En uzun 12 gün

30 Kasım 2006

Yani...Kıbrıs ile ilgili olabilen 8 başlıkta görüşmelerin askıya alınması önerilmiş bulunuyor. Böylece Türkiye'nin Ek Protokol'de imza atarak Kıbrıs için taahhüdünü yerine getirmemiş olması "siyasi bir cezaya" dönüşmüyor.Bu 8 madde kapsamında "Madem henüz bir çözüm yok, o halde yolumuza diğer maddeler üzerinde görüşerek devam edelim. Tam üyelik görüşmeleri buzdolabına konmasın" bakış açısı hem AB'nin sağduyu sahipleri hem Türkiye tarafından paylaşılıyordu. Bu formül, Güney Kıbrıs'ın da ufunetini alabilirdi.Türkiye'nin, Kıbrıs nedeniyle askıya alınması önerilen "Gümrük Birliği'ne ilişkin" bazı maddelerde zaten sıkıntısı vardı.Örneğin...AB ülkelerinden 2. el otomobillerin dolaşımı, Türkiye otomotiv sektörüne büyük darbe vurabilirdi.Böyle başka maddeler de var........................8'in dışında kalan maddelerde, biri kapanmadan diğeri açılamaz, birden çok madde aynı zamanda görüşülemez diye bir usul hükmü yok.O halde Türkiye ile AB arasında -bir yoruma göre- diğer maddelerde görüşmeler açılabilir, sürebilir.Her madde için görüşmenin tamamlanması halinde "geçici kapanma" kararı alınıyor.İşte bu aşamada Güney Kıbrıs vetosu gündeme gelebilir.Bu da dünyanın sonu değil.Önümüzdeki 6-7

Yazının Devamı

Taç ve akıl

29 Kasım 2006

Ancak...Bakınız... Papa seçildikten sonra Türkiye ziyaretinin daha ilk gününde, sicilinin o sayfasını kapatıyor ve "Türkiye AB üyesi olmalıdır" diyor.Öte yandan... Başbakan Erdoğan'ın programda olmayan bir sürpriz yaparak Papa'yı, uçağının merdivenlerinde karşılaması da, zarif bir jest olduğu kadar, "akıl yolunu bulmuş olmanın" göstergesidir.Evet..."Taç giyen baş akıllanır.".........................Oysa... Daha önce Erdoğan'ın "yoğun programları nedeniyle Papa'yla görüşemeyeceği" açıklanmıştı.Ardından -belki- havaalanında konuşma olasılığından söz edilmeye başladı. Dünya medyası bu -negatif- durumu "Türkiye siyaset doruklarının Papa'yla bir arada görünmek istemediği" yorumlarıyla yerküreye yaydı.Devleti Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Şahin temsil edecekti.Ağırlıklı ilgi alanı spor olan Şahin'in "Papa'yla spor mu konuşacağı" yolunda kara mizah yapılıyordu.Neyse ki...Sonunda sağduyu egemen oldu.Başbakan Erdoğan, Katolik âleminin ruhani lideri Papa 16. Benedictus'u uçağının merdivenlerinde karşıladı.Bu jest, Türkiye ve kutuplaşan dünya için değerli bir sürpriz oldu.35 İslam ülkesinden, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan, Atatürk'ün laik Türkiye'si, çağdaşlıkta "önemli

Yazının Devamı

Papa sendromu

28 Kasım 2006

6 Aralık'ta AB'nin Kıbrıs için verdiği süre doluyor.Bir kriz tohumu daha yeşermekte.Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var. Soğuk terlerini şimdiden dökmeye başladık bile...Newsweek dergisi bunun rejim sorununa dönüşmesi olasılığını yazıyor. Hangi gerekçe demokrasiyi tehdit edebilir?Böyle bir tartışma bile "olası krizin şimdiden yaşanmaya başladığının" göstergesi değil mi?Ardından genel seçimler geliyor... 150 yıllık Avrupalılaşma sürecinde makas değiştirmek, yani AB'ye yüz çevirmek, bu seçimin kampanyası olacak gibi görünmekte... 150 yıllık çınar kesilir mi?Cari açık büyüklüğü, diğer bütün göstergeler düzgün olduğu halde bazı gazete manşetlerine "Tedirgin bekleyiş... Sessiz gerilim" diye yansıyor.........................Bunlar sadece birkaç örnek.Ama...Düşünün sürekli "kriz" tehditleri altındaki bir toplum paranoya sendromuna girmez mi?Her çetin dönemeçte koşullar dayatmasa da toplum psikolojisi "kriz" algılamasına giriyor.Kolektif bir depresyon yaşanıyor.......................Psikolojide yaygın kullanılan bir örnek vardır.Çocukluğunda biri, siyah bir köpek tarafından ısırılmışsa, ileriki yaşlarında gördüğü her siyah köpek ya da siyah kedi karşısında panikler.Çünkü bu bir

