ASLINDA köşeme iki internet çıktısını koyup altına da “yorumsuz” yazacaktım.
Çünkü, görseller, İzmir’de yaklaşan genel seçimlere, iddialı hazırlanan “kaleyi kaptırmam” diyen CHP ile bu sefer “kale benim olacak” şeklinde konuşan AKP’nin seçimlere nasıl hazırlandığını çok açık bir şekilde gösteriyordu.
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı sitesi “yapım aşamasındayız” logosu ile sizi karşılarken; AKP’nin sitesinde ise örgütsel çalışmalar, partinin tüm duyuruları Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gezi programı ve konuşmaları var.
Özetle AKP’nin çalışmalarını merak eden bir vatandaşa, tam servis!
Düşünebilirsiniz... “Erol Yaraş hiç mi işin yoktu? Nereden aklına geldi CHP’nin sitesine girmek?”
Ne demişler “devir iletişim devri”, CHP Genel Başkanı bile Facebook ve Twitter’dan seçmenlere vatandaşlara ulaşmaya çalışmıyor mu?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir gezisi kesinleşince siteye bakma gereği hissettim... Genel Başkanın İzmir programını merak etmiştim. En doğru bilgileri alacağım tek yer de CHP İzmir İl Başkanlığı sitesiydi.
Haftalıkta’da aynı cümleyi kullandım: “Dağ fare doğurdu”
İzmir’de bu yıl dördüncüsü düzenlenen “Travel Turkey Fuarı” içinde gerçekleştirilen “Turizm Zirvesi” nden söz ediyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki, Turizm Fuarı başarılı.
Bu konuda İzmir’e destek veren TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’a teşekkür etmeliyiz.
Fakat, fuar içinde düzenlenen turizm konferansı için aynı duygular içinde değilim.
Üç ay gibi kısa bir sürede Turizm Bakanı’nın da katıldığı iki turizm zirvesinde de İzmirliler sınıfta kaldı.
İlk toplantıda, İzmir Ticaret Odası Başkanı’nın “ben davet ettim”; başta belediye başkanları ve sektör temsilcilerinin ise “etmedi” tartışmalarıyla kamu oyuna çirkin bir fotoğraf verildi.
İZMİR’DEKİ meslek yaşamımda, 35 yıldır gazetelerde sık sık aynı başlıkları gördüğüm için bu yazıyı yazmak farz oldu.
İTO’da ödül alan duayenler yine buyurmuşlar:
“Yeni bir atılım stratejisi belirleyelim.”
Ve, bu toplantıda yaptıkları konuşmalarda her zaman olduğu gibi İzmir’in gelişememesinde hatta, başta sanayi olmak üzere, ekonomide, turizm alanında ve sporda geri kalmasının faturasını bizi yıllardır yöneten siyasilere çıkarmışlar.
Sayın Selçuk Yaşar “İzmir’i Özal küçülttü” derken, değişik zamanlarda, başka başka toplantılarda, bir duayenimiz ortaya çıkıp Mesut Yılmaz’ı, diğer birçok bilenimiz Tansu Çiller’i, Demirel’i hedef alarak ayni gerekçelerle kendi başarısızlıklarına bir kılıf bulmaya çalışırlar.
Bunları yazarken aklıma bir fıkra geldi:
Adamın evine hırsız girmiş, ne var ne yok götürmüş. Bir süre sonra yakalanan hırsız hakimin karşısına çıkartılmış. Evi soyulan ev sahibi de davacı olarak kenarda duruyormuş. Hakimin, ev sahibine:
En yüksek tepesi 2.4 metre Küresel ısınmadan dolayı bu yüzyılın sonunda sular altında kalacak olan bir cennet. Maldivleri anlatan en güzel slogan, “No news, no shoes”, yani “Haber okumak da yok, ayakkabı giymek de!” İstanbul’dan uçak yolculuğu aktarmalarla 11 saati buluyor...
Dubai aktarmalı Maldivlerin “Hulu Hule” ada hava alanına indiğinizde sizi karşılayan nemsiz sıcak hava ve türkuazın her tonunu barındıran deniz tüm uçak yorgunluğunuzun bir anda geçmesine sebep oluyor.
