‘BU YÜZÜĞE KiMSE HAYIR DiYEMEZ’

1 Ekim 2011

Bu tek taş cam kırabilir, kaş göz yarabilir, kağıt ağırlığı olarak kullanılabilir. Ne de olsa 33.19 karat. Erkeklere tercüme yapalım, bu pırlanta 2,5-3,5 milyon dolar değerinde. Elizabeth Taylor Koleksiyonu’nu Londra Christie’s’de inceledim

Önümde dev bir tek taş yüzük. Ağzım açık bakıyorum. Sanırım şaşkınlığım biraz uzun sürüyor. Yanımdan gelen “Bu yüzükle evlenme teklifine kimse hayır demez, diyemez” cümlesiyle kendime geliyorum.
Evet, yüzük gerçekten etkileyici. ‘Dev’ diyerek abarttığımı sanmayın. Pekala, cam kırabilir, kaş göz yarabilir, kağıt ağırlığı olarak kullanılabilir. Ne de olsa 33.19 karat. Bu, erkekler için bir şey ifade etmeyebilir. Şöyle açıklayayım, 2,5-3,5 milyon dolar değerinde.
Elizabeth Taylor’ın pırlanta yüzüğünden bahsediyorum. Hani Richard Burton’ın 1968’de bir müzayededen 300 bin dolara alıp Elizabeth Taylor’a hediye ettiği yüzükten. Bu arada Richard Burton, Elizabeth Taylor’ın mücevher tutkusunu anlayabilmiş ilk kocası değil. İlk Mike Todd keşfetmiş Elizabeth Taylor’ın bu tutkusunu ve ona 29.4 karat bir tek taş yüzük ve pırlantalarla süslü bir taç almış. Elizabeth Taylor 1957’deki Oscar törenlerine bu hediyeleri takmış. Hatta Burton’ın 33.19

Yazının Devamı

VE TASARIMI KEŞFETTiK!

28 Eylül 2011

New York’tan Londra’ya geçiyoruz. ‘100% London’daki tek Türk firmasından, Fransız tasarımcının ‘Haliç’ adlı ses heykellerine ve sonra da İstanbul Tasarım Haftası’na uzanıyoruz


Erden Timur

‘100% Design London’ bir nev-i Londra Tasarım Haftası. Earls Court’ta çok özelliği olmayan bir fuar alanı. Bizim İstanbul Tasarım Haftası’nın eski Galata Köprüsü’nde yapıldığını düşününce bize her yer sıradan geliyor. İçeri girince bir stand dikkatimi çekiyor. Dev müzik aletleri var, ama tam olarak ne oldukları anlaşılmıyor. Altın boruların her yanından farklı bir ses geliyor. Bir de bakıyorum karşımda Nef yazıyor.

En iyilerle çalışıyor

Yazının Devamı

iKONCANIN GARDIROBU MÜZEDE

26 Eylül 2011

New York’ta görmek istedi-ğim iki sergi vardı. Biri FIT’de gardırobundan seçmeleri sergileyen Daphne Guinness, diğeri de beş Türk girişimcinin Chelsea’de yeni açtığı sanat galerisi C24’teki ‘Double Crescent: Art from Istanbul and New Orleans’. Bu ziyaretimde ikisini de gördüm



Daphne Guinness

Dünyada ilk kez oluyor... İlk defa bir ikoncanın kıyafetleri bir müzede sergileniyor. Üstelik bu bir Hollywood yıldızı ya da Kraliyet ailesinden biri değil. Bir moda tasarımcısı da değil. Bildiğiniz ikoncan. Ama bizim ikoncanlar gibi moda dergilerinde gördüklerini terzisine diktirip giymiyor. O, dünyanın en önemli moda tasarımcılarıyla arkadaş. Tabii sadece arkadaşlık da yetmiyor. Varlıklı bir kadın, modayla eğlenmeyi seviyor, bunun için de sonsuz para harcıyor.

