BİR grup dost öğle yemeğindeyiz. İçimizden birinin telefonu çaldı.
“Alooo... Sayın 1 numara, emret...”
Devir kötü.
Böyle şeylerin şakası bile yapılmamalı.
Rakam dizisinden “1” kalkmalı.
Neyse kısa bir konuşmadan sonra dostumuz durumu izah etti.
“Eşim telefon etti. Bizim evin 1 numarası odur.”
GS ve FB’li futbolcular “yumruklaştılar” diye ceza alacaklar.
“En ağır cezalar verilsin” diye infaz sütunları oluştu.
Elbette çirkin görüntülerdi.
Olmamalıydı...
Ama bunlar 7-8 genç adam. Deli kan akıyor damarlarında...
Peki... Parlamentoda 40-50 milletvekili birbirlerinin boğazlarına sarılıp, yumruklaştıklarında ne ceza alıyorlar?
Gazete sütunlarında, TV ekranlarında mahkemeler kuruluyor mu? İnfaz ediliyorlar mı?
HARP Akademileri Komutanlığı’nda geçen 3 saatin izlenimleri:
1- Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un 2 saati bulan “genel” konuşması, bir hafta sonra “güncel” konularda yapacağı basın toplantısının “önsözü” diye düşündürüyor.
Verdiği mesaj, entelektüel çıtası yüksek bir “Biz varız” oldu.
2- Sonra bu “varoluşun” Anayasa, yasalar ve demokrasi içindeki mimarisini ortaya koydu.
Anayasa ve yasalar, toplumun beklentileriyle Silahlı Kuvvetler’e verilen görevleri vurguladı.
3- Bu görevleri yapabilmek için hukuk devleti içinde objektif kontrol sağlanarak askere otonomi verilmelidir. Elbette saydamlık burada da geçerlidir.
“Asker önerir, görevi orada biter” sözü yanlış. Askerin önerileri dinlenmeli ve gereken değer verilmelidir. Son karar, siyasi iktidarındır.
PROFESÖR Türkân Saylan, pazartesi günü hangi ödülü bekliyordu ve bakın ne ödül aldı?
Genco Erkal, Türkân Saylan’a telefon ediyor:
“Aydın Doğan Vakfı ödülü için bu yıl beni seçmişler. Ödül çeki olan 50 bin doları, sizin Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) vermek istiyorum.
Kabul ederseniz, öğrencilere burs olarak dağıtırsınız.”
Aralarında anlaştıkları programa göre Genco Erkal büyük bir karton formatındaki simgesel çeki, sahneye davet edeceği Türkân Saylan’a verecektir.
Ne var ki, sabah polis, Türkân Saylan’ın evine baskın yapar.
Her yer, tüm kitaplar, bilgisayardaki kayıtlar tek tek aranır.
HABERCİ, sunucu, yazar Metin Uca, Sıla’nın “Odam Kireçtir Benim” şarkısına Oktay Rıfat Horozcu’nun “Sen ve Başkaları” adlı şiiriyle yanıt verdi.
“Bir sen yürürsün sokakta, yürürken/ Oturursun koltuğa, oturunca/ Su, bir senin bardağında en çok su/ Bir senin kolların bileziklidir / Bir senin ağzın dudaklı ve sıcak/ Bir sen memelisin, ince bellisin/ Başkaları gitmiş olur, gidince/ Bir sen yakınsın, uzakta kalınca...”
Sıla ikinci albümü İMZA’nın CD’sinin, daha çıkmadan internete düşmesine çok şaşırıyor.
Acaba albümü dinlemeye mi takıldı?
Sıla “İkinci albümle görsel tarafımı da ortaya koymak istedim” diyor. Saç rengini, giyimini tamamen değiştirmiş.
Sıla, gene gizemli, buğulu, derin ve güzel söyledi.
İzmirli Sıla’yı koklayan Metin Uca, Cahit Külebi’nin “İzmir’in denizi kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem deniz kokar” söylemini, bu deniz kokusunu alarak doğruladı.
BUGÜN cumartesi... Tatil sabahında başka ufuklara yelken açalım...
Birlikte yenilen akşam yemeğinden John Malkovich izlenimleri...
Kırmızı kadife ceketi ile ilk görüşte “vitrin yapmayı seven adam” gibi algıladım.
Ancak...
İlerleyen dakikalarda konuştukça bu önyargıyı siliyor.
Volümü düşük sesle , sakin, tane tane ve kısa cümlelerle konuşuyor.
Her türlü abartıdan, sanatçı köpüklerinden arınmış.
FRANSA karıştı. Kapının önüne konan işçilerin eylemleri “patronlarını rehin almaya” kadar vardı.
Bir süredir boykotta olan öğrenciler de onlara katıldılar.
Bazı caddelerde cam çerçeve indiriliyor.
Kapılar kırılıyor.
Fransa’daki sokak hareketleri netamelidir.
Salgın halinde Avrupa’ya yayılır.
1968 öğrenci olaylarını hatırlayınız.
OBAMA’nın ziyareti ve Medeniyetler İttifakı toplantısı bağlantısı dünya medyasında Türkiye’yi “odak” ülke haline getirdi.
Bu süreçte yurtdışındaydım.
Özellikle TV’lerde Türkiye yoğun ve uzun süreli görüntülerle yer aldı.
Obama’nın Meclis konuşması...
Laik ve demokrat Türkiye Cumhuriyeti’ne vurgu yapması...
Anıtkabir’de Atatürk’ün mozolesine çelenk koyuşu ve onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” söylemini referans olarak anması...
Sultanahmet Camii’nden görüntüler...