EVET... O gece bu gece... Karşıyaka’mız çok önemli bir finale çıkıyor. İzmir’in tek yürek olduğunu hissediyorum. Her zaman söylüyorum. İzmir’in Süper Lig’de olmaması büyük bir eksikliktir. Altay, Kasımpaşa engelini aşabilseydi; bir İzmir finali olacaktı. Olmadı... Kısmet değilmiş.
Ama bu akşam Karşıyaka başarmalı. Yeşil- kırmızı renklere gönül verenler için değil, tüm İzmir için bunu başarmalı. Hadi çocuklar... Kalbimiz sizinle... Sonra hep birlikte Kaf Kaf çekelim. Kaf Kaf Kaf, Sin Sin Sin, Kaf Sin Kaf Sin Kaf...
Aşk engel tanır mı?
İZMİR Valiliği Engelliler Koordinatörü Rıza Mutkilioğlu’nu her Engelliler Haftası’nda köşemde konuk ediyorum. Bu sefer de çok güzel yazmış Rıza Mutkilioğlu... Bir engelli için aşk ne demektir hiç düşündünüz mü? Ve ne anlam ifade eder... İşte yanıtı.
* * *
“Engelliler ve aşk...”
Bizi, hayata bağlayan en önemli heyecanlardan biridir aşk. Aşkı birkaç cümleyle tanımlayamasak da gerçek olan şudur ki, başımıza geldiğinde her
SİYASETİN boşluğu merkezde...
AKP 2002’de iktidara gelirken; “Türkiye’nin partisi olacağını...” iddia etmişti.
2007’de yüzde 47’lik büyük başarının elde edildiği gece de Başbakan, otobüsün tepesinden “Oy vermeyenlerin de hükümeti olacağız” sözünü vermişti ama...
Ne sözler tutuldu, ne icraatlar bunu kanıtladı.
29 Mart’ta görüldü ki; seçmenin önünde bazı mecburiyetler var.
Alternatif yok.
Peki alternatif kolay çıkar mı?
UZUN zamandır görmediğim arkadaşlarımla buluştuk. İstanbul’dan, Ankara’dan gelmişlerdi. Neden mi?
Fenerbahçe - Beşiktaş maçı nedeniyle...
Öğle vaktinde Alsancak’ta oturup yemek yiyecek yer aradık. Sokak içleri bile doluydu.
Kordon aslında her gün böyle olmalı. Oteller...
En azından ben 20 - 25 arkadaşım için ricacı oldum.
İzmir için daha güzel bir şey olabilir mi? Ne diyoruz?
İzmir yaşanacak, eğlenecek, güzel vakit geçirilecek şehir... İyi de bunu nasıl yapacağız?
DEĞERLİ okurlarım...
Sık sık izin kullanan biri olmadım.
Belki yanlış...
Çünkü yoğun çalışan insanların kendini yenileyebilmesi için kendine zaman ayırması, günlük işlerinin dışında farklı şeylerle uğraşması gerekir.
Ama gazeteciliğin çalışma temposu böyledir.
Türkiye’nin gündemi çok sık değişir.
Ne kadar plan yapsanız da uygulayamazsınız.
ANNESİNİ altı yıl önce kaybetmişti.
O’nu çok özlemişti.
Burnunda tütüyordu. Üstelik 5 Mayıs annesinin yaş günüydü.
Anneler Günü’nü de yaklaşıyordu.
Biraz dolaşıp eski günleri düşünmek istedi.
Evi aradı, biraz geç geleceğini söyledi.
Eminim...
2002 şartları bugün için de geçerli değil mi?
Ne olmuştu o dönemde...
Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizinin içine girmiş; işsizlik artmış, sanayi dibe vurmuş, halkın morali sıfırlanmıştı.
Baştaki koalisyon hükümeti ekonomide yapısal değişimler için Kemal Derviş’i ABD’den getirmiş, güçlü ekonomiye geçiş programını IMF’yle birlikte yürütürken, bir yandan da siyasette güven aşılamaya çalışılıyordu.
Mümkün müydü?
Değildi...
Koalisyon çoktan çatlamıştı.
KONAK Belediyesi eski başkanı Erdal İzgi, 18 Mart 2009’da, yani seçimlerden 10 gün önce belediye başkan adaylarına bir uyarıda bulunmuştu.
İzgi, geçenlerde aradı.
Ve dedi ki...
“Bir gazeteci ve belediye başkanlığı yapmış bir kişi olarak söylediklerimin arkasındayım. Kriz kamuya giriyor, dikkat!...”
Peki İzgi neler söylemişti.
* * *
Hatırlatalım.
KONAK’I ikiye böldüler; Karabağlar’ı çıkardılar.
Bir asırdır “Konak’ta oturuyorum” diyenler; geceden sabaha Karabağlar’a bağlandılar.
Hatay’da oturan bazı arkadaşlarım dalga geçiyorlar.
“Ekmek almaya bir sokak öteye Karabağlar’a gidiyoruz” diyorlar.
Olacak iş mi?
Aynı şekilde Karşıyaka’yı da ikiye böldüler; Bayraklı diye yeni bir belediye yarattılar.
Soğukkuyu, Örnekköy, Şemikler birbirine girdi.