Ankara yaklaşımı

9 Nisan 2002

İsrail - Filistin gerginliğinin Şaron y"netimiyle tırmanmaya başlamasıyla muhtemel k"tü gelişmeler konusunda ilk tahmin ve uyarıları yapan da Ankara...Ancak, bu çabalar sonuç vermedi ve iş bu noktaya kadar geldi.Bu aşamadan sonra ne yapılabilir?Anlaşılıyor ki, ABD Dışişleri Bakanı Powell, b"lgeye gelinceye kadar kayda değer bir ilerleme sağlamak mümkün olmayacak. Powell'ın ziyareti sırasında bir sonuca varılması planlanmış gibi g"rünüyor. Bu, Bush - Şaron işbirliğinin aşamalı şekilde uygulamaya koydukları bir planlama...Bu koşullarda Ankara, Powell'ın ziyareti vesilesiyle doğacak ortam ve gelişmeleri barış sürecine d"nüştürme konusunda gayret içinde. İsrail'in işgalinin başladığı günden bu yana başta İsrail ve Filistin olmak üzere ilgili tüm taraflarla her düzeyde yoğun bir temas trafiği yürüten Dışişleri, geniş ve güçlü bir uzlaşma platformu oluşmasına katkıda bulunmaya çalışıyor.Dışişleri Bakanı İsmail Cem, dünkü g"rüşmemizde, Ankara'nın yaklaşımını ş"yle "zetledi: "Barış süreci için inisiyatif grubu anlamında Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, ABD ve Rusya'nın oluşturacağı d"rtlü hareket ortaya çıkabilir. Bu tür bir beklenti ve çaba s"z konusu. Ancak, biz Ankara olarak buna

Yazının Devamı

Ankara yaklaşımı

9 Nisan 2002


<#comment>İsrail'in Filistin işgaline son vermesi, birliklerini çekmesi ve tarafların önkoşulsuz masaya oturmaları için en fazla çaba gösteren başkentlerden biri de Ankara...
İsrail - Filistin gerginliğinin Şaron yönetimiyle tırmanmaya başlamasıyla muhtemel kötü gelişmeler konusunda ilk tahmin ve uyarıları yapan da Ankara...
Ancak, bu çabalar sonuç vermedi ve iş bu noktaya kadar geldi.
Bu aşamadan sonra ne yapılabilir?
Anlaşılıyor ki, ABD Dışişleri Bakanı Powell, bölgeye gelinceye kadar kayda değer bir ilerleme sağlamak mümkün olmayacak. Powell'ın ziyareti sırasında bir sonuca varılması planlanmış gibi görünüyor. Bu, Bush - Şaron işbirliğinin aşamalı şekilde uygulamaya koydukları bir planlama...
Bu koşullarda Ankara, Powell'ın ziyareti vesilesiyle doğacak ortam ve gelişmeleri barış sürecine dönüştürme konusunda gayret içinde. İsrail'in işgalinin başladığı günden bu yana başta İsrail ve Filistin olmak üzere ilgili tüm taraflarla her düzeyde yoğun bir temas trafiği yürüten Dışişleri, geniş ve güçlü bir uzlaşma platformu oluşmasına katkıda bulunmaya çalışıyor.

Yazının Devamı

Barış mı, savaş mı?

8 Nisan 2002

ABD'de Clinton gitti yerine Bush geldi. İsrail'de de Barak gitti Şaron geldi. Bu değişikliklerden sonra İsrail - Filistin "barış süreci" kısa sürede "savaş süreci" ne d"nüştü.Filistin'in intihar eylemleri arttı, 100'den fazla masum sivil İsrailli yaşamını yitirdi. İsrail'in verdiği karşılık Filistin'i kanlı bir operasyonla işgal etmek oldu. İsrail Genelkurmay Başkanı'nın dün açıkladığı resmi rakamlara g"re de operasyonlar sırasında 200 Filistinli "ldürüldü.Savaş sürecinin faturası şimdilik bu...Bu faturanın daha da ağırlaşacağını tahmin etmek zor değil. Fatura sadece 300'den fazla insanın yaşamını yitirmesiyle de kalmadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah'ın gündeme getirdiği ve Türkiye dahil birçok ülkeden destek g"ren barış planı da suya düştü. Prens Abdullah, İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesi koşuluyla Arap ülkelerinin bu ülkeyi tanımaları ve ilişkilerini normalleştirme "nerisinde bulunmuştu. Arap ülkelerinin İsrail gerçeğini tanımaları, buna karşılık İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi dengesine dayalı bu plan uygulanabilir bulunmuştu.Ancak, İsrail'in son operasyonları, ABD Başkanı Bush'la birlikte İsrail Başbakanı Şaron'un Arafat'ı yok etmeye

Yazının Devamı

Barış mı, savaş mı?

