Yön DYP ve ANAP, DP çatısı altında birleşeceklerdi. Ancak bu başarılamadı. DYP, DP adını alarak seçimlere girdi. Büyük ölçüde oy kaybedince Mehmet Ağar, yerini bu kongreyle Süleyman Soylu'ya bırakmış oldu.DYP, 2002 seçimlerinde çok az farkla baraj altında kalınca Tansu Çiller, olgun bir tavırla liderlikten çekildi. DYP kongresi de Çiller'i, olgun ve saygılı bir tutumla uğurlamıştı.Yerine Mehmet Ağar geldi. 22 Temmuz seçimlerinde de parti yüzde 5.5 gibi düşük bir oy alınca Ağar da çekilmeye karar verdi. Ağar'ın bu kararı da yerindedir. DP kongresinde Mehmet Ağar da olgun ve duygulu bir konuşmayla veda etti ve aynı derecede saygılı, düzeyli bir hava içinde uğurlanmış oldu.Çiller ve Ağar'ın, başarısızlığın sorumluluğunu üstlenerek çekilmeleri, partinin aynı olgunlukla saygın biçimde liderlerini uğurlamaları takdir edilecek bir tutumdur.Genel başkanlık yarışına yeni ve genç isimlerin girmesi de olumludur. Genel Başkan seçilen Süleyman Soylu 39, özellikle ilk turda önemli oy alan Çağrı Erhan 36 yaşında. İki genç adayın da olgun bir demokratik yarış sergilemeleri partinin geleceği açısından umut veren işaretlerdir. DP büyük kongresini yaptı ve yeni genel başkanını seçti. Kırat'ın yeni
Yön Cumhurbaşkanı Gül de Çankaya'da yerleşmiş bir uygulama olmadığını, 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in hediyelerin bir kısmını İslamköy'de müzeye koyduğunu söylemiş ve kendisinin de böyle yapmayı düşündüğünü belirtmişti.Bu konuyu dün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e de sordum.Demirel şu bilgiyi verdi: "Hediyeler cumhurbaşkanının şahsına verilir. Devleti temsilen şahsına getirilir. Usul böyledir. Hediyeyi ne yapacağını ise cumhurbaşkanı takdir eder. Sayın Gül'ün söylediği gibi, bizde yerleşmiş bir uygulama yok. Her cumhurbaşkanı kendi takdirine göre hareket etmiştir." Suudi Arabistan Kralı'nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e getirdiği hediye kamuoyunda merak konusu olmuştu. TRT'de katıldığımız programda Cumhurbaşkanı Gül'e, Kral'ın getirdiği hediyenin ne olduğunu ve nasıl bir işlem yapıldığını sormuştum. Demirel, kendisine verilen hediyelere nasıl bir işlem yaptığını sorduğumda da şu yanıtı verdi: "Önce bütün hediyeler kayda geçirilir. Benim dönemimde de hepsi kayda geçirilmiştir. Ben pek çok hediyeyi Çankaya Köşkü'nde bıraktım. Onlar zaten demirbaş haline geliyor. Müzeye gidenler de kayda geçiriliyor. Bazılarını da müzede halka teşhir etmeye karar verdim. İslamköy'de yapılan yerde
Yön İlk program Ankara'daki sisin azizliğine uğradı. Meslektaşlarımız Ekrem Dumanlı, Ergun Babahan ve Mustafa Karaalioğlu, sis nedeniyle Ankara'ya geç inince, yerlerine gazetelerinin Ankara temsilcileri katıldılar. Üç meslektaşımız, TRT stüdyosuna, ancak 23.30'da gelebildiler, Gül'le görüştükten sonra, İstanbul'a döndüler. TRT, "Zirveden Bakış" adıyla yeni bir siyasi programa başladı. Zafer Kiraz'ın sunduğu ilk programın konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü. Gül, 2.5 saat boyunca bu programda sorularımızı yanıtladı. Merak ettiğim konulardan biri, Cumhurbaşkanı Gül'ün, daha önce şerh koyduğu Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) ihraç kararlarını onaylamasıydı. Gül'e, "Başbakan olarak bu kararlara şerh koymuştunuz, Cumhurbaşkanı olarak imzaladınız, görüşünüz mü değişti?" diye sorduğumda şu yanıtı verdi:"Ben bu kararlarda yargı yolunun açık olması gerektiğini söylemiştim. Hâlâ bu fikirdeyim. Bu tür işlemler yargıya açık olmalı. Başbakan siyasi bir kişiliktir. Kendisinin, partisinin fikirlerini söyler. Başbakan olarak şerh koymuştum. O fikri hâlâ savunuyorum. Mahkeme kararlarını kimse tartışmaz. 'Şeriatın kestiği parmak acımaz' diye bir söz vardır. Mahkeme karar verince herkes susar. Bugünkü
