12 Haziran seçimlerine doğru ortalık toz duman.
Eğer önlemler alınmazsa Kemalpaşa yıllarca toz duman altında kalacak.
Kemalpaşa’nın en verimli arazilerine sahip Sütçüler ve Akalan köylüleri şaşkın, yaklaşık 10 bin köylü diken üstünde. Köylerinin yakınlarında, tarlalarının dibinde, meyve bahçelerinin arkasındaki arazilerde neler oluyor neler bitiyor bilmek istiyorlar.
Vızır vızır gelip giden 06 plakalı araçlar köylerinde huzur bırakmamış. Sebebini birçok kapıyı çaldıktan sonra öğrenmişler, meğerse atı Ankara’dan alan taş ocağı işletmecileri Kemalpaşa dağlarını çoktan geçmiş.
Sütçüler muhtarı Ali Kesmeci haklı olarak soruyor Taşocağı için ÇED raporu lazım değimli? Bizimle kimse toplantı yapmadı?
BİZİM oda başkanlarımız bir tuhaftırlar. Konuşmaları gereken dönemde susarlar. Sessiz kalmaları gereken zamanda da maşallah çeneleri açılır.
Bu davranış biçiminin son örneği Ender Yorgancılar oldu.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar 12 Haziran seçimlerine 45 gün kala buyurmuşlar: “Turist vekil istemiyoruz.”
A sevgili Yorgancılar, adaylar belli olmadan önce aklın nerelerdeydi.
Sen ve diğer başkanlar hatta Başkanlar Kurulu (adı vardır icraatı pek yoktur. EXPO’dan EXPO’ya seslerini duyarız ) neredeydiniz? Konuşmanız gereken günlerde ortaya çıkıp “ithal, turist vekil istemiyoruz” deseydiniz ya.
Türkçesiyle, neden koltuklarınızda sus pus oturdunuz?
Sözüm, yalnız Ender Yorgancılar’a değil diğer oda başkanlarına da.
ANLAŞILAN 12 Haziran seçimlerinde partilerin İzmir’deki en büyük kozu EXPO 2020 olacak. Özelikle de AKP kanadı bu konuyu İzmir’deki oy oranını yükseltmek için kullanacak.
Ben şahsen bu şehirde EXPO konuşmaktan, tartışmaktan bıktım.
Daha, kıl payı kaybettiğimiz 2015 EXPO ’sunun iç hesaplaş-masını yapmadan 2020 için bilinen aktörler sahneye çıktı ve rollerini oynamaya başladılar.
Özelikle işin ucunda avanta gezi olacağından; bakıyorum da kurulacak olan EXPO Kurulu’na girmek için adaylar neredeyse bu kurula kendilerini kabul ettirmek için Konak Meydanı’nda amuda kalkıp yürüyecekler.
Beyler; 2020 EXPO’su, 2015 kadar kolay geçmeyecek. Şu ana kadar adaylığını koyan ülkeler, Tayland’dan 3 şehir, Amerika’dan San Fransisko, New York, Brezilya’dan San Paulo ve Avustralya’dan Brisbane (Bu şehir kuruluşunun 250. yılını kutluyor ve çok iddialı).
Başvurması beklenen adaylar ise Kanada’dan Mont Real, Danimarka’dan Kopenhag, Rusya’dan St.Petersburg ve sıkı durun Güney Afrika’dan son yılların marka kenti Cape Town.
Üstelik bunların dışında başka ülkelerden de başvuru bekleniyor.
YAZIMIN başlığını bu ama İzmirlilerden ben mi özür dilemeliyim, yoksa CHP’nin birinci ve ikinci adamları mı? Karar sizin...
CHP’nin birinci adamı Kemal Kılıçdaroğlu ile ikinci adamı Gürsel Tekin bana, daha doğrusu bize doğruyu söylemediler; bir anlamda, bir süreliğine de olsa kandırdılar.
Yani ‘Haftalık’ ekibini...
Biz de onların söylemlerini sizlerle paylaşarak dolaylı yoldan bu oyunun içinde olduk.
Nasıl mı?
CHP’nin tepesindeki iki isimle bir ay arayla uzun uzun görüştük.
Ben, Hamdi Türkmen ve Erdal İzgi.
YAZIMIN başlığını bir kez daha tekrarlıyorum; Bu kafayla İzmir turizm kenti olamazzzz!!!
