AKP ve Aleviler

30 Kasım 2007

Bugün AKP, 6 yıldır tek başına iktidar. 5 yıl boyunca Alevilere serin dururken, hatta, Karacaahmet'teki Cem Evi'nin -ruhsatsız olduğu gerekçesiyle- yıkımına bile yönelmişken ne oldu da bir "U" dönüşü yaptı?Bunu yazının sonuna bırakıp Alevilik için birkaç paragraf açalım... AKP, Alevilere açılıyor. 2 bin Alevi dedesine devlet kadrosu, Cem Evleri inşası ve bir dizi "yeni" yaklaşım... Alevilik, İslamın 3 büyük yorumundan biridir.1 Arap kavimlerinden kaynaklanan "Sünni-Vahabi" yorumu...Kutsal kitap Kuran'ın Arapça olması nedeniyle Araplar, Sünniliği "temel yorum" olarak görürler.2 Acemlerin İslam yorumu olan "Şiilik". Geniş bir tabana sahiptir. Katıdır.3 "Alevilik" Maveraünnehr Türklerinin yorumudur.Kafkaslar ve ötesinden de kaynak alır.Anadolu'ya, Türklerle birlikte bu yorum, nehir gibi akmıştır.Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre o nehrin büyük dalgalarıdır.II. Bayezid dahil Osmanlı sultanları, Alevi Türklerdi.İçki içerlerdi. Çevrelerinde Akşemsettin ve Molla Gürani gibi aydın mollalar vardı.1492'de II. Bayezid, İspanya'daki Yahudilerin Engizisyon'dan, Türkiye'ye göçlerine izin vermiştir. Açık görüşlüydü.II. Bayezid'e kılıç çeken oğlu Yavuz Sultan Selim ile birlikte Osmanlı

Yazının Devamı

İşadamlarının medya projesi

29 Kasım 2007

Bugün Gözler bu satışta.Her iktidar kendi zenginlerini ve kendi medyasını yaratmaya yöneliyor. Basın ve siyaset tarihinde bunun örnekleri var.Eskiden bunlara "besleme basın" denirdi. Resmi ilan, kâğıt kontenjanı ve kredilerle beslenirlerdi. İktidar borazanı çalarlardı. Artık oyunun kuralları değişti. İşler çok büyük hacimlere ulaştı.Sabah ve ATV'ye sair giderleriyle birlikte 1 milyar 300 milyon doları ödemek ve bunu ticari bir iş olarak görmek zor...Nitekim gerçekçi iç ve dış sermaye çekildi. Adaylar azaldı. Herkesin hesabı kendine. Belki göremediğimiz bir şeyler vardır.Ancak...İktidarın kendi zenginlerini ve kendi medyasını yaratmasından rahatsız olan, dışlandıklarını hisseden ve var olan bağımsız medyanın da giderek yalnız kalma tehlikesini gören siyasetten bağımsız bazı işadamları, aralarında "20-30 kişilik bir grup kurarak medya oluşturma" formülünü ciddi ciddi konuşmaya başladılar. İktidardan, muhalefetten bağımsız yayın yapma ve gerekirse yılda 10-20 milyon dolar zararı göze alma gibi görüşler dile getiriliyor.Sağlıklı medya yapısı için ne birincisi ne ikincisi...Ancak...İktidarın kendi sesini yaratma çabası beraberinde iktidarın karşıt sesine de yankı etkisi yapıyor.

Yazının Devamı

PKK ekmek gibi...

28 Kasım 2007

Bugün "Bu uzun ekmeği bir lokmada yemek mümkün mü? Değil...Nasıl ki... Bageti parça parça yiyorsanız, düşmanı da önce bölmek, sonra o parçaları yemek gerekir."PKK siyaseti için Türkiye'nin son açılımı bana Napolyon'un bu söylemini hatırlattı.Türkiye, önce, karşısındaki bloku parçalamış görünüyor. ABD, Talabani ve Barzani artık PKK'ya "örtülü desteğini" çekmiş gibi görünmekte.Arap dünyası ve İran da artık PKK'nın omzunu sıvazlamıyor. Ortadoğu coğrafyasının uzağında olmakla beraber, petrol yararları nedeniyle bu bölgeye özel ilgi gösteren AB, "PKK'nın bir terör örgütü olduğunu" -nihayet- vurgulamaya başladı.Hatta, petrol gelirlerinin paylaşımı nedeniyle Talabani ile Barzani de ters düşüyorlar. Tabii gene de çiğnenmesi, yutulması ve hazmı hâlâ kolay değil ama... PKK artık yemek masasının yakınında...Savaş tamtamlarına, sınır ötesi harekât tahriklerine kapılıp "sefere açılsaydı" bagetin tamamını yemek mümkün olmazdı.Bundan sonra da gaza gelmekten kaçınmak gerek.Ayrıca bütün bu görüntülerin "gerçekliği" kuşkulu. Napolyon'un kurmay stratejisi Fransız damak lezzetindeydi. Fransızların "baget" diye anılan ince-uzun ekmeklerini örnek göstererek şöyle derdi: İzmir'de "dur" ihtarını

