Özal / Erdoğan

20 Şubat 2005

Türklerin çoğu gibi deniz kültürü gelişmiş değildi.Kanıtı...Gökovanın pırlanta gibi bir koyuna termik santral kurdu.Başbakanlığının ilk yıllarıydı.İnatçıydı.Çevrecilerin, aydınların, deniz tutkunlarının, yöredekilerin bütün direnişlerine karşın dayattı.Güzelim Gökova hâlâ asit yağmuru altında. Recep Tayyip Erdoğanın, Turgut Özalı model aldığı yakınlarınca- yazılıyor, söyleniyor. Eğer öyle ise... İşte bir Özal modeli... Özal, başbakan olduğunda Devlet Planlama kökeni nedeniyle sanayi ve enerji yatırımlarına yoğunlaşmıştı. Daha sonraki yıllarda Özal, Göcek koyunu keşfetti. Mavi yolculuklar yaptı.Doğayı, denizi, çevreciliği "değer" olarak algılamaya başladı. Her şeyin baraj, elektrik, yüksek gerilim hatları, çimento, taş ve iş makinesi olmadığını zamanla anladı.Bunda, sevgili Can Pulakın katkısı büyüktür.Bir kez daha kısaca anlatayım:Göcek körfezinin cennet gibi koyları tek tek Özalın yakını işadamları tarafından satın alınmıştı.Göceki taş ve beton yığını otellerle dolduracaklardı.Bangır bangır disko müziğiyle ve kumarhanelerle kirleteceklerdi. Ne balık kalacaktı, ne çiçek, ne arı, ne böcek, ne kelebek...Turgut Özala, bir uçak yolculuğunda Göcekteki yağmayı, diğer kıyılarımızdaki

Yazının Devamı

Çürüsün mü?

19 Şubat 2005

Ancak...Tam sınıra gelindiğinde, sınır devriyeleri arkalarından yetişiyor.Küçük Sait ve annesi, sınırın bu tarafına geçebiliyor.Baba tutuklanıyor.Oğlu Saiti, annesi daha önce kaçmış, İzmirdeki akrabaların yanına götürüyor.Sait, ilk, orta ve lise eğitimini Egede tamamlıyor. İstanbul Tıp Fakültesini bitiriyor.Sonra bir burs kazanarak, ABDye gidiyor. Ünlü MAYO Clinicte anestezi uzmanı oluyor. Akademik kariyer yaparak dünyanın en seçkin anestezi profesörleri arasına giriyor. Bu süre içinde -tüm uğraşılarına karşın- babasından hiç haber alamıyor.Ve nihayet çok yakın tarihlerde iletişim kuruluyor. Karşı karşıya gelip kucaklaşıyorlar.Baba, öyküsünü anlatıyor. Türkiyeye kaçarken yakalandığı için, Sibiryaya sürülmüş. Yıllarca orada çalıştırılmış. İkinci Dünya Savaşı patlayınca askere alınmış, cepheye gönderilmiş. Hitlerin ordularına karşı savaşmış. Kahraman ilan edilmiş. Rütbesi yüksek bir subay olarak emekli olmuş. Evlenmiş. Çocukları, torunları olmuş. Seyahat yasağı nedeniyle, Türkiyeye gelememiş... Sait Tarhan, Kırım kökenli... Komünist yönetim döneminde aile, Türkiyeye kaçmaya karar veriyor. Sait Tarhan bir "Türkiye tutkunudur." MAYO Clinice tedavi için giden her Türkün yardımına koşan

Yazının Devamı

Memleketim

17 Şubat 2005

1) Anavatanın başına geçmek.Bu, "hayat öpücüğü" değil, "ölüm öpücüğü" olur.Anavatan, 12 Eylül 1980 İhtilalinin ürettiği son parti olarak tarihin arşivine doğru yolculuğunu tamamlamak üzere.Geçiniz.DYPnin başına geçmesi mümkün değil.2) Yeni parti kurmak.Bunun şartları şimdilik oluşmuş değil. Ama DYP Genel Başkanı Ağarın "Kapımız Mumcuya açık" söylemi, onun, sağ partilere katkılarının olabileceğinin kanıtı.3) CHPye geçmek.CHPnin halkla bütünleşmesi için "din" boyutundaki kategorik tavrı bırakması bağlamında Erkan Mumcu bir katkıda bulunabilir.Ancak... Böyle bir olasılık çok uzak. Bir bakıma fantezi.4) MHPye katılmak.Erkan Mumcunun yaşamında MHP kromozomları da var.Mümkün.MHP bundan sonraki ilk seçimin, oylarını yükseltmeye aday partisi. Daha önceki gibi bir patlama yapabilir.ABnin dayatmasıyla Kürt kültürünün ve kimliğinin sürekli gündemde tutulması, Kuzey Irakta kürt yönetimi, hatta, Talabaninin Irak devlet başkanlığı bir "etki-tepki" ilişkisi oluşturacaktır.Bu süreçte DEHAPın yerine, Zana ve arkadaşlarının kuracağı yeni partinin de rüzgârları, karşı rüzgârlara çağrı yapacaktır.MHPnin yelkenlerini dolduracaktır. AKP oylarından da kopmalar yaşanacak, tepki oyları genelde MHPye

