Ankaranın iki beklentisi

15 Şubat 2005

Seçim sonuçlarının, Ankarada rahatsızlık yarattığını söylemeye bile gerek yok. Ankara, Türkmen oylarının hem Kerkükte, hem Irakın genelinde çok az çıkmasının nedenlerini saptamaya çalışıyor. Seçim hileleri, mükerrer oy kullanma, Kerkükte olduğu gibi taşıma oylar...Birçok yönüyle itiraz gerektiren, meşruiyet tartışmasına aday bir seçim yapılmış oldu Irakta. Ama böyle olacağı zaten biliniyordu...Ankarada yapılan ortak değerlendirme şöyle özetlenebilir:"Seçimler temsil bakımından sakat sonuçlar verdi. Sünni Araplar seçime katılmadı. Bu, meşruiyet tartışmasının nedenlerinden biri olacaktır. Ayrıca Kürtler taşıdıkları gerçek güçlerinin çok üzerinde temsil ediliyorlar. Şiiler de öyle. Irak toplumunun yüzde 30u temsil edilmemiş durumda."Ankara bu saptamadan sonra, gelecek için iki önemli beklenti üzerinde duruyor:1- Anayasa yazımında Sünni Arapların da temsil edilmesi. Bunun sağlanması için de yeni meclisin oluşturacağı Anayasa Yazım Komisyonuna, meclis dışında da olsa Sünni Arapların alınması. Anayasanın Irak toplumunun tüm kesimlerini temsil eden bir heyetçe yazılması.2- Yeni yazılacak anayasada Kerkükün özel statüsünün korunması. Federal bir yapı oluşacaksa Kerkükün herhangi bir

Yazının Devamı

İranın üç koşulu

14 Şubat 2005

İranın Ankara Büyükelçisi Firuz Devletabadi, Tahranın algılamasını şöyle yansıtıyor:"ABD, İranla ilişki kurmak istiyor. Ancak bunu yaparken yukarıdan bakan bir tutum sergiliyor. Kendini üstün gören bir yaklaşımla yapmak istiyor. İran da böyle yukarıdan bakan bir ilişkiyi kabul etmez."ABDnin ne yapmak istediğine ilişkin sorumuza da Devletabadi, şu yanıtı veriyor:"ABDnin amacı, İran kanalıyla bölgeyi kontrol etmek. Bunun için ilişki kurmaya çalışıyor. Eğer İranı kontrol ederse bölgeyi kontrol edebileceğini biliyor. Bunu sağlarsa bir yandan İsrailin güvenliğini de sağlayacağını bir yandan da masraflarının azalacağını düşünüyor. Gayreti budur."Büyükelçi Devletabadi, ABDnin İrana müdahalede bulunacağını sanmadığını vurgularken, "Böyle bir askeri girişimi kendileri bile abartılı buluyorlar, biz böyle bir girişimde bulunacaklarını sanmıyoruz" diyor. ABDnin tehditlerini İran nasıl algılıyor? Tahrana göre, ABD ne yapmak istiyor? Peki, İran, ABD ile ilişki kurar mı?Devletabadi, "ilişki kurmaya dönük bir müzakere" gerekir, dedikten sonra şu bilgiyi veriyor:"Biz önkoşullarımızı söyledik. İlişki kurmak istiyorsanız, bu amaçla bir müzakere başlaması için öncelikle ABDnin yapması gereken şeyler

Yazının Devamı

Mafya-ticaret-siyaset

13 Şubat 2005

Nerede bir yolsuzluk patlasa, işin bir ucu mutlaka mafyaya dayanıyor. Son operasyonda da Çakıcı bağlantısı ortaya çıktı. İddialardan biri de, Çakıcı -Yargıtay olayında ünlenen MİT görevlisi Kozinoğlunun da ilintili olduğu yolunda..."Ticaret"in bir ucunda mafya, bir ucunda bürokrasi ve bir ucunda da siyaset olmak üzere bir sacayağı biçiminde yürütüldüğü açık...Her yolsuzluk soruşturmasında yine karşımıza siyaset çıkıyor. Ya bir milletvekili ya da bir yakını...Kısa aralıklarla Enerji Bakanlığında patlak veren olaylar, bu üçgenin kırılamadığını, düzenin değişmediğini gösteriyor.Kuşku yok ki, yolsuzlukların aynı yerlerde ve aynı biçimde nüksetmesinin nedeni, mücadelelerin sonuçsuz kalması. Henüz hakkıyla sonuçlandırılmış bir soruşturma yok ortada. Sorumlular bir aşamada olmazsa, bir başka aşamada serbest kalıyorlar. Gerekirse bunu sağlayacak yasa düzenlemesi yapılıyor ama soruşturmaları güçlendirecek, soruşturmacıları cesaretlendirecek bir düzenleme yapılmıyor.Yargı adeta şaşkın...Tutuklayacak mı, bırakacak mı belli olmuyor. Bir gün serbest bırakıyor, ertesi gün yeniden tutukluyor. Sanıklar bir yurtdışına kaçıyor, bir yakalanıp iade ediliyor. Bir sonuç ortaya çıkmadan bir daha serbest

