Kulüp milliyetçiliği

14 Kasım 2002


<#comment>İnternette taraftar siteleri coşmuş durumda... Fenerbahçe - Panathinaikos maçı fanatik Galatasaraylılara "Yunan’ı tutarım da Fener’i tutmam" iddiasını kanıtlanma şansı verdi.
Dün Cimbomlulara ait bir internet forumunda "Acilen Yunan bayrağı gönderin" çağrısı vardı.
***
Her ne kadar Fener - GS rekabeti bu iki takımın tarihi kadar eskiyse de, bilebildiğim kadarıyla şimdiye kadar takım histerisi, milli hislerin hiç bu kadar önüne geçmemişti.
"Ezeli rakipöten ne kadar nefret edilirse edilsin, "ebedi düşman"a karşı oynuyorsa hiç olmazsa sessiz kalınırdı. Hele milliyetçi hissiyatın en çok yükseldiği Yunan maçlarında Türk seyircisinin mavi - beyazlı renklere alkış tutması akla bile gelmezdi.
Kırmızı - beyaz bayrak, her daim takım sancağının önünde yürürdü.

Yazının Devamı

Çekilmiş liderin güncesi

12 Kasım 2002

4. Kasım. PazartesiHepsi bu mu? Yazıklar olsun! Nankörler!..Dış mihrakların komplosu bu... Medyanın oyunu... Ah o reklamcıları bir elime geçirsem? Yazacak halim yok. Öbürlerinin kararını bekleyeceğim.5. Kasım. SalıHain genel sekreter çıkmış konuşuyor. "Çekilmeli"ymişim. Niye çekilecekmişim? Benden iyisini mi bulacaklar? Tabii yerimde gözleri var. Basını çağırıp "çekileceğimi" açıkladım. Ayna karşısında defalarca prova yaptığım halde okurken ağlayamadım. Acilen kapıda "Geri dön" diye ağlayacak partililer toplamalıyım.6. Kasım. ÇarşambaBeceriksizler. Öyle kötü ağladılar ki, haber bile olmadı.Ben de radyoyu arayıp adımı vermeden kendim için, "Geri dön, geri dön / ne olur geri dön"ü istedim. Ne güzel şarkı!..Evden çıkamıyorum. Perde aralığından bakıyorum. Gazeteciler yok. Kameralar nerede? İstifa ettik, umurlarında değil. Vazgeçsem? "Ben aslında Seçim sonuçlarına bakıp istifade ediyorum demiştim, istifa anlaşılmış" desem?..7. Kasım. PerşembeTelevizyonun zap tuşu bozuldu, izleyemiyorum.Gazetenin bulmacası da ne zormuş...Sevenlerim çiçek yollamış; kaktüs sevdiğimi nerden çıkarmışlar.8. Kasım. CumaPartinin çaycısı olacak alçak gelip birikmiş alacaklarını istedi.Fırsatçı berberim de

Yazının Devamı

Çekilmiş liderin güncesi

12 Kasım 2002


<#comment>3. Kasım. Pazar Tedirginim. Kör olası anketçiler barajı aşamayacağımı yazıp duruyor. Bu gece görecekler günlerini... Ne olur ne olmaz diye iki açıklama yazdım. Biri "Sevgili halkıma minnettarım" diye başlıyor, "Başarı örgütümüzün" diye bitiyor. İkincisi "Millet bize muhalefet görevi verdi" diye başlayıp "Sorumlu benim" diye bitiyor.
4. Kasım. Pazartesi
Hepsi bu mu? Yazıklar olsun! Nankörler!..
Dış mihrakların komplosu bu... Medyanın oyunu... Ah o reklamcıları bir elime geçirsem? Yazacak halim yok. Öbürlerinin kararını bekleyeceğim.
5. Kasım. Salı
Hain genel sekreter çıkmış konuşuyor. "Çekilmeli"ymişim. Niye çekilecekmişim? Benden iyisini mi bulacaklar? Tabii yerimde gözleri var. Basını çağırıp "çekileceğimi" açıkladım. Ayna karşısında defalarca prova yaptığım halde okurken ağlayamadım. Acilen kapıda "Geri dön" diye ağlayacak partililer toplamalıyım.

Yazının Devamı

Yaşasa dinde reform yapacaktı

10 Kasım 2002

60 yıldır yayımlanmayı bekleyen hatıralarının ilk bölümü, günü gününe tutulan notlardan oluştuğu için tarihi belge niteliği taşıyor.Kitabının ikinci bölümü ise Atatürkün kişiliği ve özel hayatına dair birbirinden ilginç ayrıntılar veriyor. Atatürk araştırmacılarının nicedir beklediği Hüsrev Geredenin anıları (Literatür Y. 2002) nihayet çıktı. Gerede, 1919 Mayısında Mustafa Kemal Paşa ile Samsun yolculuğuna katılmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinde, ilk Mecliste, iç isyanların bastırılmasında görev almış, Cumhuriyet kurulduktan sonra da büyükelçi olarak görev yapmış kilit isimlerden biri... "ALLAHA İNANIR MISINIZ?" Hüsrev Gerede Tahran Büyükelçisi...Eşiyle Ankaraya geldikleri bir gün Atatürk tarafından Çankaya Köşküne yemeğe davet ediliyor.Atatürk, Geredenin eşi Lamia Hanımı sağına oturtuyor. Lamia Hanım, Avrupada yetişmiş, Batı dillerini ve yaşam biçimini öğrenmiş, ancak dini inançlarını yitirmemiş bir kadın.Sofrada rakı olmaması herkesi şaşırtıyor. Bunun nedenini Gazi, Lamia Hanıma dönerek şöyle açıklıyor:"Hanımefendi, siz rakıdan hoşlanmazmışsınız. Bu akşam şerefinize şampanya içeceğiz."Lamia Geredenin babası Galip Kemali Beyin Atatürkün yakın çevresi tarafından "Padişah

