“Dün öyle, bugün böyle yarın Allah kerim...” dedik. Ve bunu bazı entelektüellerimiz için söyledik. Yani onlar, duruma göre, çıkarlarına göre yanlış konuşabiliyorlar demek istedik.
Aradan bir hafta geçti geçmedi ve HSYK (Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu) da buna paralel bir kararını açıklandı ve şaştık kaldık.
* * *
Meslekten ihraç edilen Savcı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihraç kararı kaldırıldı. Ve özel yetkileri elinden alınan Savcı Osman Şanal’ın özel yetkileri iade edildi. Sarıkaya Van Cumhuriyet Savcısı’ydı.
Şemdinli’de bombalanan Ümit Kitabevi ile ilgili soruşturmayı genişletmiş ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt’ı da “örgüt liderliği” ile suçlamıştı. Savcı Osman Şanal ise Erzurum özel yetkili savcısı iken Erzincan Cumhuriyet Savcısı İlhan Cihaner’i gözaltına almıştı. İlhan Cihaner ise o günlerde bazı cemaatler hakkında soruşturma yapıyordu. Peki, bu savcılar hakkında bu kadar kısa süre sonra iadeyi itibar kararını kim verdi. Görevden alan, HSYK (Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu) Yani alan da, veren de HSYK. Ve aradan da onlarca yıl geçmiş değil. Peki durumu nasıl açıklayacağız. Böyle şey olur mu? Ya ilk karar doğrudur, ya da ikinci karar... HSYK üyeleri
Yarın Allah bilir... Bu ülke ne çektiyse ikiyüzlü “enteller”den çekti.
Entelektüellerimizin hepsi alınmasın, sözüm yalnız ikiyüzlü olanlara ve de iki yüzlülük yapanlaradır.
O gün öyle bugün böyle konuşabilenlerdir. Yarın diyecekleri de duruma göredir.
Peki, bunların sayısı az mı?
Çok. Onlara, “her devrin adamı” da denebilir.
İhtilal olursa da onlar iktidardadır. Çünkü ihtilali yapanlarla samimi, daha doğrusu içli dışlı olurlar. Akıl verirler, hatta evlerinde ziyafet sofrası bile kurarlar.
Demokrasi dönemlerinde de onlar itibardadır. Akıl hocalığına bu kez aksi yönde devam ederler. Sanki kısa bir süre önce ihtilali destekleyenler onlar değilmiş gibi. O günlerin unutulduğunu sanırlar. Oysa insanlar unutkan da olsa tarih unutkan değildir.
Türkiye’nin nüfusu genç ve artık üniversite diploması almayan bu gençlere iş yok. Onun için de çocuklarımız üniversiteye hücum ediyor. Kapılarda kuyruk var.
Resmiler dolup taştığı için özellerin de, yani vakıf üniversitelerinin de her gün yenileri açılıyor.
Bu yıl da üniversite giriş sınavının 1.sine 1 milyon 700 bin genç girdi.
Ve maalesef bu imtihanda hile yapıldığı söylentileri çıktı.
Şimdi sınavın baştan yapılmasını isteyenler de var.
Peki, o zaman yani sınavın yenilenmesi halinde, iptal edilen imtihanda hakkıyla başarılı olanlar ne olacak, bu sefer de onlar için haksızlık yapılmış sayılmayacak mı?
* * *
Anayasa değişmeli. Yeni anayasa lazım... Bu, uzun süredir dillendiriliyor.
Değişmeli ama nasıl.
Her kafadan bir ses çıkıyor, ama ciddi çalışmalar yok.
Bu açıdan bakınca TÜSİAD’a teşekkür etmek lazım. Hiç olmazsa çalışmayı başlattı. Temenni edelim bundan sonrası da gelsin.
* * *
TÜSİAD’ın, Prof. Dr. Ergun Özbudun, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı ve arkadaşlarına hazırlattığı anayasa taslağını olumlu bulanlar var, olumsuz bulanlar var. Biz de olumsuz bulanlardanız.
MHP Genel Başkanı gibi, bunun bazı kısımlarının PKK’nın istekleri doğrultusunda hükümet tarafından taslağa sokulduğunu iddia edenler de var.
Türkiye’nin ve Türk halkının problemi bazı siyasiler. Olmayan sorunları icat edenler bunlar.
Askerlik konusunu ele alalım.
Mesela ben 24 ay askerlik yaptım. Bunun 6 ayı yedek subay okulunda geçti.
Derslerde başarılı olmak için, bazı arkadaşlarımızla cumartesi pazar bile izne çıkmazdık. Bu arkadaşlardan biri bugün rektör.
O zaman o gerekiyordu. Öyle yaptık. Zamanla süre değişti. Çünkü şartlar değişti. Buna kim karar vermeli. Siyasi güç.
Neye göre karar vermeli.
Genelkurmay’ın da görüşüne göre. Çünkü siyasi otorite önemli bir ekonomik karar alırken Merkez Bankası’na danışmıyor mu? Danışıyor.
“TRT Haber”de pazar sabahı 10:30’da başlayan bir program var. Ve bu programda bir aydın(!) konuşuyor. Daha doğrusu konuşturuluyor.
Bu programı seyredip söylenenleri dinleyince, “işte bir aday adayı daha” diyorum. Çünkü bu kişi objektif değil adeta bir tarafın sözcüsü.
* * *
TV’lerde her gece en aşağı 10-15 kişi konuşuyor. Çoğu ahkâm kesiyor.
Ben ibretle izliyorum.
Bazısının konuştuğu konudan haberi bile yok. O, konuştuğu konunun uzmanı olmalı değil mi? Nerde.
Haberleri bile okumadan, dinlemeden, bilmeden TV’ye gelen var. Yanlış söyleyenler ve yanlışı yakalananlar çok...
Nedim Şener de hapishanede. Niye Nedim Şener dedim.
Çünkü onu çok yakından tanıyorum, önce o iyi bir gazetecidir, sonra o kardeşim gibidir.
Bugün 60’tan fazla gazeteci hapiste.
Hükümet, “ben sorumlu değilim, gazetecileri içeri alan yargı” diyor. Yargıyı adres gösterip kendisi sorumluluktan sıyrılmak istiyor.
Başbakan bunu en son önceki gün grupta yaptı.
Bu doğru, sıyrılır mı?
Hayır.
Türkiye’de başarılı işlerle başarısızlar atbaşı gidiyor. Bunda daha çok AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın rolü var.
O aldığı oyun hakkını veremiyor. O istese şimdiki gibi Türkiye’nin yarısının değil de en az üçte ikisinin oyunu alabilir.
En aşağı bir Adnan Menderes kadar sevilebilir. Hele bugün rakibi sayılacak lider vasıflı bir parti başkanı yokken. Ama o bu konuda yanlış bir politika izliyor ve halkın en az yarısını tutumuyla kendinden uzaklaştırıyor ve bazı işlerde başarısız oluyor.
* * *
Mesela Erdoğan’ın “kişilikli medya” ile arası iyi değil.
Maliyecileri o şahsiyet sahibi medyanın üstüne yolluyor.
Onları da korkutup kendi dümen suyuna girmelerini istiyor, bekliyor...