iFW’DE NELER DEĞiŞTi?

13 Ağustos 2011

İstanbul Fashion Week 7-10 Eylül’de gerçekleşecek. Moda haftasına sayılı günler kala hazırlık toplantısına katıldım. Bu sezonki değişiklikleri ilk ağızdan dinledim

“Paris, Londra, Milano, New York’tan sonra beşinci moda başkenti olacağız” denildi. “İstanbul Fashion Week (İFW) bu dört moda haftasıyla yarışacak” denildi. İyi niyetli isteklerdi ama ne yazık ki gerçekçi değildi. Buna rağmen İstanbul Fashion Week sürekli gelişiyor. Bunu geçen salı İstanbul Moda Akademisi’nde katıldığım toplantıdan sonra bir kez daha anladım. İFW için marka sahiplerinden moda tasarımcılarına birçok kişinin yer aldığı kurul her salı toplanıyor. Çalışmalar son hızla devam ediyor.

Hedef kendi coğrafyasının kralı olmak

Artık İFW’nin amacı farklı. Hedef, bulunduğumuz coğrafya. Bu bölgenin yıldızı olmak. Zaten Beyrut’tan, Atina’dan ve daha pek çok yerden İFW’ye katılmak isteyen moda tasarımcıları var. İFW uluslararası bir platform olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. İFW’nin tanıtım filminde Hüseyin Çağlayan, “İstanbul’un en önemli özelliği büyüsü. Kendi coğrafyasının kralı, New York gibi” diyor. “Ayrıca burada tasarımcının en büyük şansı, arkasında endüstrinin olması. Bunu iyi

Yazının Devamı

DONDURMANIN DA DOĞALINI iSTiYORUZ!

10 Ağustos 2011

Eskiden diyet ürünleri tercih ediyorduk, şimdi doğal ürünleri. İstanbul yeni bir doğal dondurmacı zincirine kavuştu. Bir ayda 10 şube açan L’era Fresca’cıların hedefi 100 şubeye çıkmak


Eskiden yiyecek-içecek seçiminde beni tavlayan tek kelime vardı: Diyet. Bir şeyin üzerinde ‘diyet’ ya da ‘light’ yazıyorsa benim için yeterliydi. Elim hemen ona gidiyordu. Zamanla alışkanlıklar da değişiyor. Şimdi başka kelimelere tav oluyorum. ‘Doğal’, ‘organik’ ya da ‘GDO yok’ yazıyorsa hiç düşünmeden ve fark etmeden onları tercih ediyorum. Zaten çevremizde hastalıklar artıkça, bilinçlendikçe bu son derece normal.

GDO, koruyucu, margarin yok!

Yazının Devamı

HIZLANDIRILMIŞ AMALFI TURU

8 Ağustos 2011

Doğrudan uçuş olmayan yerlere gitmekten hoşlanmam. Bir yere birkaç vasıta değiştirerek gidiyorsam -özellikle de daha önce gittiğim bir yere- belli ki kesinlikle değecek bir yerdir bu. Neyse ki THY’nin bu yıl açılan İstanbul-Napoli seferiyle 1 saat 45 dakikada Napoli’deyiz. Napoli’nin pisliğini görüp de gözünüz korkmasın sakın.

‘Sırada engelli 300 metre var’
Arabayla yaklaşık 2 saatte Amalfi’desiniz. Biz tekne sefasıyla tam 4 saatte Amalfi’de oluyoruz. Amalfi Limanı’ndan Ravello’ya çıkış da bol virajlı yollarda döne döne 15-20 dakika sürüyor. Sonra Ravello’nun içine araba girmediği için otellere tırmanış başlıyor. Bu aşamada herkes birbirine takılıyor, “Bundan sonra sırada engelli 300 metre var” diye. Nefes nefese merdivenleri tırmandıktan sonra gördüğünüz manzara karşısında nefesiniz iyice kesiliyor. Amalfi kıyılarının en sevdiğim noktası kesinlikle burası.

