Deniz Bölükbaşı değerli bir diplomattır. Dışişlerinin belalı konularında masaya sürdüğü usta müzakerecidir.
ABD heyetinin İkinci Irak Harekâtı öncesi, Kuzey Irak’tan girerek Saddam’ı vurmayı hedefleyen planında Türkiye kilit ülkeydi.
Ve Türkiye’yi temsil eden heyetin başında Bölükbaşı vardı.
Müzakerelerde ABD’ye kök söktürdü.
Öyle ki...
ABD tarafının dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Müsteşar Uğur Ziyal üzerinden Bölükbaşı’yı sürecin dışında bırakmak için girişimlerde bulunduğu ve “aksi halde müzakereler tıkanır” gibi bir “hal dili” kullandıkları kanısı yaygındır.
Gül ve Ziyal değil bu mesajlar nedeniyle Bölükbaşı’yı gözden çıkarmak, ona en küçük bir imada bile bulunmadılar.
İstanbul’da yaza doyum olmuyor. Hemen her gece, aynı saatlerde birkaç konser... Most geceleri...
Bale, dans gösterileri...
Bütün bunlara bakarak, İstanbul sanat festivallerinin kurucusu merhum Nejat Ezcacıbaşı’na bir kez daha teşekkür...
Ondan bu bayrağı devralan ve yaşamının sonuna kadar daha yükseklere taşıyan Şakir Ezcacıbaşı’na da çok şey borçluyuz.
Misyonu Bülent Eczacıbaşı sürdürüyor.
Fakat...
Polise, “dağda PKK ile mücadele” görevinin de verilmesi, Başbakan Erdoğan tarafından gündeme getirildi.
Konu tartışılmakta.
İlke olarak birkaç aylık eğitimden sonra, gencecik çocukların hayatları, dağda geçen yıllar boyu çatışma deneyimine sahip PKK’lılarla karşı karşıya gelmeleri kolay savunulamaz.
Ancak...
Eğitim ve deneyim eksikliğine karşın askerin sayıca çokluğu da bir diğer ağırlıklı faktör. Çünkü PKK’lılar en fazla 20 kişilik gruplar halinde araziye dağılıyor. Daha büyük grupların gözleme takılmaları sakıncası var.
Ayrıca...
TSK’nın top, zırhlı ve helikopter, pilotsuz gözlem uçakları, uydu izlemeleri, gece görüşü, termal kamera ve diğer teknik donanım üstünlüğü de dikkate alınmalı.
1949’da Kıbrıs genelinde Türklerin nüfusu sadece 20-25 bin...
Cami sayısı 300.
Bugün adada 300 bin Türk var.
Cami sayısı ise 180...
........................
Bu rakamlara göre Kıbrıs’ta nüfus artmış, cami sayısı azalmış.
........................
Sonbahara projeksiyon tutsam ve şöyle bir “rüya” görüp “hayırdır” dediğimi yazarak başlasam!
Rüyalar genellikle yorumlanır.
Bunu da yazayım, yorumunu sonra düşünürüz.
...............................
Yeni Anayasa, “Kürt sorunu” denilen zorlu alanda “radikal” düzenlemeler yapıyor.
“Özerklik” adı taşımasa da “yerel yönetimler” başlığının içi dolduruluyor.
“Anayasal vatandaşlık” kapsamında “kimlik” istekleri, büyük ölçüde hayata geçiriliyor.
Hakkâri’de bir mahallenin -takma- adı “Kandil...” Asıl adı sadece resmi yazışmalarda kullanılıyor.
Belli ki PKK’nın “merkez üssü” olan Kuzey Irak’taki “Kandil” Dağı’ndan esinlenmişler...
Verdikleri mesaj da çok açık.
Hakkâri’nin bir de yaşamlarını yitiren PKK’lılar için “şehitlik” dedikleri özel mezarlık var.
Araştırmalara göre, Hakkâri’nin dağlara en çok kadın militan gönderdiği bir gerçek.
Az olan nüfusuna oranla dağa en fazla erkek militan gönderen il de Hakkâri.
“Kandil” Mahallesi ve “şehitlik” dedikleri özel mezarlık, bu yüksek oranlarda dağ yollarını tutanların bir “rastlantı” olmadığı işaretlerini veriyor.
AYNUR’a minderler fırlatılmış. PKK’nın şehit ettiği 13 evladımızın acısı içleri yakarken, Aynur’un İstanbul Caz Festivali’nde Kürtçe söylemesine tepki bu atılan minderler.
Acılarını anlıyorum ve paylaşıyorum.
Ama...
Aynur’a tepkiyi yanlış buluyorum.
Asıl tavır koyuş, İspanya’da terör örgütü ETA’ya milyonların toplanarak lanetlemesi bir örnektir.
Türkiye’de de insanlarımız Anıtkabir’e, meydanlara, caddelere sel suları gibi akarak tepki koydu. Ama...
Yaşamı boyunca eline bir kez olsun silah almamış, PKK ile doğrudan ya da dolaylı en küçük teması olmamış masum ve üstün yetenekli Aynur’a minderler fırlatmak yanlış.
MEHMET Kocadon’un “eli değmiş, belli” dedirten Bodrum bu yaz daha keyifli. Mehmet Kocadon, daha önce hiç ısınamadığım “ruhtan yoksun” adıyla Ortakent’in -ki aslı Müskebi’dir- belediye başkanıydı.
Müskebi’yi anlatmaya hiç gerek yok. Aracınızla birkaç dakika turlayın görecekleriniz kanıtımdır.
Bir tek şey bile yeter...
Bodrum’un 10’larca mandalina bahçeleri sadece Müskebi’dedir.
Kocadon öncesi birkaç çirkin kooperatif sitesi dışında -Mimari ucubeler, yapı yığınları Müskebi’yi işgal edememiştir.
Müskebi’den Bodrum’a dönelim...