Yazının Devamı

Mumcu ve Oral

16 Şubat 2005

Ayrılık kaçınılmazdı.İstifa için bin neden sıralanıyor.Bunların hangileri doğrudur - değildir şu aşamada bilinmez.Mumcunun açıklaması bile gerçeklerle tam örtüşmeyebilir.Ama siyasetin DNA gerçeği tektir.AKP ile Mumcunun dokuları uyuşmaz.Kromozom şifreleri, genleri farklıdır.Mumcu muziptir, lafını sakınmayan siyasi mizahçıdır.Örneğin...Konutta, bir gece sohbetindeydik. GS maçında, pankart açmak için iki yanına sopalar gerekiyordu, ama "Stat girişinde polis el koyar" diye kaygılar vardı. Sanıyorum, Anavatan MKYK üyesi KADERci Berna Türkeli, dönemin başbakanı Mesut Yılmaza "Siz geçirseniz" diye takıldı.Yılmaz, gülmeyi sever."Başbakana, Palto içinde, Ali Sami Yene gizlice sopa sok mu diyorsun?" cevabını verdi ama kızmamıştı. O da gülüyordu.Bakan Mumcu, "Siz de Galatasaraylısınız... Yapsanız ne olur" deyiverdi.Yılmaz ona güya kaş çatınca, Mumcu da çocuk gibi güya korkarak kapıya doğru koşmuştu.Böyle bir ortamda politika yapan, bir sonraki genel başkan olarak görülen Mumcu, AKPnin "Ağır ol da molla desinler" havasında/havasızlığında uzun süre yaşayamazdı.Mumcu, film setlerinde yönetmen yardımcılığından gelen, bağlama çalan, sanat mayasıyla yoğrulmuş bir adam.Delişmen ruhlu.AKPnin iç

Yazının Devamı

Yo Yo...

15 Şubat 2005

Tanzimattan bu yana "kadının görüntüsüyle" modernleşmenin "yo yo" oyunu oynanıyor.Tıpkı bir parmağa takılan ucu lastikli topun, bir aşağı bir yukarı dikey sarkaç hareketi gibi "gelgit"ler hâlâ yaşanmakta. Kadın ne alafranga tüketen süs bebeği gibi, ne de fitne kuşkusu taşıyan ve o nedenle örtülü tutulan cinsiyet yüklü kimlikle tanınmalı... Profesör Göleden satırlarla yazıya girişin nedeni, "Milliyette yayını başlayan Türban, Tesettür, Moda dizisi ve pardösüden modaya resimaltıyla yansıtılan ünlü mankenlerin "tesettür defilesi" fotoğrafı... Arap ve İran İslam anlayışında kadına bakış şöyle:"Örtü (hicap) sosyal zorunluktur. Kadının iffeti, göreceği tecavüzden uzak tutulduğu orandadır. Bu uzak kalma için örtünmekten daha güvenilir yol yoktur. Bakmak, fitne şüphesi doğurur ve şehveti tahrik eder. Şehvetle bakmak haram işlenmesine yol açar. Kadının elbisesi vücut hatları belli olacak şekilde bedene yapışık olursa bakmamak gerekir. Haramlık fitne korkusundandır."Osmanlı döneminde, kadınların durumu giderek bu bağnazlık çerçevesine hapsedilmişti.Oysa, İslam öncesi Türklükte, kadın erkek eşitti...Ziya Gökalpe göre...Eski Türklerde "büyü" ve "din" güç dengesi kurmuştu. "Büyü" kadınların