Reese Witherspoon Caruzo’da balayındaydı
Ravello’da 3 tane havalı otel var. Bunlarda kalmak gerekmiyor. Ama gidip görmek şart. Biri Palazzo Sasso görüp göreceğiniz en romantik otellerden biri. Diğeri Caruzo, Ravello’nun en piyasa oteli. Belvedere diye ünlü bir restoranı var. Reese Witherspoon ve yeni evlendiği

Yazının Devamı

Gördüğüm en güzel düğün

6 Ağustos 2011

Amalfi’nin tepesinden Ravello adlı küçük bir kasabadan bildiriyorum. Greta Garbo ile Leopold Stokowski’nin büyük aşkının yaşandığı Villa Cimbrone’den.
Benim de burada bulunma nedenim büyük bir aşka tanıklık etmek. Herkesin Autoban diye tanıdığı Seyhan Özdemir ve Ferit Sarper’in -nam-ı diğer Münferit- düğünü için buradayım.
Aylar öncesinden program yapıldı. Yaklaşık 100 kişi tatillerini ayarladı. Hep birlikte Napoli’ye uçuldu. Napoli limanından bir tekneyle Amalfi’ye gelindi. Ravello yolundaki uçurumlar ve virajlar buraya ilk defa gelenleri başta ürküttü. Kimse karşısına böyle bir şey çıkacağını beklemiyordu. İşte o yüzden Villa Cimbrone’ye ulaşıldığında herkesin ağzı açık kaldı.

Her şey masallardaki gibi
1800’lerden kalma bir ev, ev dediğime bakmayın daha çok bir saray havasında. 6 hektarlık bir bahçesi var, Versay Sarayı’nın bahçesinden bile daha etkileyici. Burada yürürken kendinizi masallardaki ormanlarda gibi hissediyorsunuz. Hatta bir iz bırakmazsanız geri dönüş yolunu bulamayacak gibi de hissediyorsunuz. Karşınızda müthiş bir deniz manzarası. Nasıl bir yeşillik anlatamam, her yerden bitki fışkırıyor.

Yazının Devamı

BEYOĞLU’NDA SON DURUM

3 Ağustos 2011

Amalfi’nin küçük kasabası Ravello’dayım. Düğün, kutlama ne olursa olsun burada da 23.59 uygulaması var. 24.00’te müzik bitiyor. Ne yaparsanız yapın devam etmiyor. Çünkü herkes kurallara saygılı. Kurallara uyulmazsa büyük cezalar alınacağı belli. O yüzden de kimse kendini riske atmıyor. Her yerden uzaktaki bir oteli kapatsanız bile durum değişmiyor. Çünkü bir standart var. Ravello’da olma sebebim ve hızlandırılmış Amalfi programı cumartesiye. Şimdi gelelim Ravello’da çalan telefona...


Ahmet Misbah Demircan

Belediye çalışıyor
Aslında yazmayacaktım, ama dayanamadım, bir tarafa söz hakkı verip diğer tarafa aynı hakkı vermemek olmaz. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ‘Beyoğlu’na sahip çık’ başlıklı yazımı okumuş, cumartesi günü öğleden sonra aradı. Hafta sonu falan dinlemiyor, Belediye çalışıyor. Tam 20 dakika konuştu. Önce “Doğru yazmışsınız, teşekkür ederim” diye başladı, sonra kendi açısını anlattı ve sorularımı cevapladı. Aslında bu telefon görüşmesini yazmamı da istemedi. Çünkü Demircan, Belediye’den yaptıkları resmi açıklamayı yeterli görüyor. Bu olayı daha fazla uzatmak, büyütmek istemiyor. Yanlış yerlere

Yazının Devamı

YENi CIP YIKILIYOR!

1 Ağustos 2011

Yıllardır eleştiriliyordu, yeterli değildi. Atatürk Havalimanı CIP Salonu sonunda kapandı ve “Yenileniyor” dendi. Kim bilir nasıl olacak derken daha açılır açılmaz herkes dediğini yuttu. Her görenin söylediği tek bir şey var, “Şimdiye kadar gördüğüm en iyi lounge” ki buna Uzakdoğu ve Arap ülkelerinin en lüks ve ihtişamlı lounge’ları da dahil. Dünyanın en güzel havaalanlarından Singapur’dakinden bile daha iyi.

