Tuba Büyüküstün: 'Kavşaktayım'

14 Aralık 2008

Asi dizisinin “priması” Tuba Büyüküstün , sahnenin sadece oyuncusu değil, beyni de... Yüksek öğrenimi “sahne dekorasyonu ve kostüm tasarımı...” Önemli ve ciddi bir profesyonellik alanı bu. Tuba’nın “gösteri sanatları” için entelektüel arayışları var.
Örneğin, oynayanla izleyen arasında iletişime açılan ve oturma düzenini bile değiştirmeyi amaçlayan sahne ve salon tasarımları...
Onda hem profesyonel, hem özel yaşamında tekdüzeliği yırtmak ve yeni ufuklara açılmak için yükselen bir istek algıladım.
“Karar kavşağında olduğunu, şu aşamada yakın gelecek için hiçbir kararının olmadığını” söyledi.
“Yeni bir dizi, film, özel yaşamında yeni bir bölüm?..”
Hiçbiri...
Belki de bir süre yurtdışına gidebilir.

Yazının Devamı

Demokrasi krallığı

13 Aralık 2008

Liderler demokrasisi için bir söylem politikayı tüm aldatıcı ve göz alıcı giysilerinden soyar.
Şu çıplak gerçeği ortaya koyar.
“Bu çatının altında demokrasi var. Benim dediğim olur.”
Demokrasi krallığında bu “son emirdir.”
Olay bu kadar yalındır.
Prof. Duverger onlara “seçilmiş krallar” unvanını vererek bu gerçeği tanımlamıştı.
AKP’nin yerel seçimler için “tek aday, tek liste” uygulaması ve CHP’de ise adayların Baykal’a bırakılması, “son emirlerin” gerekleridir.

Yazının Devamı

Saint Malo Kürtleri(!)

12 Aralık 2008

Bröton (Breton) bölgesi, Fransa’nın okullarda “yerel dil eğitimi” verilen ilk örneklerinden biridir.
Türkiye’de “okullara Kürtçe eğitim” söylemleri yoğunlaşırken Bröton topraklarına yolumun düşmesi iyi oldu.
Bölgenin “en şoven” diye bilinen Saint Malo kentinde bu konuyu “sokaktaki adamla” birebir konuştum.
Gördüm ki, olay sadece, “okulda Brötonca öğretimi” değil.
Saint Malo, krallık Fransa’sında bir süre bağımsız cumhuriyetmiş.
Saint Malo ve diğer Bröton kentlerinde “ayrılıkçı hareket damarı” güçlüymüş.
Ayrılıkçılar gizli örgüt kurmuşlar. Uzun süre sabotajlar düzenlemiş, bombalar patlatmış, öldürmüşler, ölmüşler.

Yazının Devamı

Türkiye Markası ve Kurban

11 Aralık 2008

Milliyet’teki kurban kanlarıyla kırmızı akan Boğaz suları fotoğrafı nasıl da çarpıcıydı...
Türkiye’nin en gözde vitrini böyleyse, gerisini düşünün artık...
Gerdanı kesilen, başları çevrilerek boyunları kırılan, debelenirken kanları fışkıran kurban görüntüleri dünya TV’lerine, gazetelerine gene yansıdı.
Ve...
Bu bayramda da kurbanlar “Türkiye Markası”nın altını çize çize vurguladı.
“Türkiye Markası vurgulandı” söylemini açayım.
Kısa süre önce düzenlenen “Marka Konferansı”nda, “Türkiye Markası” konulu bir panel yönettim.

Yazının Devamı

Babamdan hayaller (1)

10 Aralık 2008

Barack Obama için “siberbaşkan (cyberpresident)” başlığını okuduğumda iletişim teknolojisinin cilalı “ekran imajı” taşlaması gibi algıladım.
“Ama haksızlık bu” diye söylendim.
Oysa...
Başlığın altındaki satırlar yaşamın “su, hava, toprak, ateş” kadar gerçek bir “insan Obama”yı anlatıyordu.
“Siberbaşkan”(cyberpresident) denilişinin nedeni, milyonlarca Amerikalı ile internet ağında “interaktif” bağlantı kurmuş olması.
Danışmanları ona her gün sokaktaki Amerikalı tarafından gönderilen 100 binlerce internet mesajını okuyor, değerlendiriyor,
gruplandırıyor.

Yazının Devamı

Sağlam bir Atatürkçü

9 Aralık 2008

Gazete ebadında büyük beyaz bir dosya... Üzerinde “11 KASIM 1938” yazılı.
Dosyanın kapağını açıyorum...
İnan Kıraç’ın Atatürk duyarlılığını yansıtan mektubu ve “11 KASIM 1938” tarihli sekiz gazete nüshası... Atatürkümüzü yitirişimizin ertesi günü yayımlanan gazeteler bunlar...
Tıpkıbasım tekniğiyle o dönemin kağıt rengi, boyutu ve siyah mürekkebi...
Tüm gazetelerin sayfaları baştan sona Atatürk’e ayrılmış.
Hepsinde insanlarımızın ağlayan fotoğrafları...
Ve... Yayımlardan bir kaç örnek...

Yazının Devamı

Tandoğan değil, Ecevit

4 Aralık 2008

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 1946 öncesi CHP’nin tek parti dönemini silkelemiş.
Tek parti döneminin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan “çatık kaşlı jandarma devleti” uygulamasının simgesiydi.
Baykal onun valilik yaptığı yıllarda vatandaşın üstü başı düzgün değilse, Atatürk Bulvarı’na çıkmasının yasaklandığını, polis tarafından arka yollara gönderildiğini hatırlatmış.
“2008 CHP’sinin insanlarımızı kılık kıyafetleri, örneğin çarşaflı olmaları nedeniyle dışlayamayacağını, Tandoğan yıllarına dönülemeyeceğini” söylemiş.
Tandoğan gerçekten bu tür keskin kılıç uygulamalarıyla meşhurdur.
Sözgelişi...
Komünist propagandası yaparken yakalanan gençlere “Komünizm size mi kalmış? İyi bir şeyse, onu da biz yaparız” dediği, nesilden nesile anlatılır.

Yazının Devamı

1 yılda 6 milyon genç yarattık

3 Aralık 2008

10 yılda 15 milyon genç yaratmakla övünürdük... Bakın devr-i AKP’de, 1 yılda 6 milyon genç yaratılmış(!!)
Tarhan Erdem’i iki sözcükle tanımlarım; “seçim doktoru...”
Bana ve siyasetle ilgilenenlerin tümüne göre seçimler ortak paydasında toplanabilecek her sorunun teşhisinde ve çözümünde o “referans isimdir.”
Bize göre kaç 10 yıldır zaten böyle ama son genel seçimlerde Tarhan Erdem’in AKP’ye yüzde 47 oy oranını öngörmesinden sonra öteki mahalledekiler de onu “seçim doktoru” bellediler.
Seçim öncesinde kimse böyle bir oranı, bırakın dile getirmeyi, aklından bile geçiremiyordu.
Tarhan Erdem, sadece bu oranı öngörmekle kalmadı, açıklayarak risk almak cesaretini de gösterdi.
Şimdi Tarhan Erdem, yerel seçimler için “Açıklanan yeni seçmen kütüğü, seçim güvenliğinin temeline konulmuş bombadır” diye yazdı.

Yazının Devamı