Meclis Başkanı bir komünist?

31 Ekim 2002

Yüzde 10 engelli koşan DEHAP, eğer barajı aşmayı başarırsa Meclise girecek ve onun İstanbul 1. bölge adayı, 87 yaşındaki Mihri Belli, en yaşlı milletvekili sıfatıyla, yenisi seçilene kadar Meclis Başkanlığına vekalet edecek.Tahayyül edebiliyor musunuz?Türkiyenin 2 numaralı koltuğunda bir komünist!Ne günlere geldik!.. Evet, olabilir! Seçim sonrası kimin başbakan olacağı belli değil ama, Meclis Başkanlığı kürsüsüne kimin oturabileceği aşağı yukarı "belli". Burası Türkiye! Onun inanılmaz yaşam öyküsüyle o dönemde tanıştım.Kurtuluş Savaşının Trakya direnişçilerinden Mahmut Hayrettin Beyin oğlu Mihri Belli...Amerikada iktisat tahsil etmiş, komünizmle orada tanışmış, Amerikan komünist partisine girmiş,Sonra Türkiyede TKP saflarına katılmış. Her komünist gibi, tutuklanmış, yargılanmış, sürgüne yollanmış,Yunan iç savaşında savaşmış, yaralanmış, Sovyetlerde tedavi görmüş,1944te Süleymaniye avlusuna "Saracoğlu hükümeti faşisttir" diye pankart asmış,51 tevkifatında yeniden tutuklanmış, işkencelerden geçirilmiş,1979da uğradığı silahlı saldırıda ölümden şans eseri dönmüş ve neticede Türkiye soluna damgasını vurmuş bir eski tüfek...İnsan böyle bir biyografiyle Meclis başkanı olabilir

Yazının Devamı

Meclis Başkanı bir komünist?

31 Ekim 2002


<#comment>Evet, olabilir! Seçim sonrası kimin başbakan olacağı belli değil ama, Meclis Başkanlığı kürsüsüne kimin oturabileceği aşağı yukarı "belli".
Yüzde 10 engelli koşan DEHAP, eğer barajı aşmayı başarırsa Meclis’e girecek ve onun İstanbul 1. bölge adayı, 87 yaşındaki Mihri Belli, en yaşlı milletvekili sıfatıyla, yenisi seçilene kadar Meclis Başkanlığı’na vekalet edecek.
Tahayyül edebiliyor musunuz?
Türkiye’nin 2 numaralı koltuğunda bir komünist!
Ne günlere geldik!..

Yazının Devamı

Avrupadan kopmayacağız

29 Ekim 2002

Birazdan cumhuriyet ilan edilecekti. Gazinin Cumhurbaşkanı olmasına birkaç saat kala verdiği o son demeç bugün için de önemlidir. Çünkü dikkatle okunduğunda, içinde "lider"in, yeni rejim hakkında Batı dünyasına verdiği bir mesaj vardır: 29 Ekim 1923 günü bir pazartesiydi... Mustafa Kemal Paşa o gün öğleden sonra Ankaradaki Fransız yazar Maurice Pernotyu kabul etti. "BAĞLAR KOPMAMALI" Bu demecin ardından yapılan Anayasa değişikliği oylamasında Türkiye devletinin yönetim biçiminin "cumhuriyet" olduğu maddesi, oybirliğiyle kabul edilmiştir. "Osmanlı İmparatorluğu, Batıya karşı elde ettiğimiz başarılardan çok gururlanarak, kendisini Avrupa uluslarına bağlayan bağları kestiği gün, düşüşe başlamıştır. Bu, bir hataydı. Bunu tekrar etmeyeceğiz. Bizim vücutlarımız Doğuda ise de düşüncelerimiz Batıya dönük kalmıştır." KIL PAYI KABUL EDİLDİ Muhalifler gelmemiştir. Hatta denge o kadar kritiktir ki, Anayasa değişikliği için gerekli çoğunluğun tehlikede olduğu anlaşılınca, o güne kadar hiç Meclise gelmemiş 9 milletvekili apar topar çağrılıp yemin ettirilmiş, gerekli rakama ancak bu sayede ulaşılabilmiştir. Ertesi günkü gazeteler kararın yarattığı şaşkınlığı gösteren kimi demeç ve makalelerle

Yazının Devamı

Avrupa’dan kopmayacağız

29 Ekim 2002


<#comment>
29 Ekim 1923 günü bir pazartesiydi... Mustafa Kemal Paşa o gün öğleden sonra Ankara’daki Fransız yazar Maurice Pernot’yu kabul etti.
Birazdan cumhuriyet ilan edilecekti. Gazi’nin Cumhurbaşkanı olmasına birkaç saat kala verdiği o son demeç bugün için de önemlidir. Çünkü dikkatle okunduğunda, içinde "lider"in, yeni rejim hakkında Batı dünyasına verdiği bir mesaj vardır:

"BAĞLAR KOPMAMALI"
"Osmanlı İmparatorluğu, Batı’ya karşı elde ettiğimiz başarılardan çok gururlanarak, kendisini Avrupa uluslarına bağlayan bağları kestiği gün, düşüşe başlamıştır. Bu, bir hataydı. Bunu tekrar etmeyeceğiz. Bizim vücutlarımız Doğu’da ise de düşüncelerimiz Batı’ya dönük kalmıştır."