Yazının Devamı

PKK kargoyla taşınmaz

27 Kasım 2007

Bugün "Kandil çevrildi..." "PKK'nın Apo'dan sonraki ikinci ve üçüncü adamları Cemil Bayık ve Murat Karayılan paketlenerek, Türkiye'ye iadeleri için gün sayılıyor." Dileriz ki bu söylentiler "doğru" olsun. Ancak...Kamuoyunda kabarmış beklentiler tehlikelidir.Arkası gelmezse, toplumdaki hayal kırıklıkları, devleti yönetenleri zorlar.Bu defa da psikolojik onarım için çıtayı daha yukarı çeken harekât söylemleri, hatta eylemi zorunlu hale gelir.Oysa... Gerçekçi olmak gerek.PKK, Kuzey Irak'ın 60-120 km derinliğine dağılmıştır.Kandil de oradadır.Böylesine bir geniş coğrafyayı PKK'dan temizlemek için büyük bir güç gerekir.Barzani'de bu sayıda güç yok.Zaten Bağdat ve Güney Irak'ta burnuna kadar belaya batmışken, ABD , Kuzey Irak'ta yeni bir cephe açar mı?Tutun ki Türkiye bu şeride girdi, sonuç almak için çok büyük bir kuvveti 7-8 ay orada tutmalıdır.Bu çapta ve zamana yayılmış bir harekât ise pek olası görünmüyor.Peki... Olan nedir?ABD, Türkiye'nin "ya biz ya Barzani" resti üzerine kategorik tavrı kabul etmemiştir.Bunun yerine, Türkiye'nin şişini indirmek yoluna gidilmiştir; Türkiye'yi, "ya biz ya onlar" restine iten tahriklere son vermeleri için Barzani ve Talabani'nin ağız

Yazının Devamı

Sultan Abdülhamid'in 'rom'u ekranda...

25 Kasım 2007

Bugün Abdülhamid Han'ın "şeker suyu" yorumuyla, Müslümanlığa karşı görmediği "şekerkamışı suyu"ndan yapılan "rom" adlı alkollü içeceği sevdiğini ŞEFFAF ODA'da izleyebilirsiniz.Biliyorum... Birileri hop oturup hop kalkacak, gene telefonlar, e-postalar yığılacak.Ama... Demokrasilerde tabu olmaması gerekir.Abdülhamid'in torunu ve Osmanlı ailesinin reisi Ertuğrul Osman Efendi'nin Atatürk ve Cumhuriyet için söyledikleri de sanıyorum birilerini fena halde rahatsız edecek.Bakınız neler söylüyor:"Her Türk'ün Atatürk'e büyük bir borcu vardır. Benim de var.Çünkü... Memleketi kurtaran O'dur.O gelmeseydi, halimiz ne olurdu bilemem.Bence Türkiye'de cumhuriyetin olması lazımdı..." Atatürk'ün son verdiği Osmanlı Devleti'nin hanedan mensubu, ülkeden sürdüğü Osmanoğlu ailesinin reisi söylüyor bunu.Dahası, Atatürk'ün son verdiği halifelik unvanını "alternatif tarihte" taşıyabilecek isim de o.Hâlâ Atatürk'e dil uzatabilenlerin kafalarına dank edebilir belki. Bugün ekrana, Abdülhamid'in torunu Ertuğrul Osman'la New York'taki evinde yapmış olduğum röportajdan bir bölüm yansıtıyorum. "Bıçak Sırtı"nda Fikret Kuşkan, Osmanlı hanedanından Orhan Ertuğrul'u oynuyor.Ne ilginçtir ki, "Cumhuriyetten sonra

