İyi beslenmek, daha az yağlı bir vücut kadınların daha fazla ilgisini çekiyor. Temelde erkek vücudunun daha kaslı yapıda olup yağ oranının kadına göre düşük olması aslında doğal bir avantaj da yaratıyor. Erkeklerin vücudu kadına göre daha geç yağlanıyor, bu yüzden selülit problemi de genelde kadınların korkulu rüyası oluyor. Ama yağı az bir vücüda sahip olmak için az yağlı bir beslenme ne kadar etkili ve yağı azaltmak sağlıkla ne kadar ilgili, buna detaylı bakmak gerekiyor.
2009 nisan ayında yayınlanan bir makale, kadınların diyet programında yağ oranının düşürülmesiyle meme kanseri ilişkisi üzerinde duruyor. Bir yıllık uygulamanın ardından meme kanseri olan kişilerin beslenme programlarında yağ oranının azaldığı ve çalışma boyunca da bu oranın az tüketildiği görüldü. Bunlar kadınların kilolarının daha düşük seviyelerde kalmasını sağlamakla beraber, kanserin tekrarlamadığını göstermiştir.
National Cancer Institute tarafından yayınlanan çeşitli makalelerde de, düşük yağlı diyetlerin meme kanserinin tekrarlanması şansını azalttığı belirtiliyor. Gerçek böyleyken, ‘düşük yağlı beslenme’ üzerinde durmak faydalı olacaktır. Düşük yağlı diyet kansere karşı koruyucudur, ancak bu
2009 yılının mart ayında Amerikan Diyetisyenler Birliği dergisinde yayınlanan bir çalışma “Ailelerin hangi tutumları çocuklarının beslenme programlarında başarılı ya da başarısız olmasına sebep oluyor?” sorusuna yanıt veriyor: “Ailenin önemli görevlerinden biri ‘yakın ilişki kurmak ve çocuklarını duygusal olarak beslemektir’. Ailenin çocuklarıyla uyumlu ve yakın ilişkide olması ve çocuklarını duygusal olarak beslemesi (yakın olma, koruyucu olma, sıcak olma), ergenlerin kiloyla bağlantılı sağlık durumlarıyla ilişkilidir.
Aileyi daha işlevsel hale getiren bu tutumların, geleneksel kilo verme programlarına dahil edilmesiyle, ergenler bazı kazançlar elde ediyor. Peki bu kazançlar neler?
SORU: 53 yaşındayım, dört yıl önce menozopa girdim ve hayli kilo aldım. Boyum 1.61 cm, kilom 78. Bütün gayretime rağmen uygun bir şekilde kilo veremiyorum. Akşam üzeri arkadaş toplantılarım oluyor, en çok o öğünde kek-börek vb tüketiyorum. Tansiyon, şeker, kalp gibi sağlık problemim yok. Bana uygun bir diyet yazar mısınız? N.Ö.
N.Ö. Hanım, sağlığınızla ilgili bilgilenme çabanızı tebrik ediyorum. Bütün gayretlerinize rağmen, uzun süre diyet yapamadığınızı yazmışsınız. Akşamüstü toplantılarında ölçüyü kaçırdığınızı düşünürseniz, akşam yemeğini çok hafif geçirerek denge kurabilirsiniz. Akşamüstü arkadaş toplantılarında yediğiniz günler için size bir kek tarifi veriyorum.
YAĞSIZ ELMALI KEK
1/2 çay bardağı esmer şeker (veya diyabetikler için tatlandırıcı) ve 1 yumurtayı iyice çırpın. 1/2 çay bardağı light süt, 1 çay bardağı kepekli un, 1/2 çay bardağı dövülmüş ceviz, yarım paket kabartma tozunu ekleyin. 1 elmayı küp küp doğradıktan sonra hamura ekleyip son kez karıştırın. 170 derece fırında, yaklaşık 20-25 dakika pişirin.