Yazının Devamı

Din / ulusalcılık

26 Kasım 2006

Ortadoğu'da da "din", politikanın belirleyicisi. Köktendinci örgütler ve partiler, politikalara egemen.Hamas'ın Filistin'de seçimleri kazanmış olması, bu çizginin simgesi...Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde, hatta Pakistan'da, Malezya'da siyaset rotasını din çiziyor........................Küresel rüzgârlar böyle eserken, Türkiye'de din eksenli siyaset, yerkürenin dinci politika rüzgârları ile uyumludur."Dinci politika yapıyor" diye bunu yapanlara Avrupa'dan, Amerika'dan yoğun eleştiriler geleceği sanılmasın.Olsa olsa dinci politikanın demokrasiden kopmak ve İran ya da El-Kaide, Vahabi Suudi Arabistan sınırlarına kayması halinde karşı sert tavırlar oluşur.Bunun da nedeni, "İslam-Hıristiyan" çatışması için kaygılar olur..........................O halde, inanç özgürlüğü zarfına konmuş ve bayraktan sonra en önemli simge haline gelmiş başörtüsü sloganlı politikalar, AKP'ye yarar.Siyaseti o platforma itmek, AKP'ye oy kazandırır.........................Milliyetçiliğe tepeden bakan ve CHP'nin bu değeri sahiplenişini yerenlere gelince...Yerkürenin başka coğrafyalarında da "milliyetçilik" rüzgârları esmektedir.Güney Amerika ülkelerinden başlayarak milliyetçiliği benimseyen sol siyasetler ve

Yazının Devamı

Boğaziçi betonu

25 Kasım 2006

Pervasızlığın böylesi parmak ısırtıyor.Firmanın adını, inşaatları kadar, magazin basınından haberler de kamuoyunun gözüne soktu yıllardır.Firma krallıkmış gibi bir de veliahtı varmış.........................Zavallı Boğaziçi... Yeşilleri açıkgöz işbilirler tarafından kaçak inşaatlarla kaplanırken, gecekondular yağmasına uğrarken kimsenin sesi çıkmadı.Bir "günah keçisi" olarak Uyum Kooperatifi bulundu.Mühürlenen -belki- tek inşaat.Ne zaman, dokunulması güç isimlerin yapılarına bir müdahale olsa, gazete sayfalarına hemen Uyum villaları geldi.Çeyrek yüzyıla yakın süredir Uyum'un beton leşleri, Boğaz'ın en güzel yerinde durur.Ne kimse kaldırır, ne yeşillenir, ne gerçekçi bir planla tamamlanmasına ve bu çirkinliğin ortadan kalkmasına izin verilir...Sanki... Savaş sonrasının "Yahudi Toplama Kampları" gibi ibret anıtı işleviyle bu çirkinlik olduğu gibi bırakılır.Uyum'un kimi yöneticileri zengin olmuştur.Uyum'un o değerli arsaları dilim dilim kimlere satılmıştır?..Sakın son marifetlerini Bakan Pepe'nin dile getirdiği inşaatçı firmaya olmasın...Bu arada sadece o firma değil, Boğaziçi baştan başa kaçak villalarla doldu.Belki 1000'i aşkın villa... Büyük çoğunluğunun iskân ruhsatı

