Sabancı Üniversitesi

21 Ekim 1999


       Sabancı Üniversitesi'nin dün açılışı vardı.
       En dikkatimi çeken nokta öğretim üyelerinin listesi oldu.
       Yaklaşık 300 öğrencinin eğitime başladığı üniversitenin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi'nde 14, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde 19, Yönetim Bilimleri Fakültesi'nde 12, Temel Geliştirme Programı'nda 22 öğretim üyesi görev yapıyor. Bunların dışındakilerle toplam hoca sayısı 80'e varıyor.
       Bu demektir ki aşağı yukarı "dört" öğrenciye bir hoca düşüyor. Bu sayının hiçbir zaman "on"un üstüne çıkmayacağı hesap ediliyor.
       Bu öğretim üyelerinin gücünü belirten şu bilgi de ilgimi çekti:
       Fakültelerde görev alan öğretim üyelerinin ortalama akademik tecrübesi 15 yıl. 22 öğretim üyesinin yurtdışından doktora derecesi var. 3 öğretim üyesinin Türkiye Bilimler Akademisi üyeliği bulunuyor. 3 öğretim üyesi TÜBİTAK Bilim Ödülü, 2 öğretim üyesi TÜBİTAK Teşvik Ödülü ve 4 öğretim üyesi de Sedat Simavi Ödülü sahibi.

Yazının Devamı

Fedakarlıkta adalet

20 Ekim 1999


       2000 yılı bütçesinin hedefleri belli oldu.
       14 katrilyonluk bütçe açığından en çok etkilenenler dargelirliler, başta da memurlar.
       Sorumlular: "Bu bütçe, ülke ekonomisinin koşulları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır" diyor.
       Bu belki doğru, ama ya dargelirlinin içinde bulunduğu koşullar?
       * * *
       HÜKÜMET 2000 yılı için memur maaş zammını yüzde yirmi beş olarak açıkladı.

Yazının Devamı

Politikacıya güven ve Bakan Önal

19 Ekim 1999


       Türkiye'de güven sorunu var.
       Belki de geleneksel bir sorun; "babana güvenme" sözü bizim olduğuna göre...
       Ama bu güvenilmezlik sıralamalarında uzun süredir ilk sıraları politikacıların alması tüm ülkeyi ilgilendiren bir konu haline geldi.
      "Babana güvenme" cümlesi, "ülkeyi yöneten politikacıya hiç güvenme", haline dönüştüğü için, ülkedeki çıkmaz aşılamıyor.
       Oysa bu güvensizlik çemberini yaracak olanlar yine politikacılar olmalı.
       Zaman zaman onlar değil mi "politikacıyı aşağılamak, kötülemek, güvenilmez göstermek ülkeye yarar sağlamaz" diyen.

Yazının Devamı

Lafla yolcu gemisi yürümez

17 Ekim 1999


       İstanbul, orta boy bir ülke kadar büyük.
       İstanbul üniversiteler şehri, kültür şehri...
       İstanbul ticaretin, sanayiin kalbi.
       İstanbul sivil toplum örgütlerinin merkezi.
       İstanbul'da gelir düzeyi diğer bölgelere göre yüksek.
       İstanbul Türkiye'nin vitrini.

Yazının Devamı

Ankara'dan Kosova'ya anlamlı çıkarma...

16 Ekim 1999


       Türkiye, Kosova'ya çıkarma yaptı.
       Cumhurbaşkanı Demirel, Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu ve Cumhurbaşkanı Danışmanı eski Dışişleri Bakanı, Meclis Başkanı Hikmet Çetin.
       İlk kez bir Türk Cumhurbaşkanı'nın Kosova'ya gelmesi bizatihi önemli bir olay.
       Ama Genelkurmay Başkanı'nın ve diğer önemli kişilerin meydana getirdiği heyet bu önemli ziyareti birkaç kat daha önemli hale getiriyor.
       Cumhurbaşkanı Mamuşa'da halka hitap ederken "Türklerin birlik ve beraberliklerini bozmamalarını" istiyordu.
       Demirel'in bir önemli mesajı buydu.

Yazının Devamı

Hazıra konan özel üniversiteler

15 Ekim 1999


       Özel bir üniversitede, yani vakıf üniversitesinde ders veren bir hocanın gazetedeki yazısını okuyunca hayret ettim.
       Hoca ders verdiği özel üniversitenin kurucusu olduğunu da açıkılıyor.
       Yazı pek tabii özel üniversiteleri savunur mahiyette.
       Sayın profesör, orada ders vermenin İstanbul Üniversitesi Senatosu'nun kararına dayandığını da söylüyor.
       En ilginci de "Devlet yardımı alan vakıf üniversitelerini eleştirmiyorum. Ama biz bunun doğru bir şey olduğunu düşünmüyoruz" diyor.
       Yani; doğru olmayan şeyi yapanları eleştirmeme hoşgörüsünü de gösteriyor!..

Yazının Devamı

Halk darbeyi sevinçle karşılamış!..

14 Ekim 1999


       Geri kalmış ülkelerde istikrarsızlıklar darbeleri doğuruyor.
       Uygar Batı'da, çağdaş demokrasilerde darbe diye bir olgu yok. Oralarda sandık tek çare...
       Pakistan darbeler, müdahaleler bakımından dosyası kabarık bir ülke.
       Türkiye'den bile...
       * * *
       1947'de İngiliz hakimiyetinin son bulmasıyla başlayan süreçte, 1958'de Genelkurmay Başkanı Eyüp Han'ın darbesiyle normal siyasi hayat ilk darbeyi alıyor.

Yazının Devamı

Tüp geçit için tek yol mu var?

13 Ekim 1999


       "Boğaz tüp geçidi" bu k"şede 17 Ağustos depremi ışığında ele alındı.
       Sonra Sayın Prof. Dr. Semih S. Tezcan'ın ve İstanbul milletvekili Sayın Bülent Akarcalı'nın tüp geçit konusundaki görüşlerine yer verildi.
       Ulaştırma Bakanlığı'nın açıklaması onları takip etti.
       Şimdi bakanlığın açıklamaları ve bu işin uzmanlarından alınan bilgilerin ışığında konuya bir kez daha bakalım:
       Tüp geçit gibi çok önemli bir ulaşım altyapısının ekonomik ömrü en az 100 senedir. Yani tüp geçit, ağırlıklı olarak 2050'li yılların İstanbul'una hizmet verecektir. 1984'te yapılmış bir ulaşım etüdü, elbette 2050'li yılların dinamiklerine ışık tutamaz. Bu nedenle güney tüp geçidi yanlış ve eksik ulaşım verilerine oturtulmuş sayılabilir.
       * * *

Yazının Devamı