BAŞBAKAN Yılmaz'la yaptığı görüşmeden sonra CHP lideri Baykal iki önemli konuda Başbakan'la uzlaşmaya vardıklarını açıklamıştı:
1 - 1999 Mart'ında iki seçimin birden yapılması,
2 - Ekimde tarafsız birinin başbakanlığında seçim hükümeti kurulması.
Hatta Baykal seçim için gün bile vermişti: 28 Mart...
Başbakan Yılmaz'ın da Baykal'ın bu açıklamalarına aynı gün itirazı olmamıştı.
Ancak, hükümet ortakları Ecevit ve Cindoruk'un itirazları üzerine Yılmaz, altı aylık seçim hükümeti konusunda bir uzlaşma bulunmadığını, konunun ekim ayında ele alınacağını açıkladı.
Bu açıklamadan sonra da yeniden tartışmalar başladı.
HENÜZ ekmek girmeden kurşunla dolmuş minik, minik karınlar...
Henüz gülümsemeyi öğrenmeden morarmış küçücük ağızlar...
Henüz görmeyi öğrenmeden gökyüzüne sabitlenmiş simsiyah yavru gözler...
Henüz sallanmadan paramparça edilmiş beşikler...
Hemen karşılarında, henüz paslanmamış uçaksavarlar, havan topları, roket atarlar, makineli tüfekler, Cannas suikast tüfekleri, el bombaları, çeşit çeşit tabancalar, kabzaları yıpranmış Kalaşnikof'lar, sıra sıra kurşunlar, boşaltılamamış şarjörler...
Hemen yanıbaşında imha edilecek köy planları, keşif özetleri, dinleme cihazları, kimlik kartları, sicil dosyaları, değerlendirme raporları, biraz hintkeneviri, biraz öğütülmemiş esrar...
Tam ortasında, bacakları, elleri, kolları, topukları kopmuş, yüreği ağlayan, gözleri gülen gaziler...
GAZETELERİ güçlü kılan, kadrolarıdır. Elli yıla yaklaşan tarihi boyunca "basında güven"in simgesi olan Milliyet, gücünü hep güçlü kadrolarından aldı. Okurun güveni, Milliyet'çilere olan güvenle özdeşleşti. Bu süreç içinde Milliyet, sadece kendi okuruna hizmet sunan gazeteciler yetiştirmekle kalmadı, birçok basın - yayın organına da saygın elemanlar kazandırdı.
Bir özelliğimiz de, gazete içindeki bayrak yarışıyla sürekli gelişmeyi gerçekleştirmemiz... O bayrak elden ele geçtikçe daha da güçlendiğimize ve hızlandığımıza inanıyoruz.
Haberlerden Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Zafer Arapkirli, görevini Ahmet Sever'e devretti. Uzun yıllar BBC'de çalışan Zafer, bundan böyle Milliyet'in Londra Temsilcisi olarak görev yapacak. Sizi Londra'ya, Londra'yı size daha çok yaklaştıracak. Ahmet Sever'i Milliyet okurları çok yakından tanıyor. Avrupa Başkenti Brüksel'de on beş yılı aşkın süredir Milliyet'in Temsilciliğini üstlenen Ahmet, zengin bilgi birikimi ve deneyimini artık Haber Merkezi'mizden okurlarımıza aktaracak. Nitelikli habercilik anlayışının Ahmet Sever'in yönetimindeki
BAŞBAKAN Yılmaz'la yaptığı görüşme sonrasında, CHP lideri Baykal, iki önemli karar açıkladı:
1- 28 Mart 1999'da genel ve yerel seçimler birlikte yapılacak.
2- Yaz tatilinden sonra Meclis yeniden toplandığında (1 Ekim) hükümet istifa edecek ve bağımsız bir başbakanın oluşturacağı seçim hükümeti işbaşına gelecek.
Başbakan Yılmaz ise, Baykal'la Mart 1999'da iki seçimin birden yapılması konusunda uzlaştıklarını belirtirken, 6 aylık seçim hükümeti konusunda aynı netlikte konuşmadı. Bu konunun değerlendirmeye açık olduğu mesajını verdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'le dün bu konuyu konuştuk. Bülent Bey, ilke olarak yaklaşık bir yıl öncesinden seçim tarihi ilan edilmesine karşı, altı aylık bir seçim hükümetini ise mümkün görmüyor.