Hemen tatil moduna giriyorsunuz. Maldiv Havaalanı’nın dünyada herhalde başka bir örneği daha olabileceğini düşünmüyorum.
Boyu 2,5-3 km, eni 500 metre olan havaalanında uçaktan indikten sonra elinizde valizlerinizle yürüyerek gümrük ve pasaporttan geçiyorsunuz ve tekrar yürüyerek sizi kalacağınız tatil köyüne ulaştıracak sürat botuna veya deniz uçağına biniyorsunuz. Taksi ve diğer motorlu araçlardan eser yok. Bir bilgi daha; yağmur sezonunda havaalanı yılda 3- 4 kez sular altında kalıyor ve uçaklar Sri Lanka’ya yönlendiriliyor.
Maldivler’deki yaşamı anlamak için bazı kısa bilgiler vereyim.
Maldivler bir adalar topluluğu. 1200 ada var ancak bunların 100’ünde yerli halk yaşarken, 100 ada da resort’lara
AŞAĞIDAKİ yazıyı 7 Mart 2005’de sevgili dostum Hamdi Türkmen’in yayın hayatına kazandırdığı Yeni Gün Gazetesi’nin ilk sayısına yazmışım. Yazımın başlığı “100 İzmirli = 1 İstanbullu” idi.
Gelin hep beraber 5.5 yıl önce yazdıklarımı okuyalım, yorumu sonunda yapalım...
* * *
“100 İzmirli = 1 İstanbullu!
Baştan belirteyim, yukarıdaki başlık bir eleştiri değil, gerçektir. Geçtiğimiz günlerde doğalgazın İzmir’deki dağıtımı ile ilgili olarak yapılacak ihaleye 100 İzmirli kurdukları çok ortaklı bir şirketle katılırken, buna karşılık Ali Şen’in tek başına katılması üzerine, bir gazetemiz çok doğru ve güzel bir şekilde konuyu başlığında böyle özetlemiş.
100 İzmirli = Ali Şen.
Yıllardır İzmir’in geriye gittiğini yazarız, söyleriz.
Gün geçmiyor ki, İzmir’in gündeminde “içme suyundaki metal oranları” bombası patlamasın.
AKP, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde ampulü yakma kararı aldığı günden beri ortalık toz duman.
İzmir halkını hiç düşünen yok. Veya tam tersi...
Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere İzmir, hariç Türkiye’de yaşayan 67 milyon insanı hiç düşünen yok.
Varsa yoksa İzmir’in suyu.
Önce “arsenik” dediler.
Arkasından “bor”u eklediler. Şimdi sırada ne var, ben de merak ediyorum.
Hayırlısı olsun, yerel seçim çalışmaları erken başladı! Erken başladığı gibi, belden aşağıya vurmak da mubah... Özellikle AKP’nin böyle bir yol izleyeceği belli oldu.
Merak ettiğim İzmir’deki AKP’liler bu kadar aciz mi ki, İzmir’de CHP’yi yıpratmak için Melih Gökçek’i taşeron olarak kullanıyorlar.
AKP’nin kavgacılığı ve önüne geleni azarlamasıyla ünlü, karşısındakini dinlemeyen Ankaralı Melih Gökçek’i AKP’nin İzmir’de ki sözcüsü olmuş.
İzmir’in suyu ile birlikte kafalar karışmış durumda...
Kızılırmak Havzası’ndaki 15’e yakın
EXPO’yu ne kadar hak ettiğimizi 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı izlemek için iki kez İsviçre’ye gittiğimde, daha iyi anladım.
Şimdi “EXPO ile futbol şampiyonasının ne benzerliği var” diye düşünebilirseniz...
Var... Hem de çok var.
İkisinin de en büyük ortak özelliği, temelde ekonominin ön plana çıkması!
Cenevre’ye Portekiz’le oynayacağımız maç için, Basel’e de İsviçre maçı için gittiğimde ilk intibaam; bu ülkede bir Avrupa Şampiyonluğu mu var, düşüncesi oldu!
Basel’e Zürih üzerinden gittiğim için şampiyonanın yapıldığı İsviçre’nin üç şehrini de görme şansı buldum.
“Bu ülkede Avrupa Futbol Şampiyonası var” demeye bin şahit gerekiyordu.