Yazının Devamı

Erdoğan-Şaron zirvesi

12 Şubat 2005

İsrail tarafı, Şarm El Şeyhte başlayan yeni sürecin güvenli ve sağlıklı bir biçimde ilerlemesi ve kalıcı bir barışa ulaşması yolunda Türkiyenin çok önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor. Ankaranın aktif biçimde devrede olması gerektiğini düşünüyor.Türkiyenin bu rolü uzaktan ve sadece niyet beyanlarıyla değil, işin içine girerek, yüz yüze görüşmeler yaparak, soruna fiilen dokunarak oynamasını bekliyor İsrail...İsrailin, Türkiyeye bu süreçte verdiği önemi, dün öğle yemeğinde konuğu olduğumuz Avividen aldığımız şu bilgiyle ölçüyoruz:İsrail ile Filistin arasında Şarm El Şeyhte anlaşma sağlanınca, İsrail Dışişleri Bakanı Şalom doğrudan iki ülkenin Dışişleri bakanlarını arayarak detaylı bilgi veriyor. Bu iki bakandan birinin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğunun altını çiziyor Büyükelçi Avivi. "Bu" diyor, "İsrailin Türkiyeye verdiği önemin bir göstergesi..."Sürecin başlangıcında Şaronun Erdoğana dönük davetlerine, olumlu yanıt alamamış olmalarına İsrail tarafının üzüldüğü de büyükelçinin yaklaşımından anlaşılıyor. Bu ortamda gerçekleşecek bir "Erdoğan-Şaron zirvesi"nin, Şarm El Şeyhte başlayan sürecin başarısına çok büyük katkıda bulunacağına vurgu yapıyor Avivi. İsrailin davetinin

Yazının Devamı

Şeyle götürenler...

11 Şubat 2005

"İncik cinciği bırakın da devletten şeyle götürenlerin peşine düşün."Bakan, ufak tefek iddiaları bırakın da kepçeyle götürünlerin peşine düşün demek istedi...Türkiye bu "götürme" işinden çok çekti, hala da çekiyor.Bankalardan götürülenlerin bir dönem Türkiyenin dış borcunun önemli bir kısmını ödeyecek düzeyde olduğu resmi ağızlardan açıklanmıştı.Banka hortumcularının götürdüklerinden geri gelen hemen hemen yok gibi. Üstelik götürenlerin yanına kar kaldığı da biliniyor.Türkiyede her zaman büyük bir gürültüyle başlatılan operasyonların arkası gelmedi. Ya yasalar değiştirilerek soruşturmalar kesildi, ya yurtdışına kaçışlar oldu, ya zamanaşımı imdada yetişti...Bir şekilde sorumlular paçalarını sıyırdılar. Toplumun içinde "itibar"lı kişiler oldular. Lüks yaşamlarında en küçük bir eksilme olmadı.Büyük umutlarla başlatılan büyük operasyonlar sonuca ulaşmadı.Şimdi Enerji Bakanlığında bir büyük operasyon daha var. Genel müdür vekili düzeyine kadar yüksek bürokratlar görevden alındılar. Rüşvet iddiasıyla soruşturma başladı.Bu operasyonun, Enerji Bakanlığında olması ayrıca ilgi çekici. Daha dumanı tüten Beyaz Enerji operasyonu belleklerde taze. O zaman da çok üst düzey birçok bürokrat