Sizinle dört yıldır Milliyet sayfalarında buluşuyorum, 16 yıldır diyetisyenlik yapıyorum, binlerce danışanım oldu, yazdığım kitaplar vasıtasıyla size ulaştım, hatta bazen alışverişte, tatilde, kuaförde bile beslenmeye dair merak edilen birçok konuda soruları yanıtlıyorum. Bu cevaplar bazen birbirinin tekrarı gibi anlaşılabilir. Hatta diğer meslektaşlarımın bilgileriyle de paraleldir. O nedenle bugünkü yazıma bir anekdotla başlayacağım.
“Dediklerimi yapana kadar”
Kişisel gelişimine meraklı biri, uzun yıllar yaşadığı ABD’de bir motivasyon ustasının (John Maxwell) tüm kitaplarını ve seminerlerini takip ediyormuş. Hatta bu pahalı seminerlere katılabilmek için ikinci bir işte bile çalışmış. Birkaç sene sonra seminerin kategorisi ‘kişisel gelişim’, ‘liderlik’, hatta ‘müşteri memnuniyeti’ de olsa, paylaşılan bilgilerin çoğunun birbirine benzediğini fark etmiş.
Arkadaşım da, “Ben bu seminerlere boşuna mı geliyorum? ” diye düşünmeye başlamış. Bir seminerin sonunda ‘Usta’nın yanına giderek, “Hangi konuda olursa olsun hiçbir seminerinizi kaçırmıyorum. Tüm kitaplarınızı da okudum. Siz genelde hep aynı şeylerden bahsediyorsunuz. Bu ne zamana kadar böyle devam edecek?” demiş. Mr Maxwell
Merhaba ben Defne. Yaşım 10, kilom 45, boyum 1 metre 42 cm. Küçük olabilirim, ama kilolarımdan memnun değilim. Kahvaltıda canım hiçbir şey çekmiyor. Ama ara mönüde yani bize göre ikinci ders teneffüsünde çok acıkıyorum. Arkadaşlarımın elinde sürekli cips, kraker, çikolata vb. şeyler var. Benim de canım çekiyor. Dayanamıyorum. Aynı zamanda ben rejim yapmıyorum, yani zayıflamaya değil sağlıklı beslenmeye önem veriyorum. Çikolata, cips, soslu mısır, yağlı yiyecekler, kola, gazoz, pasta, patates kızartması, hamburger, çubuk kraker gibi şeylere hiç dayanamam. Görünce hemen ağzım sulanır. Bu doğal değil, ama kendime hakim olamıyorum. 10 yaşında bir kız çocuğu, yani benim için bir liste hazırlar mısınız?
HİÇBİR ÖĞÜNÜ ATLAMA
Sağlıklı beslenmeye önem verdiğin ve bu konuda bilgi almaya gayret ettiğin için seni tebrik ediyorum. Evet, yaşın sadece 10 ama oldukça bilinçlisin. Doğru yoldasın, bu yolda devam et. Yaşa göre kilona baktığımızda biraz fazla gözükmekle beraber, senin de söylediğin gibi sağlıklı beslenmeye dikkat eder ve spor yaparsan kısa zamanda ideal kilona kavuşursun. Kahvaltıda canının hiç bir şey çekmediğini yazmışsın. Ancak ikinci ders aralığında bu kadar çok acıkmanın
Diyet ve beslenme konusu anne karnında başlayıp, bize ömür boyu eşlik ediyor, bu süreçte beslenme biliminin farklı tarafları farklı bireylerin dikkatini çekiyor. Genel olarak zayıflama, sağlıklı yaşam, uzun ömür, genç kalma gibi konular ilgi çekse de hayatta kalması beslenme tipine bağlı olan birçok kronik durum ve hastalık var. Bugün farklı bir konu seçtim bu yüzden: ‘Otizm ve beslenme’. Bu konuda ilk kez bir okurumuzdan soru geldi, biz de Mezura ekibi olarak 2009 Nisan ayında Amerikan Diyetisyenler Derneği Dergisinde (JADA) yayımlanan bir makaleyi temel alıp son araştırmaları da gözden geçirerek bugünkü yazımızı hazırladık.
