<#comment>#comment>İsrail'in Filistin'i işgali, vahşeti andıran operasyonları ve Arafat'ı insanlık onurunu zedeleyen koşullarda yarı tutsak halde tutmayı sürdürürken, Türkiye'nin tank modernizasyonu projesini İsrailli bir firmaya vermesi tartışma yarattı. Bu kararın kamu vicdanını rahatsız ettiği, ertelenmesi veya askıya alınmasına dönük bir kamuoyu beklentisi oluştuğunu birkaç kez vurgulamıştık. Ancak Başbakan Ecevit ve diğer yetkililer, kararın geride kaldığını ve değiştirilmesinin mümkün olmadığını açıklamışlardı.
Bu açıklamalara karşın kamuoyu tank modernizasyonu işinin böyle bir dönemde İsrailli firmaya verilmesine tepkisini sürdürüyor.
Bu konuyu, dün, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu'yla görüştük.
Bakan Çakmakoğlu, kamuoyunun gösterdiği tepkileri, taşıdığı duyguları anladığını, anlayışla karşıladığını vurguladıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı:
"Tank modernizasyonuyla ilgili kararın zamanlaması tartışılabilir. Ancak, bunun bir ticari ve askeri gereklerin sonucu olduğu unutulmamalıdır. Ben bu yaklaşımımı daha önce milletvekillerinin sorusu üzerine de ifade etmiştim."Çakmakoğlu, bu yaklaşımıyla projenin İsrailli firmaya verilmesindeki
Hiçbir şeyi...Siciline Sabra ve Şatilla katliamlarına bir yenisini eklemekten başka...B"lgeden gelen karınları delik deşik, kafaları patlamış çocuk ve bebek cesetleri "barış" a atılan adım sayılabilir mi?Şaron bu katliam niteliğindeki operasyonuyla siyasi olarak bir kazanç sağlamış olmadı. Aksine Filistin lideri Arafat ve Filistinlileri daha mağdur konuma sokarak destek kaybetti. Filistinlilerin kenetlenmesini, Arafat'ın liderliğini daha da güçlendirmesini sağlamış oldu.Ter"rü "nleme açısından ise mesafe kaydettiği de s"ylenemez. Yarattığı dehşet ortamında kin ve "fkeyi daha k"kleştirdi, intikam duygularını beslemiş oldu.Şaron'un Filistin'i işgalini ve yaptıklarını destekleyen, onaylayan bir başka ülke yok. Arkasına aldığı ABD y"netimi bile Şaron'un hareket tarzı ve "lçüsüzlüğü karşısında açıktan desteklerini ifade edemiyorlar. Hatta aksine dünya kamuoyunun baskısıyla ABD de İsrail'in frene basması y"nünde g"rünmeye "zen g"steriyor.İsrail'e ve Şaron y"netime g"sterilen tepki sanki Filistinlilerin ter"r eylemlerini, masum, sivil İsraillilerin "ldürülmesini haklı g"rmek anlamına gelmiyor. Ter"r nereden gelirse gelsin, kim yaparsa yapsın mutlaka kınanmalı ve "nlenmelidir. Filistin
<#comment>#comment>İsrail Başbakanı Şaron, Filistin işgali ve kanlı operasyonlarıyla neyi çözmüş oldu?
Hiçbir şeyi...
Siciline Sabra ve Şatilla katliamlarına bir yenisini eklemekten başka...
Bölgeden gelen karınları delik deşik, kafaları patlamış çocuk ve bebek cesetleri "barış"a atılan adım sayılabilir mi?
Şaron bu katliam niteliğindeki operasyonuyla siyasi olarak bir kazanç sağlamış olmadı. Aksine Filistin lideri Arafat ve Filistinlileri daha mağdur konuma sokarak destek kaybetti. Filistinlilerin kenetlenmesini, Arafat'ın liderliğini daha da güçlendirmesini sağlamış oldu.
Terörü önleme açısından ise mesafe kaydettiği de söylenemez. Yarattığı dehşet ortamında kin ve öfkeyi daha kökleştirdi, intikam duygularını beslemiş oldu.
G"rüntüler yansıdıkça bu tepki daha da büyüyor. Teslim olmuş insanların kulaklarına sıkılan kurşunlarla yargısız infaz edilmeleri, çocukların tek kurşunla kanlar içinde yere serilmeleri, İsrail'in operasyonunu vahşete d"nüştürmüş durumda...İşin siyasi y"nü bir tarafa...İnsanlık y"nü tartışma g"türmeyecek bir biçimde İsrail'e, "dur" denilmesini, bu vahşetin en sert biçimde kınanmasını ve "nlenmesini gerektiriyor.Bu g"rüntüler kafa karışıklığına izin verecek g"rüntüler değil. Bu nedenle de olaya, diplomasideki, "karşılıklılık" esasıyla bakmak doğru değil. "Sen, benim insanım vahşete maruz kalırken bizi desteklemedin, ses çıkarmadın, o halde ben de şimdi senin insanlarına yapılan vahşete, istesem ses çıkarmam; ama insanlık bende kalsın, hadi çıkarıyorum" gibi bir yaklaşım yakışık almaz.Çağdaş insan hiçbir şekilde vahşete seyirci kalamaz. Tepkisiz kalamaz. Nedeni ne olursa olsun, vahşeti yapan kim olursa olsun, vahşete uğrayan kim olursa olsun, tepki g"sterilmelidir.Elbette, biliniyor...Arap ülkelerinin, Türkiye'nin ulusal sorunlarında gerekli ilgi ve desteği g"stermedikleri. Destek bir yana çoğu kez Türkiye'nin karşısında yer tuttuklarını. Sınır komşumuz Arap ülkesinin yıllarca
<#comment>#comment>İsrail'in Filistin'i işgali, Şaron'un Arafat'ı sıkıştırıp onurunu kırmaya çabalaması, aç, susuz bırakması, Türk halkından büyük tepki görüyor.
