Sezer'le Erdoğan'ın bakış farkı

4 Haziran 2005

Değişiklik yasası Meclis'te görüşülürken, TCY'nin 263. maddesi yeniden düzenlenerek, bu suçu işleyenler için öngörülen hapis cezasının üst sınırı bir yıla düşürüldü ve para cezası verilmesi seçeneği getirildi. Bu kurumların kapatılması hükmü de maddeden çıkarıldı. Böylece, yasaya aykırı eğitim kurumu açanlar paraya çevrilebilir hapis cezası veya doğrudan para cezasıyla kurtulma olanağına sahip oluyorlardı.Cumhurbaşkanı Sezer, bu maddeyi Anayasa'ya aykırı gördü ve veto etti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türk Ceza Yasası'nda (TCY) değişiklik yapan yasanın iki maddesini veto etti. Bu maddelerden biri, tartışmalara neden olan "yasaya aykırı eğitim kurumları açanlarla" ilgiliydi. Madde değişikliğine ilişkin tartışmalar Kuran kurslarına odaklanmıştı. Maddeye karşı çıkan CHP, yasalara aykırı biçimde açılacak Kuran kurslarıyla, çocukların ve gençlerin radikal grupların etkisi ve yönlendirmesi altına gireceğini, laikliğe aykırı eğitimin yaygınlaştırılmasını teşvik edeceği ve nihayet Hizbullah, El Kaide gibi örgütleri örnek göstererek, bu tip örgütlerin dahi eleman sağlama çabalarına hizmet edeceği gerekçesiyle karşı çıktı.Adalet Bakanı Cemil Çiçek de, CHP'nin bu yaklaşımını aynen

Yazının Devamı

Papadopulos çözüm istemiyor

3 Haziran 2005

Bu amaçla adaya gönderdiği danışmanı Kieran Prendergast, iki tarafla da görüştü. Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Annan Planı'nda yapılmasını istediği değişiklikleri öğrendi ve KKTC yönetimine iletti.Annan'ın bu "yoklama" çalışmasında üzerinde önemle durduğu husus, "bu kez çözüm için Papadopulos'un garanti" vermesiydi.Ortaya çıkan tablo, Papadopulos'un, çözüm için garanti vermek bir yana, çözüm istemediğini kanıtladı.Papadopulos, öyle taleplerde bulunuyor ki, bunun "Ben çözüm istemiyorum, durumdan memnunum" demek dışında bir anlamı yok. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs'ta müzakerelerin yeniden başlatılması için zemin yoklaması yaptırıyor. Rum liderin, Annan'ın temsilcisi Prendergast'a ilettiği taleplere bakalım :1- Türk askeri adadan tümüyle çekilecek,2- Türkiye'nin garantörlük ilişkisi olmayacak,3- Kuzey'deki Rum taşınmazlarının hepsi 1974 öncesindeki sahiplerine iade edilecek,4- Türkiye'den Kuzey'e yerleşmiş olanların sayısı 30 binle sınırlandırılacak.Bu talepler Rum tarafının reddettiği Annan Planı'nda yapılmasını istediği değişiklik paketinden çok yeni bir plan niteliğinde. Papadopulos, açık bir şekilde işi yokuşa sürüyor. Bu koşullarda BM Genel Sekreteri Annan'ın

Yazının Devamı

AB'nin yapamadığını ABD yaptı

2 Haziran 2005

KKTC'den sonra Ankara'ya gelen ABD heyetinin başkanı Edward Whitfield, Washington'a "somut önerilerle" gideceklerini açıkladı. Bu önerilerin başında da, dün de duyurduğumuz gibi, Ercan Havaalanı'ndan Washington'a doğrudan uçuş yapılması yer alıyor. Hem de sadece Türk Hava Yolları değil, Kıbrıs Türk Hava Yolları uçaklarıyla...Bu yönde atılacak bir adım KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılması yönünde önemli bir mesafe oluşturacak.AB ise doğrudan uçuşların yapılması, ticaretin başlatılması, mali yardım yapılması gibi birçok söz vermiş olmasına karşın, bunların hiçbirini yerine getirmedi. Bu konuda adım atmaktan çekindi. ABD ise AB'nin yapamadığını yaptı ve KKTC'ye doğrudan tarihi bir ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye'nin ve KKTC'nin beklentileri doğrultusunda Avrupa Birliği'nin (AB) atamadığı adımı ABD attı. ABD Kongre üyelerinin Ercan Havaalanı'na inerek gerçekleştirdikleri KKTC ziyareti, Kıbrıs Türk'üne destek, Rum yönetimine ise uyarı niteliğindeydi. ABD Kongre heyetinin, KKTC ve Ankara ziyaretlerinde yaptıkları açıklamalar, Washington'a gitmeye hazırlanan Başbakan Erdoğan'ın da elini güçlendirdi. Ziyaret öncesinde ABD'nin KKTC jesti, Başbakan Erdoğan'a moral oldu. Whitfield'ın