Yön 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde resmi davet almayan Talat'a, Gül'ün davetinde (A) tipi protokol uygulandı. Şeref kıtasıyla karşılandı, top atışı yapıldı ve Camlı Köşk'te konuk edildi.Cumhurbaşkanı Gül'ün, Köşk'teki yemeklere basını daveti de yavaş yavaş şekilleniyor. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, birkaç istisna dışında bütün basını davet ederdi. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bir süre benzer bir yöntem izledikten sonra, resmi yemeklere gazetecileri daveti, davet listesinden çıkarmıştı.11. Cumhurbaşkanı Gül ise farklı bir yöntem izliyor. Gül, her defasında farklı birkaç basın mensubu davet ediyor. Gül, dış gezilerde uçağına yaptığı davetlerde benzer bir yöntem izliyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat onuruna dün Çankaya Köşkü'nde bir öğle yemeği verdi. Gül'ün Talat onuruna verdiği yemekte dikkat çeken bir yön, KKTC'yi tanımamakla birlikte davete katılan büyükelçilerin fazlalığıydı. Sekiz büyükelçi ve dört maslahatgüzar Köşk'teydi. Bazı Türk cumhuriyetleriyle birlikte, İKÖ üyesi ülkelerin büyükelçileri davete katılmışlardı.Bu söylemin Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt tarafından da paylaşıldığını
Yön Her yasakta olduğu gibi, sigara yasağının yaygınlaştırılmasına karşı da bir direnç söz konusu elbette. Ancak, yasa çalışmalarında bu yönde güçlü bir direnç gözlendiğini söylemek mümkün değil. Milletvekillerinin soruları çoğunlukla yasağın işyeri sahipleri açısından ekonomik bir kayıp yaratıp yaratmayacağı yönündeydi. Bir başka soru grubu da özelleştirme çerçevesinde bazı sigara markalarının hukuka aykırı şekilde özel firmalara tahsis edilip edilmediği yolundaydı. TBMM yeni yıla sigara yasağı tartışmalarıyla girdi. Sigara içilmeyecek alanları genişleten yasa, iktidar, muhalefet ayrımı yapmadan milletvekillerinin büyük çoğunluğu tarafından desteklendi. Türkiye sigara tüketiminin yüksek olduğu ülkelerden biri. Avrupa ve ABD'de de sigaraya karşı başlatılan kampanyalar, yasaklamalarla desteklendi. Sigara içilebilecek alanların giderek daraltılması bu ülkelerde sigara kullanımını dikkat çekecek derecede düşürdü. ABD'de de bu yasaklardan sonra sigara tüketiminde yüzde 10 düzeyinde azalma olduğu açıklandı. Avrupa ülkelerinde uygulanan yasakların da sigara tüketimini azalttığı, yasağa karşı oluşan direncin giderek azaldığı kaydedildi. Dünyadaki örnekler Sigara yasağının
