Bel Ağrısının Bilinmeyen Bir Nedeni Olarak Cluneal Sinir İrritasyonu
Bel ağrısı (LBP) çoğu insanın yaşamlarında bir noktada yaşadığı en yaygın sorunlardan biridir. Birçok bel ağrısı nedeni vardır. Çoğu LBP hastasında, bel ağrısının kesin nedeni açık değildir. Büyük epidemiyolojik çalışmalar bel ağrısı olan hastaların %20 ila %37'sinin nöropatik ağrı bileşeninden muzdarip olduğunu göstermektedir. Üst ve orta cluneal sinirler (SCN / MCN) nöropatik LBP'nin nedeni olabileceği unutulmamalıdır.
Üst ve orta cluneal sinirler, kalçanın arka-orta alanının üstündeki cildi besler. Önceki çalışmalar, üst cluneal sinirin, T11-L5'in dorsal rami'sinin kutanöz dallarından elde edildiğini göstermiştir. Clunea sinirin irritasyonu ile ilgili bilgi sınırlıdır. Bu iki sinirin irritasyonu, bel ağrısına ve bacak semptomlarına neden olur.
Bu sinirlerin, tek taraflı bel ve / veya kalça ağrıları nedeni olarak bilinmesine rağmen, kronik bel ve bacak ağrısı sebebi olabileceği düşünülmemektedir. Kuniya ve ark. Yaptığı çalışmada, LBP ve / veya bacak semptomları ile başvuran tüm hastaların %12'sinde cluneal sinir irritasyonu olduğu ve bunlarında yaklaşık %50'sinde bacak ağrısı ve / veya karıncalanma
Fibromiyaljide Bütüncül Yaklaşım
Çoğu insan için fibromiyalji, hap ve acıya maruz kalınan bir durum anlamına gelir. Şunu hayal edin: On saat uyuduktan sonra uyanmak, kendinizi tamamen tükenmiş ve günle yüzleşemeyecek kadar yorgun hissetmek… Kaslarınız ve eklemlerinizdeki yaygın ağrılar bazı günler o kadar kötü ki, bir kapı kolunu çevirmek veya ayakkabılarınızı bağlamak gibi basit işler yapamıyorsunuz. İki tutarlı düşünceyi bir araya getiremediğiniz ve ruh halinizin genellikle düşük olduğu sabit, kalın bir beyin sisi ile yaşamayı düşünün.
Daha da kötüsü, hepsinin kafanızda olduğunun söylendiğini hayal edin. Ya da bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey olmadığını.
Fibromiyalji Nedir?
Fibromiyalji, farklı insanlarda farklı semptomlarla kendini gösteren karmaşık bir durumdur. Her bireye bağlı olarak, bu semptomlar ara sıra hafif ila kronik ve ağır arasında değişebilir. Bununla birlikte, fibromiyalji hastalarının çoğunun belli bir dereceye kadar yaşadığı bazı “belirgin” semptomlar vardır: Genel ağrı, kronik yorgunluk (düşük enerji ve yorgunluk) ve bilişsel rahatsızlıklar (üzücü duygular ve düşük ruh hali).
Fibromiyaljili birçok kişi aşağıdakilerden muzdarip olabilir:
Sakroiliak Eklem Fonksiyon Bozukluğu
SI eklemi olarak da adlandırılan sakroiliak eklemdeki işlev bozukluğu, bazen bel ve / veya bacak ağrısına neden olabilir. Sakroiliak eklem fonksiyon bozukluğunda görülen bacak ağrısı, bel fıtığında (siyatik) görülen bacak ağrısı ile benzer olduğu için ayırt etmek zor olabilir. Bugün sakroiliak eklemin bel ağrısı vakalarının %15 ila %30'undan sorumlu olduğu tahmin edilmektedir.
Sakroiliak eklem, kalça kemiklerini, lomber omurga (bel) ile kuyruk kemiği (coccyx) arasındaki üçgen kemiğe, sakruma bağlar. Sakroiliak eklemlerin birincil işlevi, üst gövde ile pelvis ve bacaklar arasındaki şoku emmektir.
Sakroiliak eklem probleminde ağrı bel, kalça ve kasık bölgesine yayılır. Kas gerginliği ile birlikte ağrı, hareketliliği azaltır. Ağrı genellikle bel veya kalçaların bir tarafında hissedilir ve bacağın arkasından yayılabilir (siyatik ağrısına benzer). Kalçada sıcak, keskin ve bıçaklama hissi ile uyuşukluk, karıncalanma yaratan siyatik benzeri ağrı tipiktir. Sakroiliak eklem disfonksiyonundan siyatik benzeri ağrı nadiren diz altına uzanır.
Sakroiliak eklem fonksiyon bozukluğu genç ve orta yaşlı kadınlarda daha yaygındır. Hamile olan veya yakın
Psikonöroimmünolik çalışmalar, kanser riski ve kanserin ilerlemesinde fizyolojik ve psikolojik bağlantıları incelemiştir. Hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA-beyin ile böbreküstü bezlerimiz arasındaki ilişkileri düzenleyen sistem) sistemin uzun süre aktif olması, stres ve depresyon ile bazı kanser türlerinin gelişmesine ve ilerlemesine katkıda bulunur.