Yazının Devamı

DR. OZ SHOW’DAN BiLDiRiYORUM

25 Eylül 2011

New York’a gittiğimde en çok yapmak istediğim şeylerden biri, Dr. Oz Show’a uğramaktı. Oldu.... İşte size ‘30 Rock’taki stüdyodan canlı bağlantı

30 Rockefeller Center’da NBC Stüdyoları’ndayım. ‘30 Rock’ dizisinin geçtiği yer burası. Aynı zamanda Digiturk Home TV’de yayınlanan Dr. Oz Show’un da çekildiği mekan. Dr. Oz Show, Mehmet Öz’ün bol Emmy ödüllü TV programı. Bu sezon Oprah Winfrey’nin yayın saatini de aldı. Her gün milyonlarca insanı televizyon karşısına kilitliyor. Peki ama stüdyoda neler oluyor?
Mehmet Öz’le yazın Suada’da konuşmuştuk, “Mutlaka şova gelmek istiyorum” demiştim, o zaman bana söz vermişti, “Ne zaman istersen gel, kulisi de gör.”

Kadınlar elini tutmak için yarışıyor
Gitmeden Digiturk ekibini arıyorum ve kendimi saat 15.00’te stüdyoda buluyorum. Stüdyo şıkır şıkır süslenmiş heyecanlı kadınlarla dolu. Mehmet Öz, “İzleyicilerimizin çoğu kadın, kadınlar sağlığa daha meraklı” demişti yazın. Ama bence durum daha farklı. Kadınlar Mehmet Öz’ü sadece bir doktor olarak görmüyor, besbelli çekici de buluyor. Sonradan daha da emin oluyorum, ona dokunmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Hatta “Elimi yıkamayacağım” diyenler oluyor.
Bizim TV stüdyoları sıcak

Yazının Devamı

New York’ta bol yıldızlı parti

24 Eylül 2011

Meatpacking’de bir stüdyoda partideyim. Önümde Penn Badgley, nam-ı diğer Dan Humphrey, arkamda Elizabeth Olsen... Burada da partiler aynı, müzik iyi, herkes tweet’liyor, dans eden neredeyse yok. Ama bakın kimlerle tanışılıyor, ne hikayeler çıkıyor...

Aaaa Dan Humphrey (Penn Badgley) değil mi bu? ‘Gossip Girl’ün yıldızı, Serena’nın sevgilisi. Ne kadar da ufak tefekmiş. Biraz ileride ikizler Marie-Kate ve Ashley Olsen’ın küçük kardeşi oyuncu Elizabeth Olsen dans ediyor. Olsen olması değil tek önemli yanı, birkaç ay içinde iki filmi birden vizyona giriyor. Ablalarını geçeceği konuşuluyor daha şimdiden. Karşısında da abisi Mark Ronson’un Fransa’daki düğününden yeni dönen moda tasarımcısı Charlotte Ronson var. “New York Moda Haftası ve düğün üst üste geldi çok yoruldum” diye anlatıyor. Kendisi aynı zamanda Lindsay Lohan’ın sevgilisi olarak tanıdığımız Samantha Ronson’un ikizi.
Meatpacking District’te bir partideyim. Meatpacking, değişim yaşayan bölgelerden biri. Eskiden et toptancılarının olduğu bir yerken, artık şehrin en havalı restoranları, gece kulüpleri, otelleri (Standart, Gansevoort) ve mağazaları burada yer alıyor. Birkaç yıl önce Meatpacking’in neredeyse tamamının

Yazının Devamı

‘Tanı: Homoseksüalite’

21 Eylül 2011

İstanbul-New York yolunda nelere takıldım? Bir yanda Bienal’de sergilenen Kutluğ Ataman’ın sağlık raporu, bir yanda Emmy’ler, TV dizileri ve filmler...

Yıl 2011. Eskiden felaketlerden kurtulurken kadın ve çocuklara öncelik verilirdi. Şimdi futbol maçlarında aynı durum söz konusu. Neden? Bilmiyorum.
Yıl 2011. Kutluğ Ataman’ın askeri hastaneden aldığı sağlık raporu Bienal’de sergileniyor ve her göreni sarsıyor. Biliyorsunuz, bizde Bienal’e malzeme çok.

