BİR savaşta İtalyan mevzileri... İtalyan komutan askerleriyle birlikte hücuma kalkmak üzere kılıcını çeker ve ahenkli tenor sesiyle haykırır:
“Avaaaantiiiii... (İleriiiiiiii)”
Elinde kılıç düşman mevzilerine koşarken siperlerinden popolarını kaldırmayan İtalyan askerleri onun arkasından bağırırlar:
“Che bela voceeee... (Ne güzel ses...)”
Bu öyküden Suriye mevzilerine geçelim.
SURİYE’DE GÜVENLİK ŞERİDİ
YASAYA göre suçun kabulü halinde ceza 1 yıl iniyor.
Aziz Yıldırım’a yargıç “suçunuzu ikrar ediyor musunuz” diye sorsa cevabı ne olacaktı?
Fenerbahçe camiasında Aziz Başkan’la yakın ilişkisi olanlardan aldığım izlenim böyle bir durumda cevabının “hayır” olacağıydı.
Olası cezanın 1 yıl daha inmesi bile onun duruşunu bozmuyor.
Mahkemede son sözünün “Fenerbahçe” olması da bunun göstergesi.
SARI-LACİVERT CUMHURİYET
FENERBAHÇE camiası Aziz Yıldırım’ın tutuklandığı 03 Temmuz 2011’den bu yana “Fenerbahçe Cumhuriyeti”nin “özerkliğini” kanıtladı.
ÖNCE beni de çok güldüren, geceye neşe katan bir olayı ve üst düzey yönetici olma refleksini anlatmakla başlayayım.
Çarşamba gecesi Boğaz’daki Lacivert adlı yalı restorandayız.
Ayaküstü laflanıyor.
Serinletilmiş beyaz şaraplar yudumlanıyor.
Davetin ev sahibi Ülker grubunun İletişim Başkanı Zuhal Şeker bir ara “Güneri bey sizin ayakkabılarınızın bir teki başka, diğer teki başka” diyor.
Bakıyorum...
SURİYE ve Türkiye hudut boyunca ve özellikle Hatay coğrafyasında yığınak yağıyor.
Tanklar, füzeler...
Türkiye’ye Hatay’ı kazandıran Atatürk stratejisini ve kriz yönetimini hatırlamakta büyük yarar var.
.....................
Atatürk zamanlama hesabını doğru yapmıştı.
Hatay için bastırdığında İnönü’nün uyarısı ve onun karşı görüşü bakın nasıl olmuş:
ASİL Nadir’in davası için merhum Turgut Özal dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’e mektup yazmış.
“Asil Nadir’e himaye” istemiş.
Milliyet bu -gizli kalmış- olayı dün yayımladı.
Asil Nadir İngiltere’nin “en zengin 100’ü” arasındaydı.
KKTC’ye önemli yatırımlar yapıyordu.
İngiltere bundan rahatsızdı.
Kıbrıs’ta Rumlar lehine çözüm için “KKTC’nin ambargo içinde sıkışması ve ekonomik olarak cılız kalması” politikasını yürütüyordu.
1998’de Türkiye “höt” demişti. Suriye “hop” diye diklenmemiş “palamarı” çözmüştü.
2012’de bu Türk jetini düşürmek “babalanması” nasıl oluyor?
Ne değişti?
11998’de Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri sıcaktı.
İki ülke arasında istihbarat ve askeri dayanışma en üst düzeydeydi.
Suriye kendisinin sandviç ortasında “ham” diye yutulacak “kolay lokma” olduğunun farkındaydı.
2012 Haziran’ında ise Türkiye İsrail dayanışması yok.
MUHALEFET Partisi liderlerine verilen brifingde Genelkurmay İkinci Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı’na teknik ama dramatik de olan bir soru:
Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında haberleşme sistemimize bir elektronik karartma uygulandığı kuşkuları hâlâ sürüyor.
Bizim Hava Kuvvetleri’ne “Yunanistan’da 14 gemilik bir konvoyun Kuzey Kıbrıs’a doğru seyir halinde olduğu” bilgisi geliyor.
Bunun üzerine Türk jetleri havalanıyor.
Verilen koordinatta seyir halinde olan iki gemiyi bombalıyor.
Bunlardan biri batıyor.
Bodrum’da hafta sonu çoğunluğu yabancılardan oluşan bir otelin sahilindeydim.
Turistlerin ellerinde “Fifty Shades” roman üçlüsünden biri vardı.
Buna “Mummy porn (anne pornosu)” da diyorlar.
Konusu milyarder bir işadamı olan Christian Grey ve masum bir edebiyat öğrencisi Anastasia Steele arasındaki aşk ilişkisi.
“Birinci kitap olan Fifty Shades of Grey” bütün zamanların en hızlı “çok satan romanı...”
Sadece Amerika’da ve Kanada’da 15 milyon satıldı.
Atlantik’in diğer yakası İngiltere’de de müthiş satıyor.