Yazının Devamı

Legal Kürt siyaseti

24 Kasım 2007

Bugün Bu sorunun cevabı "evet" olduğu sürece, anayasal düzen içinde Kürt gerçeğinin sorunlarına çözüm arayışı adreslerinden biridir.Dileğimiz de budur.Aksi halde, demokrasi armonisinde önemli bir ses eksik olur.Dağdaki namlu sesi baskın hale gelir.Bu bağlamda DTP için kapatma davasına başka pencerelerden de bakmak gerekiyor.Kapatma davası, sadece güncel bazı söylemler ve görüntüler nedeniyle mi... yoksa daha "derin" ve "takvime yayılmış" amaçlar da olabilir mi? DTP Türkiye'de "legal Kürt siyaseti"nin partisi midir?.. Eyyüp Demir'in "YASAL KÜRTLER" adlı kitabında "Türkiye'de Legal Kürt Siyaseti" tarihçesini okuyorum. (Tevn Yayınları, Nisan 2005)Tabii... Demir'in kendi görüş açısından...Objektif gerçeklerle -tamamen- örtüştüğü söylenemez.Ama... Tek sesli bir saz olmayan demokraside farklı seslere de açık olmalıyız.Şu satırların altını çizerek okudum.Aynen yansıtıyorum:HADEP hakkında açılan kapatma davası hukuki olmaktan ziyade siyasi bir karardı. Aslında iddianame incelendiğinde de bu çok net görülmektedir. Gerek üzerinde durulan iddia ve deliller, gerekse de davanın açılış zamanlaması oldukça dikkat çekiciydi. Örneğin seçimlerin 18 Nisan'da yapılacağı Resmi Gazete'de

Yazının Devamı

Rota ve rüzgâr

23 Kasım 2007

Bugün İyi de... Neden?Cevabı "ABD, Talabani ve Barzani'nin ağız değiştirmeleri..."ABD, "olmaz" mesajını veriyordu. Barzani "TSK karşısında bizi bulur" diye meydan okuyordu.Talabani, "Değil PKK liderlerini Türkiye'ye vermek, kedi bile vermeyiz" diyordu.Ve... İçerde "siyaseten sıkıştırma" çemberi daralıyordu.Ne zamanki... Mekik diplomasisi uygulanarak Washington'da, Erbil'de, Bağdat'ta ses akordu yapıldı."PKK terör örgütüdür. Ortak düşmanımızdır. Türkiye'nin sınır ötesine PKK odaklı harekât hakkıdır" söylemleriyle hava değişti... "Savaş tamtamları"nın volümü de düştü.Aslında herkes sınır ötesine askeri harekâtın PKK sorununu kökünden çözmeyeceğini biliyordu... Ama PKK'nın kolu-kanadının kurulacağı da bilinmekteydi.Nitekim... "Sınır ötesine 24 harekât yapıldı, n'oldu? 25.'si yapılsa ne yazar" klişesi altındaki asıl gerçeği K. K. Komutanı Org. İlker Başbuğ ,"PKK'nın hedefi silahlı gücünü 50 bine çıkarmaktı. O 24 sınır ötesi harekât nedeniyledir ki, 5 binde ancak kalabildi" söylemiyle göstermiştir.Artık Ankara'nın ve TSK'nın üzerinde, "ABD izin vermiyor, dünün kabile reisleri Talabani ve Barzani meydan okuyor, o nedenle sınır ötesi harekât yapılamıyor" eksenli siyasi ve psikolojik

Yazının Devamı

Genelkurmay'ın ışıkları

21 Kasım 2007

Bugün Gerçekten...Genelkurmay'ın ışıkları başkentin nabzını yansıtan göstergelerden biridir. İç politikada, iktidarla ya da "irtica" veya "bölücülük" eksenli partilerle gerilim tırmandığında Genelkurmay ışıklarına bakmak, başkentli gazetecinin yıllarca yol haritası duraklarından biri olmuştur.Ankara gazeteciliğinin duayeni Cüneyt Arcayürek'in böyle bir dönemde, Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Hasan Cemal'i arayarak, "Hadi gel, benim arabamla Ankara'da biraz turlayalım, Genelkurmay ışıklarına bakalım" dediğini Hasan'ın satırlarından okumuştum.Tabii...Sadece iç politikanın puslu havası başkente çöktüğünde değil, sınırların ötesine dönük bunalımlarda da Genelkurmay'ın ışıkları referanstır. Şu süreçte bir kitap yayımlansa, bir film yapılsa en çok tutacak ad "Genelkurmay'ın Işıkları Yanıyor" olurdu. Kurtul Altuğ'un yaşadıklarını yansıttığı kitaplardan ikincisi de çıktı. Adı, "Genelkurmay'ın Işıkları Yanıyordu..." Bu isim satar.Ama...Ya kapağın içindekiler?..Burada Kurtul Altuğ'un usta gazeteciliğinden ve zengin birikiminden söz etmek gerekir.Yakın siyasi geçmişin kapalı kapılar ardında kalan çok ilginç olaylarını Altuğ'un kaleminden okumak zevk.Siyasi tarihi, polisiye roman lezzetinde

Yazının Devamı