Bunu şimdi söylemiyorum, 2008 yılından beri, önce Ege TV ekranlarından, sonra da Milliyet Ege ekindeki köşemden çok net bir şekilde ifade ediyorum.
Bu kafayla derken, İzmir’i yönetenleri kastediyorum.
Bu şehirde turizme gönül vermiş yönetici yok. Peki, turizme gönül vermiş turizmci var mı?
Ne yazık ki cevabım ona da hayır.
“Erol Yaraş, çok iddialı konuşuyorsun, dayanağın nedir?” diye sorabilirsiniz.
2008 yılından beri dünyanın en etkin turizm fuarı sayılan Almanya’daki ITB Berlin, Selanik Turizm Fuarı ve son olarak da geçen hafta Romanya’da Turizm Fuarı’na katıldım.
YOK yok, başlığa bakarak CHP’nin karıştığını falan düşünmeyin.
“Neler oluyor” derken, olumlu yönde neler olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Bir ay içinde, CHP’nin bir numarası Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve iki numarası Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ile bir araya geldik.
Her ikisiyle de uzun uzun sohbet etme imkanı buldum. Önce şunu belirtmeliyim ki, her iki yönetici de Ankara’da oturarak parti yönetmeyi seven iki yönetici değil.
İster istemez şöyle bir gerilere gittim.
Sn. Baykal ve Sn. Sav dönemlerini düşündüm.
Birazdan okuyacaklarınızı “düşene vurmak kolay” diye düşünebilirsiniz.
TÜRKÇEDEKİ atasözleri yılların süzgecinden geçmiş çok doğru tanımlamalar. Bu gün onlardan bir tanesiyle yazıma başlamak istiyorum.
“İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır.”
Bende öyle yapacağım. İğneyi bize, yani gazeteci dostlarıma batıracağım.
Yıllardır İzmir’in yerinde saydığından bahsederiz. Gel gelelim her iki, üç ayda bir de büyük projelerin İzmir’de gerçekleştirileceği haberlerini yine topluma biz, yani medya duyurur. Bir anlamda toplumu motive ederiz... Sonra bu projeler zaman içinde unutulur. Gerçekleşme oranı neredeyse sıfır olan yeni projeler toplumla buluşturulur...
Açıkçası, gazeteci arkadaşlarımızın bu konuda ki günahları çok fazladır.
Kendini kent önderi olarak göstermeye çalışanların her söylediklerinin üstüne yeni bir mal bulmuş dilenci gibi atlarız...
Şimdi bu uzun girişten sonra hayrola ne oldu da bunları yazıyorsun Erol Yaraş diyorsunuzdur.
PASİAD’ın (Pasifik Sanayici İş Adamları Derneği) davetlisi olarak gittiğim Malezya ve Endonezya’nın Türkiye, özellikle de İzmir için çok önemli bir pazar olduğunu gördüm.
Bu ülkelerde Türk Büyükelçiliği, Endonezyalı yetkililer ve PASİAD temsilcileriyle yaptığım görüşmelerde şunu anladım ki; İzmir hariç Türkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerinden iş adamları Uzakdoğu’nun bu cazip iki ülkesi ile ticari temaslar kuruyor, ilişkilerini geliştiriyor. Fakat, gel gelelim İzmirliler yine ortada yok.
Endonezya’da görev yapan Türkiye Büyükelçisi Murat Adalı tam bir İzmir hayranı... İzmir’in kendisinde çok farklı duygular uyandırdığını söylerken gözleri ışıl ışıl parlıyor. Daha sonra iki ülke arasındaki ilişkileri konuşurken benim sorduğum “iki ülke ticareti gittikçe artıyor, hiç İzmir den, İzmirli işadamları geldi mi, onları ağırladınız mı?” soruma aynı sevecenlikle cevap veremedi.
Çünkü, İzmir’den kimse ona uğramamıştı.
Cakarta’da görüştüğümüz Endonezya Başkanı’ndan sonra ülkenin ikinci adamı Koordinatör Bakan (bir anlamda Başbakan) Dipo Alam tam bir Türk hayranı. 3 yıl görev icabı İstanbul’da yaşamış.
Türkiye Endonezya ticari ilişkilerini geliştirmek için elinden geleni yapıyor.