Clinton Türkiye'yi daha iyi biliyor!

20 Temmuz 2000


      Ecevit: AB Temsilcisi Verheugen, detaylı inceleme yapmadan gelmiş. Sayın Clinton bile Türkiye'yi daha iyi takip ediyor

       AB'nin Genişlemeden Sorumlu Temsilcisi Günter Verheugen'in ziyaretinden sonra Ankara'nın izleyeceği yol tartışmaya açıldı.
       Başbakan Bülent Ecevit ile dün bu konuyu görüştük. Ecevit, Verheugen'in konuları detaylı incelemeden temaslarda bulunduğunu belirterek, şöyle dedi:
       - Herhalde Sayın Verheugen, gayriresmi görüşmeler yapacağı, henüz resmi görüşmelere geçilmediği için detaylı inceleme yapmadan gelmiş. Bizden istediği birçok şeyi, biz zaten kendi isteğimizle yapmıştık. Sayın Clinton, neler yaptığımıza ilişkin bir açıklama yaptı. Anlaşılıyor ki, Sayın Clinton, daha iyi ve detaylı bir takip yapmış. Ama her nedense, Avrupa bunun farkında değil.
       Ecevit, Verheugen'le yaptığı görüşmelerde gündeme getirilen ve Türkiye tarafından gerçekleştirilmiş uygulamaları şöyle özetledi:

Yazının Devamı

Elektronik devlet ve vergi

19 Temmuz 2000


       İşadamları, sanayiciler ve serbest meslek sahiplerinin vergiye esas kazançlarının ücretlilerden çok daha düşük olduğunu gösteren Maliye Bakanlığı verilerini biz bu köşeden duyurmuştuk.
       Maliye Bakanı Sümer Oral, bu çarpıklığın yasal eksiklerden çok vergi idarelerinin yeterli derecede güçlü olmayışından ve otomasyon eksikliğinden kaynaklandığını belirtti.
       Oral, vergi adaletini sağlamak üzere yasal bütün önlemlerin alındığını kaydederken, şu örneği verdi:
      "Rant gelirleri Türkiye'de vergilendirilemiyordu? İlk kez bu hükümet aşırı rant gelirleri üzerinden bir defaya mahsus olmak üzere vergi aldı. Buna bile çok büyük tepkiler gösterildi. Ancak sonuçta bu bir defalık alınan vergi tahsilatı yılın ilk 6 ayında 1.1 katrilyon liraya ulaştı. Yıl sonuna kadar da 1.6 katrilyon liraya ulaşmasını bekliyoruz. Gelir türleri arasında vergi adaletini sağlamak, gelirin niteliğine göre vergi adaletini sağlamak en önemli hedefimiz."
       Bakan Oral, basına yansıyan vergiye esas kazançlar arasındaki

Yazının Devamı

Vergi direnci ve bilinci

18 Temmuz 2000


       Büyük sanayicilerin, İstanbul, Ankara, İzmir, İzmit gibi büyük illerde çalışan doktor ve avukatların, villa yapıp satan müteahhitlerin, kuyumcuların, mobilyacıların, kürk ticareti yapanların, işçi ve memurdan daha az kazanç elde etmeleri mümkün müdür?
       İflas etmiş olanlar dışında elbette mümkün değildir.
       Ancak, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nün Bilgi İşlem Merkezi'nin verilerine göre bu meslekleri icra edenler, işçi ve memurlardan daha az kazanç (!) elde ettiklerini beyan etmişler. Dolayısıyla işçi ve memurdan çok daha az vergi ödeyecekler.
       Vergi mükellefleri, mümkün olduğunca az vergi ödemek isterler. Bu doğal bir tepkidir. Maliye literatüründe bu olaya "vergi direnci" adı verilir. Vergi ödememek ve en az ödemek için mükellefler değişik yollara başvururlar. Kayıt dışı işlemler yaparak vergi kaçırabilirler, vergi konusu işlemlerden uzak durarak vergiden kaçınırlar, vergi matrahını küçültmek için sahte belge düzenlerler...
       Türkiye eskiden beri vergi kaçırmak konusunda

Yazının Devamı

İnsan hakları

17 Temmuz 2000


       Türkiye'de insan hakları sorununu Avrupa "müfettişleri"nin ziyaretinden ziyaretine tartışmaya alıştık. Onun dışında bu konudaki feryatlara, çabalara, girişimlere toplum olarak da, devlet olarak da, medya olarak da gözümüz kulağımız maalesef kapalı.
       Avrupa ile Türkiye'nin "insan hakları sorunu" konusunda çatıştığı nokta neresidir?
       İnsanın cinsel organının kesilip ardına sokulmasının "teröristtir yapar" diyerek görmezlikten gelinmesiyle, bir insana cop sokulmasını "polistir, münferit yapmıştır" diyerek göz yumulması arasındaki çatışma noktasıdır.
       Oysa Türkiye'de insan hakları sorunu, ne Avrupa'nın görüp göstermeye çalıştığı etnik kökenle, ne de Türkiye'nin dönüp göstermeye çalıştığı münferitlikle sınırlıdır. Türkiye'nin insan hakları sorununu çözmesi, Avrupa'nın talebine bağlı bir pazarlık sorunu değildir. Bu, Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinde iç dinamikleriyle çözmesi gereken bir yapısal sorundur.
       "Avrupa Birliği'ne girilecek, insan haklarını tanıyın" diye düğmeye basılmasını

