Bir geri, bir ileri nereye kadar

30 Aralık 2010

Önce şunu söyleyelim: Bölücüler, Eşref Şefik’in tabiri ile, “kendi oyunları ile tuş oldu” ve son 15 günde, kimsenin Türkiye’yi kolay kolay bölemeyeceği anlaşıldı.
Bölücüler karşısında liderlerin ve ordunun sert duruşu, onlara geri adım attırdı. Ve bölünmeye bir küçük grup dışındaki herkesin karşı olduğu anlaşıldı. Sonra, bu bölücülerin, Türkiye’nin bir grup “entelektüel”ini de “saf” yerine koymak istedikleri anlaşıldı.
Bölücülerin Diyarbakır’da düzenledikleri “Özerklik” kurultayına davet edilenler, tartışma yapılacağını, herkesin birbirine zıt da olsa görüşünü söyleyeceğini zannediyorlardı.
Oysa toplantı sahibi bölücüler “nihai bildiri” diye 73 milyonun çoğunun tepkisini çeken bir “bildiri” yayımlama sürprizini yaptı. Bu da, ayrı bayrak, ayrı dil, öz savunma gücü, özerklik ve “Kürdistan” adının kullanılacağı gibi ilkeleri kapsıyordu.
Yani toplantıya davet edilenler aldatılmıştı.
Toplantı görüş alışverişinden çıkarılmış, katılanların hepsinin sanki ittifakıyla kabul edilmiş bir sonuç bildirisiyle adeta bağımsız Kürdistan ilan edilmişti.
* * *

Yazının Devamı

CHP artık iktidar olur mu?

23 Aralık 2010

CHP 15. kurultayını yaptı. Bu kurultayın 2 önemli sonucu var.
1 Kurultayın adı “iktidara yürüyüş”.
Kılıçdaroğlu 5 ay sonraki seçimde yüzde 40 alıp, CHP’yi iktidar yapacağını “müjde”ledi.
2 Kurultayın ikinci büyük sonucu, eski kadroların tasviyesi oldu. Yani, yeni yüzlerle “yeni CHP” doğdu. Parti meclisi artık Kılıçdaroğlu için “dikensiz gül bahçesi”
* * *
Ama Kılıçdaroğlu kurultayda net konuştu mu?
Hayır.

Yazının Devamı

Bin yıl önceki dağ, bağ hesabı

16 Aralık 2010

Türkiye’de 2 tip var. 1- Hiçbir şeyden haberi olmayanlar.
2- Her şeyden haberi olanlar.
Her şeyden haberi olanlar da ikiye ayrılıyor.
a- Haberi yokmuş gibi davrananlar.
b- Haberi olduğunu ortaya koyanlar.
* * *
Bu tasnifi özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmek istenmesi üzerine yaptım.

Yazının Devamı

Partilerden mutluluğa çelme

9 Aralık 2010

Bizim için yaşamsal olan önce bu ülkenin varlığı. Sonra 73 milyonun mutluluğu. Bu da devletin başarısına bağlı.
Devleti başarılı yapacaklar ise, demokrasilerde, siyasi partiler değil mi? Bizim siyasi partiler devleti nasıl başarılı yapabilir, yani 73 milyonu mutlu edebilir işte buna cevap verilebilmelidir.
Kim cevap verecek?
Yine kendileri, yani siyasi partiler.
* * *
Türkiye’nin yolu Anayasa’da çizilmiş laik, demokratik, sosyal hukuk devleti. Bu değişmez maddeler münakaşa edilemez, yani arkalarından dolanılarak delinmek istenemez...
Güç, ekonomik kalkınmaya, fert başına düşen milli gelirin artırılmasına verilirse sonuç mutluluk olabilir. Ama bizim partiler böyle mi yapıyor? Hayır!

Yazının Devamı

Yılmaz Güney’in ruh hali

2 Aralık 2010

Paris’teki mezarını CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ziyaret edince Yılmaz Güney yine gündeme geldi.
Ben daha ilk gün bu ziyareti yadırgadığımı yazdım. Çünkü Güney bir sanatçı olduğu kadar adam öldürebilen bir kişiydi.
Sonraki günlerde Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney TV’lerde konuştu.
Onun cinayetini bile adeta savundu. Ve Yılmaz Güney için şunları söyledi:
“O şiddet yanlısı değildi. Her zaman şiddete karşıydı.
Yılmaz büyük bir hümanistti. Ben asla onun herhangi bir konuda şiddet kullandığına tanık olmadım...”
Biz Güney’in saldırgan karakterini, ruhsal yapısını ortaya koyan bir anımızı anlatabiliriz...

Yazının Devamı

CHP’ye gölge kabine gerek

25 Kasım 2010

Türkiye dış politikada da AKP’nin eline kaldı. CHP var mı yok mu belli değil.
O CHP ki “ilk seçimde iktidarız” diyor.
Peki, ilk seçimde iktidar olmaya hazırlanan CHP’nin dış politikası ne?
Bilen var mı?
Yok.
* * *
Bunları bana bir gazetemizde aynı gün yan yana yer alan iki resim paragraf hatırlattı.

Yazının Devamı

Demokrasi bölünme değil

18 Kasım 2010

Türkiye’nin tek, ama tek büyük ve tarihi sorunu var: Bölünme.
Ve bunu, yani bölünmeyi her aklı başında Türk vatandaşı görüyor, yaşıyor.
Ama çaresiz.
Çünkü hükümet ve muhalefet kolay işlerle uğraşmayı bölünme istekleri ve teşebbüsleri ile mücadeleye tercih ediyor. Çünkü yakında genel seçim var ve kimse bölücü de olsa darıltılmamalı.
Oysa, vatandaş “bütünlük mü, demokrasi mi?” tercihi karşısında bırakılmamalı, bütünlük demokrasi içinde bugüne kadar sağlandığı gibi yine sağlanmalı.
Evet, 8 yıldır iktidarda Tayyip Erdoğan var. Ama Türkiye bugüne kadar bu derece bölünmenin eşiğine gelmedi.
Erdoğan her şeyi bırakmalı ve 73 milyonun başbakanı ise Türkiye Cumhuriyeti’nin başında ise yalnız bu konuyu çözmekle meşgul olmalı ve çözümlemeli.

Yazının Devamı

Ne sol kaldı, ne de merkez sağ

11 Kasım 2010

Türkiye allak bullak oldu. Niye? CHP’deki çatlak nedeniyle, kriz nedeniyle...
“Bu çatlağı, bu krizi Kemal Kılıçdaroğlu’nun “lider zafiyeti” yarattı.
“Kılıçdaroğlu iyi adamdır, çalışkandır, dürüsttür, ama CHP’ye lider olamaz” denildi. Keşke denilen, tahmin edilen yanlış çıksaydı. Keşke bunu diyenler yanılmış olsaydı.
Bunu Kılıçdaroğlu’nun etrafı da herhalde görüyor. Onlar da söylüyorlar. “Kılıçdaroğlu’nun entelektüel birikimi yok.”
Ama çeşitli nedenlerle Kemal Bey’in yanındakiler yanından ayrılmıyorlar.
Çünkü CHP’de başka bir lider adayı yok ve genel seçim de burnumuzun dibinde.
* * *

Yazının Devamı