Baykal, ABD'ye uçarken olduğu gibi dönüş yolunda da kendisine ve partisine yönelik açıklamalar yapan Başbakan Tayyip Erdoğan'a yanıt verdi.CHP lideri, Başbakan Erdoğan'ın, "Baykal boşuna yorulmasın, cumhurbaşkanını bu Meclis seçecek" sözlerini yanıtlarken, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, başlattığı "Çankaya'da türban" tartışmalarını değerlendirdi. CNN-Türk'te yayımlanan Ankara Kulisi programına, dün, Nur Batur ve Murat Yetkin'le birlikte, CHP lideri Deniz Baykal'ı konuk ettik. Baykal, Demirel'in "Türbanlı cumhurbaşkanına veya eşine itiraz edecekseniz mesnediniz yok, buna itiraz edenlerin Kıyafet Kanunu'na ilave yapmaları gerekir" anlamındaki sözlerine katılmadığını açıkladı. Baykal, her konunun Anayasa veya yasayla düzenlenmesine gerek olmadığını söyledi; Kıyafet Kanunu'na ilave yapılması önerisine katılmadı. Ancak, Çankaya'da türbanlı bir cumhurbaşkanı veya eşi türbanlı bir cumhurbaşkanı bulunmasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:"Cumhurbaşkanlığının simge olarak yansıttığı görüntü çok önemlidir. Anıtkabir'de Atatürk'ün kıyafetleriyle ilgili defileyi dün birlikte izledik. Atatürk'ün kıyafetleriyle Türkiye'ye vermek istediği bir hedef var. Bu konu Türkiye'nin geleceğiyle
Başkan Bush, ortak basın açıklamasında "stratejik ilişki" kavramını kullanırken, Başbakan Erdoğan "stratejik birliktelik" ve sonra da "stratejik ortaklık" kavramlarını kullandı.Bu kavramlar arasında önemli farklar bulunsa da Başbakan Erdoğan, "stratejik ortaklık" kavramını yeğleyerek, iki ülke arasındaki ilişkiyi olduğundan daha güçlü yansıttı. En azından öyle olmasını istediği mesajını vermiş oldu.Bush görüşmesi sonrasında değişik vesilelerle yaptığı görüşmelerde de ABD-Türkiye ilişkisinin ABD-İngiltere, ABD-İtalya ilişkisi gibi stratejik ortaklığa dayandığını ifade etti.Dünyanın tek süper gücü konumunda ABD ile böyle bir ilişki geliştirmek ve korumak, 1989 sonrasında birçok ülkenin amacı haline geldi. Sovyetler'in dağılmasıyla serbest Doğu Avrupa ve Balkanlar'ın zayıf ülkeleri, bağımsızlığına yeni kavuşan Kafkas ülkeleri bu yarışın içindeler. Başbakan Erdoğan da Türkiye-ABD ilişkisini böyle görmek istiyor. Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisinin olumlu yönlerinden biri olarak, "stratejik ortaklık", "stratejik ilişki" kavramlarının kullanılması gösterildi. Türkiye ile ABD arasında stratejik ortaklığın koşulları var mı? Türkiye'nin ilişkileri, ABD'nin İngiltere, İsrail, Kanada gibi
Bush'un Suriye konusunda Türkiye'den beklentileri, Erdoğan'ın yaklaşımından farklı. Beyaz Saray'ın, Suriye'nin tutumundan rahatsız olduğu, Irak'taki direnişten Şam yönetimini sorumlu tuttuğu biliniyor. Bu yaklaşımını Erdoğan'a da aktaran Bush'un, Ankara'dan Washington'la paralel bir tutum beklediği görüşmeden yansıyan bir diğer bilgi.Washington, Suriye'nin izole edilmesinden yana. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinde Şam'la sürdürdüğü diyalogdan memnun olmadığı da açık.O kadar ki, Washington kaynaklı haberlere göre, ABD'nin Suriye'ye askeri müdahalesi olasılık dışı değil. Ayrıca ABD askerlerinin sıcak takip gerekçesiyle Suriye topraklarında operasyona yönelmesi de, aynı kaynaklara göre olasılık dahilinde... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı Bush görüşmesinde en çok memnun eden konu, ABD'nin Kıbrıs'ta aldığı tutumdu. En çok rahatsızlık yaratan konunun ise Suriye olduğu anlaşıldı. Bush ile Erdoğan'ın ters düştükleri "Suriye konusu"nun, Türk-ABD ilişkilerinin gelecekte nasıl seyredeceğini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olacağı belli. Erdoğan ise Suriye'ye Bush gibi bakmıyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in ve kendisinin yaptığı ziyaretlerin, Suriye'nin Lübnan'dan