Hizmette sınır yok
Önce CIP’ye girecekler için ayrı bir pasaport kontrol bölümü konmuş. Şimdilik tek bölme var, artırılması gerekebilir. Pasaport kontrolden sonra bir masada biniş kartınızı gösterip kaydınızı yaptırıyorsunuz. Bu masa buraya ait değil gibi gözüküyor. Daha “Bu muymuş?” derken içeri doğru ilerleyince şaşırıp kalıyorsunuz. Solunuzda 150 yıllık zeytin ağaçlarının olduğu zeytin bahçesi, vitamin bar ve piyano, sağınızda bilgisayarlar, Do&Co gurme yemek bölümü, Avusturya’nın meşhur pastanesi Demel, kütüphane... Biraz ileride sinema salonu, haber odası, video oyunları, çocuk köşesi...

Omlet ve kahve servisi etkileyici
Sabahın köründe herkesi en çok tavlayan ise Do&Co’nun gurme bölümü oluyor. Özel siparişinizi veriyorsunuz, anında gözünüzün önünde omletiniz

Yazının Devamı

BEYOĞLU’NA SAHiP ÇIK!

30 Temmuz 2011


Asmalımescit ve Mis Sokak’ın masalar toplatıldıktan sonraki hali.

Beyoğlu’nda yaşananlarla ilgili gelişmeleri şaşkınlıkla takip etmeye devam ediyoruz. Beklenen açıklama önceki gün Beyoğlu Belediyesi’nden geldi: “Beyoğlu’nda belediyemizin, işgaliyelerle ilgili başlattığı uygulama; medeniyetler sahnesi olan Beyoğlu’nun; bu mirasını güçlendirmek, kamu yararını korumak için zorunlu olarak başlatılmıştır. Beyoğlu’nda, işgaliye uygulamasından yararlanan işletmecilerin; haksız, sınırsız, ticari ve toplumsal etiğe uymayan yöntemlerle çalışmasına müsaade edilmesi beklenemez.”
Peki ama bu işletmecilere işgaliye için izin veren ve bunun parasını da alan aynı Belediye değil mi?
Açıklama şöyle devam ediyor: “Bu işletmecilerin; müşterilerini haksız kazançlarının canlı kalkanı yaparak, kamu düzenini bozması kabul edilebilir değildir.”
Zabıtanın, Çevik Kuvvet’in müşteri varken müdahale etmesinin nedeni de böyle açıklanıyor. Meğer işletmeci müşteriyi canlı kalkan olarak kullanmış. Sonra soru cevap bölümüyle aydınlatılıyoruz.

Yazının Devamı

Beyoğlu’na dokunma!

27 Temmuz 2011

Beyoğlu’nda yaşananları dehşetle izliyorum. Yıllardır Asmalımescit’te yaşayan bir arkadaşım olay yerinden ilk fotoğrafları gönderdiğinde bile inanmakta güçlük çektim. Masalar, sandalyeler devrilmiş, platformlar sökülmüş. Müşteriler de, işletmeciler de şaşkın. Tamam, herkes sokaklara yayılan yeme-içme mekanlarına bayılmak zorunda değil. Tamam, Asmalımecit’te yürürken kalabalıktan fenalık geçirdiğimiz, şikayet ettiğimiz de oluyor. Ama bu yapılanları yine de haklı çıkarmıyor. Bir şeye ya baştan izin verilmemeli ya da bir değişiklik yapılacaksa bir düzen içinde olmalı. Nedeni basit, kırıp dökerek yapılan her şey insanı haklıyken bile haksız durumuna düşürebiliyor.


Belediye operasyonu Beyoğlu’nda böyle görüntülere sahne oldu:Koreli turist, neler olduğunu habercilere sordu. Operasyonkapsamında, bazılarında turistlerin de oturduğumasalar boşaltılıpzabıta araçlarına kondu. Ne olduğunu anlamaya çalışan turistlerseşaşkındı.

İşletmeciler ne diyor?
Şimdi işletmecilere bağlanalım. Olanları kendi ağızlarından dinleyelim. Pazar gecesi zabıtadan el yazısıyla yazılmış bir tebligat geliyor. Peki ama tebligatta ne yazıyor? “Belediyemiz tarafından işyerlerinizin ön

Yazının Devamı