Yazının Devamı

Avcı

27 Ekim 2002


<#comment>Ne baş döndürücü, ne baştan çıkarıcı şey şu insan teni:
Birbirine değmeye görsün; "avcı"yı, av haline getiriyor bir anda...
"Nuh" tufanından beridir, şehvetin büyülü ormanı, yolunu şaşırtıp kendi kurduğu tuzaklara sürüklüyor insanı...
...dağınık yatakların kapanında şahin kanatlarını kırıyor.
***
Ah o yasak meyvenin bütün yasakları unutturan, karşı konulmaz lezzeti!..

Yazının Devamı

Afiş yarışı: İyi, kötü ve hırçın...

26 Ekim 2002

Ne kampanyaların gümbürtüsü, ne göz alıcı afişler, ne sürpriz çıkışlar... Mitinglerin, TV tartışmalarının, polemiklerin, parti şarkılarının da eski tadı yok.Neredeyse "apolitik" diyebileceğimiz bir politik ortam var. Önceki seçimleri bilenler farkındadır; sandığa bir hafta kaldı, lakin hala seçim havası yok ortada... Kötü kampanya Bir yanda, lideri deterjandan farklı görmeyen imaj mühendislerinin 30 model bir propaganda tekniğini, TV, radyo, cep telefonu, internet, konser desteğiyle sürdüren bombardımanı...Öte yanda son anda karar verilmiş bir seçime hazırlıksız yakalanan reklam şirketlerinin, eski moda, sıradan, baştan savma afişleri...Mitterrandın reklamcısı olarak ünlenen Jacques Seguela, "İyi bir kampanya partiye oy kazandırır mı, emin değilim; ama kötü bir kampanyanın partinin canına okuduğundan eminim" demişti.Bu seçimde, bu söz de sınanmış olacak. Bu seçimde modern lider pazarlama teknikleriyle, geleneksel siyasal reklamcılık yarışıyor. "Ampullü parti" AKP, seçmene kendini anlatan, herkesi kucaklamaya çalışan, olumlu mesajlarla yüklü bir kampanya yürütüyor."Türkiyenin dünü, bugünü, yarınıyız" diyor. Mevlanayı, Yunusu, Pir Sultanı sahipleniyor.Başarıya ve güvene susamış

Yazının Devamı

Afiş yarışı: İyi, kötü ve hırçın...

26 Ekim 2002


<#comment>Önceki seçimleri bilenler farkındadır; sandığa bir hafta kaldı, lakin hala seçim havası yok ortada...
Ne kampanyaların gümbürtüsü, ne göz alıcı afişler, ne sürpriz çıkışlar... Mitinglerin, TV tartışmalarının, polemiklerin, parti şarkılarının da eski tadı yok.
Neredeyse "apolitik" diyebileceğimiz bir politik ortam var.

Kötü kampanya
Bu seçimde modern lider pazarlama teknikleriyle, geleneksel siyasal reklamcılık yarışıyor.

Yazının Devamı

"Kapatıyorum... kapaaattt..."

24 Ekim 2002

Serbest Fırka kapatılacağını anlayınca kendini feshetti.Demokrat Parti daha güçlü geldi.Demokrat Partiyi kapattılar.Adalet Partisi daha güçlü geldi.Adalet Partisini kapattılar.Anavatan Partisi daha güçlü geldi.Aynı sıralama Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi, Saadet Partisi için de yapılabilir.Her gelen, gideni arattı.60 yıllık bunca deney bile öğretemedi bize, "parti kapatmanın bir akımı durdurmaya yetmeyeceğini, tersine daha da güçlendireceğini." Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kapattılar. Serbest Fırka daha güçlü geldi. Seçmen cayar mı? Seçime 10 gün kala, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu Anayasa Mahkemesinde en güçlü iktidar adayı AKP için kapatma davası açıyor."Bakın bu adama başbakanlık vermiyoruz, partisini de kapatacağız zaten" tehdidiyle seçmen yıldırılmaya, -tabii AB yolu da tıkanmaya çalışılıyor.Peki bu yöntem sonuç verir mi?Oy verdiği partinin bir türlü iktidar şansı bulamaması, seçmeni caydırır mı?Yoksa yasaklıyı mazlum durumuna düşürüp hepten güçlendirir mi? Şimdi de Tayyip Erdoğanın sandıkta durdurulamayacağı anlaşılınca, bel altı son çırpınışları izliyoruz. 4 Kasım sendromu 12 Eylülden sonra ilk seçim 6 Kasım

Yazının Devamı