8 Nisan 2002


<#comment>Eski ABD Başkanı Clinton'ın öncülük edip yönlendirdiği süreçte dönemin İsrail Başbakanı Barak ile Filistin lideri Arafat barış yolunda önemli mesafe kat etmişlerdi. Ancak bu süreci tamamlayamadılar. Sürecin yarım kalmasında Filistin lideri Arafat'ın taktik hatalarının önemli payı olduğu da ortada...
ABD'de Clinton gitti yerine Bush geldi. İsrail'de de Barak gitti Şaron geldi. Bu değişikliklerden sonra İsrail - Filistin "barış süreci" kısa sürede "savaş süreci"ne dönüştü.
Filistin'in intihar eylemleri arttı, 100'den fazla masum sivil İsrailli yaşamını yitirdi. İsrail'in verdiği karşılık Filistin'i kanlı bir operasyonla işgal etmek oldu. İsrail Genelkurmay Başkanı'nın dün açıkladığı resmi rakamlara göre de operasyonlar sırasında 200 Filistinli öldürüldü.
Savaş sürecinin faturası şimdilik bu...
Bu faturanın daha da ağırlaşacağını tahmin etmek zor değil. Fatura sadece 300'den fazla insanın yaşamını yitirmesiyle de kalmadı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Abdullah'ın gündeme getirdiği ve Türkiye dahil birçok ülkeden destek gören barış planı da suya düştü. Prens Abdullah, İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesi koşuluyla Arap ülkelerinin bu ülkeyi

Yazının Devamı

Siyasi ayrışma

7 Nisan 2002

Barajın kapaklarını açıp yükselen suyu salacak olan da seçim elbette.İktidar ortakları erken seçimden yana değiller ama muhalefet partilerinde olduğu gibi son zamanlar da onlarda da bir kıpırdanma, bir faaliyet g"ze çarpıyor. Partiler ve liderler yavaş yavaş nabız yoklamalarına, yurt gezilerine başladılar.Son seçimden bu yana Türkiye'nin yaşadığı sorunlar, iç ve dış gelişmeler siyasi tabloda nasıl uç vermeye başladı? Su yüzüne çıktığı halde fark edilmeyen veya fark edilmek istenmeyen temel sorunlar neler?Çok rahatlıkla s"ylenebilir ki, Türkiye'nin son iki yıldır yaşadığı en ağır sorun ekonomik krizler ve sosyal sonuçlarıdır.Siyasi ayrışmada en "nemli fakt"r olması gereken gelişmelerdir bunlar. Siyasi partileri birbirinden ayıran en "nemli farklılıkların da ekonomi ve sosyal politikalarında g"zükmesi gerekir. Bu farklılıklar olmalıdır ki seçmen birini değil diğerini seçsin. Fark g"rsün.Ancak geldiğimiz noktada Türkiye'nin ekonomide çok fazla hareket alanı kalmadığını s"yleyebiliriz. Uygulanmakta olan program ve finansman koşullarını değiştirmek, iktidar değişse bile çok zor. Hatta olanaksız g"rünüyor.Bu nedenle olsa gerek, ekonomi politika gerçekte siyasi ayrışma yaratmıyor. Tepki

