Düğün ve cenaze

30 Nisan 2011

Masal gibi bir evlilik töreni... Sarayın balkonunda Prens William ve Kate, Elizabeth’in öpüşmelerini alkış sağanağıyla izleyenler.
Aynı balkonda yıllar önce William’ın annesi Diana ile babası Prens Charles da bu rüya gibi görüntüyü vermişlerdi.
O mutlu dakikalarında bile William annesini düşünmüş olmalı.
Harikulade başlayan her şey ne yazık ki böyle sürmeyebiliyor.
Diana bundan 14 yıl önce kocaman bir soru işaretinin çevrelediği otomobil kazasında ölmüştü.
Çocuk William önce anne ve babasının ayrılmasının acısını yaşamıştı.
Sonra annesinin Mısırlı bir Arap zengini olan Dodi el Fayed ile aşkı, magazin sayfalarındaki fotoğraflarla yaralanmıştı.

Yazının Devamı

Fokurdayan kazanlar

29 Nisan 2011

Suriye kaynıyor. Malum... Kuzey Irak’taki fokurdama ise dikkatlerden kaçmakta.
Oysa orada da gençler hareket halinde.
Orada da polis göstericilere karşı gaz kullanıyor.
Gerçi Kuzey Irak’ta olaylar Suriye’deki kadar “vahim” boyutta değil ama gene de görmezden gelmek hata olur.
Ekopolitik adlı STK bölgede nabız tuttu.
Başta Barzani, Zebari, Berzenci olmak üzere büyük aşiret liderleri...
Yezidi, Asuri, Katolik ve İslami hareketlerin kanaat önderleri...

Yazının Devamı

Milliyet’in seyir defterinden notlar

28 Nisan 2011

Bu meslekte çömezken meslek büyüklerimizden dinlemiştim:
“Bâb-ı Âli büyük bir konaktır. Bir kattan diğerine, bir salondan diğerine geçersin. Yeni yüzlerle karşılaşır, dostluklar kazanırsın. Bazen de eski dostlarla yıllar sonra yeniden çalışmaya başlarsın. Zaman zaman da konak sahipleri değişir.”
50. yılın eşiğindeki gazetecilik yaşamımda bunları yaşadım.
Kubbede “hoş seda” bırakmış olanlar konak içinde salondan salona, bir kattan diğerine geçtiklerinde, kat malikleri değiştiğinde güzel karşılandılar.
Milliyet’te 32 yıl sonra konak sahipleri değişiyor.
Aydın Doğan bıraktığı “hoş seda” ile anılacak.
16 yıldır Milliyet’te yazıyorum.

Yazının Devamı

CHP’ye ‘yeni’ sıfatı

27 Nisan 2011

CHP’de “yeni” sıfatı geçmişin inkârı anlamına gelir mi?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan oluşu sonrası “yeni CHP” söylemi seçim kampanyasının lokomotifi oldu.
Ve...
Başbakan Erdoğan bunu “CHP’nin geçmişinin inkârı” olarak kullanmaya başladı.
Amacı “kökten” CHP’li seçmende tedirginliği kullanmak olabilir.
Geleneksel CHP’lilerin “sandığa gitmelerini” önlemek.
Oysa...

Yazının Devamı

Bugün seçim olsa...

26 Nisan 2011

Seçim kampanyası start aldı. Peki “başlangıç fotoğrafları” nasıl?
A&G Araştırma’nın Başkanı Adil Gür’ün gözlemlerini yansıtayım.
Sürpriz değil, AK Parti gene önde.
Ancak...
Starttaki oy oranı bazı araştırmacıların “yüzde 50” iddiasıyla örtüşmüyor.
A&G’ye göre yüzde 45’lerde.
CHP yüzde 29-30 görünüyor.

Yazının Devamı

Çağlayan: ihracı, altın madeni...

24 Nisan 2011



DIŞ Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, hükümetin en renkli bakanlarından...
İstanbul Boğazı’nın mavi bir kurdele gibi önünde aktığı Portaxe’te piyanonun başına geçip önce Sezen Aksu’dan Ah İstanbul’u çalıyor.
Ardından bağlamasını alıyor eline ve Muşlu Bakan Çağlayan’ın “Yemen Türküsü” için dolaşıyor parmakları sazın tellerinde; “Burası Muştur’u (Huş’tur)...”
Bakan Zafer Çağlayan, piyano aşkını şöyle anlatıyor:
“Gittiğim ülkelerdeki otellerde piyano görünce kırmızıyı görmüş boğa gibi piyanonun üzerine koşuyorum. Bir iki parça çalıyorum. İhracatçılar korosu kurduk. Gittiğimiz otellerde belli bir saatten sonra toplanıp piyano çalıyoruz, topluca müzik yapıyoruz.”

Yazının Devamı

N.Y.T ‘Amerikalı’ kalmış

23 Nisan 2011



The New York Times YSK’nın vetoları nedeniyle patlama yapan ve yayılan sokak gösterileriyle “Arap İlkbaharı” arasında paralel kuran bir makale yayımladı.
Yerkürenin en önemli 5 gazetesinden biri olan “N.Y.T”nin bu yorumu dünyada bir ilk.
Potansiyel tehlike...
Dünya kamuoyu “Arap İlkbaharı” diye anılan Tunus, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye’de iktidarlara karşı halkın sokaklara dökülmesini, çarpışmasını, despotları devirme hedeflerini sempatiyle izliyor.
Eksikleri olsa da 65 yıllık demokrasisi olan Türkiye ile despot yönetimler altındaki Arap ülkeleri arasında paralel kurmak haksızlıktır, yanılgıdır.

Yazının Devamı

Susmak -bazen- konuşmaktır

22 Nisan 2011

Başbakan R.T. Erdoğan “BDP destekli bağımsız adayların” durumları için “sessiz kalarak” şaşırttı.
“Sessizlik” de bir “ifade”dir.
Erdoğan konuşsaydı sorunu daha da karıştırmış olacaktı.
Her şey bir yana... Yani kararlarına itiraz için yasal olarak üst merci olmayan YSK’nın fiili amiri gibi görünecekti.
Vetolar ve sonrasında yaşananlarla zaten yıpranan YSK’nın yeniden değerlendirmesi bu “amir” gölgesi altına girecekti.
Çözümü, meselenin kaynağında çözüme bırakmak doğru olanıydı.
Belki BDP Başkanı Demirtaş’ın, bu konuda -gerekçe üzüntü verici bir can kaybı olsa bile- aynı nedenle isabetlidir.

Yazının Devamı