Yazının Devamı

Sezer de görüşünü koruyor

10 Şubat 2005

Başbakan Erdoğan, bu konudaki görüşünün 3 Kasım seçimleri öncesinde yansıttığı gibi olduğunu anımsattı. Erdoğanın türbanın bazı alanlarda yasak kapsamında bulunmasına karşı olduğu biliniyor. Üniversitelerdeki yasak nedeniyle bu konudaki görüşünü değişik zeminlerde dile getirmişti. Ancak, bugün için yeni bir düzenleme girişimi içinde olmadığını da açıklamış oldu.Türban serbestisi AKPnin seçim öncesi vaatlerinden birini oluşturuyor.Anayasa Mahkemesinin YÖK yasasıyla ilgili olarak 1989 yılında verdiği karar ile yine bu kararı esas alan 1991 sayılı iki kararı böyle bir girişime engel oluşturuyor.1991 tarihli Anayasa Mahkemesi kararının özü, sonuç bölümünde şöyle özetleniyor:"....Yükseköğretim kurumlarında dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması Anayasanın laiklik ve eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu durumda dava konusu kuralda öngörülen yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbestisi, dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılmasını ve dinsel giysileri kapsamaz. Bu konudaki düzenlemeler Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı olarak gerçekleştirilemez ve özellikle 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasıyla bu yasaya dayanılarak çıkarılacak

Yazının Devamı

Ağar: Rice sopa gösterdi

9 Şubat 2005

Bu durumun ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Riceın Ankarada verdiği mesajlarla da kanıtlandığını savunuyor. Ağar, Riceın, ayrıca Türkiyeye karşı "aba altından sopa" gösterdiğini de söylüyor.Ağarın, dünkü görüşmemizde yaptığı değerlendirme şöyle :"Rice açık biçimde Ankaraya aba altından sopa gösterdi. ABDnin Türkiyenin IMF ve AB ilişkilerine yardımcı olduğunu vurguladı. Bu konu üzerindeki vurguları, bir anlamda, bize yardımcı olmazsanız yeniden ekonomik sorunlar yaşayabilirsiniz mesajı taşıyor. Rice, açıkça Siz Irak, Kuzey Irak, Kerkük işine karışmayın mesajı vermiş durumda. Bence bunu ekonomik yaptırım imasıyla da güçlendirmeye çalıştı."DYP lideri, Rice ziyareti öncesinde ABD Savunma Bakanı Rumsfeldin, Iraktaki direnişin sorumluluğunu 4. Piyade Tümeninin geçişine izin vermeyen Türkiyeye bağlamış olmasının göz ardı edilemeyeceğini de belirtiyor. Ağara göre, Rice ziyaretine damgasını vuran Rumsfeldin bu açıklaması oldu.Ağar, şu değerlendirmeyi yaptı:"Rumsfeld açıkça Türkiyeyi suçladı ve sorumlu gösterdi. Bu sert çıkıştan sonra Ankara, Rice temaslarında alttan almak zorunda kaldı. Başlangıçta kararlı bir politika olmayınca sürecin sonucunda da her fatura ABD tarafından Türkiyeye

Yazının Devamı

ABD karşıtlığı

8 Şubat 2005

Yapılan bir ankete göre, Türkiye, ABD karşıtlığının en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor.Riceın sözünü ettiği bu yoklama olsa gerek.Türk kamuoyunda ABD karşıtlığı yeni ortaya çıkmış bir gelişme değil. Bu karşıtlığın son yıllarda daha da yükseldiği söylenebilir.ABDnin Irakı işgal etmesi ve dünya kamuoyuna yansıyan görüntülerin tek başına bu karşıtlığı yükselten en önemli etken olduğunu söylemeye bile gerek yok. ABDnin bir Müslüman ülke olan Irakı işgal etmesi Türk kamuoyunun sempatiyle karşılayacağı bir olay değildi, elbette...İşgalin ardından Ebu Garip cezaevinden yansıyan işkence görüntüleri bu karşıtlığa tuz-biber ekmiştir. Hele ABD ve İngilterenin Irakı işgal ederken öne sürdükleri kitle imha silahı gerekçesinin doğru olmadığının anlaşılması ABDnin inandırıcılığını sıfırlamıştır.Bunların yanısıra Türkiye ve Türk kamuoyunun duyarlılıkla izlediği PKK ve Kerkük konusunda ABDnin takındığı tavır da sempati toplayacak nitelikte değildir. Tam aksi etki yaratmıştır.Bir de Türk kamuoyunun onur meselesi yaptığı ve kolay kolay unutmayacağı, Türk askerinin kafasına çuval geçirilmesi hadisesi vardır ki, derin yara açmıştır.Bu koşullarda Türk kamuoyunun ABDye karşı güvensizlik

Yazının Devamı