Başbakan'ın ziyaretinden önce ABD Kongre heyetinin KKTC'ye Ercan Havaalanı'nı kullanarak yaptığı ziyaret, Ankara'nın hem moralini yükseltmiş hem elini güçlendirmişti. Başkan Bush'un, Ercan Havaalanı'ndan ABD'ye doğrudan uçuşlar konusunu incelediklerini, Erdoğan'ın da Başkan'ın bu yönde ABD Dışişleri Bakanı'na talimat verdiğini açıklaması, Beyaz Saray'da en iyi görüşmenin Kıbrıs konusunda yapıldığını gösteriyordu.KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat gibi Ankara'nın da bu sorunun çözümünde Avrupa Birliği'nden çok ABD ve İngiltere'ye umut bağladığı söylenebilir. İngiltere'nin, dönem başkanlığında, ABD'nin KKTC'ye yaptığı ziyaret gibi adımlar atması halinde, Yunanistan ve Rum yönetiminin etkili bir baskı altına alınabileceği inancı var Ankara'da... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı George Bush'la yaptığı görüşmede en fazla memnuniyet duyduğu konunun Kıbrıs olduğu anlaşılıyor. Bu, açıklamalara da yansıdı. Başbakan Erdoğan, gezisinin New York ayağında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan'la bir araya geldi. Bu buluşma öncesinde, Ankara'nın, Kıbrıs konusundaki resmi önerisi de yansıdı. Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesinde, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün,
Baykal, Erdoğan'ın bu tavrını, "Washington'a giderken Beyaz Saray'a şirin görünme çabası" olarak değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Washington'a uçarken, ABD karşıtlığının faturasını CHP'ye kesmesi dikkat çekiciydi. ABD yolunda, "Talihsizlik CHP'nin ABD'ye karşı olması" demesine CHP lideri Deniz Baykal, sert tepki gösterdi. Baykal, dünkü görüşmemizde, Erdoğan'ın tutumunu, "öğretmenine yakalanmış suçlu ilkokul çocukları"na benzetti ve şöyle dedi:"Sayın Erdoğan'ın bu tavrı, suçlu çocukların psikolojisini yansıtıyor. Hani, ilkokul çocukları suç işlerler, örneğin cam kırarlar ve öğretmenine yakalandığında da, (Ben yapmadım, o yaptı) diye arkadaşlarını gösterirler ya, Sayın Başbakan da öyle yapmış. Başkan Bush bana kızmasın, ona kızsın diye düşünmüş ve (Ben yapmadım, CHP yaptı) demiş. Komik bir duruma düşmüş." 'Ben değil, o yaptı' CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın sözlerinin, Türkiye açısından, "Biz satacağız ama CHP bırakmıyor" diye anlaşılması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti:"Sayın Başbakan, bu sözleriyle sözüm ona CHP'yi ABD nezdinde sorumlu ve suçlu göstermeye çalışmış. Bu bizim gocunacağımız veya ciddiye alacağımız bir durum değil elbette. CHP,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'yi ziyaretinden bir gün önce, Washington'da Amerikan-Türk Konseyi toplantısına katılan Genelkurmay 2. Başkanı Org. İlker Başbuğ, iki önemli konuşma yaptı. 