Üçlü paket krizi

29 Şubat 2000


       Türkiye'de topal bir demokrasi var, diyorduk.
       Niye topal?
      "Sol" ayağı yok.
       Artık kötürüm de diyebiliriz. Çünkü "merkez sağ"ı da yok.
       İkiye bölünen merkez sağ 18 Nisan'dan beri ne birinci parti, ne de ikinci...
       Öyleyse bir anlamda o da yok sayılır.

Yazının Devamı

Sokakta kurban yasak ya acısız kesim?..

27 Şubat 2000


       Küçük, büyük baş hayvanlar nasıl kurban edilmeli?
       Hatta mezbahalarda her gün kesilen hayvanlar nasıl kesilmeli?
       Son günlerde çok geç kalınmış bir tartışma konusu gündemde.
       Nedense hayvan severler bu tartışmaya gerektiği gibi ağırlık koyamıyor.
       Oysa kamuoyu yaratmak, yanlış kesime, hayvanlara acı veren kesime kesin olarak engel olmak herkesten önce onların görevi olmalı.
       * * *

Yazının Devamı

Erçel'den tavsiyeler!..

26 Şubat 2000


       Merkez Bankası Başkanı'nın kadınlara enflasyonu düşürme tavsiyesi: "Biber yemeyin."
       Neden? Çünkü biber 1 milyon lira olmuş.
       Erçel'in "Yemeyin fiyatı düşsün" dediği günün ertesi biber 2 milyon lira.
       Merkez Bankası Başkanı görünürde enflasyonla mücadele programının babası. Eğer Cottarelli olmasa buna biz de inanacağız. Ama herkes biliyor ki ekonominin patronu IMF'den Cottarelli.
       Ama madem görünürde sorumluluğu yüklenen Erçel'den başkası yok, öyleyse biz de içimizi ona dökelim.
       * * *

Yazının Devamı

Avrupa, kaş yapayım derken göz çıkartıyor

25 Şubat 2000


       Avrupa'dan tepki var.
       Güneydoğu'da HADEP'li 3 belediye başkanının önce gözaltına alınmaları sonra da tutuklanmaları nedeniyle. Şimdi buna eski yeni HADEP başkanlarının mahkumiyeti de eklenecektir.
       Avrupa, "azınlık" kelimesini sık sık kullanıyor. "Seçilmişler" kelimesine önem veriyor.
      "Hemen serbest bırakın" direktifi vermekten de geri kalmıyor.
      "Durumun, AB ile Türkiye ilişkilerini tehlikeye soktuğu" söylemleri de aba altından sopa işlevi için kullanılıyor.
       Son birkaç günde Türkiye'ye gelen Avrupalı bakanların uluslararası nezaket kurallarına uymayan tutum ve davranışları da konuya verdikleri önemi vurgulamak isterken saçmaladıklarını gösteriyor.

Yazının Devamı

Ecevit, Yılmaz'ın kulağını çekti

24 Şubat 2000


       Sonunda, Başbakan'ın Mesut Yılmaz'a karşı sabrı taştı. Gerilen ip kopma noktasına geldi.
       Ve Ecevit: "Bir genel başkan kendi partisinde uyum sağlayamıyorsa, liderliğinin gereğini yerine getiremiyor demektir" deyip kesip attı.
       Günlerdir cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çelişkili demeçler veren, önerilerde bulunan ve bir öyle bir böyle konuşarak herkesi şaşırtan, bu nedenle de "bunalımdan yararlanmak istiyor" dedirten ANAP lideri, koalisyon kurulduğundan beri ilk kez adeta sarı kart görmüş oldu.
       * * *
       NE tesadüftür ki, DYP lideri de Başbakan'la aynı anda Yılmaz'ı eleştiriyordu:
      "Yılmaz kriz avcılığı yapıyor. Kriz avcılığı ile nasıl başbakanlığı kaptımsa aynı şekilde cumhurbaşkanlığını da kaparım, diye düşünüyor.

Yazının Devamı

İran örneği

23 Şubat 2000


       Hizbullah vahşeti ve onu izleyen İran seçimlerinin sonuçları Türkiye'deki siyasal İslamcıları şaşırttı. Kafalarındaki planları bozdu.
       Savunmaları, propagandaları bir bakıma dayanaktan yoksun kaldı.
       Müslüman halkın büyük kısmını laikler diye bir kenara itip şeriatçı bir azınlığın diktasını savunanlar, bunun için gizli açık her yolu mubah görenler gerçeğin tokadını yedi.
       * * *
       İRAN seçimleri, bir rejimin referans olarak İslam'ı da alsa insan tabiatına aykırılık nedeniyle eninde sonunda iflas edeceğinin ipuçlarını verdi.
       İran'daki seçimlerde yüzde 83 oranındaki katılımın rejime bağlılık tezahürü olmadığı anlaşıldı.

Yazının Devamı

Demirel'in tumumu gizli oy, açık oy

22 Şubat 2000


       15 Şubat günü bu köşede "Demirel politikaya döndü, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili kampanyayı başlattı" demiştik.
       Yanılmamışız.
       Zagreb'e giderken uçakta yaptığı açıklama bunu hiç tereddüde yer bırakmayacak şekilde ortaya koydu.
       Demirel'in "Güniz Sokak'a inerim" cümlesinden anladığımız şu değil mi?
       Ben cumhurbaşkanı olmak istiyorum. Eğer beni Çankaya'da tutmazsanız, aşağı indirdiğinize sizi pişman ederim.
       DYP'yi, ANAP'ı, çok az da olsa MHP ve FP'yi hedef alıcı bir tavır.

Yazının Devamı

Yasak semtin hikayesi

20 Şubat 2000


       İsveç'ten Türkiye'ye kesin dönüş yapan Mehmet Ali Saygın, Moldovalı nişanlısı Alexanra'yı da İstanbul'a getirir.
       Akşam da Aksaray'daki arkadaşı Adnan Karataş'ın barına giderler.
       Ali ve nişanlısı diğer bazı kişilerle birlikte gözaltına alınır.
       Sonra erkekler bırakılır. Alexanra ve iki kadın ahlak bürosuna sevk edilir. Ali'nin nişanlısına "Nataşa" yani hayat kadını muamelesi yapılmaktadır. Alexanra'nın günahı sarışın bir Moldovalı olmaktır.
       Ali itiraz etmek ister ama polisin Ali'ye cevabı, daha doğrusu sorusu ilginçtir: "Bu kızı sen mi satıyorsun? Madem nişanlındı Aksaray yerine Etiler'deki barlara gitseydiniz."
       * * *

Yazının Devamı