Mühendislerin şikayeti

4 Temmuz 2000


       Kamu personelinin ücret düzeyinin yetersizliği bilinen bir gerçek. Bu gerçek, yılların enflasyon ortamının ücretlerde yarattığı kayıpların birikimi.
       Kamuda çalışıp da ücretinden şikayetçi olmayan personel yok gibi. Bu durum bütün meslekler için geçerli.
       Ancak son zamanlardan kamuda çalışan mühendislerden çok yoğun bir ücret şikayeti geliyor. Bu yakınma iki noktada odaklanıyor:
       1- Mühendis ücretleri diğer nitelikli personele göre düşük.
       2- Mühendisler, çalıştırdıkları işçilerden daha az ücret alıyorlar.
       Birinci yakınmanın da iki yönü var. Mühendisler bir yandan diğer nitelikli personele göre az ücret aldıklarını, diğer yandan mühendisler arasında da büyük ücret uçurumu olduğunu belirtiyorlar. Örneğin, Devlet Su İşleri ve Karayolları'nda çalışan mühendisler, Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı, TSE, TRT, TAEK, DPT, BOTAŞ, TEAŞ, TEDAŞ, TBMM gibi kurumlarda hizmet veren meslektaşlarından aynı kıdeme ve niteliklere sahip olmalarına karşın daha

Yazının Devamı

Ekonomiye dikkat!

3 Temmuz 2000


       Koalisyon son birkaç aydır siyasi dalgalanmalar nedeniyle sıkıntılı dönemler geçirdi.
       Cumhurbaşkanlığı seçiminin, tartışmalara rağmen sorunsuz aşılmasının ardından birbiri ardına gelen soruşturma komisyonu raporları, koalisyonun iki ortağı MHP ve ANAP'ı karşı karşıya getirdi. Ancak Genel Kurul'daki oylamalar liderlerin Yüce Divan'a gönderilmesine gerek olmadığı yönünde çıkınca gerginlik göreceli olarak yumuşadı.
       Şimdi gündemde, ANAP lideri Yılmaz'ın koalisyona katılması ve hükümetin üç liderle daha da güçlü ve işlevsel hale gelmesi beklentisi var.
       Hükümetin siyasi nitelikteki sorunları aşmasından sonra ele alması gereken önemli çalışma alanının ekonomi olduğu söylenebilir.
       Siyasi istikrarın sıkıntıya girdiği günlerde, ekonomi de ister istemez bu dalgalanmadan etkileniyor.
       Hükümetin ortaya koyduğu en önemli hedef enflasyonun düşürülmesidir. Enflasyon hedeflerinden uzaklaşılması, Türkiye için en önemli riski oluşturuyor. Bu nedenle hükümetin

Yazının Devamı

Sezer'in talebi

2 Temmuz 2000


       Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, tutarlı bir çizgi izliyor.
       Bir hukukçu olarak Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini yürütürken kamuoyuna açıkladığı "hukuk reformu"na ilişkin görüşlerini, Çankaya'ya çıktıktan sonra da savunmayı sürdürüyor.
       Anayasa'ya, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak yönelttiği eleştirileri Cumhurbaşkanı olarak ifade ediyor. Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya gereksinmesi olduğunu her fırsatta vurguluyor.
       Cumhurbaşkanı bu görüşlerini ifade ederken, işgal ettiği koltuğun taşıdığı yetkilerin kısılmasının gerekli olduğunu, görev süresinin de kısaltılabileceğini de üstüne basarak gündeme getiriyor. Bunun parlamenter sisteme ve çağdaş hukuk devleti anlayışına daha uygun olduğunu düşünüyor.
       Sezer, bir tutarlılık örneği veriyor.
       * * *

Yazının Devamı

Yılmaz ve hükümet

1 Temmuz 2000


       Soruşturma komisyonlarının "Yüce Divan" kararları, Meclis Genel Kurulu'nda reddedildi. ANAP lideri Mesut Yılmaz, DYP lideri Tansu Çiller ve bazı bakanlar, TBMM tarafından aklanmış oldu.
       Ancak bu süreç şu yargıyı güçlendirdi ki; Meclis'teki soruşturma komisyonları birer siyasi organ gibi çalışıyorlar. Hukuki yaklaşımdan çok siyasi yaklaşımlarla karar veriyorlar. Bu bakımdan komisyonların ve Genel Kurul'un kararı, suçlanan siyasiler için ne mahkum olma, ne de aklanma anlamı taşıyor.
       Bu gerçekten yola çıkarak, siyasilerle ilgili iddiaların soruşturulması ve yargı kararına bağlanması sürecinin Meclis dışına çıkarılması konusunda bütün liderler görüş birliği içindeler. Beklenti, bu görüş birliğinin bir Anayasa değişikliğine dönüşmesi ve siyasilerle ilgili suçlamaların doğrudan yargı erki tarafından karara bağlanması.
       İşin hukuki boyutu böyle...
       * * *
       SİYASİ boyutuna gelince...