Yazının Devamı

‘Yaşasa dinde reform yapacaktı’

10 Kasım 2002


<#comment>
Atatürk araştırmacılarının nicedir beklediği Hüsrev Gerede’nin anıları (Literatür Y. 2002) nihayet çıktı. Gerede, 1919 Mayısı’nda Mustafa Kemal Paşa ile Samsun yolculuğuna katılmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinde, ilk Meclis’te, iç isyanların bastırılmasında görev almış, Cumhuriyet kurulduktan sonra da büyükelçi olarak görev yapmış kilit isimlerden biri...
60 yıldır yayımlanmayı bekleyen hatıralarının ilk bölümü, günü gününe tutulan notlardan oluştuğu için tarihi belge niteliği taşıyor.
Kitabının ikinci bölümü ise Atatürk’ün kişiliği ve özel hayatına dair birbirinden ilginç ayrıntılar veriyor.

"ALLAH’A İNANIR MISINIZ?"

Yazının Devamı

Asr-ı ihanet

9 Kasım 2002

Araştırmalar, "Her zamanki partime oy verdim" diyenlerin hızla tükendiğini, 41 milyon seçmenin 11 milyonunun "Bir de bunu deneyeyim" düşüncesiyle parti değiştirdiğini gösteriyor.Bunlara "yüzer - gezer oylar" deniliyor.Seçmen, fırtına görmüş köksüz ağaçlar gibi, her seçimde, kitleler halinde o partiden bu partiye savrulup göçüyor. Bir seçim baş tacı ettiğini, bir sonrakinde ayak altında eziyor.Aşkta olduğu gibi, siyasette de delice tutkunun, körü körüne bağlılığın, mezara kadar birlikteliğin, üstüne gül koklamamanın, bir yastıkta kocamanın devri geçiyor."Sadakatin çağı bitiyor."***Yıllar önce bir yazımda Barbi bebekleri üreten şirketin "Kullanılmış bebeğinizi getirin, düşük bedelle yenisiyle değiştirelim" çağrısına değinmiş, çocukların koşa koşa gidip bebeğini değiştirmesinin, bizim gibi oyuncağına ölesiye bağlı yetişmiş kuşaklar için ne kadar hayret verici olduğundan dem vurmuştum.Alvin Toffler "Şok" kitabında bu tavrı "Kullan - at toplumu olduk" diye açıklıyordu.Dün bebeğini yenisiyle değiştiren çocuklar, bugün seçmen oldu; her seçimde partisini değiştiriyor.Sadece partisini mi?Liderini, memleketini, görüşünü, eşini, dostunu da...Toplumsal hareketliliğin ve değişimin inanılmaz

Yazının Devamı

Asr-ı ihanet

9 Kasım 2002


<#comment>Bir süredir "kadın - erkek ilişkileri"nde tartışıp durduğumuz ihanet meselesi, son seçimde "seçmen - parti ilişkileri"nde de boy gösterdi.
Araştırmalar, "Her zamanki partime oy verdim" diyenlerin hızla tükendiğini, 41 milyon seçmenin 11 milyonunun "Bir de bunu deneyeyim" düşüncesiyle parti değiştirdiğini gösteriyor.
Bunlara "yüzer - gezer oylar" deniliyor.
Seçmen, fırtına görmüş köksüz ağaçlar gibi, her seçimde, kitleler halinde o partiden bu partiye savrulup göçüyor. Bir seçim baş tacı ettiğini, bir sonrakinde ayak altında eziyor.
Aşkta olduğu gibi, siyasette de delice tutkunun, körü körüne bağlılığın, mezara kadar birlikteliğin, üstüne gül koklamamanın, bir yastıkta kocamanın devri geçiyor.
"Sadakatin çağı bitiyor."

Yazının Devamı

ODTÜde bir devrimciyle

7 Kasım 2002

Tamamen tesadüfen, polisin gösterici öğrencileri acımasızca copladığı bu 6 Kasımda ODTÜdeydim.Yanımda ODTÜlü bir "delikanlı" vardı:Atilla Keskin...***Keskin, 1960larda ODTÜ İdari İlimler öğrencisiydi. 1969da Fikir Kulübü Başkanlığı yapmış, Hüseyin İnanla, Yusuf Aslanla, Sinan Cemgille, Deniz Gezmişle "çocuklar gibi şen" akınlara katılmıştı.Sonrası; El Fetih kampları... Diyarbakır Cezaevi... THKO davası...Keskin, Denizlerle aynı davada idamla yargılanmıştı.Derken "o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler".Keskin ise idama uğurladığı yoldaşlarının ardından, 4 yıl daha içeride yattı, sonra sürgüne çıktı.Giderken kulaklarında arkadaşı Hüseyin İnanın idama giderken vasiyet ettiği "Oğlun olursa benim adımı koy" diyen sesi çınlıyordu.***Çeyrek asırdır dışarıda yaşayan Atilla Keskin 3 yıl önce "Acılara Yenilmeyen Gülümseyişler" (Güdaş, 1999) başlığıyla anılarını yazdı. Bir dönemin en insani ayrıntılarını bütün sıcaklığı ve içtenliğiyle tarihe kaydetti.Kitabı okuduğumdan beri buluşacağımız günü kolluyordum.Deniz Gezmiş ve THKO konusunda birlikte çalışmayı umuyordum.Nihayet geçen hafta TÜYAP için Türkiyeye geldi. Dün birlikte Ankara Karşıyaka Mezarlığına "eski dostlar"ı ziyarete

Yazının Devamı