Görüntüler yansıdıkça bu tepki daha da büyüyor. Teslim olmuş insanların kulaklarına sıkılan kurşunlarla yargısız infaz edilmeleri, çocukların tek kurşunla kanlar içinde yere serilmeleri, İsrail'in operasyonunu vahşete dönüştürmüş durumda...
İşin siyasi yönü bir tarafa...
İnsanlık yönü tartışma götürmeyecek bir biçimde İsrail'e, "dur" denilmesini, bu vahşetin en sert biçimde kınanmasını ve önlenmesini gerektiriyor.
Bu görüntüler kafa karışıklığına izin verecek görüntüler değil. Bu nedenle de olaya, diplomasideki, "karşılıklılık" esasıyla bakmak doğru değil. "Sen, benim insanım vahşete maruz kalırken bizi desteklemedin, ses çıkarmadın, o halde ben de şimdi senin insanlarına yapılan vahşete, istesem ses çıkarmam; ama insanlık bende kalsın, hadi çıkarıyorum" gibi bir yaklaşım yakışık almaz.
Çağdaş insan hiçbir şekilde vahşete seyirci kalamaz. Tepkisiz kalamaz. Nedeni ne olursa olsun, vahşeti yapan kim olursa olsun, vahşete uğrayan kim olursa olsun, tepki gösterilmelidir.
<#comment>#comment>İsrail Başbakanı Şaron'un Filistin lideri Yaser Arafat'a karşı giriştiği kuşatma harekatı giderek bir küçük düşürme, aşağılama, rencide etme operasyonuna dönüştü.
Yaşı ilerlemiş Filistin liderini aç - susuz, ilaçsız, elektriksiz bırakarak ve istediği an yaşamına son verecek koşullarda tutsak eden Şaron, sadece Arafat'ı değil, bütün Filistin halkını aşağılamaya, manevi olarak da ezmeye çalışıyor.
Şaron'un bu amacını ilk gören ve sert bir dille tepki veren Ankara oldu. Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Arafat'ın bu durumda tutulmasına Türkiye'nin resmi tepkisini ABD'nin Ankara Büyükelçisi Pearson ve İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Perez'e diplomatik yoldan iletmişti.
Cem dün yaptığı yazılı açıklama ile de Şaron'un Arafat'ı, "aşağılayan" yaklaşımını sert bir dille protesto etmiş oldu. Cem açıklamasında Arafat'ın, Türkiye'nin resmen tanıdığı Filistin devletinin başkanı olduğunu da anımsatmayı unutmadı.
Savaş koşullarında bile hiçbir devlet başkanına böyle bir muamele yapılamaz.
Şaron, iktidara gelmeden önce Filistin'in terör eylemleri ile İsrail'in onuruyla oynadığını ve dönemin Başbakanı Barak'ın da buna izin verdiğini sık sık vurguluyordu. Şimdiki
<#comment>#comment>Filistin lideri Arafat'ın yaşamından duyulan endişe giderek artıyor.
Karargahında kuşatılan, aç, susuz ve elektriksiz bırakılan Arafat'ın İsrail tarafından ortadan kaldırılmasının doğuracağı sonuçlar, Ankara'yı daha aktif biçimde harekete geçirmiş durumda.
Başbakan Ecevit'in zorlukla yaptığı telefon konuşmasından sonra Arafat'la hiçbir ülke lideri bağlantı kuramadı. Ecevit'in konuşmasından edindiği izlenim ise, Arafat'ın yaşamından endişe duyulacak koşullarda olduğunu gösteriyor. Bu izlenim ABD dahil ilgili bütün ülkelere ve uluslararası kuruluşlara da iletildi.
Şaron yönetiminin Filistin'i işgali ve Arafat'ı ortadan kaldırma niyetini açıkça gösteren kuşatmasına karşılık Ankara, ABD'yi "Arafat ortadan kaldırılırsa bunun sonuçları çok ağır olur. Türkiye dahil bölge ülkelerinin tavrı bundan çok fazla etkilenir" biçiminde özetlenebilecek bir mesajla uyarmış durumda.
Bu mesaj, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Pearson'a Dışişleri Bakanlığı tarafından açık biçimde iletildi. Dışileri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal, ABD Büyükelçisi Pearson'la dün yaptığı telefon görüşmesinde Ankara'nın endişesini bu çerçevede duyurdu. Aynı mesaj, Türkiye'nin Washington
<#comment>#comment>Saat gecenin yarısı...
Televizyonlar yayınlarını keserek önemli bir gelişmeye bağlanıyorlar.
Ekranlarda CNN International'ın ünlü muhabiri Christian Amanpour görünüyor.
Amanpour, tüm dünyanın akıbetini merakla beklediği Filistin lideri Yaser Arafat'a ulaşmış, telefonla canlı bağlantı kurmuş. Kudüs'teki Amanpour'un görüntüsü var ama karargahında bir - iki odaya hapsedilmiş, elektriği, suyu kesilmiş kuşatma altındaki Arafat'ın sadece sesi yansıyor.
Ünlü ve deneyimli CNN muhabiri Amanpour, Arafat'a soruyor:
- Şimdi siz bir zarar gördünüz mü? Ofisiniz bir zarar gördü mü?