Yön 2007'nin son günlerinde TSK'nın yaptığı başarılı sınır ötesi hava operasyonları, ABD'nin tutum değişikliği, Türk kamuoyundaki havayı da değiştirdi. Halk da, güvenlik güçleri de moral buldu.TSK'nın operasyonları devam ediyor. 2007'nin sonunda oluşan bu hava, PKK sorunuyla ilgili yüksek bir beklentiye de yol açtı. Son operasyonlarla PKK'nın önemli bir darbe yediği gerçek. Operasyonun açıklanan sonuçlarından da bu görülüyor. Etnik kökenli terör sorunu senelere yaygın bir sorundur. Türkiye 25 yıldır bu sorunla uğraşıyor. Daha uzun süre de uğraşacak. Ancak, bu operasyonlara ve ABD'nin işbirliğine bakarak, "PKK işi bitmiştir" havasına girmek yanlış olur. Beklentinin bu kadar yüksek tutulması sakıncalı sonuçlar doğurur. Bu bakımdan özellikle siyasi liderlerin, toplumu doğru biçimde aydınlatmaları gerekir. Çıtayı gerçekçi bir yükseklikte tutmaya özen göstermeleri yararlı olur.PKK sorununun ulaştığı boyutlar ve etnik milliyetçiliğe dayalı asimetrik mücadelenin doğası bunu gerektirir."PKK bitti" yargısına dayalı bir beklenti oluşturulursa, örgütün fırsatını bulduğunda yeniden harekete geçmesi, değişik eylem biçimleriyle ortaya çıkması halinde, bu havayı yaratanlar ve pompalayanlar da
Yön O an gelir...Geçmesini istemezsiniz ama geçer. Hatta, o an, zaman daha hızlı akıyormuş gibi gelir insana, oysa zamanın vitesi yoktur, hızlanıp yavaşlamaz. Size öyle gelir. Yavaşlatamaz, duraksatamaz, durduramazsanız...Mutsuzluk anları da tersinden öyledir.Gelmesini hiç istemediğiniz an da gelir. Hem de sizi hiç dinlemeden, hiç dikkate almadan. Hızla, hemen geçsin istersiniz, ama sanki o an uzadıkça uzar. Yavaşlamış, durmuş gibi hissedersiniz. Oysa, kötü anlar da yavaşlamaz, hızlanmaz, duraksamaz, durmaz. Hayata bakışınıza bağlı bu sorunun yanıtı. Mutluluk duyacağınızı bildiğiniz anların gelmesine kafayı takarsanız, hayat bir an meselesine dönüşür. Şu gün bir olsa, o an bir gelse diye kafayı yoruyorsanız, öyledir. Bilinen anlarda böyledir de bilinmeyenlerde farklı mıdır?Değildir.Öyle baktığınızda da hayat an meselesidir tabii ki...Hayat belli olmaz...Ne olacağını nasıl bilebilirsiniz ki?Biraz sonra veya yarın hayatta olacağınızı kim garanti edebilir? Başınıza kötü bir şey gelmesi an meselesidir. İyi bir şey gelmesi de...Öyle bir anla karşılaşabilirsiniz ki, hayatınız değişir.Düşünceleriniz, değer yargılarınız, öncelikleriniz altüst olur. An meselesidir. Bilinmeyen anlar İnsanın
Yön Otomobillerin kundaklanmasının, PKK'nın, TSK'nın operasyonlarına karşı eylemi olduğu söyleniyor.Bu eylem biçimi bir süre önce Fransa'da ortaya çıkmıştı. Üçüncü dünyadan gelenlere karşı uygulanan ayrımcılığı protesto etmek amacıyla Fransa'da arabalar yakılıyordu.Şimdi aynı yöntemi PKK'nın uyguladığı söyleniyor.PKK, dünyada uygulanan her türlü eylem biçimine başvuruyor. Daha önce Güneydoğu'da iş makineleri ve hizmet araçlarını da yakıyordu. Sonra şehir ve kasabalarda Filistin'den örnek aldığı "intifada" benzeri eylemler yaptı. Şimdi Fransa'da bir süre önce görülen caddelerde, sokaklarda arabaları yakma eylemi yapılıyor. TSK'nın Kuzey Irak'ta PKK kamplarına düzenlediği hava operasyonlarından sonra İstanbul'da yeni bir eylem biçimi ortaya çıktı. Sokaktaki arabalar yakılıyor. Araba yakma yöntemi bir terör eylemi.Eğer önü alınamazsa taşıdığı önemli risk, karşı eylemlere neden olacak bir toplumsal çatışma ortamı yaratma olasılığıdır.Caddelerde, sokaklarda park etmiş arabalar, genellikle orta ve orta alt sınıfa ait arabalardır. Büyük kentlerde yaşamanın ihtiyaç haline getirdiği araçların çoğu zorluklarla, muhtemelen taksitlerle alınmıştır. Bu bakımdan sahipleri açısından önemli