık değil, yollar açık, bir şeylere yetişme telaşı yok. Bugün mutlu kalabilmek için gündemden uzak duruyoruz. Kendi gündemimizi yaratıyoruz. Şimdi tam da uzun zamandır isteyip de yapamadıklarımızın zamanı. Eee, hadi daha ne duruyoruz?

Borusan Contemporary ve Bienal açık

Yazının Devamı

Yeme-içme meraklılarına

5 Kasım 2011

Bayram tatilinde Londra’ya gideceklere bir iyi, bir de kötü yeme-içme tecrübesi...Bakalım Londra iyi bir Türk restoranına ne zaman kavuşacak?

Lady’liğin bittiği yer: River Cafe

En ağırbaşlı İngizler’in bile tabağı ekmekle sıyırıp, çikolatalı kaşığı hiç çekinmeden yaladıkları bir yer burası. Yemeklerin lezzeti insanda kibarlık falan bırakmıyor. Aslında Londra’nın merkezinde değil, endüstriyel bölgede olduğu için gitmesi zor ama kesinlikle değer. Bağımlılık yapabilecek bir restoran burası. Ne dekorda ne yerinde bir numara var. Tek olayı yemeklerin lezzeti. Her gittiğimde bir ümit, yemek kitaplarından da alıyorum.
Bir de ilginç hikayesi var. Rose Gray ve Ruth Rogers adlı iki İngiliz kadın tam 22 yıl önce bir fabrikanın inşaatında çalışanlara yemekhane olsun diye açıyor River Cafe’yi. Kısa sürede lezzetli yemekleriyle ünü kulaktan kulağa yayılıyor ve büyüyor. Londra’nın en popüler ve pahalı restoranları arasına giriyor. Gwyneth Paltrow’dan Madonna’ya ünlü müdavimleri oluyor. Ortaklardan biri vefat ediyor, diğeri her gün işinin başında. Akdeniz mutfağından yemekler yapıyorlar. Buradan özellikle Nemesis yemeden dönülmez.

Yazının Devamı

BiZi AFFEDEBiLECEK MiSiN N.Ç.?

2 Kasım 2011

13 yaşındaki çocuğa “Kendi iradesiyle para kazanmak için fuhuş yaptı” diyenler de ona defalarca tecavüz eden o 26 zavallı kadar suçlu değil mi?

Yaş 13. Kendi iradesiyle para kazanmak için fuhuş yaptı. Babası, dedesi yaşında tam 26 adamla kendi rızasıyla birlikte oldu. Yaptığı şeyin ahlaki kötülüğünün farkında. Karar verildi. Suçlu!
Yaş 17. Gidip testere aldı, kız arkadaşını öldürdü. Yetmedi, başını testereyle kesti. Hatta raporlara göre daha ölmeden başını testereyle kesti. Cesedi bavula ve gitar kutusuna koydu, çöpe attı. Kaçtı. “Ama bana ‘Ne biçim erkeksin?’ dedi” diye kendini savundu. Karar verildi. Çocuk!
Çocuk ne yapsa yeridir. Suçlu ne yapsa olmaz.
Yaş 13. Suçlu ya, kararın onaylanması tam 8 yıl sürdü. Sonunda Yargıtay onayladı. Bu arada 18 yaşını doldurdu. SHÇEK’in korumasından çıktı, artık onların avukatlarından da yararlanamayacak.

İyi hal yok, indirimi var

Yazının Devamı