OTİZM NEDİR?
Otizm genelde otizm spektrum bozukluğu olarak geniş bir yelpazede görülür. Otizmi olan kişiler çoğunlukla birbirlerinden farklı özellikler gösterip, yelpazenin farklı açılarını oluşturur. Hayat boyu devam eden kompleks bir rahatsızlık olan otizm, bireyin iletişim ve sosyal işlevselliğini engeller.
BİRÇOK FARKLI BESLENME YÖNTEMİ ÖNERİLİYOR
Otizm tedavisinde kullanılan kapsamlı ve yoğun eğitici program, gelişimsel terapiler ve davranışsal tedaviler içeriyor. Ailelere birçok farklı beslenme yöntemi öneriliyor. Bunlar, alerjenik yemeklerin
Yüksek tansiyon (hipertansiyon), sıklıkla karşılaşılan bir halk sağlığı problemidir, tedavi edilmediğinde, pek çok hastalığa zemin hazırlar. Biliyoruz ki hipertansiyon oluşumunda beslenme şekli etkili, bu nedenle uygun bir beslenme planıyla kan basıncı düşürülebiliyor. Son yıllarda daha önce de bahsettiğim DASH adı verilen bir beslenme modelini hipertansiyonun tedavisinde kullanıyoruz. DASH’in açılımı şu: ‘Hipertansiyonu düşürmede diyetsel yaklaşımlar’ (Dietary Approaches to Stop Hypertension)
Gıdalarla sodyum alımını önleyin
Bu beslenme planında hedef; gıdalarla alınan sodyum miktarını azaltırken aynı zamanda yetişkinler için yeterli ve dengeli bir beslenme planı oluşturmak. Sodyum, hipertansiyonun oluşumunda önemli bir mineraldir. Sofra tuzunun yaklaşık yarısı sodyumdan oluşur. Hipertansiyon için beslenme planı doymuş yağlardan, kolesterolden ve katı yağlardan fakir, meyve, sebze ve az yağlı süt ve süt ürünlerinden ise zengin olacak şekilde düzenlenir. Bu planda tam tahıl ürünleri, balık, kümes hayvanları ve yağlı tohumlar (fındık, badem gibi) da kullanılır. Ancak kilonun kontrolü de önemlidir. Yapılan bazı araştırmalara göre vücut ağırlığı normalin üzerindeyse, yüzde 10’luk
Pazar günü yayınladığımız senin diyetin hangisi köşemize okurlarımızdan o kadar çok hikaye, soru ve mektup geliyor ki her hafta hangisine cevap verip hangi diyeti yayınlayacağımıza karar vermekte zorlanıyoruz. Bugün bu mektuplardan birini gönderen ve yazısında diğer mektuplardaki benzer sorulara yer veren okurumuza Mezura Kliniği psikoloğumuz Sevilay Sitrava Günenç ile birlikte yardımcı olmaya çalıştık. Sizlerin de kendinize dair bir şeyler bulacağınızı düşünüyorum.
OKUR MEKTUBU
Sayın Dilara Hanım ben 38 yaşında 1.63 boyunda 58 kiloyum. Bel çevrem 88 cm. Bundan üç sene önce 53 kiloydum bilinçsizce hiç yemeyerek altı ayda beş kilo verdim. 48 kilo olunca adetten kesildim. Aç gezdim kilo alacağım diye yemek yerken korktum, iki seneyi zor tamamladım. Her şeyi kendime yasaklamıştım çok mutsuz ve sinirliydim. Geçen sene hipertroid tanısı kondu ilaçlarla 56 kilo oldum. Sizin ‘Afiyetle Diyet’ kitabınızı aldım çok şey öğrendim. Yazın yüzerek, yürüyerek az yiyerek ve sizden öğrendiklerimle altı ayda altı kilo verdim. Şimdi ise bir ayda dört kilo aldım veremiyorum. Çok az yiyorum ve çok sıkı diyet yapıyorum. Her fırsatta bir iki saat yürürüm. Troit ilaçlarını da sekiz aydır