Yazının Devamı

Affetme İstanbullu

24 Kasım 2006

Bu "ezaya", katlanarak büyüyen "trafik cefası" eklendi. Ve son yıllarda "zulme" dönüştü.Çünkü... İstanbul'u yönetenlerin, İstanbul halkına layık gördüğü çiledir bu.İstanbul'da yaşayanlar, günün hangi saatinde ve bu koca kentin hangi yöresinde olursa olsun, yola çıkmışlarsa, kendilerini bir trafik düğümünde buluyorlar.Gidecekleri yere varmak için en az süre 2 saat.Sıradan bir İstanbullu, diğer sosyal yaşam programları bir yana, sadece evden işe ve işten eve gitmek ve dönmek için her gün en az 4 saatini yolda tüketiyor.İster kendi özel aracında olsun, ister otobüs ya da dolmuşta...Fark etmez.Milyonlarca iş saati ekonomiden çalınıyor.İnanılmaz rakamlara tırmanan yakıt harcamaları oluyor.Tüketilen yakıt nedeniyle alarm düzeyinde "kirlenen hava" şehre ve ciğerlerimize çöküyor.Zehirli hava soluyoruz. Bağışıklık sistemimiz zayıflıyor, tüm hastalıklara karşı korunma gücümüz düşüyor.İstanbul'da kanser vakalarının artışı rastlantı değil.Kirli hava, ağaçların, yaprakların, çimlerin, çiçeklerin renklerini çalıyor.Biyolojik denge bozuluyor........................Kolektif çılgınlık da yaşıyoruz.Eskiden trafik magandalığı yapanlara, İstanbullular "Kardeşim, başka İstanbul yok, uy buraya" diye

Yazının Devamı

Erke tanığı mıyım?

23 Kasım 2006

Bir "sır" paylaşmaktan söz etti. "Çok önemli bir buluşum var. Patent için başvurdum. Ancak kaygılıyım. Beni öldürürler" dedi.Doğrusu...Önce "Kayışı sıyırmış biriyle mi konuşuyorum?" kuşkusunu duydum.İyi giyimli, düzgün görünüşlüydü.Efendi bir adamdı."Beni tanıdığını, bana güvendiğini, kendisine koruma sağlayabileceğimi düşündüğünü, buluşunun Türkiye'ye ve insanlığa çok yararlı olduğunu" söyledi.Yardımcım Mehmet Ersöz'le birlikteydik.Buluşunun "enerjiyle ilgili olup olmadığını" sordum.Çünkü... Uğruna yüz binlerin öldüğü savaşlar çıkan "siyah altın petrol" dışında bu denli korku verecek başka bir konu yoktu.Petrole bir alternatif bulmuş olmalıydı."Evet, petrole alternatif sıfır maliyetli bir girdi" cevabını aldım...........................Böyle "Hafiyesi Mahmut" gazeteciliğinden hiç hoşlanmam.Konuştuğum kişinin psikolojik arızalı olabileceği ya da bir ihtimalle gerçeği söylese bile "koruma şemsiyesi açmanın" benim işim olmadığını düşündüm.Verdiği telefon numarasını cebime attım. Ayrıldım...........................Aradan 2-3 ay geçti.Önceki gün gazetelerde Erke diye bir kuruluşun basın toplantısı yayımlandı."Müthiş sır buluş" basın toplantısının konusuydu.Emekli genelkurmay

Yazının Devamı

Kuşbaşı AB

22 Kasım 2006

Siyaset, toplumdaki o dalganın sırtında yapıldı. 2007 seçimlerinin yükselen dalgası ise AB'ye "tepki" ve "öfke" olacak gibi görünüyor. Siyaset kampanyalarının da bu kez "AB'ye vurarak" yapılacağı kuşkuları yoğun.Büyük tehlike...Türkiye için Avrupa bir "kıta" değil, "değerler bütünüdür".150 yıldır bu değerlere "yürüyoruz".80 yıldır, yani cumhuriyetle birlikte "içindeyiz".50 yıldır "birlikteyiz" ve "paylaşıyoruz".Çok mesafe aldık...Bu değerler hür, rasyonel, laik, güvenli, gelişmiş, demokrat bir modeli oluşturur.Avrupa simgesini böyle görürüz. AB, bunun sadece siyasi örgütüdür.Siyasi örgütle çatışarak bu değerler için 150 yıllık yolculuğu kesecek miyiz?........................AB ile tam üyelik müzakereleri için 3 Ekim 2005 keşke hiç yaşanmasaydı mı?O zaman belki de Avrupa'ya karşı Türkiye'de bu çapta, bu derinlikte bir fay kırılması oluşmayabilirdi. Ve... Aynı şekilde Avrupa'da da "Türkler geliyor" provokasyonu ile pompalanan ters psikolojik rüzgârlar esmeyebilirdi.11 Eylül ve onu izleyen Londra, Madrid terör saldırıları, Müslümanı "potansiyel terörist" gören bir paranoya üretti.Türkiye, o paranoyadan en çok etkilenen ülke...Türkiye'ye dönük her kuşku yüklü söylem büyük tahribat

Yazının Devamı