Çeşitli hücresel ve moleküler bağışıklık faktörleri, kanserin gelişmesine ya da ilerlemesine neden olur. Genel olarak stres ve depresyon, tümörler ile mücadele eden bağışıklık sistemini etkileyerek, sitotoksik T hücreleri ve Natural killer hücrelerinin (Bağışıklık sisteminde görev alan hücreler) etkisini azaltır. Bağışıklık sistemi tarafından kontrol edilen inflamasyon (Tahriş, yaralanma veya enfenksiyona karşı vücudun tepkisi) cevabı ve Hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) eksen arasındaki ilişki, psikolojik stres ile beraber bozulur. Bu, hücresel bağışıklık cevabın azalmasına neden olur. Merkezi sinir sistemi ve bağışıklık sistem arasındaki iletişim, sinir hücreleri, endokrin (Hormon) organlar veya bağışıklık hücreler tarafından salgılanan kimyasal haberciler aracılığıyla gerçekleşir. Psikolojik stres etmenleri bu ağları bozabilir.
Manuel terapi, kas ve yumuşak doku ağrılarını, eklem sertliğini, duruşu ve etkili harekete yardımcı olmak için kullanılan pratik bir yaklaşımdır.
Manuel terapi, kas-iskelet sistemi ağrılarını ve disfonksiyonunu tedavi etmek için kullanılan spesifik teknikleri içerir. Manuel terapi teknikleri, genel harekete odaklanarak etkilenen eklem veya yumuşak dokuya hareketini geri kazandırmaya yardımcı olur.
Fizyoterapistler, bir hastaya yardımcı olmak, hareketliliği sağlamak, motor kontrolünü geliştirmek, ağrıyı azaltmak ve hareketin etkinliğini arttırmak için manuel terapi tekniklerini kullanır. Manuel terapi, yumuşak doku masajı, eklem hareketliliği ve manipülasyonu, lenfatik drenaj, pasif ve yardımcı fonksiyonel hareket gibi yetenekli teknikleri içerir. Egzersizle birleştirilmiş olan manuel terapi, hastanın yaşam kalitesini iyileştirmenin en etkili yoludur.
Manuel terapi, bir hastanın kişisel durumuna göre kişiselleştirilerek uygulanan bir tedavi şeklidir. Hastanın durumunun dikkatli bir şekilde incelenmesine dayanarak, vücudun özel ihtiyaçlarına göre tedavi planına manuel terapi dahil edilir. Burada, fizyoterapistlerin işlem esnasında kullandıkları birçok teknik vardır ve her
Tinnitus (Kulak çınlaması) tedavi edilmesi zor olan durumlardan birisidir. Mevcut tıp bilimi kulak çınlamasının nedeni ve başarılı tedavi seçenekleri hakkında çok az seçenek sunar. Tinnitus için sihirli bir değnek olmamak ile birlikte bu yazımızda tinnitus için literatürü baz alarak nedenlerine ışık tutup, bu kabus için çok az bilinen bir prosedürü tanıtacağız.
Literatürde (Araştırmalar) Tinnitus ile ilgili review çalışmalardan bazıları, stapedius ve tensor timpani kasları ile olan ilişkiye bakmıştır. Bu kaslardaki tonus artışı, kasların bağlantılı olduğu iç kulaktaki kıkırdak parçasını etkiler ve stresi artırarak sinir sistemine giden duysal girdiyi değiştirir. Bazı çalışmalarda da kaslardaki klonusun (Tekrarlı Kas kasılmaları) hastaların yaşadığı tıklatma hissinden sorumlu olduğu ortaya çıkmıştır.
Tinnitus hastaları için etkili bilinen bir tıbbi tedavi yoktur. Bununla birlikte birçok hastada, anti-anksiyete ilaçları ve diğer dış etkilerin tinnitus semptomlarını azalttığını veya geçici olarak ortadan kaldırdığını bildirilmiştir. Bu iki kasta normal tonus olduğunda, sinir sitemine düzgün duysal girdi olduğu görülür. Bununla birlikte, bu kaslar spastik olduğunda, kulak
Obeziteye bağlı kalp ve diyabet gibi hastalıkların yanı sıra, bel ve boyun ile ilgili problemlerde de artış görülüyor. Aşırı yüklenme, omurgaya binen toplam yükü artırır ve omurlar arasındaki mesafeyi daraltır. Bu durum kilolu bireylerde aktivite esnasında kolaylıkla yaralanmalara neden olur.
Kilolu olmak, kronik sistemik inflamatuar seviyelerin artmasına bağlı olarak omurgada faset eklemleri ve sakroiliak eklemleri etkileyip bel ve kalça problemlerine neden olmaktadır.
Obeziteye bağlı olarak artan kolesterol- Trigiliserid seviyeleri diskin beslenmesini bozarak, disk dejenerasyonu ve buna bağlı fıtık gelişimine neden olur. Multifidus ve erektör spina dediğimiz omurgamızı destekleyen kaslarda yağ infiltrasyonuna (sızma) neden olarak bu kaslarda atrofi (körelme) geliştirir. Bu durum zamanla bel kalça problemlerinin gelişmesine katkıda bulunur.
Bu faktörlerin her biri sağlıklı kilo kaybı ile iyileştirilebilir ve ağrı potansiyeli azaltılabilir. Ayrıca uygun egzersizlerin eklenmesi, hareket kapasitesinin yeniden kazanılmasına ve ağrısız yeteneklerin geliştirilmesine yardımcı olacaktır.
SKKS sendromu ensede bulunan splenius kapitis kasının ağrılı bir hastalığıdır
Bu sendromda ağrı kafanın arkasında, kulakların üzerine, şakaklara ve gözün arkasına ve üstüne yayılır
Splenius kapitis kası bir boyun kasıdır ve başı destekler, baş ve boyun hareketlerini yaptırır ve kafanın dik durmasını sağlar. Splenius kapitis kasının ağrılı sendromlar migreni ve temporal tendiniti taklit eder
NEDENLER
Başın anormal öne eğik tutulması, kötü duruş, çene eklemindeki ve boyundaki bozukluklar en önemli sebeplerdir. Ayrıca kazalar ve ruhsal gerginlik bu adalede kronik zorlanmalara yol açabilir