Yazının Devamı

AB yolunda

16 Temmuz 2000


       Avrupa Birliği'ne ilişkin iç düzenlemelerden sorumlu olarak Başbakan Yardımcılığı'na ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın atanması bir yönüyle Ankara'nın bu konuya verdiği önemi de gösteriyor.
       Başbakan ve Dışişleri Bakanlığı yapmış bir liderin AB ilişkilerinden sorumlu olarak kabineye katılması Türkiye'nin muhataplarına da mesaj niteliği taşıyor. Ankara'nın Avrupa Birliği'ne girmek konusundaki kararlılığının bir göstergesi. Yılmaz'dan beklenen bu alandaki çalışmaları hızlandırması, sadece Ankara'nın değil AB'nin de yükümlülüklerini yerine getirmede harekete geçmesini sağlamak.
       Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu yetkilisi Günter Verheugen Ankara ziyaretinden pek memnun gözükmüyor. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Yılmaz tarafından kabul edilen Verheugen, bu temaslarından çok, insan hakları konusunda sivil toplum kuruluşları ve kişilerle yaptığı görüşmelerden etkilenmiş görünüyor. İnsan hakları konusunda Helsinki zirvesinden bu yana bekledikleri gelişmeleri Ankara'da görememekten şikayetçi.
      

Yazının Devamı

Çiller'den Yılmaz'a: Kendisi bilir...

15 Temmuz 2000


       DYP lideri Tansu Çiller, ANAP'a, "çatıda ANAYOL" önermesinden bir gün sonra ANAP lideri Yılmaz'ın bir yanıt vermeden hükümete girmesini nasıl karşılıyor?
       Çiller bu sorumuzu dün şöyle yanıtladı:
       - Ben hükümetle hiç ilgili değilim. Yılmaz'ın bu hükümete girme kararı kendi bileceği iştir. Ama benim yaptığım çağrı geçerlidir.
       - Yılmaz'ın çağrınıza yanıt vermeden hükümette görev alması olumsuz yaklaştığı anlamına gelir mi?
       - Benim çağrım tüm partilere. Gelin halkın önüne bir program, bir umut koyalım. Tabii bu çağrım bütün partilere ama öncelikle ANAP'a. Çünkü ANAP'ın felsefesi bize en yakın felsefe. Türkiye'nin önüne seçenek koymalıyız.
       Çiller, koalisyon hükümetinin sonbaharda büyük sıkıntılarla karşılaşacağını, özellikle ekonomide tıkanacağını vurgulayarak şöyle diyor:

Yazının Devamı

Yılmaz'lı hükümet

14 Temmuz 2000


       ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın hükümete girmesinin siyasi anlamı ve olası sonuçları neler olabilir?
       Bu soruya verilecek yanıt, şöyle özetlenebilir:
       1- ANAP liderinin hükümete katılması, DSP - MHP - ANAP koalisyonunun kısa sürede dağılmayacağı ve hükümetin ömrünün uzatılacağı anlamına gelir.
       2- Gerginleşen MHP - ANAP ilişkileri, Yılmaz'ın kabineye katılmasıyla en azından dondurulmuş olur ve liderler arası ilişkiler dengelenir.
       3- Başbakan Ecevit'in ısrar ederek Yılmaz'ı kabineye katması, MHP - ANAP ilişkilerinden kaynaklanacak olası gerginliklerin başından önlenmesi sonucunu doğuracaktır.
       4- Hükümette, Bahçeli ve MHP lehine olan ortaklık ağırlığı, Yılmaz'ın görev almasıyla, ANAP lehine dengelenecektir.

Yazının Devamı

Memur maaşları

13 Temmuz 2000


       Yılın ikinci yarısı için memur maaşlarına yüzde 10 zam yapıldı. Zam oranının düşüklüğü, enflasyonla mücadele programının gereği olarak sunuldu.
       Yıllarca enflasyonla memur maaşları arasında bu ilişki kurulmuş ve enflasyona karşı maaş artışları düşük tutulmuştur.
       Ancak yılların erittiği memur maaşlarının bugünkü genel düzeyi, enflasyonu olumsuz yönde etkileyecek bir faktör değildir. Üst düzey görevler dışında memur maaşlarının ortalaması 300 milyon liranın altındadır. Alt düzey görevlerde bu rakam 180 milyon liradır.
       Doktor, yargıç, mühendis gibi nitelikli personel dışındaki düz memurların aldığı maaş, asgari geçinme rakamının altında kalmaktadır. Bu nedenle de bu durumdaki memurlar ikinci bir iş yaparak geçinmeye çalışmaktadırlar. Taksi şoförlüğü, seyyar satıcılık, pazarcılık, özel ders verme, memurların yaptıkları en yaygın ikinci işlerdir. Ancak ikinci bir işle asgari düzeyde çalışan memurun aldığı maaş ve buna yapılacak zam, enflasyonu kamçılayacak bir aşırı talebe yol açamaz. Zorunlu ihtiyaçlar düzeyinde kalacak

Yazının Devamı