Ercan Güven

Beşiktaş teknik direktör arayışına Avrupa’dan başladı. Olur ya; vardır bir bildikleri dedik.
Sonra Türkiye’ye döndü. Hatayı telafi ettiklerini ve aklın yolunu bulduklarını düşündük.
Şimdi yine Avrupa’ya bakıyormuş!..
Beşiktaşlıları bilmem, ama biz bile şaşkına döndük.
Bu nedir öyle.
Kayıp tişörtünü arayan savruk delikanlı gibi. Bir şifonyere bakıyor, bir buzdolabına, bir yatağın altına!

Şenes Erzik’i nasıl bilirsiniz?.. Beyefendiliğini, biyografisini bırakın bir kenara. Müthiş kariyerini de...

Son atanan ilk seçilen başkan olduğu Futbol Federasyonumuzun onursal başkanı ve UEFA’nın Platini’den sonraki ikinci adamı olmasını sormuyorum...

Avrupa’da Türkiye’dekinin beş misli saygı gördüğünü de geçin. Bizi ne ilgilendiriyor şimdi? UEFA’daki çıkarlarımız! HHH Bizden biri olarak sahip olduğu gücün ne kadarını bizim için kullanan bir insandır kendisi? Valla, sokaktaki adam en kibarından “Etliye sütlüye karışmaz” der sorsanız. -Var mıdır faydası? -Hiç olmaz! -Nereden biliyorsun? -Olsa duyardım. Duymadığını “olmadı” saymak, görmediğini “yok” saymak gibi ekran alışkanlığımız. HHH Bilen bilir neler yaptığını Şenes Bey’in ama kimse kimseye anlatmaz. Sadece yumurta kapıya geldiğinde “Bari bu defa işe yarasın Şenes Erzik” gibi “provakatif” açıklamalar...

Yani, “henüz kılını kıpırdatmadı” anlamında.

Aferin Ümit Karan’a. Bravo. Helal olsun. Çıktı duruşmaya, dobra dobra “Fenerbahçe şampiyon olmasın diye gol pası vermedim” dedi. “Açık sözlülüğünden dolayı” kendisini kutlarım. Dikkat edin; “dürüstlüğünden dolayı” demedim!.. O başka bir şey ve “zerre kadar yokmuş” Ümit Karan’da. Sen kimsin be kardeşim, hangi takımın şampiyon olacağına karar vereceksin? Temenni başka, hasbelkader ayağına gelen fırsatı “beyin şikesine” çevirmek başka.

Gol atmak/attırmak için aldığın parayı hak edeceksin yediğin kaba tükürmeden önce. Sonra, Eskişehirsporlu Sezer’i bir golden etmeyeceksin sinsi planların için. Kim bilir şans oyunlarında kaç kişinin parasını elinden alıp başkasına verdin. Trabzonspor’u lekeledin. Eskişehirspor’u mahcup ettin. Fenerbahçe’yi kızdırdın. Tüm meslektaşlarını şaibe altında bıraktın.

Duvarlarına posterini asan “rol model” olduğun çocukların sayısı ile çarpılacak yaptığın hile. Bence Galatasaray da silmeli seni tarihinden. Metin Oktay ile aynı fasılda yer almamalısın. Rahmetlinin kemikleri sızlamasın. Yorumculuğuna gelince...

Bir takım şampiyon olmasın diye onun rakibine gol atacak arkadaşına pas vermeyen emekli santrafora bundan sonra yorum yaptıranlar

Ne olacak şimdi?.. Yazık değil mi, günahsız insanlara bağırıp çağırdınız?.. Ayıp değil mi, düşman gösterdiniz, itibar zedelediniz, pankartlar açtınız!
Vebali boynunuza.
Çok geç ama... Artık “gerçeği” bilmelisiniz:
Meğer “Fenerbahçe’yi ele geçirmek isteyen” yokmuş.
Hepsi “hüsnükuruntu”ymuş!
* * *
Eski başkanvekili Nihat Özdemir açıkladı işte:

Acaba “çek senet tahsilatı” da yapıyor mu kaleci Volkan?.. İş bitiriyor mu? Haraç, darp, falan!..
Adamı “evden aldıracak” gücü olan ve üzerinde Milli Takım forması varken bile bunu deklare etmekten çekinmeyecek kadar pervasız biri, “mafyoz” yeteneklerini ve ilişkilerini boşa harcamamalı.
Fotoğraf çekerek görevini yapan gazeteciye yeşillenmek ne ki?
* * *
Bugün Fenerbahçe Başkanı ve yöneticilerinin duruşması var. Suç işlemek amaçlı çete kurmakla yargılanıyorlar.
İnanmıyoruz tabi!..

Futbol Milli Takımımız, Avusturya’da maç oynuyor; Salzburg Stadı’nın tribünleri kan ağlıyor!.. Bir avuç Türk ve müsabakanın sessiz tanıkları boş sandalyeler.
Oysa kim bilir kaç yüz stadı doldurur Avusturya’daki Türkler.
Özel mözel...
Arda, Nuri, Hamit, Mustafa kol kola girip Avusturya sokaklarında dolaşsa, daha çok vatandaşımız sarardı etraflarını.
Demek ortada bir “sorun” var.
* * *
Diyeceksiniz ki, “Futbolumuzun hali belli”!

İnsan araba kiralarken bile “nereye”, “nasıl” gideceğini hesaplayıp, ona göre seçim yapar değil mi?
Yol engebeli ise dört çeker.
Düz yol, uzun mesafe... Az yakar.
Fiyaka mı yapacaksın, mal mı taşıyacaksın, yolda kar mı var güneş mi, hepsi “tercihin” parametreleri.
“Nasıl bir otomobil istiyorsunuz ?” sorusuna “kırmızı” diye yanıt veren kişi ne kadar bıyık altı gülücükle karşılaşırsa “kiralık oto” dünyasında, Beşiktaş da futbolda öyle gibi!..
Hangi nitelikler aranıyor Beşiktaş’ın olası hocasında?
“İthal”!..

Fenerbahçe’nin “nadasa” bıraktığı yöneticiler, öyle “olsa da olur olmasa da cinsinden” değil...
Ayıptır söylemesi, “deve dişi” gibi isimler!
Pekçok kulüpte iki-üç tanesini bile bir araya getirmek ancak hayal edilir.
Ali Koç mesela... Çalışıp çabalaması bir yana, garanti belgesi gibi soyadı var.
Nihat Özdemir... Kulübünün çıkarlarını bu kadar içten, bu kadar inanarak savunan yönetici görülmemiştir.
Cihan Kamer akla ne getirir?.. Kuvvetli bağlantıları ile altınlar.
Serhat Çeçen. Büyük “kayıp” diye düşünülen büyük para sahipleri arasında kendisi.