Yazının Devamı

Org. Ateş'in çıkışı

30 Haziran 2000


       Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş, Kara Kuvvetleri'nin kuruluş yıl dönümü nedeniyle bir konuşma yaptı.
       Bir önceki konuşmasını, Güneydoğu'da yapmış ve Suriye'yi uyarmıştı.
       Bu konuşmanın arkasından Cumhurbaşkanı Demirel de Suriye'nin dikkatini çekmiş ve sert bir üslupla teröre desteğini çekmesini istemişti.
       Daha sonra Suriye sınırına asker yığıldı.
       Ankara, Şam'ı sıkıştırdı ve Öcalan'ı teslim etmesini, PKK'nın Suriye'den çıkarılmasını ısrarla talep etti.
       Ankara bunu her zaman istiyordu. Ancak bu kez, askeri güç göstererek, "savaşı göze aldığını" ortaya koyarak Suriye'yi baskı altına aldı ve istediği sonucu elde etti.

Yazının Devamı

İdamın kaldırılması

29 Haziran 2000


       İdam cezasının kaldırılması devletin üst düzeyinde tartışılıyor.
       Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu cezanın kaldırılmasından yana. Sezer ayrıca bu konuda Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'nin vereceği kararın beklenmesinin de yanlış olacağı düşüncesinde. Mahkeme, karar vermeden Türkiye'nin kendi kararıyla idam cezasını mevzuatından çıkartması gerektiğini savunuyor. Bu görüşünü birkaç kez kamuoyuna duyurduğu gibi Başbakan Ecevit'e de iletmiş oldu.
       * * *
       BAŞBAKAN Bülent Ecevit de idam cezasının kaldırılmasını istiyor. Bu konuyu Meclis'e getirmek için ortamın uygun hale gelmesini bekliyor. Ecevit, hem kişisel olarak idam cezasına karşı olduğu için hem de Avrupa Birliği'ne girişin neredeyse önkoşullarından biri haline geldiği için bu cezanın kaldırılmasını gündeme getirmek istiyor.
       Ecevit, Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'nun idam cezasının kaldırılmasına karşı olmadıklarını açıklamasını da bu açıdan önemsemişti. Genelkurmay'ın bu yaklaşımının cezanın kaldırılması için elverişli

Yazının Devamı

Tanrı'nın dili...

28 Haziran 2000


       İnsan, dönen dünya, geçen zaman mağlubudur.
       Tarih, bir yönüyle insanın, dönen dünyaya, geçen zamana, doğan güneşe, parlayan yıldıza, akan suya, oynayan yere, esen rüzgara, yağan yağmura, püsküren dağa, özetle doğaya hakim olma mücadelesidir.
       Bunlardan çoğuna zaman zaman hakimiyet kurmuştur da hep zamana yenilmiştir.
       O kendini zamana hissettirmeye çalıştıkça, zaman ona tınmadan geçip gitmiştir.
       İnsan da zamanlıdır bütün canlı varlıklar gibi.
       Bu zamanın üstünlüğüdür aynı zamanda...

Yazının Devamı

Erkaya'yı uğurlarken

27 Haziran 2000


       Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Güven Erkaya, dün anlamlı bir törenle toprağa verildi.
       Cumhuriyet düşmanlarının, vefatından sonra başlattıkları bayağı ve Müslümanlıktan uzak saldırılar, Erkaya'nın ne kadar doğru bir işlev gördüğünü kanıtlamanın yanı sıra, din bezirganlarının masum dindar vatandaşları hangi safsatalarla kandırdıklarını da ortaya koydu.
       Akıl, bilim ve din dışı saldırılara bir bakalım.
       Laik Cumhuriyet düşmanları ve din tacirlerinin yayın organlarında, Erkaya Amiral'in kanser oluşu bile 28 Şubat'a bağlanıyor.
       Güven Erkaya, 28 Şubat'ın mimarı olduğu için kansere yakalanmış ve kanser yine bu nedenle bütün vücudunu sarmış!
       Buyrun bunu yazabilen insanların bilimini, dinini, Müslümanlığını varın siz takdir edin.

Yazının Devamı