‘Ses, mimik ve jestler efemine’
Rapor ‘Konuşma efemine, ses tonu efemine, mimik ve jestler efemine, hareketler efemine’ diye başlıyor. Sonra ‘Tanı: Homoseksüalite’ye kadar geliyor. Karar bölümündeyse “Barışta ve seferde askerliğe elverişli değildir” yazıyor.

Yazının Devamı

EN HAVALI KADINLARIN ELiNDE NE VAR?

19 Eylül 2011

Şehir bunları konuşuyor. En havalı kadınların yeni ortak noktası Mehry Mu. Borusan Contemporary’nin açılışında manzara da sanat eserleri kadar ilgi çekti

Son günlerde birçok havalı kadın Hermesleri, Chanelleri, Goyardları bir kenara atmış durumda. Ellerinde biraz Türk, biraz Doğu izleri taşıyan farklı çantalar var. Alışılanın aksine bir logo çılgınlığı yok, asla marka marka bağırmıyor.
Derken Monocle’ı açıyorum, son sayısında Midnight Express’i yazmış Melis Alphan, orada da karşımda aynı çanta. Guardian’dan Fransız Elle’e birçok yerde karşıma çıkıyor bu çantalar. Ama öyle bangır bangır bir tanıtımı yok. Aksine cool bir duruşu var.
Peki hangi markadan bahsediyorum? Adı Mehry Mu. Ne anlama mı geliyor? Markanın yaratıcısı Güneş Mutlu Mavituncalılar açıklıyor, “Mehry Farsça Güneş demek, Mu da soyadının ilk 2 harfi”. Güneş, Kapalıçarşı’dan kumaşlar seçerek 4 yıl önce çanta yapmaya başlamış. Hatta ilk çantasını yine kendi kurduğu internet alışveriş sitesi Chichiqueen.com için tasarlamış.
Mehry Mu şu anda şehrin en havalı mağazaları Midnight Express ve Beymen Blender’da satılıyor. Yurtdışında da L-atitute adlı internet sitesinden Los Angeles’taki Fred Segal’e kadar birçok

Yazının Devamı

“TRACEY EMiN Mi KALDI?” DiYENLERE

18 Eylül 2011

Önce ‘İngiliz sanatçı’ diye tutturduk, sonra “Eskiden bombaydı, artık devri kapandı” diyenler oldu. Oysa İngiltere’de bu yıl Tracey Emin’in yılıydı. Peki ama biz neden bunu kabul etmiyoruz? Sadece onu arıza ve aykırı bulduğumuz için mi, yoksa bilmediğimiz için mi?


Tracey Emin

Bütün gazetelerde aynı şey yazıyor, Tracey Emin’in adının önünde. ‘İngiliz sanatçı’. Oysa tam adıyla Tracey Kerime Emin, Kıbrıslı Türk bir babanın kızı. İngiltere’de yaşıyor ama köklerini ve bu köklerden nasıl beslendiğini otobiyografisinden verdiği röportajlara her yerde uzun uzun anlatıyor. Yaptığı video işlerinden birinde gelinliğinin üzerine bol sıfırlı TL’ler iliştirilmiş bir Türk gelinini canlandırıyor. O, İngiltere’de yaşamasına rağmen “İngilizim” demiyor. Ama bizde herkes onu ‘İngiliz sanatçı’ ilan etmiş durumda. Kendisini arıza, yaptığı işleri de aykırı bulduğumuz için mi ona Türk demek bu kadar zor geliyor, yoksa aslında çoğunluk kökenini bilmediği için mi? Emin değilim.

Beğenirsiniz beğenmezsiniz, o ayrı
Bilmeden, takip etmeden, araştırmadan çok şey söyleniyor. Şimdi bir de “Tracey Emin eskiden olsa bombaydı ama şimdi Tracey Emin mi kaldı?” diyenler var. Sevgili Onur Baştürk

Yazının Devamı