1 Mart tezkeresinin geri çevrilmesinden sonra Ankara, Türk-ABD ilişkilerindeki bozulmayı düzeltmek için çok gayret gösterdi.Org. Başbuğ'un konuşmasında bu mesajı bulmak mümkün. Org. Başbuğ, ABD'nin Irak operasyonu sırasında, harekâtın başlamasıyla birlikte Türk hava sahasının ABD'ye açıldığını, bu kapsamda 5000 sorti görev uçuşu yapıldığını ve acil durumdaki 39 ABD uçağının Diyarbakır, Batman ve İncirlik üslerine indiğini ve her türlü ihtiyaçlarının karşılandığını söyledi.Bu sözler kuşkusuz, 1 Mart tezkeresinin reddedilmiş olmasına karşın, Türkiye'nin ABD'ye verdiği desteğin azımsanmayacak önemde olduğunu anımsatma niteliğinde.Org. Başbuğ'un bu bilgilere, İncirlik Üssü'nün Irak ve Afganistan için lojistik merkez olarak kullanılması talebini Türkiye'nin kabul ettiğini eklemesi de önemli. Keza, Türkiye'nin, Irak'ta ABD'nin başarısız olması ya da yeni düzen yerine oturmadan çekilmesini istemediğini vurgulaması, Türkiye-ABD örtüşmesinin bir diğer mesajı... 5000 sorti, 39 ABD uçağı Org. Başbuğ,
Geçen pazar günü, CNN TÜRK'te, Ankara Kulisi programında konuğumuz olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "Eşi türbanlı cumhurbaşkanı olur mu?" tartışmalarına ilişkin sözleri geniş yankı uyandırdı. Konuya biraz daha açıklık getirebilmek amacıyla dün Demirel'le bir kez daha konuştum. Demirel, "Benim demek istediğim şu" diyerek söze başladı:"Başbakan'ın hanımının başı sarılı değil mi? Başbakanın, cumhurbaşkanının hanımının başının sarılı olması Türkiye Cumhuriyeti rejimine aykırıdır, sarılı olmaz diyebiliyor musunuz? Diyemiyorsunuz, çünkü, mesnediniz yok. Var da, o daha çok yorum. Hukuk değil. Kanun değil. Yorumla itiraz ediyorsunuz. Bu aynı şey değil." "Mesnediniz yok" Demirel, demokrasi içinde sorunların halkı ikna yoluyla ve hukuki biçimde çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:"Anadolu'ya bakarsanız, orada hanımların yüzde 60'ının başı sarılıdır. Aynı şekilde değildir, farklı şekillerde sarılıdır. Anadolu'da halk türban, yazma, açma arasında fark görmez. Halkın mutlu edilmesi gerekir. Görev budur. Halk biz bu ülkenin sahibi miyiz, değil miyiz durumuna düşmemelidir. Onun için halkın rızasını almak gerekir. Yoksa yaptığımız, bir grubun dayatması olur. Azınlığın
Böyle olmalı ki, Cumhurbaşkanı Sezer'in maddeyi geri göndermesi ve detaylı gerekçe açıklaması, iktidar çevrelerince tepkiyle karşılandı. AKP'nin bazı sözcüleri, Sezer'in geri gönderdiği madde hükmünün aynen yasalaşacağını açıkladılar.Anlaşılıyor ki, bu madde hükümetle Çankaya arasında sorun olmaya devam edecek ve belki de son kararı Anayasa Mahkemesi verecek...Madde hükmü, yasadışı eğitim kurumlarına eski hükmün öngördüğü paraya çevrilemeyecek hapis cezası ve kapatma yerine para cezası verilmesine olanak tanıdığı gibi kapatma cezası da vermiyor.Tartışma ağırlıklı olarak izinsiz Kuran kursları üzerinde yapıldı. Yeni Türk Ceza Yasası'nın, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilen 263. maddesindeki "yasaya aykırı eğitim kurumları"na verilecek cezaya ilişkin hüküm, iktidar tarafından "dolaylı siyasi fayda" hesabıyla düzenlenmiş görülüyor. CHP başta olmak üzere muhalefet, bu ceza indirimini izinsiz Kuran kurslarının radikal grupların faaliyetine dönüşmesi kaygısını öne alarak eleştirdi. İktidar ise başta maddenin Kuran kurslarıyla ilgili olmadığı savını öne sürerken, tartışma sürecinde hareket noktasının Kuran kursları olduğunu kabul etti. Madde hükmünü savunan yayın organları da