Yazının Devamı

Ruhuna kıyma

13 Şubat 2005

Sevgilim...Beni de sevdiğini söylüyorsun!.."Sevgililer Günü "Kendinizi Kullanma Kılavuzunuz"a (İnci Aralın son romanı Taş ve Tenden) bakın.Sevdiğiniz uğruna sırılsıklam olmaya, güneşte kavrulmaya ve Nâzım Hikmet gibi "Rüzgâra karşı yürümeye" var mısınız?Erkekler, kadının ilk aşkı, kadınlar ise erkeğin son aşkı olmak isterlermiş..."Bu kireç tutmuş bencil kalıpları kıracak güçte mi sevginiz?Ya şöyle bir akıl söylemine katılıyor musunuz?"Aşkın öyle bir mantığı vardır ki, aklın mantığı ile anlaşılmaz!.."Cahit Sıtkı Tarancıdan bir mısra:"Sevmek devam eden en güzel huyum..."Ya siz... Sevmeyi seviyor musunuz?Bir mısra da Fuzuliden:"Aşk imiş her ne var ise âlemde"Her şeyin anlamı mı sevginiz?.....Mazhar Osmana göre "Aşık olmamak ruhun hadım edilmesi". Ruhuna kim kıyabilir?.......Bir sevgilisi olmayan erkekler için Alphonse Karrdan bir uyarı:"Erkekler kadınların düşündüklerini bilseler 20 kere daha cüretkâr olurlardı.".........Ve bir de öykü...Aşk, mutluluk, üzüntü, bilgi, zenginlik, kibir ve zamanın birlikte yaşadıkları bir ada, yaklaşmakta olan tsunami tehdidi altındaymış. Adadan kaçmaya karar vermişler.Hepsi bir yolunu bulup uzaklaşmış. Aşk yapayalnız kalmış.Yardım arıyormuş.Zenginlik,

Yazının Devamı

Aşk ve omlet

12 Şubat 2005

İşte cevabım:"Yumurtasız omlet, sekssiz aşk olmaz.""Seksin ömrü 3 dakikadır" hükmüne gelince."Pardon... Sevişme hadisesinin geçtiği yer hipodrom mudur ki kronometre tutuluyor?"Kimseyi eleştiriyor değilim... O öyle görmüş... Ben de böyle görüyorum.Ayrıca fotoğrafta keyifliydi. Hıncal bekâr adam.Kendi gönlünce ve tarzınla şu kavanoz dipli dünyanın tadını çıkarırsın. Picassonun 80inde yayımlanan ne fotoğrafları var!..Herkes o cesareti gösteremez.Lenine atfedilen bir söz vardır. "Hayatta beni bir karım anladı, o da yanlış anladı" demiş.O nedenle, fotoğrafını ve sözlerini herkes tartışırken, fakülte yıllarından dostu da belki yanlış anlamış olabilir, satırlara -özelde- noktayı koyuyorum..............Önümüz Sevgililer Günü olduğu için -genelde- devam................"Sekssiz aşk" Tanrı içindir. İlahi aşktır. Bu dünyanın fanilerine değil, evreni yaratana hissedilir. İnanç galaksisinde yaşanır............Gerçi... Ölümlüler arasında "ten teması ile aşkın öldüğünü" de söyleyenler var.Âşık Veysele sormuşlar."Üzerine bu kadar türkü yazdığın aşk ne menem şeydir?"Cevap vermiş:"Kavuşamazsın, aşk olur."Yani "Vuslat (kavuşma) aşkı öldürüyor" diyor.İstisnaları olsa da, bir bakıma doğru...Ama...Her

Yazının Devamı

Rehavet bedeli

11 Şubat 2005

Anatoliy Kopilov, bir operasyonda tim sorumlusu olduğu Mesut Anma, Filiz Bucak, İbrahim Baydan ve Mehmet Çolak ile birlikte yakalanmış.Verdiği ifadeye göre... "PKK, Hollandadan telsizler temin etmiş... Örgüt 3 ton TNT, 2500 mayın, 2000 adet havan mermisine, karadan havaya Katyuşa füzelerine ve Doçka uçaksavarlarına sahip.Ayrıca Kuzey Irakta Talabani ve Barzaninin göz yumması sonucu, Irak ordusundan kalan çok sayıda silah ve malzemeye de el koymuş bulunmakta."Dünkü gazetelerde de, PKK/KONGRA - GELin "bahar taarruzuna hazırlandığı ve yüzlerce kilo C4 patlayıcıyı, 1000 dolaylarında PKKlıyı Türkiyeye soktuğu" yolunda haberler vardı.Propaganda servislerinin özenle poz verdirterek çektikleri belli olan silahlı eğitim/gösteri fotoğrafları da gazetelerde, dergilerde, internette..."2005in silahlı mücadele yılı olacağı" açıklanıyor.............Türkiyenin son 2 yılda - oldukça - iyi gidişi, yönetimi rehavete geçirmiş olabilir.Bu aymazlık çok pahalıya mal olabilir.Ağzımdan yel alsın, Türkiyeyi Allah korusun ama İstanbulda, Egede, Antalyada, ses getirecek bir iki eylem, turizmi bıçak gibi kesebilir.Türkiye turizm gelirleri 2004te 15.9 milyar dolar oldu. Bu yıl 20 milyar dolar bekleniyor.

Yazının Devamı