Yazının Devamı

Bush'un verdiği ek süre

6 Nisan 2002

Bu gelişmeleri nasıl okumak gerekli?ABD'nin, İsrail'in Filistin'i işgali süresince takındığı tutum g"steriyor ki, Şaron y"netimi, operasyonu ABD'nin bilgisi, ilgisi ve desteğiyle başlattı. Yine tüm dünya biliyordu ki, İsrail'i durduracak ve diğer bir deyişle İsrail'e istediğini yaptıracak tek güç ABD'dir. Bu nedenle operasyon boyunca bütün dünya Şaron'dan çok ABD'ye çağrı yaparak, İsrail'in durdurulmasını istedi.Ancak, ABD, olayı bir hafta seyrettikten sonra, ses verdi. Anlaşılan o ki, Washington, Dışişleri Bakanı Powell'ı g"nderdiğinde İsrail de "operasyonunu" bitirmiş olacak. Bu bir anlamda Washington'un, Powell, b"lgeye gelinceye kadar İsrail'e "ek süre" verdiğidir. Büyük olasılıkla, Powell gelinceye kadar İsrail'in işgali ve operasyonları sürecektir.Yine bu süre içinde Arafat'ı "hiza" ya getirme baskıları da eksik olmayacaktır. Arafat, masaya zayıf ve düşürülmüş bir konumda oturtulmaya çalışılacaktır. İsrail eski Başbakanı Barak'la yürüttüğü pazarlığın çok daha gerisinden başlatılacaktır.Tabii, bu duruma gelinmesinde Filistin lideri Arafat'ın hatalarının da payı olduğu s"ylenmelidir. Barak d"nemini iyi değerlendiremediği ortadadır.Filistinlilerin intihar eylemleri de,

Yazının Devamı

Bush'un verdiği ek süre

6 Nisan 2002


<#comment>ABD nihayet ses verdi! Başkan Bush, İsrail'in çekilmesi gerektiğini söyledi. Şaron da Arafat'la görüşülmesine izin verdi. ABD Dışişleri Bakanı Powell'ın da bölgeye gideceği açıklandı.
Bu gelişmeleri nasıl okumak gerekli?
ABD'nin, İsrail'in Filistin'i işgali süresince takındığı tutum gösteriyor ki, Şaron yönetimi, operasyonu ABD'nin bilgisi, ilgisi ve desteğiyle başlattı. Yine tüm dünya biliyordu ki, İsrail'i durduracak ve diğer bir deyişle İsrail'e istediğini yaptıracak tek güç ABD'dir. Bu nedenle operasyon boyunca bütün dünya Şaron'dan çok ABD'ye çağrı yaparak, İsrail'in durdurulmasını istedi.
Ancak, ABD, olayı bir hafta seyrettikten sonra, ses verdi. Anlaşılan o ki, Washington, Dışişleri Bakanı Powell'ı gönderdiğinde İsrail de "operasyonunu" bitirmiş olacak. Bu bir anlamda Washington'un, Powell, bölgeye gelinceye kadar İsrail'e "ek süre" verdiğidir. Büyük olasılıkla, Powell gelinceye kadar İsrail'in işgali ve operasyonları sürecektir.
Yine bu süre içinde Arafat'ı "hiza"ya getirme baskıları da eksik olmayacaktır. Arafat, masaya zayıf ve düşürülmüş bir konumda oturtulmaya çalışılacaktır. İsrail eski Başbakanı Barak'la yürüttüğü pazarlığın çok daha

Yazının Devamı

Çakmakoğlu: İsrail acımasız

5 Nisan 2002

Bu açıklamalara karşın kamuoyu tank modernizasyonu işinin b"yle bir d"nemde İsrailli firmaya verilmesine tepkisini sürdürüyor.Bu konuyu, dün, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'yla g"rüştük.Bakan Çakmakoğlu, kamuoyunun g"sterdiği tepkileri, taşıdığı duyguları anladığını, anlayışla karşıladığını vurguladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı: "Tank modernizasyonuyla ilgili kararın zamanlaması tartışılabilir. Ancak, bunun bir ticari ve askeri gereklerin sonucu olduğu unutulmamalıdır. Ben bu yaklaşımımı daha "nce milletvekillerinin sorusu üzerine de ifade etmiştim." Çakmakoğlu, bu yaklaşımıyla projenin İsrailli firmaya verilmesindeki zamanlamanın tartışmaya açık ve şanssız bir zamanlama olduğunu kabul eden bir izlenim veriyor. Ancak, askeri zorunluluk, ticari kurallar nedeniyle bu kararın verildiğini s"ylüyor ve şu bilgiyi aktarıyor: "Dosyasına baktım, biz bu iş için Haziran 2000 Savunma Sanayi Müsteşarlığı'na talimat vermişiz. Demek ki çalışmalar bir yıl 9 aydır sürüyor. Yeni bir olay değil. Ayrıca bu bir ihale de değil. Bu ve benzeri savunma sanayii işlerinin "zel yasası var. Bu nitelikte işler 2886 sayılı Devlet İhale Yasası kapsamı dışındadır. Karar ülke menfaatleri ve Türk

Yazının Devamı