Son anketler gösteriyor ki, iktidar partisi AKP’de bir erime var.
22 Temmuz sonrasında yüzde 50’lerin üzerine çıkan oy oranı şimdi yüzde 34’lerde gibi gözüküyor.
Peki AKP’deki düşüş hangi partilere yarıyor?
Cevap şaşırtıcı...
Ne CHP’ye, ne MHP’ye...
İlginçtir; Meclis’teki bu iki partide de öyle gözle görülür bir yükseliş yok.
Meclis dışında kalanlarda ise kıpırdanma bile yok.
Alkışlamayan, teşekkür etmeyen bir toplumuz...
Keşke değerlerimizi onları yitirmeden anabilsek, hak ettiği ödüllendirmeyi yapabilsek...
Gecikmiş de olsa vefa göstermenin hele hele bu dönemde çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Mimarlar Odası İzmir Şubesi geçtiğimiz gün önemli bir sergiye ev sahipliği yaptı.
“Tarihin Dönüm Noktalarında Bir Yaşam: Mimar Kemalettin...”
İzmir’in çok önemli caddelerinden birine Mimar Sinan’dan sonra yapıtlarıyla toplum tarafından en çok tanınan ve saygı duyulan mimarlarımızdan biri olan Kemalettin Bey’in ismi verilmiş.
Çok da iyi olmuş.
Bu kentin dinamiklerine neler olduğunu zaman zaman sorguluyorum.
İzmir’in geleceğini çok yakından ilgilendiren bazı konularda ortak bir aklın yaratılamaması ve dün halletmemiz gereken problemlerin halının altına süpürülerek geleceğe taşımamız hepimize zaman kaybettiriyor.
İzmir göç alan ve sürekli büyüyen bir kent...
Ne yazık ki, geçmişin siyasileri ve bürokratları bugünleri göremediği için ortaya gerçekten de çok çarpık bir kent çıktı.
“Güzel İzmir” sözü herhalde şarkılarda kalacak gibi gözüküyor.
Elbette bu eleştirilerim sadece İzmir için de değil.
Örneğin İstanbul’un trafiğini nasıl çözeceğinize dair fikri olan var mı?
“İlçe belediyeler en az Büyükşehir kadar önemli” diye yazmıştım.
Bugün bir adım daha öteye gidiyorum.
Ve...
Diyorum ki...
İlçe belediyelerinin meclislerinde de, büyükşehir meclislerinde de görev alacak isimler bu seçimde ayrı bir önem kazanıyor.
Neden mi?
Sadece bu dönemden bahsetmiyorum; gelmiş geçmiş bütün seçimlerde başkan adayları dikkate alınmıştır, meclis üyeleri ise son dakika ve dengeler korunacak listelere dahil edilmiştir.
Hemen herkes partilerin Büyükşehir adaylarının kimler olacağını konuşuyor.
Bugünkü organizasyon yapısında ve mali yapıda Büyükşehir belediye başkanının çok önemli bir rolü olduğu ortada...
Ancak ilçeleri de unutmamak gerekiyor. İzmir’i örnek alalım.
Bayraklı, Karşıyaka’dan kopartıldı. Karabağlar da Konak’tan ayrıldı.
Çiğli’nin sınırları genişledi. Konak kıyıya hapsedildi, Karşıyaka da öyle...
Bornova iki arada bir derede bırakıldı.
Aslında hangi açıdan bakarsanız bakın tam bir komedi, tam bir skandal yaşanıyor.
Ekonomik kriz teğet geçer mi, geçmez mi? “Hamdolsun”la bu işleri halledebilir miyiz, halledemez miyiz göreceğiz. Bir yıldır hükümete uyarılar yapılıyor, eleştiriler getiriliyor.
ABD’den başlayan ve bütün dünyaya yayılan finansal krizin göstergeleri çok önceden bizde hissediliyordu. Belki hükümet de bunun farkındaydı ama yaklaşan yerel seçimler öncesinde durum idare edilmeye çalışıldı.
Ege’yi konuşalım. Organize sanayi bölgelerine bakalım.
İlk fireler tekstil sektöründe verilmeye başlandı. Dünyanın en büyük firmalarına üretim yapan tekstil şirketleri tek tek kapanmaya başlandı.
Bazı gruplar farklı sektörlerde faaliyet gösterdikleri için hükümet gibi yaptılar, işi idare ettiler. Baktılar ki, sonuç kötü olacak, B planı yapmadan üretimlerini durdurdular.
İzmir’in her yerinde atölyeler kapanıyor. Geçen hafta Denizli’deydim. Kentte çok büyük bir tedirginlik vardı. Nitekim Denteks ile ilgili haber gazetelere yansıdı.
Diyebilirsiniz ki, “Avrupa da tekstilden çıktı...” Doğrudur; Avrupa tekstilden uzaklaştı, üretim bizim gibi ülkelere geldi. Şimdi de Hindistan’a, Mısır’a, Çin’e kayıyor.
Öyle anlaşılıyor ki; adaylık sürecinde takvim biraz uzayacak.
Siyasi kulislerde AKP’nin bazı şehirlerde adaylarını Kasım ortası ya da sonu açıklayabileceği konuşuluyordu.
Şimdi ise aday listelerinin aralık sonu, belki de ocakın ilk haftasına kalabileceği söyleniyor.
CHP’nin Ankara’da Murat Karayalçın ismini netleştirmesinin bir başka anlamı var.
Genel seçimlerde DSP’yle seçim ittifakı yapan CHP’nin, yerel seçimlerde de benzer bir yol haritası izlemesi bekleniyordu.
Deniz Baykal, Karayalçın’ı Ankara Büyükşehir için ikna ederek solda bütünleşme adına önemli bir adım attı. Sıra DSP’yle devam eden görüşmelerin olgunlaşmasına geldi. Önümüzdeki bir-iki hafta gündemde bu konular yer alacak.
Soldaki ittifakın gidip gelmesinin en önemli nedeni; 22 Temmuz’da her iki tarafı da memnun etmeyen bir sonucun ortaya çıkmasıdır.
Hayat matematik değildir” sözümü haklı çıkartacak bir röportaj okudum geçenlerde...
Haber Ekspres’te Jülide Yurteri’nin Ayşe Tatari ile yaptığı röportajda hayata dair güzel yorumlar vardı. Zaman zaman köşemde İzmir’in yakından tanıdığı kişilerin yaşam ve başarı öykülerine yer vermeye çalışıyorum.
Ayşe Tatari de İzmir’in yakından tanıdığı simalardan biri.
Derishow’un İzmir temsilcisi olarak tanıdığımız Tatari, sanat ve kültür denince de ilk akla gelenler arasındadır.
Kendini, “Hayatımı mimar olmak üzere programlamış bir insanım” diye tanımlayan Tatari, yaşamla ilgili bütün seçimlerini de aslında buna göre yapmış.
Elbette bu hayatın renklerin içinde müzik de yer almış.
Hocaları “Keman çalmalısın” derken; o hep mimarlıktan bir şeyler kaçar diye resimle, plastik sanatlarla uğraşmış. Gitara epey emek harcamış. Ritim gitarcı ve üstelik şarkıcı olmayı kafasına koymuş. Hem mimar hem şarkıcı olmak düşlerini süslerken; babasının ısrarıyla müzik hobi haline gelmiş, mimarlık ise eğitim için tercih edilen alan...