Sözde parlamento

28 Şubat 1999


BİR grup parlamenter, parlamentoyu toplamaya çalışıyor.
- Neden?
- Efendim, ülkenin önemli meseleleri var. Mesela, genel ve yerel seçimlerin birbirinden ayrılması. Ne bileyim, işte DGM'lerden asker üyelerin çıkarılması falan. Daha da var galiba.
- Başka?
- Daha ülke meselesi olabilir yani. Şimdi bu koşullarda seçime gitmek ülke menfaatlerine filan uygun olmaz mesela...
- Daha başka?

Yazının Devamı

MGK'nın DGM kararı

27 Şubat 1999


MİLLİ Güvenlik Kurulu'nun önceki günkü toplantısında önemli gündem maddelerinden birini de DGM'ler oluşturuyor.
DGM'lerde askeri üye bulundurulması konusundaki eleştiriler ele alınıyor.
Özellikle Apo'nun yakalanmasından sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "askeri üye" bulundurduğu için DGM kararlarını kabul etmemesi ve Türkiye'yi tazminata mahkum etmesi nedeniyle hukuk otoritelerinin kamuoyuna açıkladıkları öneriler değerlendiriliyor.
Apo'nun DGM'de yargılanması sürecinde Türkiye'yi sıkıntıya sokacak bir gölge düşmemesine dönük görüşler dikkate alınıyor.
Ve sonuçta...
Milli Güvenlik Kurulu'nda "DGM'lerde askeri üye bulundurulmaması" konusunda görüş birliğine varılıyor.

Yazının Devamı

HADEP'e tedbir...

26 Şubat 1999


YARGITAY Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak, daha önce kapatma davası açtığı HADEP'in seçimlere katılmasını engellemek üzere bir tedbir kararı alınmasını istedi.
Savaş'ın başvurusu bir "ilk"i oluşturuyor.
Anayasa Mahkemesi, hakkında kapatma davası açılan bir siyasi parti hakkında daha önce ihtiyati tedbir kararı aldı mı?
Evet. Aldı.
Refah Partisi'nin kapatılma davası sürerken, bu partiye verilecek Hazine yardımına ihtiyati tedbir koydu.
Ancak, bu kararın konusu maddi yardımdı.

Yazının Devamı

Millet bir araya geliyor da...

25 Şubat 1999


SANIRSINIZ ki, milletvekillerinin çoğunluğu seçim bölgelerinde.
Haliyle Ankara'da Meclis çoğunluğu yok.
Oysa durum tersine...
Ankara milletvekili kaynıyor..
Genel Merkez'lerde bekleyenleri toplasanız, Meclis çoğunluğu çıkar.
Elden dolaştırsanız "pişmanlık yasası" rahat rahat geçer.

Yazının Devamı

Manila'dan Atina'ya...

23 Şubat 1999


YUNANİSTAN'ın yaptığını Türkiye yapsaydı...
Yunanistan'ın veya bir başka Avrupa ülkesinin "Apo"sunu Ankara'da ağırlasaydı...
Sonra, yanına özel görevliler katıp, Kenya'daki Türk Büyükelçiliği'ne gönderseydi...
Orada günlerce saklasaydı...
Ve orada yakalansaydı...
Başbakan "Komplo bu, haberim yok" derken, Dışişleri Bakanı, "Biz yaptık ama eksik oldu, Başbakan Apo'yu koruyamadı" deseydi, birkaç bakan istifa etse veya ettirilseydi...

Yazının Devamı

Pişmanlık...

22 Şubat 1999


TERÖRLE mücadelede temel sorunlardan biri "dağdaki gençleri" düze çıkaracak bir yol bulmaktır.
Apo'nun yakalanması bu yolda önemli adımlar atılmasını sağlayabilir. Sağlamalıdır.
Ankara bu gerçeğin farkındadır.
O kadar farkındadır ki, Apo'yu getiren tim henüz uçakta bu yönde mesaj vermiştir:
- Abdullah Öcalan memlekete hoşgeldin.
- Kendini sıkıntıya sokma, rahat ol.

Yazının Devamı

Kalkışma ve kalkınma

21 Şubat 1999


"KALKIŞMA"yı besleyen en verimli kaynağın "kalkınmamışlık" olduğu bir gerçek...
Kalkışmayı besleyen diğer faktörlerin siyasallaşmasını kolaylaştıran kaynak da yine kalkınmamışlık...
Kalkınma sorununu çözmeden kalkışmaların sonunu getirmek zor.
Doğu ve Güneydoğu'ya bu gözle bakıldığında kalkınmamışlığın Apo ve PKK için nasıl bir besin kaynağı olduğu çok net görülüyor.
Son dönemlerdeki bütün uğraşlara karşın sosyo - ekonomik göstergeler hala çarpıcı derecede çarpık...
* * *

Yazının Devamı

Zirveden notlar...

20 Şubat 1999


"SORAN yok ki, söyliyem" diyerek gülmeye başlıyor, Cumhurbaşkanı Demirel ve bir fıkra anlatıyor:
"1930'lu yıllarda ağnam vergisi (hayvan vergisi) varmış. Köylü vergiden perişan.
Geçimini katırla sağlayan köyün birinde ahali, artık vergi vermeyelim diye kararlaştırmış. Vergi memurunun geleceği zamana yakın, köydeki bütün katırları toplayıp köyün uzağında bir mağaraya saklamış.
Vergi memuru gelmiş ki köyde katır falan yok. Ama adamın biri köy meydanında söylenip geziyor.
- Soran yok ki, söyliyem... Soran yok ki söyliyem...
Vergi memuru yanaşmış adamın yanına. `Yahu' demiş:- Sorsak ne söyleceksin ki?Adam, `soran olsa' demiş:- Köylünün katırları ta şurdaki mağaraya sakladıklarını söyleycem."Milliyet yazarları da fıkradan sonra Cumhurbaşkanı'na "sorsak ne söyleyeceksiniz ki" espirisiyle sorularını sıralıyorlar.

Yazının Devamı