Ecevit'in altını çizdiği bir diğer nokta da, seçim hükümeti konusunda koalisyon ortakları DSP ve DTP'nin "uygundur" görüşünün henüz ortada bulunmadığı. Bülent Bey, bu iki konuyu da partisinde tartışmaya açacak. Bu amaçla pazar günü
BUGÜN 23 Nisan... Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı...
Dünyanın ilk ve tek çocuk bayramı. Atatürk'ün "ulus"a, "egemenlik"e ve "çocuk"a bakışının dünya çapındaki ifadesi. Atatürk'ün yüzyıla damgasını vuran özelliklerinden biri de bu üçü arasındaki ilişkiyi ilk kavrayan ve bir bayramla tespit eden lider oluşudur. Ulusal Egemenlik ve Çocuk... İnsanlık tarihine "egemenlik mücadelesi" açısından baktığınızda belirleyici en önemli faktörün "çocuk" olduğunu görürsünüz. Nitekim bunu ilk gören Atatürk, egemenliği ulusa, ulusu çocuğa dayandırmak gerektiğini kavramıştır. Bu gerçeği gören, ama "ters açı"yla görenler, geleceğin egemenlik biçimini belirlemek için, önce "çocuk"u biçimlendirmek uğraşı içindedirler. Amaç, önce çocuğu, sonra ulusu, sonra da egemenliği değiştirmektir. Türkiye bu mücadelenin sancılarını yaşıyor. Ne yazık ki, "Ulusal Egemenlik ve Çocuk" kavramlarına, yeniden Atatürk'ün
BAŞBAKAN Mesut Yılmaz'ın dili "seçim" demeye varmıyor.
10 aylık hükümetinin icraatını dünkü basın toplantısında özetlerken, 2000 yılına kadar uzanan hedefleri de özenle vurguluyor Yılmaz...
"Enflasyon" diyor, "1998'de yüzde 50, 1999'da yüzde 20, 2000'de yüzde 3." "Uzaya" diyor, "1B ve 1C uydularını fırlatmıştık, 1999'da 2A uydusunu, 2000 yılında da 4. uyduyu fırlatacağız." İhracat, toplu konut, havalimanları, otoyollar, barajlar, köprüler sayıp döküyor Başbakan... Her proje 2000 yılına kadar uzanıyor. Ama, beklediği soru geç kalmadan geliyor: "Sayın Baykal'la yaptığınız görüşme ve erken seçim tarihi..." Başbakan Yılmaz, sağında oturan Yardımcısı Bülent Ecevit'e ve solunda DTP'yi temsilen oturan Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu'na bakıp, gülümsedikten sonra şu yanıtı veriyor: "Hükümetimizin gündeminde bir erken seçim yok. Biz Türkiye'nin seçime
TÜRK ordusu Güneydoğu'da 4 cephede birden savaştı. Karşısında, Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana en büyük kuvvet koalisyonu vardı:
1. Koalisyonun silahlı gücü PKK.
2. PKK'ya her türlü maddi ve manevi yardımı yapan Suriye, Irak, İran gibi ülkeler.
3. PKK'ya destek veren, kolaylıklar sağlayan, sığınma, barınma, örgütlenme, televizyon yayını yapma, kongre toplama olanaklarıyla yardımcı olan, hemen hemen tüm Avrupa ülkeleri.
4. Açık ya da örtülü bir şekilde PKK'yı destekleyen, onun propagandasını yapan iç güçler...
Bu dev koalisyonun dayanağı temel hesap, PKK'nın askeri başarısıydı. Daha doğrusu Türk ordusunun başarısızlığıydı.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
DYP Lideri Tansu Çiller hakkında ikinci kez Meclis soruşturması açılmasına karar verildi.
Çiller ve DYP karara itiraz ediyorlar.
İtirazlarının iki gerekçesi var:
1- Çiller geçen yıl aynı konuda açılan soruşturma sonucunda Meclis'te aklanmıştı, ikinci kez soruşturma açılması siyasidir.
2- Parmak hesabıyla siyasiler Yüce Divan'a gönderilirse, bu yarın sizin de başınıza gelebilir.
Bu saptamalar doğrudur :
1- Çiller hakkında ikinci kez Meclis soruşturması açılması kararı siyasidir. Tıpkı geçen yıl, soruşturma sonucunda Meclis Genel Kurulu'nun Çiller'i Yüce Divan'a göndermeye gerek olmadığı yolunda verdiği karar gibi.Meclis siyasi bir organdır.Bu nedenle kararları siyasidir. Bunda şaşılacak bir yön yoktur.