Hiroşima... Barcelona...

6 Eylül 2015

TARİH... 6 Ağustos 1945...O gün Japonya’nın Hiroşima kentine bir ABD uçağından “atom bombası” atıldı.

Tarihte nükleer bombanın ilk kez kullanılışıdır.

Hiroşima adeta haritadan silindi.

Yüz binlerce Japon öldü.

Sağ kalanların çoğu sakattı ya da birkaç yıl içinde kanserden yaşamını yitirdi.

Doğan çocuklar arasında sonradan kansere yakalananların sayısı yüksektir.

Tren, metro, otobüs, otomobil...

Hiçbir ulaşım aracı yoktu.

Yazının Devamı

Göçmen Bakanı

5 Eylül 2015

Tek fotoğraf yüz binlerce gazete haberi, yorumu, kitap ciltlerinden daha fazla etki yapar.
Afganistan’ın karıştığı günlerde yeşil gözleriyle mahzun bakan küçük Afgan kızının fotoğrafı öyleydi.
Dalgaların Bodrum sahiline sürüklediği Suriyeli Aylan’ın küçücük cansız bedeni de “Suriyeli göçmenler dramının” simgesi oldu.
Gözlerdeki yaş damlası...
Yüreklere düşen kor ateş...
Vicdanlara sızı...
Boğazlarda düğümlenen acı hıçkırık.

Yazının Devamı

Demokrasi uygarlıktır

4 Eylül 2015

FOTOĞRAF geride kalan hafta sonu Barcelona’da çekildi.

Bizim grubu bir mekâna getiren üniversite öğrencisi taksi şoförünün anlattıklarından etkilenmiştim.

Şöyle demişti:

Bu ayın sonunda Barcelona’nın merkezinde olduğu Catalon’da “referandum” var.

Halk çoğunluğu, oylarıyla “İspanya’da kalalım” veya “Ayrılalım, bağımsız devlet olalım” seçeneklerinden birini kabul edecek.

Şimdilik hemen hemen şanslar eşit.

Daha önce İskoçya’daki gibi çoğunluk “Ayrılmayalım” diyebilir...

Ya da...“İspanya’dan kopalım, bağımsız devlet olalım” görüşü sandıktan çoğunluğu çıkarır.

Yazının Devamı

Ağrı’nın köyünden 3 yıldıza...

30 Ağustos 2015

BİTEZ’i önce “Halil’im” türküsüyle tanımıştım.

Sonra da sevgiye dönüştü.

Bodrum’a “yeteri kadar yakın, gereği kadar uzak...”

İki yarımada arasında harika bir koy.

Bodrum’a gitmek için 10-15 dakika, Bodrum’un cümbüşünden uzaklaşıp yeşil doğayla ve pırıl pırıl deniziyle buluşup kafa dinlemek için de 10-15 dakikalık mesafe. Bitez’in ucundaki tepeye varınca, Caresse Oteli ve rezidansları...

SPA’sından yüzme havuzlarına, kamara conseptinde yapılmış odalarına, Maldiv gibi bembeyaz kumlu, laguna izlenimi veren denizine, Levent Severöz’ün müziğine kadar her şeyi bir goblen gibi işlenmiş.

Caresse, Güney İtalya’da ve bazı Yunan adalarındaki “Luxury Collection Resort & SPA” zincirine dahil.

Sahipleri dostlarım Hakan ve Volkan Büyükanlı kardeşlerin nazik ve içten ilgilerini de ekleyin.

Yazının Devamı

Röveşata

29 Ağustos 2015

AK Parti 7 Haziran seçim-lerinden sonra ilk golünü attı.

Kendi adayını Meclis Başkanı seçtirdi.

Seçimin moral kırıklığını böyle düzeltti.

Psikolojik üstünlüğü geri aldı.

........................

Seçimlerin tekrarlanması ise ikinci gol.

Daha yeni seçilmiş milletvekilleri ile Meclis’ten erken seçim kararı çıkartamazdı.

AK Partili milletvekillerinden bile hayli fire verildi.

Yazının Devamı

Ağır toplar

28 Ağustos 2015

Seçim hükümetini kurmakla görevli olan Davutoğlu CHP, MHP ve HDP’den toplam 11 milletvekiline bakanlık önerdi.

2 sürpriz yaşandı.

Tuğrul Türkeş’in “evet” cevabı...

Ve HDP’li Levent Tüzel’in “hayır”ı...

Bu cevaplar, partilerin tavırları tartışılıyor.

Ama...

“Havanda su dövmek” gibidir.

Laf patinajıdır.

Yazının Devamı

Davutoğlu satrancı

27 Ağustos 2015

CHP ve MHP’li milletve-killerine “bakanlık öneren mektuplar” herkes biliyor ki sadece bir “formalite.”
Yoksa...
Tuğrul Türkeş’in “bakanlığı kabulü” gibi olağanüstü sürprizler yaşanmazsa verilecek cevapların “hayır” olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Başbakan Davutoğlu Meclis’te temsil edilen partilere sayıları ile orantılı olarak bakanlık önermeseydi Anayasa’nın “amir hükmünü” yerine getirmemek duruma düşerdi.
Olmayacak duaya zorunlu olarak “amin” dedi.
Sonuç alamayacağı kesinleşince CHP ve MHP bakanlık kontenjanlarını “bağımsızlarla” dolduracak.
CHP ve MHP’li milletvekillerine yazdığı mektuptan da bu “bağımsızlar” seçeneğinin altını çizmiş.

Yazının Devamı

Netameli tercih

26 Ağustos 2015

Zorunlu da olsa...

Seçim hükümeti kurulurken çok yıllar öncesinin “siyasi nezaket” kurallarına dönüşe tanık oluyoruz.

Epeyce eski bir gelenek vardı.

Hükümeti kurmakla görevlendirilen başbakan, beraber çalışmak istediği milletvekillerini ya telefonla arar ya da davet edip yüz yüze konuşarak “bakanlık” önerirdi.

“Hangi bakanlığı vermeyi düşündüğünü” söylerdi.

“Kabul edip etmediğini” sorardı.

Hatta...

“Nasıl bir hükümet yapısı oluşturmak istediğini” de anlattığı olurdu.

Yazının Devamı