Yazının Devamı

Serdar Denktaş: Bir devlet olmayacaksa, iki devlet olur

1 Haziran 2005

Bu ziyaret, KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılması yönünde atılmış bir adım olduğu gibi, Rum tarafı açısından da baskı niteliği taşıyor.ABD'nin de desteklediği Annan Planı'na 'evet' diyen taraf olmasına karşın cezalandırılan KKTC'nin, bu ziyaretle moral bulduğu çok açık... ABD Kongre heyetinin Ercan Havaalanı'nı kullanarak KKTC'ye gerçekleştirdiği ziyaretin taşıdığı mesaj büyük öneme sahip. ABD heyetinin Güney Kıbrıs yönetiminin şiddetli tepkisine rağmen bu ziyareti gerçekleştirmesi, Rum tarafı açısından olumsuz anlamda mesaj yüklü kuşkusuz... ABD'nin, Avrupa Birliği'nden (AB) farklı olarak KKTC'ye verdiği bu destek, başta KKTC'ye uygulanan ambargonun kaldırılması yönünde büyük umut doğurdu.Oysa bu konuda söz veren AB'ydi...Kıbrıs sorununun bugünkü aşamaya gelmesinde olduğu gibi gelecekte "çözümsüzlüğe" sürüklenmesi halinde de sorumluluk büyük ölçüde AB'ye ait olacaktır.Güney Kıbrıs'ı, uluslararası antlaşmalara aykırı olarak ve çözüm koşulunu sadece Türk tarafına dayatarak tam üye yapması, hatalar zincirinin başlangıcı ve kaynağı oldu. Sorumluluk AB'nin Kongre üyesi Edward Whitfield'in başkanlığındaki ABD heyeti, KTKC'de Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Başbakan Ferdi Sabit

Yazının Devamı

Fransa referandumunun sonuçları

31 Mayıs 2005

Bu sonucun kısa vadede, Hollanda'da çarşamba günü yapılacak olan referandumu, İngiltere'nin referanduma gidip gitmeme kararını etkileyeceği söylenebilir. Hollanda'da son dönemde gerileme eğilimi gösteren "hayır" oylarının, Fransa'nın bu kararıyla yeniden yükselişe geçmesi yüksek olasılıktır.Keza, AB Anayasası'na Fransa'dan daha soğuk duran İngiltere'nin de referanduma gidip gitmeme kararının, gitmesi halinde de olumsuz oyların, bu karardan etkileneceği söylenebilir.Fransızların "hayır" kararının orta ve uzun vadede AB, Fransa ve Türkiye açısından doğuracağı muhtemel sonuçlar şöyle özetlenebilir: Fransa'nın, Avrupa Birliği (AB) Anayasası'na yüzde 55'le "hayır" demesinin önemli sonuçları olacaktır. Kuşkusuz, Fransa gibi AB'nin lider ülkelerinden birinin AB Anayasası'na hayır demiş olmasının, özellikle Birliğin genişlemesi açısından bir tereddüt yansıttığı düşünülmelidir. Bu kararın genişleme sürecinde bir fren etkisi yaratacağı bellidir.Nitekim şimdiden, AB'nin bir diğer lider ülkesi Almanya'da muhafazakâr kesimden genişlemenin gözden geçirilmesi, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye'nin durumunun yeniden ele alınmasının gerekli olduğu yönünde sesler yükselmeye başlamıştır.Bu durum

Yazının Devamı

Sezer'in veto olasılığı

29 Mayıs 2005

TBMM'deki görüşmeler sırasında en çok tartışılan, TCY'nin 263. maddesinde yapılan değişiklik oldu. Madde, yasaya aykırı eğitim kurumu açanlara ve bilerek bu kurumlara gidenlere verilecek cezayı düzenliyordu. Maddenin ilk halinde bu cezanın üst sınırı 3 yıl hapisti. Değişiklikle, "3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası" hükmü konuldu.Şimdi gözler Cumhurbaşkanı Sezer'de. Cumhurbaşkanı'nın bu maddeyi veto edip etmeyeceği merak ediliyor. Türk Ceza Yasası'nın (TCY) bazı maddeleri değiştirildi. Değişiklik yasası Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in onayından geçerse yürürlüğe girecek. 263. maddenin öngördüğü cezanın indirilmesi ve para cezası seçeneğinin konulmasında, maddenin eski haliyle izinsiz Kuran kursu açan ve bu kursları izleyenlerin hapis cezasına mahkûm olmasını istemeyen çevrelerin baskısı etkili oldu. Başbakan Erdoğan da bu yönde karar verdi ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek içtenlikle desteklemediği bu düzenlemeye oy vermek zorunda kaldı. Değişiklik böylece yasalaştı.Çiçek'in düşüncesi, Kuran kurslarına Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görev ve teşkilatına ilişkin yasanın ek-3 maddesiyle olanak tanındığı, Başkanlık'ın ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın gözetiminde Kuran

Yazının Devamı

Ecevit'in 80. yaş günü

28 Mayıs 2005

48 yıllık siyasi yaşamının 44 yılında gazeteci olarak Bülent Ecevit'i izleyen Mustafa İstemi'yle birlikte, Oran'daki Kütüphane Ev'de kutluyoruz Ecevitleri... 80. yaş günü pastasını keserken Ecevit'in fotoğrafını, 1961'de Kurucu Meclis üyesiyken görüntülemeye başlayan Mustafa İstemi çekiyor yine... Ecevit'e önce sağlığını soruyoruz: "Biraz yürüme zorluğum var. Doktorlar bol bol yürümemi salık veriyorlar ama zaman bulamıyorum. İki hafta kadar önce katarakt ameliyatı geçirmiştim. Onun verdiği birkaç küçük rahatsızlık dışında sağlığım iyi. Gözüm de hızla düzeliyor. Pazartesi kontrolüm var."Aktif siyaseti bıraktıktan sonra Ecevit günlerini nasıl geçiriyor?Uğraşılarına bakıldığında siyaseti bıraktığı pek söylenemez Ecevit'in. Nitekim, soruma verdiği yanıt da bunu gösteriyor:"Güne eskiden olduğu gibi gazeteleri okuyarak başlıyorum. Tabii, bütün gazeteleri alamıyoruz. Ama, DSP'den arkadaşlar eskiden beri önemli gördükleri kupürleri getirirler. Böylece basını izlemem kolaylaşıyor. Genellikle görüşmelerim ve ziyaretler oluyor. Bütün günümü alıyor. Biliyorsunuz bir Ulusal Uzman Grubu oluşturduk. Birlikte çalışıyoruz. Düşünce üretiyoruz. Ulusal nitelikteki konular üzerinde yoğunlaşıyoruz.

Yazının Devamı

'Sözlerimin arkasındayım'

27 Mayıs 2005

Çiçek, dünkü görüşmemizde, eleştirilere "Üslubun bir standardı olmaz, bu benim o andaki düşüncelerimi, duygularımı, tepkimi ifade biçimim, bu benim düşüncem ve düşüncemi koruyorum" karşılığını verdi. Adalet Bakanı Çiçek, toplantının, gösterdiği tepki üzerine iptal edildiği yolundaki açıklama ve yorumları da "yersiz" olarak niteledi ve şu değerlendirmeyi yaptı:"Konferansı tertip ederken de bana sormadılar, iptal ederken de. Ben konferans iptal edilsin veya yapılmasın diye bir şey söylemedim. Ben kendi düşüncemi açıkladım. Eleştiri yaptım. Erteleme veya iptal konusunda bir görüş bildirmedim. Gidip bir vakıf üniversitesinde veya özel bir yerde, bir vakıfta veya dernekte de yapabilirlerdi. Bu nedenle erteleme kararının benim sözlerime bağlanması yanlış olur. Benim kendi kanaatimi söyleme özgürlüğüm yok mu?" Boğaziçi, Sabancı ve Bilgi üniversitelerince düzenlenen Ermeni konferansının ertelenmesinde etkisi olan, bu düzenleme için, "Milleti arkadan hançerlemektir" diye eleştiren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, sözlerinin arkasında duruyor. Çiçek, "milleti arkadan hançerlemek" sözlerinde eleştiri ölçüsünün aşıldığını düşünüyor mu veya bu sözleri nedeniyle bir pişmanlık duygusu içinde

Yazının Devamı